BİR SORUDAN FAZLASI | 50 yaşından sonra aşk olur mu?

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | 50 yaşından sonra aşk olur mu
Oluşturulma Tarihi: Ocak 14, 2023 09:42

Sizce 50 yaşını geçmiş birinin âşık olması mümkün mü? Kimine göre asla, kimine göre ise aşkın yaşı olmaz. “Torun torba sahibisin, bu yaşta utanmıyor musun aşk meşk peşinde koşmaya?” cümlelerine inat karnında uçuşan kelebekleri hisseden pek çok insan, aşkını her yaşta dolu dizgin yaşıyor. Biz de Bir Sorudan Fazlası'nın bu bölümünde, aşkı 50’sinden sonra bulan insanların kalpleri ısıtan hikayelerini dinledik.

Haberin Devamı

Ellili yaşlar, emekli olup torunlarla meşgul olmanız gereken bir yaş olarak görülüyordu önceden ama devir çoktan değişti. Bu yaşlarda hayatının aşkını ilk defa bulanlar ya da ikinci baharını yaşayanların öyle güzel aşk hikayeleri var ki sadece dinlemek bile bizleri heyecanlandırıyor.

Sonuçta insan değil 50, 60 hatta 70 yaşında da olsa karnında kelebekler uçuşabiliyor, bulutların üzerinde yürür gibi hissedip, "Onu göreceğim" diye heyecanlanabiliyor. Ama bu yaşlarda ayakların yere daha sağlam basacağı da kesin…

Geçtiğimiz haftalarda 52 yaşındaki şarkıcı Serdar Ortaç, “Artık aşk defterini kapattım, aşk artık umurumda bile değil. 50 yaşından sonra insanın aşkı, romantizmi olmaz, olsa olsa romatizması olur" dedi.

Her ne kadar belli bir yaştan sonra aşkın mümkün olmadığını düşünenler olsa da bunun aksini kanıtlayan pek çok çift var ve onlardan dinlediğimiz hikayeler aşka olan inancımızı tazeliyor. ‘Bir Sorudan Fazlası’ serimizde 50 yaşından sonra hayatının aşkını bulanlarla konuştuk.

Haberin Devamı

'YARIM KALAN AŞK 70’TEN SONRA TAMAMLANDI’
Aynur T. (71)

Benim üniversite yıllarında 3 yıl boyunca birlikte olduğum bir sevgilim vardı. Onun dışında hayatımda kimse olmadı. Aşk nedir, sevgi nedir onunla yaşadım ama maalesef bu ilişkimiz evlilikle sonuçlanmadı. Ailelerimiz bize uygun başka eş adaylarını seçmişlerdi bile, memleketten tanıyıp bildikleri birilerini uygun görmüşlerdi. Sevdiğim adamı hiç unutmadım ve onunla evlenemediğim için evlenmeyi reddettim. Daha 22 yaşındaydım ve "Çalışmaya başlayınca ailelerimizin karşısında daha sağlam dururuz" diye düşünüyordum ama benim tahmin ettiğim gibi olmadı. Onun ailesinin baskılarına dayanamayıp evleneceğini duyunca dünyam başıma yıkıldı.

Günlerce ağladım, yemeden içmeden kesildim, depresyona girdim. Ama hayat bir şekilde devam ediyordu, benim de toparlanmam gerekiyordu. Onu unutup yeni bir sayfa açmaya karar verdim. İki yıl sonra da 38 yıl aynı yastığa baş koyduğum eşimle evlendik ve 2 çocuğumuz oldu. O gençlik aşkı da unutulup gitti.

Eşimin tam da emekliliğimizin tadını çıkaracak yaşta aniden ölmesi beni çok sarstı. Ne hayallerimiz vardı ama yapayalnız kalmıştım. Çocuklar evlenip kendi hayatlarını kurmuşlardı, beni yanlarına çağırıyorlardı ama ben evimden ayrılmak istemiyordum. 

Haberin Devamı

Eşimin vefatından 3 yıl sonra her sene düzenlenen mezunlar gecesine katılmaya karar verdim. Onca yıl hiç katılmamıştım ama çocuklarım "Bir değişiklik olur, git" diye ısrar etti. O gece benim hayatımın dönüm noktası oldu.

Onun geleceğini gerçekten hiç düşünmemiştim ama karşımda gençlik aşkımı görünce o kadar etkilendim ki... Ben onu çoktan unutmuştum artık aklıma bile gelmiyordu ama bir anda sanki okulda ilk karşılaştığımız güne döndüm. Yüzüm kızardı, ellerim terledi, kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atmaya başladı. Yanıma gelip "Merhaba" dediğinde dilim tutuldu sandım. Sesim titreyerek konuşmaya başladım ama kendi halime inanamıyordum. “70 yaşındayım, bu heyecan ne, neden böyle oldum ben?” diye düşünürken yanıma oturdu ve ayrı kaldığımız onca yıl neler yaptığımızı konuştuk. Onun evliliği sadece iki yıl sürmüş ve çocuğu yokmuş. Birbirimizin telefon numaralarını aldık ve o günden sonra telefonla görüşmeye başladık.

Haberin Devamı

İkimiz farklı şehirlerde yaşadığımız için sadece telefonla görüşüyorduk. Çocuklardan görüntülü konuşmayı öğrendim. "Üniversiteden arkadaşlarla haberleşiyoruz" dedim. Ergenler gibi gizli gizli görüşüyor kimseye bir şey söyleyemiyordum. İsmi neydi yaşadığımız şeyin bilmiyorum ama gençlik yıllarımızdaki gibiydik yine. Bir müddet böyle telefonlar, görüntülü konuşmalar, bazen yüz yüze görüşmeler derken elinde yüzükle geldi bir gün. Yıllar önce yapamadığını şimdi yapıyordu ve ben hayatımın geri kalanını onunla yaşamak istiyordum. Hiç düşünmeden 'evet' dedim ama kafamda onlarca soru vardı: Çocuklara nasıl söyleyeceğim? Kardeşlerim nasıl tepki verecek? El alem ne der?

Haberin Devamı

70 yaşını aşmış biri olarak kimseye söylemeye cesaret edemediğim için yıllar sonra kavuştuğum aşkımla resmen gizli gizli evlendim.

Evlendikten 3 ay sonra cesaretimi toplayıp kızıma söyledim. Hiç beklediğim gibi bir tepki vermedi, benim için mutlu olduğunu söyledi. İşte o zaman dünyalar benim oldu. Çocuklarım tepki verir ve onları kaybederim diye çok korkuyordum. Oğlumla konuşmaya cesaret edemedim ve kızımdan yardım istedim. Bir hafta kadar aramadı beni ve o kadar üzüldüm ki... Belli ki evlenmeme bozulmuştu. Sonra arayıp tebrik etti ama onlarla konuşup fikrini almadan habersizce evlendiğim için bana kırıldığını söyledi. Aslında haklıydı da ama gerçekten ne yapacağımı bilememiştim.

Haberin Devamı

Çocukları halletmiştim, sırada kardeşlerim vardı. İki kardeşim hoş karşılardı ama birinden çok korkuyordum. İlk eşimi o kadar severdi ki bunu kabul edip hazmedebilmesi çok zor görünüyordu. Onunla konuşmaya da cüret edemediğim için yeğenimden yardım istedim. Ona anlattım durumu, "Anneme sen söyleme ben bir alıştırayım" dedi. Tam tahmin ettiğim gibi çok büyük tepki vermişti kardeşim ve benimle bir daha asla konuşmak istemiyordu. Kızı da ikna edememişti, tam 6 ay konuşmadı benimle. Hatta ara ara kızıyla bana “Koca peşinde koşacağına torunlarına baksın, hiç utanmıyor mu bu yaştan sonra evlenmeye” diye haber gönderiyordu.

Ben onun da rızasını almadan bir türlü rahat edemiyordum, bir cesaret dayandım kapısına ve onunla konuşmaya gittim. Önce yine aynı tepkiyi verdi ama beni dinledikçe, benim ne kadar mutlu olduğumu anlayınca biraz yumuşadı. "Tanıştırmaya getireyim" dedim ama biraz hazmetmesi gerektiğini söyledi, bir 6 ay daha bekletti beni. Tanıştıktan sonra ise çok sevdi yeni eniştesini. Bu yaz bizi yazlığında misafir etti ve eşimin beni ne kadar sevdiğini, birbirimize ne kadar âşık olduğumuzu gördü. Ama hâlâ ara ara “70 yaşında kadınsın, hiç utanmadın mı kocaya kaçan kızlar gibi gizli gizli evlenmeye?” diyor.

'AŞKIM İÇİN AİLEMDEN VAZGEÇTİM'
Serhat Ç. (51)

Ben hiç evlenmedim. Ailem bu konuda aşırı baskıcı oldu ama hiç böyle bir isteğim olmadı. Hayatıma giren insanlarla hiç evlilik düşünmedim ama evleneceğim kadını, aşkımı 50 yaşımdan sonra buldum. Çok güzel bir flört dönemimiz oldu. Âşık olduğum kadın evlenmiş boşanmıştı ve bir çocuğu vardı. Benim için bu hiç sorun değildi ama ailem için bekar oğullarının evli ve çocuklu bir kadınla evlenmesi kabul edilebilir değildi.

Ben sevgilimi çok seviyordum ve ondan asla vazgeçmeyecek kadar aşıktım. Ailemi ikna etmeye çalıştım ama onunla tanışmayı bile reddediyorlardı. Sonunda ailemi karşıma alarak her şeye rağmen evlendim. Deli divane olduğum kadın uğruna ailemden vazgeçtim ama inanın hiç pişman değilim. 

Onun bana verdiği yaşam enerjisini, yaşattığı mutluluğu hiç kimsede bulamam. Ailemle aramın kötü olması tabii ki beni de üzüyor. Onlarla sürekli tartışıyorum, yanlarında olduğumda huzurlu bir dakikam geçmiyor. Keşke oğullarını böyle mutlu eden kadına saygı duysalar, yargılamasalar ama maalesef beni bir tercih yapmak zorunda bıraktılar. 

BİR SORUDAN FAZLASI | 50 yaşından sonra aşk olur mu

‘GÖZLERİN GÖRMEK İSTEMEDİĞİN TÜM GERÇEKLERE KÖR OLUYOR’
Serpil P. (56)

Ben evli ve 2 çocuklu bir kadınım. Eşimi çok seviyorum, çok iyi bir baba, çok iyi bir eş ama bu benim başka birine âşık olmama engel olamadı. Bu konuda hâlâ pişmanlık duysam da aşk öyle bir şey ki hangi yaşta olursan ol engel tanımıyor ve gözlerin görmek istemediğin tüm gerçeklere karşı kör oluyor.

Doğup büyüdüğüm yer, çok şirin bir sahil kasabası. Üniversiteye gidene kadar orada çok güzel günlerim oldu. Ailem hâlâ orada olduğu için fırsat buldukça oraya bazen yalnız gidiyorum bazen de ailecek gidiyoruz. Uzun yıllardır dostluğumuzu sürdürdüğüm arkadaşlarımla buluşmalar düzenleyip özlem gideriyoruz. Oraya gittiğimde sıklıkla vakit geçirdiğim arkadaşlarımdan biri de benden 7 yaş küçük olan Ozan. Aramızdaki yaş farkına rağmen gençliğimizde de çok iyi anlaşırdık, güzel vakit geçirirdik. Hatta o 20’li yaşlarındayken çocukluğundan beri benden hoşlandığını söylemişti ama pek ciddiye almamıştım. Meğer çok ciddiymiş ve bana karşı ilgisi yıllar içinde hiç azalmamış.

Ben 36 yaşında evlendim. Eşimle severek evlendik. Onun güzel bir işi vardı, saygın bir insandı, beni çok seviyor ve değer veriyordu. Onunlayken mutsuzdum diyemem ama hep bir şeyler eksikti. Eşim işi gereği sürekli seyahatlere çıkıyordu, ben de çocuklarla yalnız kalıyordum. Bu seyahatlerde, izinlerde, bayram tatillerinde ya da çocukların okul tatillerinde memlekete daha sık gitmeye başladım. Ozan her mevsim orada yaşıyordu, her gittiğimde illa bir yerlerde karşılaşıyorduk. Ben sık gidip gelmeye başlayınca daha sık görüşmeye ve vakit geçirmeye başladık.

Herkes bizi abla kardeş gibi görüyordu ama Ozan bir gün bana, onun çocukluk aşkı olduğumu, beni hiç unutamadığını, hâlâ da beni görünce çok etkilendiğini söyledi. Bu yaşta hâlâ beğenilmek gururumu okşamıştı ve ilgisi çok hoşuma gitmeye başladı. Bana bakışları, iltifatları beni de etkilemeye başladı. Resmen karnımda kelebekler uçuşuyordu, daha önceden hiç böyle olmamıştım, ilk gençlik yıllarımda bile… 

Evli olduğum için böyle bir şey yaşayamazdım. Ama resmen ona aşık olmuştum. O zaten beni sevmekten hiç vazgeçmemişti. İkimiz de aşk acısı çekiyorduk. Bu nedenle ondan uzak durmaya çalıştım ama bir müddet sonra telefonla görüntülü konuşmaya başladık. Pandemi patlayınca ailece yazlığa taşındık. Ozan'la birbirimizi her gün görüyorduk artık. Tek sıkıntım eşime karşı kendimi suçlu hissetmemdi ama aşk gerçekten gözümü kör etmişti. 

Yazın sonlarına doğru Ozan benden uzaklaşmaya başladı. Ya bu ilişkinin sonu olmadığı için ya etraftan hakkımızda bir şeyler duyup ve beni korumak istediği için ya da ilgisi azaldığı için... Sebep her ne olursa olsun öyle bir acı çekiyordum ki kendime inanamıyordum. Çok üzülüyordum ama onunla aynı ortamlarda bulunmamak için evden dışarı çıkmıyordum. Sadece akşam saatlerinde yürüyüşe çıkıyordum. Bir gün sahilde yürüyüş yaparken karşılaştık, selamlaştık ve halimizi hatırımızı sorduk. Sonra ben birden "Neden böyle olduk" dedim ve ağlamaya başladım. Onun ağzından tek bir cümle döküldü: “Seni hep sevmeye devam edeceğim ama ikimiz için de en iyisi bu...”

O günden sonra yürüyüş için bile dışarı çıkmadım ve bir hafta içinde asıl yaşadığımız şehre geri döndüm. Hayatım altüst olmuştu ve ağır bir depresyon geçirdim. Sonra da kırık kalp sendromuna yakalandım. Yani bu yaştan sonra âşık olmanın bedelini çok ağır ödedim ama yine de yaşadığım bu duygu her şeye bedeldi.

'MENOPOZDA AŞK BAŞKADIR'
Tuba A. (53)

Benim bu yaşıma kadar ilişkilerim oldu ama evlenmeyi hiç tercih etmedim. Ya da beni evliliğe ikna edecek biri olmadı diyelim. Gençliğimden beri arkadaş olduğum her şeyimi paylaştığım iki arkadaşım var. Birinin oğlu askere gidiyor, diğerinin kızı yeni doğum yaptı anneanne oldu. Buluştuğumuzda onlar hep çocuklarından bahsediyor ben de sevgililerimden.

Ben gençliğimde de böyleydim. Derdim tasam hep ilişkilerdi. Arkadaşlarım “50 yaşından sonra durulursun” derlerdi ama 50’den sonra hepten coştum. Hepimiz aynı yaştayız ve menopoza da aynı yaşlarda girdik. Onlar menopozla kadınlığın bittiğini hissedenlerden ama bende hiç öyle bir etkisi olmadı. Hâlâ enerjik, istekli ve kıpır kıpırdım.

Tam da bu dönemde hayatıma benden yaşça küçük biri girdi. Ben bugüne kadar kendime hep 'aşk kadını' derdim ama meğer önceden yaşadıklarım aşk değilmiş. Hayatım sanki yeniden başladı, o kadar seviyorum ve seviliyorum ki hiçbir şey umurumda değil. Öyle bir aşk yaşıyorum ki tarifi mümkün değil. Ballandıra ballandıra anlatıyorum herkese, üstüne üstlük gururla. Ben bu kadar mutluyken en yakın arkadaşlarım bile beni eleştiriyor. Yaş farkına takılıyorlar, benim yaşıma takılıyorlar ve beni eleştiriyorlar. Peki neden? Neymiş efendim bu yaşta torun sahibi olacakken aşk da neymiş. Hiç utanmıyor muymuşum? Kendi yaşıtlarım böyle düşünürken ailem, akrabalarım bilseler beni topa tutarlar herhalde.

Üzerimde bu konuda mahalle baskısı var ama ben aşkın yaşı olduğunu düşünmüyorum. Aşkın yaşı mı olur? Ben bu yaşta âşık oluyorsam neden buna engel koyayım? Eğer yaş almanıza rağmen sizi heyecanlandıran, ayaklarınızı yerden kesen birisi varsa hayatınızda ya da karşınıza çıkarsa "El alem ne der" diye düşünmeyin, aşkınızın peşinden gidin. Benden söylemesi menopozda aşk başkadır diyorum, başka da bir şey demiyorum.

* * * * *

'50’Lİ YAŞLARDAN SONRA DA 70’Lİ YAŞLARDAN SONRA DA ROMANTİZM DEVAM EDEBİLİR'

Yaşayanların anlattıkları böyle, peki uzmanlar bu işe ne diyor?

Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı M. Berk Karaoğlu, aşkın yalnızca gençlik ve ilk yetişkinlik döneminde yaşanabileceğine dair genel bir kanı olsa da aslında aşkın birçok farklı türünün her yaş grubunda yaşanabileceğini söyledi.

Daha genç yaşlarda ‘tutkulu aşk’ ilerleyen yaşlarda ise ‘arkadaşça aşk’ veya ‘mantıklı-sahiplenici aşk’ diye tabir edilen aşk türlerinin yaşanabileceğini söyleyen Karaoğlu, şöyle devam etti:

Aşk illa ki gözü kapalı bir şekilde karşı tarafı idealleştirmek değil, hayatın birçok yönünü beraberce paylaşmak istediğiniz ve anlam yüklediğiniz kişiyle yaşadığınız bir nevi yoğun sevgi bağıdır.”

50’li yaşlardan sonra da 70’li yaşlardan sonra da romantizm ve aşkın yaşanabileceğini ifade eden Karaoğlu, hayat gayesini anladıktan ve zorluklarla baş edebilmeyi öğrendikten sonra kendini gerçekleştirme amacıyla yaşanan aşkın daha sağlıklı olabildiğini de sözlerine ekledi.

Toplumsal olarak yaş almış ve ebeveynlik kavramları ile tanımlanan bireylerin kadın-erkek ilişkisine ihtiyacı olduğunun unutulabildiğini söyleyen Karaoğlu, tekrar evlenmek veya ilişki yaşamak isteyen kişilerin “Bu yaştan sonra ne işin var?”, “Kendine dert mi arıyorsun?” gibi tepkilerle bastırılabildiğini ifade etti.

“Her birey kendi duygularından ve kararlarından sorumludur. Kimse kimsenin hayatı üzerinden rol belirlemeye ve ilişkilerini ölçmeye çalışmamalıdır” diyen Karaoğlu, kişilerin ilişkideki mutluluğunun ve kendi adına verdiği kararların aile dinamiğine de olumlu yansıyabileceğinin altını çizdi.

Bunun yanı sıra kamuoyunda cinselliğin belli bir yaştan sonra sona erdiği düşüncesinin de hakim olduğunu söyleyen Karaoğlu, cinselliğin birçok farklı yönüyle ölene kadar sürebildiğini, bu durumun da aşkı her yaşta besleyebilen bir faktör olduğunu vurguladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!