‘Annem çok güzel yemek yapar’

Güncelleme Tarihi:

‘Annem çok güzel yemek yapar’
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2025 07:00

Yarın Anneler Günü... Annelik güzel olduğu kadar meşakkatli de; bir de çalışan anneyseniz. Hele de bir şefseniz... Başarılı kadın şeflerimize bir anne olarak mutfakta olmayı sorduk, çocuklarıyla birlikte ocağın başında geçirdikleri vakitleri, anneliğin onları nasıl değiştirdiğini anlattılar.

Haberin Devamı

Şef Müge Ergül “Mutfaktaki kokular, taşınması gereken ağır tencereler...” diye başlıyor hamileliğinde yaşadığı zorlukları anlatmaya... Annelik ve mutfağın bir arada ‘korkunç zor’ olduğunu söylüyor. Mutfakta şartlar ağır, bir de üstüne annelik eklenince durum iyice karmaşık hale gelebiliyor. Ama güzel tarafları da yok değil. Mesela şef Çiğdem Alagök 6 yaşındaki oğlu Balamir’le (Coşkun) beraber mutfağa giriyor, yemekler pişiriyor; “Bu sayede hem benimle kaliteli zaman geçiriyor hem de mutfakla ilgili öğrenme isteği artıyor” diyor. Tabii böylesine güzel yemekler pişiren annelerin çocukları da yemeğe ilgili büyüyor. Ama spesiyalleri öyle ‘şef tabağı’ havasında değil, misal şef Pelin Çakar’ın 7 yaşındaki oğlu Sarp’ın, annesinin elinden yemeyi en çok sevdiği yemekler
 kuru köfte, düdük makarna ve mozaik pasta...

Haberin Devamı

‘Ürünlerin mevsimsel değiştiğine hâkim, karpuz çıksın diye bütün kış bekledi’

Şef Müge Ergül (menü danışmanı) ve oğlu Kaan Karaca (3,5)

Ben güzel yemeklerin piştiği, güzel sofraların kurulduğu bir evde büyüdüm; annem, anneannem ve teyzelerim hepsi harika yemekler yapardı. Bu benim mesleki seçimimde rol aldı mı, bilmiyorum ama mutfakta olmak beni hep mutlu etti, halen de ediyor…

Annelik ve mutfak birlikte korkunç zor diyebilirim. Maalesef kadın şeflerin en zorlandığı konu bu bence. Hamilelik de zor... Mutfağın içindeki kokular, taşınması gereken ağır tencereler… Ben mutfakta çok uzun saatler çalışan biriydim. Evimden çok, işyerimde mutfağımda vakit geçirirdim, ailemden çok ekibimi görürdüm. İşin bu tarafında zorlandım. Çünkü evde olmam gerekliydi ve beni bekleyen birileri vardı. Zaman yönetimine alıştım ama Kaan’ı okula bıraktıktan sonra uçarak işe gidiyorum, çok planlı çalışıyorum. Bütün haftam bellidir; toplantılar, davetler her şeyi planlıyorum, bu sayede birden çok yere danışmanlık verebiliyorum.

Annelikten sonra mutfakta biraz yumuşadım; yalan yok! Yine aksilikler olduğunda tabii kızıyorum, söyleniyorum, o ayrı ama sanırım özellikle birileriyle yolları ayıracaksam hep ailelerini düşünüyorum, önce konuşuyorum, orta yolu bulmaya çalışıyorum. Eski ben olsam mesela, asla konuşmam, ‘Tamam’ der, keser atardım, şimdi işler biraz değişti.

Haberin Devamı

Oğlum mesleğimi seviyor sanırım, o da resmen mutfakta büyüdü. İşe götürüyorum gerektiği zaman. Hatta bebekken mutfakta pusette uyuduğu günler oldu. Bazen okulunda yemek pişirme derslerine davet ediyorlar; çocuklarla kek, kurabiye yapıyoruz. O zamanlar çok heyecanlanıyor, annesi sınıfa aşçı olarak gidince… Gece event’lere (etkinliklere) gitmeme çok alıştı mesela; “Akşam davet var mı anne, akşam mutfakta çalışacak mısın” diye soruyor artık. Çalışan anne onun için çok güçlü anne anlamına geliyor sanırım. Bir de televizyonda programlarımı izlersek denk gelirse aşırı heyecanlanıyor ama aşçı olur mu çok emin değilim…

Ben ne yapsam çok hoşuna gidiyor sürekli arkadaşlarına “Annem çok güzel yemek yapar” diyor. Laf arasında, bu beni çok güldürüyor. Birlikte yaptığımız şeyleri çok seviyor, çilekli dondurma, kek, yumurta yapıyoruz. Yaşı ilerledikçe biraz yemek seçmeye başladı maalesef ama ilk zamanlar kişnişli yumurtadan enginarlı basmatiye kadar her şeyi yapardım ve bayıla bayıla yerdi.

Haberin Devamı

Yurtdışında da burada da birlikte çok market ve pazar geziyoruz. Bu da sanırım onun sebze-meyveye olan algılarını çok değiştirdi. Yediği yemeği iyi tanıyor ya da hangi ülkede ne yedik, bunlara dikkat ediyor; mesela pazarlarda ürünlerin mevsimsel değiştiğine çok hâkim, karpuz çıksın diye bütün kış bekledi.

‘Damağı gelişti, iyisinden anlıyor’

Pelin Çakar

(Paper Moon’un genel müdürü)  ve oğlu Sarp Tunç Bingül (7)

Benim çocukluğumdaki anne modeli sürekli mutfakta yemek yapan, üreten, kalabalık sofralarda eş dost ağırlayan, yemekte ertesi gün ne pişireceğini konuşan biriydi ve hâlâ da öyle… Benim de pek bir farkım yok sanırım.

Çocuktan sonra her çalışan anne gibi önceliklendirmelerimiz değişime uğruyor. Artık çocuğun sorumluluklarını gözeterek bir zaman yönetimi yapıyorum. Mutlaka 2-3 gün sonra ne pişireceğimi planlayarak hareket ederim. Sabahları çok erken güne başladığım için bazen 9.30’a kadar tüm yemekleri pişirip işe giderim.

Haberin Devamı

Mutfakta ben hep yumuşaktım aslında. İçimdeki anaç duygu bu sektöre beni yönlendirdi sanırım. Mutfaktaki sertlik, maskülenlik,
kimi zaman nezaketsizlik hayatın birçok alanında maruz kaldığımız şeyler. Beni pek etkilemedi,
hep bildiğim gibi, olduğum gibi devam ettim.

Şu an aktif olarak mutfak profesyoneli değilim ama sektördeyim. Bence Sarp iyi yemekten ve lezzetten anlıyor. Damağı bebekliğinden beri çok gelişti. Yeni lezzetleri denemeyi seviyor.

Sarp’ın benim yapmamı en sevdiği yemek kuru köfte, düdük makarna ve mozaik pasta…

‘Annem çok güzel yemek yapar’

‘Kahvaltıyı hazırlıyor, portakal sıkıyor, küçük elleriyle salatalık kesiyor’

Haberin Devamı

Şef Çiğdem Alagök (Akkomarka’nın mutfak direktörü) ve oğlu Balamir Coşkun (6)

Annem mutfakla kurduğum bağda benim için bir rehber ve ilham kaynağı oldu. Onun tarifleri, yemek yapma teknikleri ve mutfaktaki yaratıcı yaklaşımı, benim bu alandaki tutkumun gelişmesine yardımcı oldu. Aynı zamanda onunla geçirdiğim zaman, ailemizin kültürel mirasını öğrenmemi ve bu değerleri gelecek nesillere aktarmamı sağlıyor.

Annelik ve mutfak işleri arasında denge kurmak zor ama çok keyifli. Zamanımı iyi yönetmek için güne erken başlıyorum ve haftalık yemek planları yapıyorum. Balamir’e yemek yapmayı öğretmek ve eğlenceli zaman geçirmek için mutfak güzel bir alan. Hızlı tarifler ve önceden hazırlayıp dondurduğum yemekler sayesinde zor günlerde işimi kolaylaştırıyorum. Tüm bunları yaparken bazen zorlanıyor olsam da sonunda her şeyin üstesinden gelmek beni mutlu ediyor.

Anne olduktan sonra mutfakta da yumuşadım. Çocuğumun ihtiyaçlarını karşılamak ve onunla kaliteli zaman geçirmek bana farklı bir bakış açısı kazandırdı. Mutfak sadece bir yemek hazırlama yeri olmaktan çıkıp ailemle birlikte anılar biriktirdiğim, sevgimi paylaştığım bir alan haline geldi.

Annelik yemeğe olan yaklaşımımı da değiştirdi; artık yemek sadece bir beslenme şekli değil, aynı zamanda duygusal bağlar kurduğum bir deneyim. Çocuğuma sağlıklı ve lezzetli yemekler yapmanın yanı sıra onun damak zevkini geliştirmesine yardımcı olmak için de daha yaratıcı olmaya çalışıyorum. Kısacası, mutfağa ve yemek yapmaya olan sevgim, annelikle birlikte daha derinleşti.

Mesleğime çok ilgi duyuyor. Kahvaltıyı hazırlıyor, portakal sıkıyor, küçük elleriyle salatalık kesiyor, peynir küpleri yapıyor ve pankek pişiriyor. Yaptığım yemekleri ve sunumları beğeniyor. Dükkânlara benimle gelmekten, mutfağa girmekten çok mutlu oluyor. Bu hem benimle kaliteli zaman geçirme hem de mutfakla ilgili öğrenme isteğini arttırıyor.

Balamir 6 yaşında, 2 senedir basketbol oynuyor ve maçlara çok ilgili. Onun için bir yemekteki en büyük kriter sporcu beslenmesine uygun olup olmadığı. “Anne bu yemek sporcular için uygun mu” en çok maruz kaldığım soru… Benim de babasının da öyle bir yönlendirmesi olmadı, ben gecenin 12’sinde tantuni yiyen, kahvaltıda masaya çikolata koyan bir anneyim, canı ne istiyorsa yesin mantığındayım ama öyle olmadı (gülüyor).

Balamir’in en sevdiği yemek fırında balık. Bu yemeği hem sağlıklı hem de lezzetli buluyor; özellikle yanına eklediğim tatlı patates ve sebzelerle birlikte bayılıyor. Fırında hazırlanması da benim için çok pratik.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!