Güncelleme Tarihi:
Onur Baştürk: Bir gecede bitirilen eski ilişki, Seda Sayan’la beraber çıkılan “proje konserleri”... Yani bu aşk, aşk gibi değil de çok 90’lar modeli bir PR çalışması gibi duruyor uzaktan, üzgünüm. Yaş farkı ise artık kimsenin çok da takılmadığı bir mevzu.
Savaş Özbey: Yaş farkı, evlilik sözleşmesi, GBT taraması gibi şeyler kimseyi ilgilendirmez; kendi özelleri. Ama Seda Sayan gücünü, iktidarını kullandı, Çağlar Ökten de sevgilisini ikbal uğruna terk ettiyse baştan samimiyetsizlik var demektir, zor olur o yahu.
Orkun Ün: Bir yanım “Seda Sayan bu saatten sonra yaş tahtaya basmaz Orkun kendine gel” diyor, daha ağır basan yanım ise “İnsan bildiği yoldan şaşmamalı” diyor. Bence Seda Hanım önceki erkek arkadaşlarına uyguladığı prosedürü bu ilişkisinde de uygulamalı. Çünkü uzun süren ilişkisini ‘çat’ diye bitirdiği konuşuluyor müstakbel damadın. Nasıl güveneceksin ki böyle ilişki bitiren birine?
Ömür Gedik: ‘7 Kocalı Hürmüz’ümüz Seda Sayan gençlik iksirini genç kocalarda bulmuşa benziyor ve hiç vazgeçmiyor. Bu yolda ne yaş farkı ne de eski sevgili onu durdurabiliyor. Bu devirde yaş farkını konuşmak yersiz ve anlamsız. Ki zaten Seda Sayan da asla yaşını göstermiyor. Çağlar Ökten müzik alanında yıllardır yakalayamadığı yükselişi Seda’nın yardımıyla yakalayabilir. İki taraf da mutlu görünüyor. Konsey’in erkekleri gibi bu ilişkiye karamsar bakmak istemiyorum.
İkisine de yakışmadı
İzzet Yıldızhan’ın “Oturduğu yeri bilmeli” dediği, Demet Akalın’ın ise “Eskiden kucağa oturmuyorduk, şimdi de oturmuyoruz” cümlesiyle gönderme yaptığı Gülşen, “Lolipop” klibiyle gündemde. Klibi ve erotizm dozunu nasıl buldunuz? Gülşen’in eşi Ozan Çolakoğlu’nun klip paylaşımının altına yazılan yorumlar gündemde. Evlilikleri nasıl etkileniyordur?
Ömür Gedik:Demet Akalın da meseleye İzzet Yıldızhan’dan farklı bakmadığını gösterdi. Ne diyelim, önyargıda kadın erkek fark etmiyor demek ki. Gülşen’in klibine gelirsek, izlenmeleri ve popülerliği çok iyi olsa da klipte her şey fazla fazla ve biraz estetikten uzak geldi bana. Ama evliliği etkiler mi, hayır! Tüm bu yaşananların ve eleştirilerin evliliğini etkilemeyeceğini Ozan her fırsatta vurguluyor zaten. Klibi paylaşması ve en son birlikte verdikleri poz bunun kanıtı.
Teklif yağıyor
Anne olmaya hazırlanan Başak Dizer Tatlıtuğ ve ikiz bebek bekleyen Seray Sever’e reklam teklifleri yağıyor. Gelen tekliflerde ‘200-300 bin dolar’lardan bahsediliyor. Daha doğmamış bebeklere teklif edilen bu dudak uçuklatan rakamlara ne diyorsunuz?
Savaş Özbey: Telaffuz edilen rakamlar sıradan hayatlar süren insanlar için sinir bozucu. Ama yapacak bir şey yok, bazı bebekler ağzında gümüş kaşıkla doğuyor. Yeter ki sağlıklı, hayırlı evlat olsunlar.
Onur Baştürk: Normal buluyorum bu teklifleri. Ama Başak ve Kıvanç bu teklifleri göz ardı eder diye düşünüyorum.
Orkun Ün: Seray Sever’in durumu çok farklı. O uzun uğraşlar sonucu anne olmaya hazırlanıyor. Üstelik ‘yaş almış’ bir anne olacak. O yüzden herkes Seray’a doktorunu soruyor, ne yiyip içtin diyor, nasıl oldu bu diyor. Seray’ın bu tecrübelerini paylaşması lazım. Bu da para demek tabii. Başak Dizer ile Kıvanç Tatlıtuğ da Türkiye’nin en popüler çiftlerinden. O yüzden onların da çocuklarının tek bir fotoğraf karesine servet ödeneceğine eminim.
Ömür Gedik: Seray’ın geç yaştaki hamileliği pek çok insana umut olması açısından farklı bir yerde duruyor. İkiz bebekler doğduklarında ve büyürken her aşamada ilgi odağı olacaklar yani, eğer anne baba isterse reklamların aranan ailesi olabilirler. Başak Dizer ve Kıvanç Tatlıtuğ’un bebekleri de şimdiden popüler. Yüzünü göstermeyi seçerler mi çok emin değilim ama.
Keşke bir sokak köpeği sahiplense
Saldırgan sokak köpekleri için “Zehirli et verin, hepsi gebersin” diyen Yıldız Tilbe, tepkiler üzerine özür dilemek zorunda kaldı, ancak hayvanseverler bu özrü samimi bulmadı. Yıldız’a tavsiyeleriniz var mı?
Ömür Gedik: Yıldız tweet sildi ya da özür diledi diye bu nefret söylemi unutulmaz bence. Bu kadar hissizleşmesin zaten bu toplum. Bunu unutmayız, ancak affedebiliriz, ki bu da hayvanları sevdiğini söyleyen Yıldız bundan sonra sokak hayvanları için gerçekten, samimi bir şekilde mücadele ederse olabilir. “Gebersinler, zehirli et verin” cümlesi kuru özürle silinemeyecek kadar ağır ve acımasız. Ben geçen gün Yıldız’a bir çağrıda bulundum, “Ben sokak hayvanları için ne yapabilirim?” diye beni aramasını bekliyorum.
Savaş Özbey: Gücü imkanı var; keşke bir sokak köpeği sahiplense, ne güzel olur değil mi? Canileri cesaretlendirecek mesajını ancak o zaman silmiş olur. Hem sevaba girer hem de örnek olur.
Orkun Ün: Çok ağırdı Yıldız Tilbe’nin söyledikleri. Özür, tweet silme, bağış yapma, kedi fotoğrafıyla gönül alma falan işe yaramaz. Unutulmaz demiyorum, biz neleri unutmadık ki... Bu da unutulacak elbet. Ama bazılarımızın zihninden hiç çıkmayacak Yıldız Tilbe’nin bu acımasızlığı.
Onur Baştürk: Eğer ilk ağızdan çıkan insanın aslında en dipteki net düşüncesiyse, sonradan üzerine düşünüp tartılarak yapılmış özür açıklaması ne kadar gerçek? Tilbe’li sorunun yanıtı galiba şu: Her şey insanların size ne kadar şefkat kredisi verdiğiyle orantılı. Eğer krediniz bolsa özrünüz kabul oluyor. Kredi notunuz düşükse özrünüz bir türlü yeterli olmuyor.
Yerinde ama yetersiz boykotlar
Yıldız Tilbe ile artık çalışmayacaklarını açıklayan belediyeler ve işletmeler oldu. Datça Belediyesi “Bizi tercih etmemeye devam etmenizi dileriz” diyerek festivallerinde Tilbe’ye yer vermeyeceğini açıkladı. Bu kararları nasıl buldunuz? Böyle değişim yaşanır mı?
Onur Baştürk: Yetersiz ama yerinde boykotlar bunlar.
Orkun Ün: Datça Belediyesi’nin sosyal medyayı kullanma yeteneğine hayranım. Çok zekiler. Yıldız Tilbe’ye de ilk tepkiyi onlar verdiler. Sonrasında Merit Otel de çok doğru bir tavır koydu, “Artık Yıldız Hanım otellerimizde sahneye çıkamayacak” dediler. Tabii ‘biz işimize bakarız’ diyen mekanlar da oldu. Onlara kızmak yersiz olur.
Savaş Özbey: Yıldız Tilbe zaten linç edildi. Fazlasına teşvike, katılmayanı eksiklikle suçlamaya gerek de yok artık. Ama keşke bu konudaki tek derdimiz Yıldız Tilbe olsa.
Ömür Gedik: Datça Belediyesi ve Merit Otelleri’nin tavrının Yıldız’ın tweet’ini silmesi konusunda etkili olduğunu düşünüyor ve bu duruşlarını tebrik ediyorum. Böyle sert tepkiler masum canların hayatını kurtarmak için gerçekten önemli. “Köpekler zehirlensin” zihniyeti sahada “acı içinde can çekişen canlar” anlamına geliyor. Bu zihniyete hep var gücümüzle karşı durmalıyız.
Kadınların şiddete
karşı duruşunun sonucu
“Bergen” filminin gişe başarısının sırrı ne sizce? “Pandemi sinemayı bitirdi” diyenlere inat elde edilen bu başarıda oyunculuklar mı, Bergen’in şarkıları mı, yoksa kadına şiddetin toplumun kanayan yarası olması mı daha çok etkili?
Savaş Özbey: Sinema bir bütün: O günün koşulları, senaryo, oyuncuklar, reji... “Bergen”in başarısı kıvamında bir aşurenin lezzeti gibi.
◊Onur Baştürk: Bergen’in ızdırap dolu hikayesi bence özellikle her kesimden kadın seyirciyi sinemaya çekti. En başta hikaye, sonra oyunculuklar.
Orkun Ün: Oyunculuklar, Bergen’in şarkıları ve kadına şiddet. Bu üçü birleşince ortaya böyle bir gişe başarısı ortaya çıktı. Filme gidenlerin yarısından fazlası da kadınlar oldu. Ben hangi kadınla sohbet etsem, “Bergen” filminden bahsediyor. “Bergen” birçok filme ilham olacak.
Ömür Gedik:
Popüler şarkılar, oyuncular tabii ki gişede etkili ama “Bergen”in gişesinde kadın izleyicinin baskınlığı ön planda. Bu da kadına şiddete karşı kadınların dik duruşunun bir sonucu bence.