Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve Parlamentolararası Birlik (IPU) tarafından yayımlanan Siyasette Kadın 2025 haritası, acı bir gerçeği yeniden gözler önüne serdi: Kadınların siyasi temsili dünyada küçük adımlarla ilerliyor ama hâlâ eşitlikten çok uzak. Bu hızla devam ederse kadınların siyasette eşit temsili için tam 130 yıl daha beklememiz gerekecek.
Rapora göre bugün dünya genelinde parlamentolarda kadın milletvekili oranı yüzde 27,2. Bakanlık görevindeki kadın oranıysa yüzde 22,9’a gerilemiş durumda. Kadın devlet başkanlarının oranı sadece yüzde 11,9, hükümet başkanlarının oranıysa yüzde 8,3. Türkiye’deyse tablo daha da düşündürücü: Kadın milletvekili oranı yüzde 19,9. Kabinede 17 bakandan sadece 1’i kadın. Bu oranlarla Türkiye, dünya sıralamasında 192 ülke arasında 126’ncı sırada. Oysa hepimiz biliyoruz ki, siyasette eşit temsil sadece bir ‘kadın meselesi’ değil; daha güçlü demokrasiler, daha adil toplumlar inşa edebilmenin anahtarı.
1995’te BM tarafından kabul edilen ve dünyada kadınların güçlendirilmesini, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadın haklarının korunmasını amaçlayan Pekin Deklarasyonu’nun üzerinden 30 yıl geçti. Ama hâlâ “Kadınlar siyasetin neresinde” diye sormak zorunda kalıyoruz. Oysa çözüm yolları belli: Yasal kotalar, seçim reformları, kadın adaylara destek mekanizmaları...
Yapılacak çok şey var ancak kaybedecek vakit maalesef yok. UN Women Türkiye Program Yöneticisi Duygu Arığ’la yayımladıkları rapor ve kadınların eşit temsilinin önemi hakkında konuştuk. “Siyasette kadın temsili neden bu kadar önemli” sorusunu Arığ şöyle yanıtlıyor: “Kadınlar siyasette sadece ‘temsil ediliyor’ olmak için değil, karar alma süreçlerinde gerçek bir güç sahibi olmak için var olmalı. Yarım temsil, yarım demokrasi demektir. Eğer bir toplumun yarısını oluşturan kadınlar karar alma mekanizmalarında yeterince yer almıyorsa, o toplumda demokrasinin tam işlediğini söyleyemeyiz.”
Her alanda söz sahibi...
Arığ’a göre kadınlar genellikle insan hakları, sosyal hizmetler gibi ‘daha uygun görülen’ alanlara yönlendiriliyor: “Savunma, maliye, dışişleri gibi karar ve güç merkezlerinde erkekler hâlâ ağırlıkta. Kadınların siyasette esas pozisyonlarda bulunması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir göstergesi. Kadınların ekonomi, güvenlik, dış politika gibi alanlarda da söz sahibi olması gerek.”
Arığ devam ediyor: “Kadınların siyasette uygun görülen alanlarda olması gerektiğine dair bir önyargı var. Sanki kadınlar ancak aile, eğitim, sağlık gibi konularla ilgilenmeliymiş gibi bir algı yaratılıyor. Oysa biz her yerde olmak istiyoruz. Hayatın her alanında söz hakkımız var.”
Öyleyse değişim nasıl sağlanır ve bu eşitlikçi olmayan tabloyu değiştirmek nasıl mümkün olur? Duygu Arığ hem yasal düzenlemeler hem de kültürel dönüşüm gerektiğinin altını çiziyor: “Öncelikle seçim sistemlerinde kadınların önünü açacak mekanizmalar gerek. Cinsiyet kotalarının etkin şekilde uygulanması, partilerin kadın adayları gerçekten desteklemesi şart. Ancak teknik düzenlemeler yetmez; siyasi liderlerin samimi bir irade göstermesi ve toplumsal kültürde kadının liderlik rolünün normalleşmesi lazım. Bu, sadece kadınların değil, toplumun bütününün sorumluluğu.”
Arığ ayrıca kadınların kendi mücadelelerini de hatırlatıyor: “Değişim yukarıdan aşağıya gelmezse, kadınlar kendi yollarını açar. Kadınlar siyasette daha çok var olmak için örgütlenmeli, birbirlerini desteklemeli ve seslerini yükseltmeli. İyimserim; kadınların enerjisine, cesaretine inanıyorum. Ancak bu değişim kendiliğinden olmayacak; mücadele ederek kazanacağız. Dünyada kadınların siyasette eşit temsilinin sağlanabilmesi için mevcut hızla ilerlersek, 130 yıl daha beklememiz gerek. Oysa eşitlik, lütuf değil, haktır. Yeter ki kadınlar susmasın, toplumlar değişime kulak versin!”
‘Eşitlik için şimdi harekete geçmeli’
UN Women İcra Direktörü Sima Bahous: “Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun kabulünün üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, siyasi liderlikte toplumsal cinsiyet eşitliği taahhüdü hâlâ gerçekleşmedi. Üstelik yalnızca ilerleme yavaş değil, aynı zamanda geriye gidiş de söz konusu. Nüfusun yarısının karar alma süreçlerinden sistematik olarak dışlandığı bir dünyayı kabul edemeyiz. Hükümetlerin şimdi harekete geçmesi gerekiyor.”
IPU Başkanı Tulia Ackson: “Küresel düzeydeki eşitsizlik, dünyanın bazı bölgelerinde siyasette toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada sistematik bir başarısızlığa işaret ediyor. Engelleri ortadan kaldırmak ve kadınların siyasette eşit biçimde temsil edilmesini sağlamak için artık kararlı adımların zamanı. Sağlıklı bir demokrasi bu şekilde mümkün.”
IPU Genel Sekreteri Martin Chungong: “Siyasi liderlikte toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmada yaşanan duraksama, hepimiz için uyarıcı bir eylem çağrısıdır. Bu süreci hızlandırmak, erkeklerin aktif katılımını ve desteğini gerektiriyor. Engelleri birlikte aşmak ve kadınların liderlik rollerinde eşit biçimde temsil edilmesini sağlamak, daha kapsayıcı ve güçlü bir demokrasinin inşası için hepimizin ortak sorumluluğudur.”