Güncelleme Tarihi:
Pandemide onkoloji alanındaki bilimsel çalışmalar konusunda bir durgunluk dönemi yaşandı. Fakat sonrasında kanserle mücadelede her geçen gün yeni ve umut veren adımlar atıldığına şahit olmaya başladık. 4 Şubat Dünya Kanser Günü vesilesiyle bu hastalıkla ilgili en yeni tanı ve tedavi yöntemlerini, gelişmeleri uzmanlarla konuştuk. Acıbadem Maslak Hastanesi tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir onkoloji alanındaki yeni ve önemli gelişmeleri ve kanserden korunma yöntemlerini anlattı. Koç Üniversitesi Hastanesi onkoloji uzmanı Doç. Dr. Özkan Alan ise akıllı ilaçlardan
ve kanserle savaşan virüslerden bahsetti.
mRNA AŞILARI
Bağışıklık sistemini daha aktif hale getiriyor
Kanser tedavisinde bir umut oldu mRNA aşıları. Bu aşılar hücreleri belli proteinler yapmaya yönlendirerek bağışıklık sistemini daha aktif hale getiriyor. Bugün kanser tedavisinde immünoterapiyle beraber kullanılan mRNA aşıları, hastalığın immünolojik (bağışıklık) açıdan tedavisine önemli katkı sağlıyor. Özellikle melonom denen cilt kanserlerinde bir mRNA aşısı onay almak üzere. Akciğer, kalın bağırsak ve diğer pek çok kanser türünde aşılarla ilgili klinik çalışmalar sürüyor. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
KANDA DOLAŞAN TÜMÖR DNA’SI
Mikrometastazı yakalamak mümkün
Akciğer BT’si ya da PET CT gibi görüntüleme yolları birkaç milimetreden daha büyük tümör nodüllerini gösterebiliyor. Ama kanda dolaşan DNA teknolojisiyle henüz radyolojik görüntü vermeyen ‘mikrometastaz’ adını verdiğimiz ufak tümör nodüllerinin varlığını tespit edebiliyoruz. Bu da hastanın kanından alınan örnekte tümör DNA’sının izole edilmesiyle mümkün oluyor. Bugün bu teknolojiyle özellikle kalın bağırsak kanserlerinde, operasyondan sonra geride mikrometastaz kaldı mı kalmadı mı tespit edebiliyoruz. Likit biyopsi dediğimiz tümörden kana karışan DNA parçacıklarının genetik analiziyle de kandaki tümör DNA’sı avlanabiliyor. Özellikle akciğer kanserlerinde bu yöntemi kullanmaya başladık. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
YAPAY ZEKÂ
Lezyonları tespit ediyor
İnsan vücudunda 30 bini aşkın gen ve bunların yarattığı yüz binlerle ifade edilen RNA molekülü var. RNA moleküllerinin oluşturduğu milyonlarca da proteinimiz var. Bu proteinlerdeki değişiklikler kanserin hedeflenmesinde ve tedavisinde kullanılıyor. Yapay zekâ çok büyük miktarda datayı çok hızlı bir şekilde inceleyerek bize insan zihninin ulaşamayacağı hızda ve büyüklükte bir analiz imkânı sunuyor. Ayrıca bir akciğer tomografisinin ya da mamografinin değerlendirilmesinde de artık yapay zekâyı kullanıyoruz. İnsan gözüne oranla taramayı ve şüpheli lezyonların tespit edilmesini çok etkin şekilde yapabiliyor. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
T-VEC VİRÜSÜ ONAY ALDI
Genetik yapıları değiştiriliyor
Kanser hücrelerini koruyan mekanizmaların hedef alınması veya virüs gibi organizmaların genetik yapılarının değiştirilerek kanser hücrelerini yok etmeye programlanması çalışmaları sürüyor. Bu şekilde planlanan ve Amerikan İlaç Dairesi (FDA) onayı alan ilk ‘tedavi edici’ onkolitik virüs aşısı talimogene laherparepvec (T-VEC). Bu yöntem günümüzde cerrahi müdahalenin olanaksız olduğu melanoma (deri kanseri) tedavisinde kullanılıyor ve başarılı sonuçlar elde ediliyor. (Doç. Dr. Özkan Alan)
AKILLI İLAÇLAR
Tekrarını yüzde 90 engelledi
Kanser oluşumunda ve gelişiminde etkili olan moleküler ve genetik mutasyonların belirlenmesiyle birçok farklı akıllı ilaç geliştirildi. Günümüzde de bu ilaçlar tedavi seçeneklerinin başında geliyor. Örneğin akciğer kanserinde ameliyattan sonra hastalığın tekrar etmesini yüzde 90’ın üstünde engelledi. Yine uzun yıllar tedavisinde kısıtlı başarı elde ettiğimiz mesane (idrar kesesi) tümöründe akıllı ilaç ve immünoterapinin birlikte kullanımı klasik kemoterapiye karşı oldukça etkili oldu. Yaşam süresini iki kattan fazla uzattı. (Doç. Dr. Özkan Alan)
HÜCRE İÇİ KEMOTERAPİ
Tümör hücresini buluyor
Kemoterapinin yan etkileri yaşam kalitesini düşürüyor. Artık yeni bir teknolojiyle ‘hücre içi kemoterapi’ veriyoruz. Bu iki şekilde yapılabiliyor. Birincisinde kemoterapi ilacı nanoteknolojiyle özel partiküller haline getiriliyor ve ilaç tümör hücresinin içine giriyor. Sağlıklı dokulara ve hücrelere dokunmuyor. Tedavi etkinliği artıyor, yan etkiler azalıyor. İkincisiyse kanser hücresinin yüzeyinde, belirgin bir hedef molekülün saptanması. Bu hedef moleküle yapışan bir biyolojik köprü yaratılıyor. Köprünün diğer ucuna kemoterapi molekülü entegre ediliyor. Ve kana verilen ilaç kanser hücrelerini tek tek bularak onların yüzeyine bağlanıyor. Arkasındaki kemoterapi yükünü de tümörün içine bırakıyor. Bu yöntemi bugün özellikle akciğer ve meme kanserlerinde yaygın olarak kullanıyoruz. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
NASIL KORUNACAĞIZ?
- Akdeniz diyeti öneriyoruz. Beyaz şekerden, beyaz undan, işlenmiş gıdalardan, şarküteri ürünleri ve konservelerden uzak durulmalı. Tuzu ve yağı az tüketmeli. Zeytinyağlı gıdalar, sebze, meyve, salata, balık yiyebiliriz. Kırmızı et ve kırmızı et ürünlerini ölçülü tüketmeliyiz. Alkolden uzak durmalı ve sigarayı tümüyle hayatımızdan çıkarmalıyız.
- Günlük 45 dakikalık tempolu yürüyüş ve haftada bir ya da iki kez daha yoğun kardiyo egzersiziyle bağışıklık güçlendirilebilir.
- Uyku çok önemli. Gece çok geç saatlerde yatmamaya, uzun süre suni ışığa (bilgisayar gibi) maruz kalmamaya özen göstermeliyiz. (Prof. Dr. Gökhan Demir)
ERKEN TEŞHİS İÇİN
- 40 yaştan itibaren mamografi, 45-50’den sonra da kolonoskopik tarama, ergenlikten itibaren jinekolojik muayene, erkeklerde 40’tan sonra prostat kanseri taraması, çok beni olan kişilerin yılda bir dermatolojik tarama yaptırması önemli. 20 yıldan fazla sigara içmiş 50 yaş üstü bireyler de yılda bir veya iki yılda bir akciğer tomografisi çektirmeli.
GENÇLERDE YAYGIN
- ABD’de yapılan bir çalışmada 15-39 yaş arası ergen ve genç yetişkinlerde kanser görülme sıklığının son 40 yılda yüzde 30 çoğaldığı tespit edildi. En sık artış böbrek kanseri başta olmak üzere tiroit, melanom, kolorektal ve germ hücreli kanserlerde oldu. Sebepleri net değil ancak obezite oranlarının artması başlıca nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Ayrıca dünya genelinde yeni kanser vakalarının yüzde 17’sinden enfeksiyonların, özellikle de virüslerin sorumlu olduğu tahmin ediliyor. Bu nedenle hepatit B ve human papilloma virüs (HPV) aşıları kanser riskini azaltmada önemli rol oynuyor. (Doç. Dr. Özkan Alan)