Güncelleme Tarihi:
BİR DÖNEM GÜZELLİĞİN SİMGESİYDİ, AMA BEDELİNİ DE ÖDEDİ
Bütün bunlar bir yana onunla ilgili nesillerdir dilden dile dolaşan bir niteleme var: Efsane güzellik! Gençliğinin ve kariyerinin en parlak döneminde güzelliğin simgesi haline dönüştü. Mavi gözleri, koyu renk saçlarıyla birkaç on yıl boyunca güzelliğin tarifi oldu. Ama görünüşe göre sahip olduğu kariyerin ve eşine az rastlanır güzelliğin bedelini de ödedi. Tıpkı Hollywood'daki birçok ünlü meslektaşı gibi. Gencecik yaşında, kendisine iyi davranan, ilk bakışta sanki kol kanat geriyormuş gibi görünen bir yetişkinin tacizine uğradı. Hayatı boyunca kendine sakladığı ayrıntıları da ilk kez açıkladı.
DOST BİLDİĞİ BİRİ ONU TACİZ ETTİ: Shields belgeselde, 20'li yaşlarında yaşadığı korkunç deneyimi ilk kez anlattı.
Bu sözünü ettiğimiz kişi bir dönem mavi gözlü ve koyu renk saçlı kadınlar için kullanılan "Brooke Shields gibi güzel" nitelemesinin doğmasına neden olan ünlü oyuncu. Yani Brooke Shields'in ta kendisi... Yapımcı Chris Henchy ile evliliğinden iki kız çocuk sahibi olan Shields, son dönemde gündemin ilk sıralarında. Bunun nedeni de yönetmenliğini Lana Wilson'ın üstlendiği, onun hayatını konu alan Pretty Baby (Güzel Bebek) adlı belgesel.
Shields'ın hayatını, meslek yaşamının önemli dönemeçlerini ve güzelliğinin, sektörde nasıl bir cinsellik sembolünü dönüştüğünü masaya yatıran belgesel, ilk kez Sundance Film Festivali'nde seyirci karşısına çıktı. İşte o belgeselde Shields, 20'li yaşlarının başındayken uğradığı tacizi ilk kez bu kadar ayrıntılı bir biçimde anlattı. Bu konudaki en çarpıcı ayrıntıya gelirsek... Oyuncunun, gözleri dolu dolu anlattığı o korkunç olayı gerçekleştiren kişi, tanıdığı ve dost bildiği birisi.
MESLEĞE GERİ DÖNÜŞÜ SANCILI OLDU: Shields, üniversite eğitimi için ara verdiği mesleğine dönmeye karar verdiğinde başına bu korkunç olay geldi.
Brooke Shields, hayatının bu kötü hatırasını anlatırken sözlerine "Neler olduğunu ilk kez anlatıyorum" diyerek başladı. Ardından da ilk gençlik yıllarının en kötü tecrübesini kelimelere döktü. Shields'in söylediğine göre olay yaşandığında, oyuncu, ara verdiği kariyerine dönüş hazırlığındaydı. Daha küçük bir çocukken kamera karşısına geçen Shields, belgesele adını da veren Pretty Baby adlı filmde oynadığında 12 yaşındaydı. Sonra birkaç filmde daha kamera karşısına geçti ve eğitimini ön plana koydu. Princeton Üniversitesi'ne devam eden Shields, okulunu bitirdikten sonra tekrar kariyerine dönmeye karar verdi. İşte bu konudaki ilk girişimi onun için kelimenin tam anlamıyla şoke edici oldu.
İŞ YEMEĞİ ANİDEN ŞEKİL DEĞİŞTİRDİ: Shields'in anlattığına göre tacizci, ona karşı her zaman çok iyi davranıyordu.
Brooke Shields'in belgeselde anlattığına göre o dönemde bir film çekiliyordu ve yapımcılar onu da göz önüne almışlardı. Sonra bir yönetmenle buluştu Shields. Bu olay meydana geldiğinde henüz 20'li yaşlarının başındaydı ve bu buluşmanın bir iş görüşmesi olduğunu düşünüyordu. Shields o buluşmaya ilişkin olarak "Yemek yedik. Ben bunun bir iş görüşmesi olduğunu sanıyordum. O kişiyle daha önce tanışmıştım ve bana karşı her zaman iyiydi" diye konuştu. Ama ardından gelenler pek de öyle iyi bir insanın sergileyeceği türden davranışlar değil.
Shields'ın söylediğine göre iş toplantısı sandığı o akşam yemeği bir anda aniden şekil değiştirdi. O yüzden de Shields, oradan çıkmanın yollarını kafasının içinde tartmaya başladı. Görüştüğü kişiye bir taksi çağırması gerektiğini söyledi. O kişi ise ona, otele geri dönmelerini, ona oradan bir taksi çağıracağını söyledi.
KAPI AÇILDI VE İÇERİ GİRDİ, ÇIPLAKTI! Shields, o odada yaşadığı korkunç anları anlattı.
Bunun üzerine Shields, onunla birlikte oteldeki odasına gitti. Söylediğine göre de orada bir süre yalnız başına kaldı ve ne yapacağını bilemedi: " Telefona gitmek istemiyordum çünkü o benim telefonum değildi. Oturmak istemiyordum, çünkü orada kalmıyordum."
Shields, çaresiz bir şekilde ne yapacağını düşünürken odada bulduğu bir dürbünle pencereye yaklaştı ve odadan görülen kumsal manzarasını izlemeye başladı. O sırada tacizci kişi odaya girdi. İşte o an gerçekten korkunçtu anlattığına göre: "Kapı açıldı ve o kişi çıplak olarak içeri girdi. Dürbünü bıraktım, o kişi ise üzerime doğru geliyordu."
ZOR KULLANDI, DONUP KALDIM: Shields, tacizcisi kendisine saldırdığında sanki vücuduyla bütün bağları kopmuş gibi hissettiğini söyledi.
Adamın kendisine zor kullandığını, saldırdığını söyleyen Shields kendisinin ise donup kaldığını anlattı. Olup bitenleri güreşe tutuşmaya benzeten ünlü oyuncu o anlarda boğulmaktan ya da vurulmaktan korktuğunu, bu yüzden de adama karşılık veremediğini sözlerine ekledi. "Benim bir 'hayır' demem yeterli olmalıydı" yorumunu yapan Brooke Shields, o anda aklından geçen tek düşüncenin hayatta kalmak ve o odadan çıkmak olduğunu söyledi.
Brooke Shields, tacizcisi kendisine saldırdığında sanki vücuduyla bütün bağı kopmuş gibi hissettiğini anlattı. Böyle bir durumun daha önCe Franco Zeffirelli'nin yönettiği Endless Love (Sonsuz Aşk- Affedilmeyenler) adlı filmin çekimleri sırasında da başına geldiğini söylemişti oyuncu. Shields'ın anlattığına göre henüz 15 yaşındayken rol aldığı Endless Love filminin aşk sahnesinde, Zeffirelli istediği görüntüyü alabilmek için Shields'in ayak parmağını tutup bükmüştü. İşte o sahnenin çekimi sırasında da sanki bedenine hakim olamıyormuş gibi hissettiğini belirtti oyuncu.
YOL BOYUNCA AĞLADIM
Brooke Shields, o otel odasında kendisine saldıran kişinin olay bittikten sonra sanki neler olduğunu bilmiyormuş gibi göründüğünü anlattı. Korku dolu anların ardından tacizcisi ona kapının açık olduğunu söyleyince de Shields, odadan çıkıp asansöre bindiğini, kendini bir taksiye attığını anlattı. Sonra da şunları söyledi: "Arkadaşımın evine gidene kadar yol boyunca ağladım."
Brooke Shields, taciz olayının ardından o kişiyle yüzleşmek yerine ona bir mektup yazdığını böyledi. O mektupta da büyük bir güven duygusunun uçup gittiğini yazdı. Ardından tacizcisine "ne cüretle" bütün bunları yaptığını sordu. Shields "Bütün olup biteni zihnimden ve bedenimden silmek ve yoluma devam etmek istedim. Bu sistem bir kez bile bana yardım etmek için gelmemişti. Bu yüzden kendi başıma güçlü olmak zorundaydım" diye konuştu.
Brooke Shields, Pretty Baby filminin gösteriminden önce The Hollywood Reporter'a verdiği röportajda bu taciz olayını, belgeselin yönetmeni Lana Wilson'a anlatma konusunda emin olmadığını söyledi. Bir dönem Hollywood'u kasıp kavuran #metoo hareketi sırasında bu konuda suskun kalan Shields, neden şimdi konuştuğunu da şöyle anlattı: "Aslında bunu belgeselde anlatıp anlatmayacağımı bilmiyordum, bu konuda bir fikrim yoktu. Ama konuşmak için doğru zaman olduğunu fark ettim."
Chris Henchy ile evliliğinden 19 yaşında Rowan Francis ve 16 yaşında Grier Hammond adında iki kızı bulunan Shieldbs uğradığı tacizi anlatırken bu durumu da göz önüne aldığını söyledi. "Çünkü bu her gün olan bir şey ve aslında olmamalı. Bununla ilgili olarak konuşabileceğim bir noktaya geldiğimi hissettim. Bu benim çok uzun zamanımı aldı."
Shields, biri 19 diğeri 16 yaşında iki genç kız annesi.
BİR DÖNEME DAMGASINI VURDU
Brooke Shields'in sözünü ettiği Endless Love (Sonsuz Aşk) bir döneme damga vuran filmlerden biri. Yönetmenliğini Franco Zeffirelli'nin üstlendiği yapımda Shields ile birlikte Martin Hewitt, Tom Cruise, James Spider, Shirley Knight'ın da yer aldığı bir kadro kamera karşısına geçti. Film gençlik yıllarında birbirlerine tutkuyla aşık olan Jade ve David adında iki lise öğrencisi üzerine kurulu.
O ŞARKI HAFIZALARA KAZINDI
Jade'in ailesi bu aşka karşı çıksa da David sevgilisini kaybetmeme konusunda kararlıdır. Bir gün Jade'in evine gizlice girerken evde yangın çıkmasına sebep olur. Bu olayın ardından iki aile de uzaklara gider. Fakat David kararlıdır. Sonunda sevgilisini bulur. Bu arada filmin ülkemizde Affedilmeyenler adıyla gösterildiğini hatırlatalım.
Başka bir hatırlatma daha yapmanın tam zamanı. Film kadar bu yapım için Diana Ross ile Lionel Richie'nin seslendirdiği aynı adlı şarkı da birkaç neslin hafızasına kazındı.
YARIM ASIR SONRA GELEN TACİZ İDDİASI: Brooke Shields'ın sözünü ettiği Endless Love'ın yönetmeni olan Franco Zeffirelli bir süredir 1968 yılında çektiği Romeo ve Juliet filmiyle gündemde. Bunun nedeni de o sırada 15 yaşında olan başrol oyuncusu Olivia Hussey ile 16 yaşındayken kamera karşısına geçen Leonard Whiting'in tam yarım asır sonra Zeffirelli ve film şirketi aleyhine taciz davası açması.