Güncelleme Tarihi:
Türkiye'de müzik dünyasının unutulmaz isimlerinden İlhan İrem, Hürriyet gazetesine verdiği bir röportajda çocukluğuna dair hatırladığı anlardan birini böyle anlatmıştı.
Gerçekten de anneannesi haklı çıktı ve İrem, 'insanın ruhuna dokunan' sesi ile hayat verdiği onlarca şarkısını bıraktı birkaç kuşağın hafızasında. Kim bilir kaç kişi tıpkı onun şarkısında söylediği gibi "Yemyeşil bir deniz senin gözlerin" dedi sevdiğine...
Ya da kaç kişi 'Hayır ben değilim, ben olamam yanındaki' diye isyan etti.
Ya da kaç kişi 'Boş ver arkadaş' diye kendini teselli edip, hayat yoluna devam etti. İşte o ses artık sustu, ama şarkıları sadece hafızalarda değil yüreklerde sonsuza kadar vardığını sürdürecek.
HAYATTA KALSAYDI BU AY 70 YAŞINA GİRECEKTİ
Erken denilecek yaşta sadece ailesini ve yakınlarını değil, müzikseverleri de yasa boğan İlhan İrem 1 Nisan 1955'te Bursa'da dünyaya gözlerini açtı.
Hayata veda etmesine rağmen geride bıraktığı şarkılarıyla, her yaştan ve her kuşaktan milyonların gönlünde yer eden İrem, eğer hastalığına yenilmeseydi bu ay hayatında yeni bir sayfa açacaktı. 60'lı yaşlarını bitirip 70 yaşına girecekti.
Ama olmadı... Bozulan sağlığı onu önce kalbinin en derinliklerinden sevdiği karısından ve ailesinden sonra da müzikseverlerden ayırdı. Ünlü müzisyen 2022 yılının temmuz ayında hayata veda etti.
Bu unutulmaz müzisyeni dünyaya gelişinin 70'nci yılında biz de analım, onun bıraktığı müzikal mirasa göz atalım istedik.
İlhan İrem 1 Nisan 1955'te Bursa'da dünyaya geldi... Eğer yaşasaydı 70'li yaşlarının sayfasını açacaktı.
MÜZİK TUTKUSU ORTAOKUL YILLARINDA BAŞLADI
İlhan İrem'in müziğe olan ilgisi ortaokulun son yıllarında ortaya çıktı. 1969'da okul orkestrasının solisti oldu. Bir başka deyişle sesi daha o zamanlardan farkını göstermişti.
Kendi deyimiyle "özgür bir çocukluk" geçiren İlhan İrem hayatının sonuna kadar da müzikten hiç kopmadı.
Gönlünün müziğe kaydığı eğitim hayatı ise biraz farklı geçti İrem'in.
Yine Hürriyet'e verdiği bir röportajda kendisini "okul orkestrasıyla çaylarda müzik yapan, aşıkların mektuplarını yazan, sakin görünümlü ve romantik elebaşıydım" diye tanımlamıştı.
MİLLİYET'İN YARIŞMASINDA DİKKAT ÇEKTİLER: İlhan İrem ve arkadaşları, 1970 yılında, uzun süre ülkenin en önemli gençlik etkinliklerinden biri olan Milliyet Gazetesi'nin düzenlediği liseler arası müzik yarışmasına katıldı. Meltemler adını verdikleri orkestra yarışmada birinciliği kazandı. Bu Meltemler için ilk adım oldu. Hemen o yıl yani 1970'den başlayarak üç yıl boyunca Bursa ve çevresindeki otellerde sahneye çıktılar. Anneannesinin İlhan İrem için öngördüğü gelecek böylece şekillenmeye başladı.
ÖNCE HAYAL KIRIKLIĞI SONRA MUTLULUK
Kendi şiirlerini ve bestelerini yapmaya başladığı dönemde İstanbul'un yolunu tuttu. Yine de müzik dünyasında bulunduğu yere ulaşması çok da kolay olmadı.
1973'te Birleşsin Bütün Eller: Bazen Neşe Bazen Keder adlı 45'liği çıkardı. Ama bu ilk adım onun için biraz da hayal kırıklığı oldu.
Çalışması beklediği ilgiyi görmedi. Hatta bu arada plak şirketi onun şarkılarının başka şarkıcılar tarafından seslendirilmesini istedi. Fakat İrem bu teklife sıcak bakmadı.
Ardından bir başka 45'lik, Yazık Oldu Yarınlara Haydi Sil Gözlerini geldi. İşte bu albüm ile bir anda dinleyicinin dikkatini çekti.
Üçüncü 45'liği 1975 yılında geldi: Anlasana. Bu çalışmanın yankısı daha büyük oldu.
1976 yılında ilk uzun çaları İlhan İrem 1973- 1976'yı çıkardı, Üzülme Dostum, Ayrılık Akşamı, Sensiz de Yaşanıyor, Bal Ağızlım adlı 45'likleri kelimenin tam anlamıyla müzik dünyasını sarstı, hepsi liste başı oldu.
'SEVGİLİYE' İLK KEZ KENDİ ŞARKILARIYLA SESLENDİ
1979 İlhan İrem'in müzikal yolculuğunda bir dönüm noktası oldu. O yıl çıkardığı Sevgiliye albümünde ilk kez kendi yazdığı şarkı sözlerine yer verdi.
Bunun yanı sıra Nazım Hikmetin Hoşgeldin adlı şiirini de besteleyip seslendirdi albümde. Türk pop müziğine emek veren birçok sanatçı gibi İlhan İrem'in kariyerinde Eurovision Şarkı Yarışması'nın önemli bir yeri var.
1979'da yarışmanın Türkiye finaline katılmaya hak kazandı ama tam o sırada askere çağrıldı ve vatani görevini yapmak üzere askere gitti. Döndükten sonra Bezgin adlı albümünü yayınladı.
Her ne kadar Eurovision'a katılma hayalleri suya düşse de 1984 yılında Bulgaristan'da düzenlenen Altın Orfe yarışmasında Türkiye'yi temsil etti. Dereceye giremedi ama Gazeteciler Özel Ödülü'nü kazandı. İlhan İrem'in sözlerini yazdığı Halley adlı şarkı 1986 yılında Melih Kibar tarafından bestelendi. Bu şarkı Türkiye'ye Eurovision Şarkı Yarışması'nda temsil etti. O zamana kadar Türkiye'nin bu yarışmada elde ettiği en iyi dereceyi kazandı şarkı. İrem sesiyle değilse bile sözleriyle Eurovision'a katılmış oldu.
KENDİSİNİ RÜYASINDA GÖREN HAYRANIYLA EVLENDİ
İlhan İrem, her ne kadar gözlerden uzak sakin bir hayat sürdürse de üretkenliğini hayatının son dönemine kadar sürdürdü.
Dünya görüşü hayat felsefesi de şarkıları kadar onu birçok meslektaşından ayıran bir özellik oldu. Bu durum eş seçimine bile yansıdı.
Bir konserinde tanıştığı hayranı Hansu ile 1 Ekim 1991 tarihinde İda Dağları'nda hayatını birleştirdi. Ama öykünün o aşamaya kadar olan kısmı da ilginç.
Karısıyla tanışmasını bir tür göksel buluşma olarak anlatan İlhan İrem, Hansu Hanım'ın kendisini daha küçük bir çocukken rüyasında gördüğünü anlatmıştı.
Sonrasını yine onun sözleriyle hatırlayalım: " İngiltere’deki gibi, yola merdivenle inilen, iki katlı taş evlerin olduğu bir sokakta, kolum pelerinli bir kızın omzunda uzaklaşırken, dönüp arkaya ona bakmışım ve “Ben seni bulamam, sen beni bul” demişim. Yıllarca yüreğinde büyütmüş sevgisini. Sonra yaşadıkları şehir olan Ankara’da verdiğim bir konser… Sarı saçları beline kadar uzanan dünyalar güzeli bir kız, çıkışta elime bir kitap tutuşturdu ve kalabalığın arasında yok oldu gitti… İçinde ne isim, ne adres… Sadece bir cümle yazılıydı: “Sözcüklerin büyütülmesinin bazen sessizlik olduğunu ve neşenin büyütülmesinin bazen gözyaşları…”
TANIŞMANIN ÜZERİNDEN ÜÇ YIL GEÇTİ: “Ankara konserinde bu kitabı bana veren kızla evleneceğim” dedim. Sonra İstanbul’un kara deliği beni yine içine çekti, her şeyi unuttum. Üç yıl sonra, bir başka Ankara konserinde tekrar gördüm onu. Daha önce saniyelerle gördüğüm halde hemen tanıdım. Konserden sonra asistanımı kalabalığın arasına göndererek kulise davet ettim. Sessiz, sakin, büyülüydü… “Nerelerdesin sen?” dedim. Hiç konuşmuyordu. Adını öğrendim ve telefonunu alabildim. Ertesi gün Gölbaşı’nda yürüdük. O röportajı görmüş ama o zamanlar iletişim imkanları kısıtlı olduğu için ulaşamamış. Bana rüyasını anlattı.
ÜÇ YAŞIN MASUMİYETİ, ÜÇ BİN YILIN BİLGELİĞİ: İrem'in hayatının en çok dikkat çeken yanlarından biri de müziğinin yanı sıra eşine duyduğu bu sevgiydi. İrem sık sık Instagram sayfasında da Hansu Hanım'a duyduğu sevgiyi ifade eden paylaşımlar yapıyordu. Aşkları da tıptı o paylaşımlardan birinde yazdığı gibi "üç yaşın masumiyeti, üç bin yılın bilgeliği" olarak tanımlamıştı İrem.