Güncelleme Tarihi:
HAYRANLARI TELAÅžLANDI
Rol aldığı Siyam Balığı, Dokuz Buçuk Hafta, Bar Kelebeği, Vahşi Orkide, Güreşçi gibi filmlerle hafızalarda yer eden Mickey Rourke, son Instagram paylaşımıyla hayranlarını telaşlandırdı. 69 yaşındaki aktör, alnındaki yarayı yakın plan görüntülediği bir fotoğrafına sayfasında yer verdi. Rourke'un "Kaykay günlerim bitmiş gibi görünüyor" mesajıyla paylaştığı bu fotoğrafa takipçilerinden endişe dolu yorumlar geldi. Birçok takipçisi Rourke'a iyi olup olmadığını sordu. Bazıları da artık yaşının ilerlediğini ve ona göre davranması gerektiğini hatırlattı.
ÇEKİMLER AKSAYACAK MI?
Mickey Rourke, kaykay kazası geçirdiğini söylemesine rağmen alnındaki bu yara izinin neden kaynaklandığını açıklamadı. Kan içindeki o yaranın bir film gereği makyajla mı yapıldığı yoksa gerçekten bir kaza mı geçirdiği merak konusu oldu. Mickey Rourke, şu dönemde 'Sırp canavarı' olarak tanınan Ruslan Petrovic'i canlandırdığı Murder At Hollow Creek adlı yapımın çekimleriyle meşgul. Bu yaralanmanın, aktörün çekim takvimini aksatıp aksatmayacağı kafalarda soru işaretleri yarattı. Yapımda Rourke'un yanı sıra Penelope Ann Miller, Paul Ben-Victor, Jason Patric, Casper Van Dien, Jason London, Jeremy London ve Patrick Muldoon'ın da rol aldığını hatırlatalım.
DEFALARCA MR ÇEKTİRMEK ZORUNDA KALDI
Aktörlüğün yanı sıra aynı zamanda eski bir boksör de olan Mickey Rourke, geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada yıllar içinde yediği darbeler nedeniyle defalarca MR çektirmek zorunda kaldığını açıklamıştı. Rourke, makineye girmeden önce çekilen bir fotoğrafını da sosyal medya hesabından paylaşıp, MR çektirmenin parkta gezmeye benzemediğini son derece klostrofobik bir durum olduğunu belirtmişti.
Bir dönem Hollywood'un "kara listesinde" yer alan ve tam 15 yıl boyunca bu durumdan kurtulamayan Mickey Rourke, kariyerinde yeniden doğuşunu da genç yönetmenlere borçlu olduğunu söylemişti. Geçen mart ayında Fox News'a konuk olan Rourke "Genç yönetmenler duydukları şeylere aldırmıyorlar. Onlar beni sadece oyunculuk yeteneğimle yargılıyorlar" diye konuşmuştu. Rourke, çalışılması zor olduğu gerekçesiyle "kara listede" yer alıyordu.
BABASI VÃœCUT GELÄ°ÅžTÄ°RMECÄ°YDÄ°
Aktör olmadan önce boksörlük yapan Mickey Rourke ya da gerçek adıyla Philip Andre Rourke JR, kariyeri boyunca aksiyondan drama her türden filmde oynadı. İrlanda ve Fransa kökenli bir ailenin oğlu olarak dünyaya gözlerini açan Mickey Rourke, gençlik yıllarında boks eğitimi aldı. Bu konuda onu etkileyen noktalardan biri de adını taşıdığı babası Philip Andre Rourke'un bir vücut geliştirmeci olmasıydı. Ama işin aslı Rourke babası açısından çok da şanslı bir çocuk değildi. O henüz altı yaşındayken baba Rourke onları terk etti. Annesi daha sonra beş tane oğlu olan bir polis memuruyla evlendi.
İLK MAÇINI 12 YAŞINDA KAZANDI
Mickey Rourke, gençlik döneminde daha çok sporla ilgilendi. Miami'deki bir kulüpte savunma sporları eğitimi aldı. İşte o dönemde de boksa merak sardı. Henüz 12 yaşındayken 53.5 kiloda ilk maçı için ringe çıktı ve ilk başarısını da kazandı. O dönemde Andre Rourke adıyla ringe çıkıyordu. Bu alandaki kariyerine efsane boksör Muhammed Ali'nin de gittiği 5th Street Gym'de devam etti.
BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ, DOKTORLARI BOKSA ARA VERMESİNİ ÖNERDİ
Rourke, iddialı boks kariyerini sürdürse de bu dönemde sık sık beyin sarsıntısı geçirdi. 1969 yılında, o zamanlar 63.5 kg olan Rourke dünya ÅŸampiyonu Luis RodrÃguez ile eÅŸleÅŸti. Rourke, bu maçın ardından beyin sarsıntısı geçirdiÄŸini iddia etti. 1971 yılında "Florida Golden Gloves" yarışmasında yaptığı bir maç sırasında bir beyin sarsıntısı daha geçirdi. Doktorların kendisine bir yıl boksa ara vererek dinlenmesi gerektiÄŸini söylemesi üzere Rourke, geçici olarak ringlerden ayrıldı.
KARDEŞİNDEN BORÇ ALIP OYUNCULUK EĞİTİMİNE YATIRDI
İşte doktorların önerisine kulak verdiği sırada da Mickey Rourke için başka bir kariyer alanının kapıları açıldı. Miami Üniversitesi'ndeki bir arkadaşı Rourke'a, Deathwatch isimli bir tiyatro oyunu yönettiğinden ve "Yeşil Gözler" isimli karakteri oynayan kişinin oyunu bıraktığından bahsetti. Rourke bu rolü üstlendi ve oyunculuk ilgisini çekmeye başladı. Kız kardeşinden aldığı 400 Dolar borç ile "Actors Studio'da görevli bir oyunculuk öğretmeninden ders almak üzere New York'a gitti.
Rourke, Steven Spielberg'in 1941 adlı filminde küçük bir rol üstlenerek sinemaya adım attı. Onun ardından Body Heat filminde çizdiği kundakçı portresi ile dikkat çekti. Rourke, kariyerinin ilk yıllarında daha çok televizyon filmlerinde rol aldı.
SİYAM BALIĞI İLE ÖVGÜ ALDI
1980'lerin başında Rourke, kült bir klasik olan Diner isimli filmde başrol oynadı. Bu filmin ardından, Francis Ford Coppola'nın çektiği ve reşit olma hikâyesi anlatan Siyam Balığı'nda önemli bir rol üstlendi. Matt Dillon'ın karakterinin esrarengiz ağabeyini canlandıran Rourke, bu filmde oyunculuk yeteneği ile övgü aldı. Rourke'un Daryl Hannah ve Eric Roberts ile birlikte rol aldığı The Pope of Greenwich Village isimli filmdeki performansı da eleştirmenlerin dikkatini çekti. Film gösterime girdiğinde başarısızlığa uğrasa da, sonradan bir kült haline geldi.
BU FİLMLE CİNSELLİK SEMBOLÜNE DÖNÜŞTÜ
1980'lerin ortalarında Rourke birçok filmde başrolde oynadı. Dokuz Buçuk Hafta adlı filmde Kim Basinger ile başrol paylaştı. O dönemde büyük gürültü koparan film sayesinde, boks ringlerinden gelen Mickey Rourke bir anda "cinsellik sembolü'ne dönüştü.
ASİ VE DAĞINIK KİŞİLİĞİ AVRUPALI SEYİRCİNİN İLGİSİNİ ÇEKTİ
Barfly adlı filmde Charles Bukowski'nin edebi anlamdaki alt benliği Henry Chinaski'i oynadı ve eleştirmenler tarafından göklere çıkarıldı. 1987 yılında Angel Heart isimli filmde rol aldı. Rourke'un bir takım filmleri ABD'de tartışmalı bulunsa da kamera karşısında sergilediği "dağınık, biraz kirli, asi kişilik" sayesinde Avrupalı seyircinin beğenisini topladı.
ARDI ARDINA SAKATLIKLAR GEÇİRDİ: 1991 yılında Rourke "boksa dönmesi gerektiğine" karar verdi. O dönemde yaptığı açıklamalarda "bir oyuncu olarak kendisine saygısı olmadığını" söylemişti. O süreçte sekiz karşılaşma için ringe çıktı ve hiç kimse onu yenemedi. Boks konusunda ABD'de en iyiler arasına giremedi ama İspanya, Japonya, Almanya gibi ülkelerde dövüşmeyi sürdürdü. Bu arada burun, ayak parmağı, kaburga kemikleri kırılmaları, dil yarılması ve elmacık kemiği ezilmesi gibi çeşitli sakatlıklar yaşadı. Boks kariyeri boyunca antrenörü Hells Angels üyesi Chuck Zito'ydu. Rourke, maçlara da Guns N' Roses'ın "Sweet Child o' Mine adlı şarkısı eşliğinde çıkıyordu.
YİNE OYUNCULUĞA DÖNDÜ
Boks otoriteleri Rourke'un zirvedeki boksörlere karşı başarı kazanmak için çok yaşlı olduğunu söylediler. Aslında, Rourke'un kendisi de, ringlere dönmenin bir tür kişisel test olduğunu kabul etti: "Ben yalnızca kendime bir şans vermek; hâlâ vaktim varken kendimi fiziksel olarak denemek istedim." 1995 yılında, Rourke boks kariyerini sonlandırdı ve oyunculuğa geri döndü.
'YÃœZ HATLARIMI BOZUP ATTI'
Rourke'un boks kariyeri, özellikle 1990'larda dikkat çekici fiziksel değişikliklere yol açtı. Yaşadığı yaralanmaları tedavi amacıyla yüzünün operasyonla yenilenmesi gerekti. Bütün bunlar nedeniyle de yüzü tamamen değişti. Rourke o dönemde sık sık "tanınmaz hale geldi" başlıklarıyla magazin basınının manşetlerinde yer alıyordu. 2009'da, Rourke İngiliz Daily Mail gazetesine ameliyat için "yanlış kişiye" gittiğini ve plastik cerrahının yüz hatlarını "bozup attığını" söylemişti.
Mickey Rourke 1990'larda oyunculuğa geri döndü. Quentin Tarantino'nun Ucuz Roman (Pulp Fiction) filmi için teklif edilen rolü geri çevirdi. Bunun üzerine o rol Bruce Willis'in oldu. Rourke boksa veda ettikten sonra 90'larda The Rainmaker, Animal Factory, The Pledge Get Carter filmlerinde kamera karşısına geçti.
Â
OYNADIĞI SAHNELER, KURGUDA ÇIKARILDI
Rourke, Terrence Malick'in İnce Kırmızı Hat isimli filminde oldukça önemli bir rol üstlendi ama sahneleri kurgu sırasında filmden çıkarıldı. Jean-Claude Van Damme ile birlikte başrolü üstlendiği ve filmdeki ana kötü karakter rolünü üstlendiği 1997 yapımı Double Team isimli film Rourke'un ilk önemli aksiyon filmidir. Aynı yıl Rourke Dokuz buçuk Hafta'nın devamı niteliğindeki Another 9½ Weeks'i çekti. Ancak filmin dağıtımı yeteri kadar yapılamadı.
Â
OSCAR'I KAPTIRDI
Mickey Rourke, 2000'lerde de oyunculuk kariyerini sürdürdü. Kamera karşısına geçtiği yapımlar arasında en çok dikkat çekeni ise kendisine Oscar adaylığı getiren The Wrestler (Güreşçi) oldu. 2008 tarihli bu film aynı zamanda Rourke'un Hollywood'da yeniden doğuşunun da simgesi oldu. Rourke bu rolüyle En İyi Erkek Oyuncu dalında BAFTA, Altın Küre dahil birçok ödül kazandı. En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterildi. Oscar ödülleri öncesinde Rourke, geçmişte Hollywood aleyhine sarfettiği sözler nedeniyle Oscar'ı kazanma şansı konusunda karamsar olduğunu belirtti. O yıl ödülü Sean Penn'e kaptırdı. Ancak Penn ödül konuşmasında Rourke'a atıfta bulundu.
EVLÄ°LÄ°K UZUN SÃœRMEDÄ°
Mickey Rourke, kariyeri boyunca özel hayatıyla da gündemden düşmedi. Birçok ünlü kadınla birlikte oldu. İlk evliliğini Homeboy filminde birlikte oynadığı Debra Feuer ile yaptı. Fakat bu evlilik uzun sürmedi.
OLAYLI EVLÄ°LÄ°K
En çok konuÅŸulan evliliklerinden biri de VahÅŸi Orkide filmindeki rol arkadaşı Carre Otis ile yaptı. Çift, 1992'de evlendi. Fakat iki yıl sonra Otis'e ÅŸiddet uyguladığı gerekçesiyle tutuklandı. Buna raÄŸmen ikilinin özel hayatları da ortak çalışmaları da hemen sona ermedi. Rourke ve Otis, yeniden bir araya gelip Exit in Red filminde de birlikte kamera karşısına geçtiler. Fakat yolları 1998'de kesin olarak ayrıldı.Â