Güncelleme Tarihi:
Gözümüzün önünde, adeta izleyicisiyle birlikte büyüdü. Ama yıllar onu pas geçmiş gibi, hep aynı, hiç değişmemiş. Güzelliği ve oyunculuk yeteneği hep baki. Şimdi sahnede ressam Frida Kahlo’yu canlandırıyor. Gerçekten Frida’ya benzer bir havası da var. Başlıyoruz sohbete...
◊ Yeşilçam’ın ilk çocuk oyuncularından birisin. Ekrana da çok iş yaptın. Ama ara verdiğin de oldu. Neden bu araları verdin?
6 yaşında başladığım oyunculuk kariyerime 1996 senesinde bir süre ara vermek durumunda kaldım. Ortaokul yıllarımda hedeflediğim konservatuvar eğitimini almak için İngiltere’deki 6 büyük drama okulundan biri olan Guildford School of Acting’in sınavlarına girip kazandım. 3 yıl oyunculukla birlikte müzik ve dans eğitimi de aldım. Bu sebeple okulun tatillerinde bazı televizyon projelerinde yer alabildim. Eğitimim sonrasında Türkiye’ye döndüğümde yine tiyatro, sinema ve dizi projeleri oldu ancak iş yoğunluğum eski dönemlere göre azaldı. Bunun sebebi kaliteli ve nitelikli projelerde çalışmak istemem ve seçici olmam diyebilirim. Bunun dışındaki sebepleri bilmiyorum.
◊ İş yaptığın dönemlerde de çok ortalarda olmamışsın. Magazinden uzak, sessiz ilerlemek
senin tercihin miydi?
İşimiz gereği tamamıyla magazinden uzak kalmamız mümkün değil. Ben yapı olarak sadeliği ve dinginliği seviyorum. Sessiz ama emin adımlarla hedefime ilerlemeyi tercih ediyorum.
◊ Güzel ve yeteneklisin. “Daha gündemde olsaydım” dediğin ve bu sakinliği seçmenin pişmanlığını yaşadığın oldu mu?
Şöhretin ne olduğunu, insan hayatına neler katıp karşılığında neler aldığını çok küçük yaşlarda gözlemleme şansım oldu. Bu sektörün cezbeden, eğlenceli ve renkli dünyası benim mizacıma uygun olmadı. Hiçbir zaman bu tercihimden dolayı da pişmanlık duymadım.
◊ Şimdi ‘Küçük Gözyaşı Güvercini Frida Kahlo’ oyunuyla karşımızdasın. Sence bu oyunun derdi ne?
Frida Kahlo yaşadığı bedensel ve ruhsal travmalara karşı gösterdiği dirençle özellikle birçok kadına ilham olmuş sıradışı bir sanatçı. Aynı zamanda devrimci yanıyla da özgürlük için savaş vermiş güçlü ve cesur bir kadın. Yüce gönüllü, erdemli tarafı beni etkiledi. Bir kadının var olma hikâyesini, her koşulda ayağa kalkma çabasını anlatıyor oyun. Halen kadınlar maalesef bu mücadeleyi vermeye devam ediyor.
◊ 6 yaşında çocuk felci ve 18’inde trafik kazası geçiriyor Frida Kahlo. Hayatı mücadeleyle geçiyor. Senin en büyük mücadelen neydi?
Hayatı anlamlı kılan bence hayallerimiz ve o hayallere kavuşmak adına verdiğimiz mücadelelerimiz. Hayat sürpriz bir hediye paketi, içinden ne çıkacağını bilmiyoruz. Her insan sınandığı sınavlardan geçerek büyüyor. Benim en büyük mücadelem kendimin en iyi versiyonunu yaratabilmek oldu ki bence kişinin kendiyle hesaplaşması zor bir yolculuk.
◊ Frida Kahlo’ya fotoğraflarda çok benziyorsun. Nasıl bir makyaj yapıldı?
Frida’ya fiziksel ve ruhsal olarak benzediğimi düşünüyorum. Fiziksel benzerliğimden dolayı makyajda zorlanmıyorum. Ruhsal anlamda da mücadeleci, özgür ruhlu, tutkulu ve duygusal yönlerini benzetiyorum.
‘ŞİMDİLERDE POPÜLER OLMAK ÇOK KOLAY’
◊ 80’leri ve Yeşilçam’ı özlüyor musun?
Çok değerli ve usta oyuncularla, yönetmenlerle çalışma şansını buldum. Elbette o günleri sevgiyle ve özlemle anıyorum. İyi ki
o dönemlerde çalışma fırsatını yakalamışım.
◊ O yıllar ve günümüzde şöhreti kıyaslar mısın? Sence tanınmak hangi dönemde daha kolaydı?
Eski dönemlerde fark edilmek daha az oyuncu adayı olmasına rağmen zordu. O dönemin şöhretleri, hepimizin gözlemlediği gibi kalıcı şöhretler olarak yıllarca seyirciyle buluştu. Şimdilerde şöhret olmak demeyelim de popüler olmak çok kolay. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle insanlar bir gecede tanınır hale gelebiliyor. Benim içinse şöhret olmak değil, kalıcı olmak ve oyunculuğumla değerlendirilmek önemli...
◊ 40 yıldan uzun süredir oyunculuk mesleğini yapıyorsun. Bu geçen zaman sana oyunculuk adına ne öğretti?
Oyuncu, yaratıcı bir enstrümandır ve oyunculuk; yeteneğin, bilginin, sezginin, azmin ve sabrın doğrultusunda büyük bir emek ve özveri gerektirir. Bir oyuncunun mesleki bir disiplinle sürekli olarak kendini geliştirmesi, beslemesi ve yenilemesi gerekir. Bir oyuncu tekniği, estetik yönüyle ve entelektüel birikimiyle üretimine devam edebilir.
‘EKRANDA MAALESEF İSTİKRAR YOK’
◊ Televizyona yaptığın onlarca iş olmuş. Ekrana ve dizi sektörüne dair eleştirilerin neler?
Günümüzde gerek sinema gerekse dizi sektöründe çok iyi yapımlar ve iyi oyuncular var. Sirkülasyon çok fazla ve projelerin devamı konusunda maalesef istikrar yok. Günümüzde her şeyi çok hızlı ve acımasızca tüketiyoruz. Daha sabırlı ve sakin olmayı tercih ederim.
◊ Şimdi oyunculuk birçok gencin hayali olan bir meslek. Oyunculuk dünyasında her şeyin çok parlak ve renkli olduğu düşünülebiliyor. Meslekte çok deneyimli bir isimsin. Her şey göründüğü kadar şahane ve parlak mı?
Oyunculuk için öncellikle yetenek ve istek olması gerekiyor. Eğitimle birlikte teknikleri iyi kavrayıp entelektüel tarafını da geliştirmeli ve felsefe, toplumbilim ve edebiyata kadar geniş bir yelpazede yaratıcılığını pekiştirmelidir diye düşünüyorum. Oyunculuk çok emek ve sabır ister. Oyuncu olmak, tanınır olmak demek değil. Beklentiniz çok önemli.
‘HAK ETTİĞİM YERDEYİM DİYEMEM’
◊ Oyunculuğa 6 yaşında ‘İmparator’ adlı sinema filmiyle başlıyorsun. O yaş, bir çocuğun meslek seçmesi için çok küçük bir yaş...
Ailemin ve aile yakınımız Senay Ülkü’nün yönlendirmesi ve desteğiyle başladım. Oyunculuğa ve müziğe her zaman çok büyük ilgim vardı. Ailelerin çocuklarının yeteneklerini fark edip onların yanında olması ve hayatlarını kolaylaştırması çok kıymetli.
◊ Ardından da uzun süre aralıksız dizilerde rol almışsın... Psikolojini nasıl etkiledi?
Erken gelen şöhret açıkçası beni çok etkilemedi. Bence bunun nedeni beni her konuda destekleyen iyi bir ailemin olması. Her zaman set ortamlarında, iş ilişkilerimde ve arkadaşlık ilişkilerimde saygılı olmaya çalıştım. Çocuk oyuncuların ruh sağlığını bozmadan eğer bu işi meslek olarak seçeceklerse eğlenerek yapabilmeleri çok önemli. Bu noktada önce aileye, sonra yönetmenlere çok önemli bir sorumluluk düşüyor.
◊ Bir dönem çok popüler olduktan sonra meslekten uzaklaşan isimler çok var. Sence senin hâlâ bu işi yapmanın sırrı ne?
Ailemin desteği, kariyer planlamasının iyi yapılması, işinde tecrübeli ve proje üretebilen, vizyonu geniş insanlarla çalışmış olmam diyebilirim. Çalışkan, disiplinli, prensipli, üretken ve sürekli kendini geliştirmeye ve öğrenmeye açık bir karaktere sahibim. Seyirciyle kurmuş olduğum bağ ve kaliteli projelerde yer alabilmek de önemli.
◊ Bir dönem Londra’da eğitim aldın. Mesela bir röportajında “Türkiye’ye dönmesem Hollywood’da olabilirdim” demişsin... Sence şimdi hak ettiğin yerde misin?
Kariyerime, aldığım eğitime, deneyimime ve potansiyelime göre hak ettiğim yerdeyim diyemem. Şarkı söylemeyi de çok seviyorum ve çoğu kişi bilmez ama sahne alıyorum. Güzel bir müzikal projede yer almayı isterim. Oyuncu olarak en güzel yaşlarda olduğumu düşünüyorum, hiç de acelem yok.
‘40’LI YAŞLAR AZ İNSAN, AZ EŞYA FELSEFESİNİ EDİNMEMİ SAĞLADI’
◊ Biraz seni konuşalım... Hayatı dönemlere bölsek; 20’ler, 30’lar ve 40’lar nasıldı senin için?
20’li yaşlarım çok yoğun ve hareketli bir dönemimdi. İngiltere’deki oyunculuk eğitimiyle birlikte kişisel gelişim konusunda farkındalığımın yeni yeni oluştuğu bir dönemdi. Sürekli sorguladığım, inanç ve değerler konusunda kafa yorduğum bir dönem. 30’lar oğlum Derin Deniz’in dünyaya gelmesiyle birlikte ruhani bir boyut kazandı. Önceliklerim ve yaşamdan beklentilerim değişti. Koşulsuz sevebilmeyi ve affedebilmeyi öğrendim. Sakinliği ve dinginliği tercih ettim. Evrensel ve insani sorumluluklarımın daha çok bilincine vardım diyebilirim. ‘Bir amaca bağlanmayan ruh yolunu kaybeder’ sözünden yola çıkarak amacımın farkına vardım. 40’lı yaşlarım az insan, az eşya felsefesini edinmemi sağladı. Daha sade ve minimalist bir görüş... Zamanın ne kadar değerli olduğunun bilincindeyim artık.
◊ Yaş almakla ilgili derdin var mı? 50’lere yaklaşırken hayata bakışın değişiyor mu?
Önceki yıllarda dert ediyordum ama şimdi her anın ne kadar kıymetli ve özel olduğunu düşünüyorum. O yüzden zamanımı etkin kılmaya ve iyi değerlendirmeye çalışıyorum.
‘AŞK, HEYECAN BENCE’
◊ Böyle güzel kalmanın sırrı ne?
Güzellik göreceli bir kavram. Teşekkür ederim. Maneviyatımı güçlü tutmaya çalışıyorum. Yogayla ilgileniyorum, yoga eğitmeniyim aynı zamanda. Sağlıklı beslenmeye özen gösteriyorum. Her şeyden önemlisi üretmenin, disiplinli bir şekilde çalışmanın ve kendini geliştirmenin, yenilemenin gücüne inanıyorum.
◊ Aşka gelirsek... Şimdilerde kalbini çalan biri var mı?
Aşk, heyecan bence... Şu an hayatımı anlamlı kılan oğlum, ailem ve işim.
◊ Oğlun Derin Deniz 15 yaşında. Çocuk hayatını nasıl etkiledi?
Anneliğin, bir kadının yaşamında derin bir dönüşüm yarattığını düşünüyorum. Anne olmak, insan yaşamında bütün duyguları aynı anda yaşatabilen en özel süreçtir. Henüz anne karnındayken çocuğunuzla kurduğunuz kutsal bağ, sizi ruhsal anlamda güçlendirir. Ben bu süreçte öncelikle koşulsuz sevginin ne demek olduğunu öğrendim ve annemi daha iyi anladım. İçimdeki güçlü kadın ortaya çıktı, özgüvenim ve yaşam motivasyonum daha da arttı. Derin Deniz’imle aramızda günden güne derinleşen kutsal bir bağ var. Paylaşıma dayalı, birbirimizi daha iyi anladığımız ve tanıdığımız, sohbet ettiğimiz, birlikte deneyimlediğimiz ve dönüştüğümüz bir süreçteyiz.