Annesi metastik meme kanseri olan çocukların yol arkadaşı

Güncelleme Tarihi:

Annesi metastik meme kanseri olan çocukların yol arkadaşı
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2025 07:00

Kansere yakalanan annelerin en büyük endişesi çocuklarının süreçten olumsuz etkilenmeleri. Pi Kadın Kanserleri Derneği, Güçlü Ailem kampanyasıyla metastatik meme kanseri (mMK) olan annelerin ailelerini sosyopsikolojik olarak desteklemeyi hedefliyor. Kampanyanın ilk ayağında çocuklara süreci anlayabilecekleri bir dille anlatan ‘Macera Kavanozu’ adlı bir kitap hazırlandı.

Haberin Devamı

Yapılan araştırmalara göre dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türü meme kanseri. Dünyada her yıl 2,3 milyon, Türkiye’deyse 25 binden fazla kadına meme kanseri tanısı konuyor. Metastatik meme kanseriyse (mMK) hastalığın vücudun diğer bölgelerine yayılması anlamına geliyor. mMK ile yaşayanlar için tedavi süreci yaşamlarının sürekli bir parçası haline gelirken özellikle genç yaşta teşhis alan kadınlar ve aileleri için bu süreci psikolojik ve sosyal açıdan yönetmek daha da zorlayıcı olabiliyor.

Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği ve Gilead Türkiye yaşanan bu zorlu sürecin üstesinden gelebilmek ve toplumsal farkındalık yaratmak için Güçlü Ailem adında bir sosyal sorumluluk projesi başlattı. Düzenlenen basın toplantısındaysa projenin ilk ayağı olan ‘Macera Kavanozu’ adlı çocuk kitabının tanıtımı yapıldı.

Haberin Devamı

mMK tanısı alan kadınlar ve çocuklarına yol arkadaşlığı yapacak kitap, annelerinin tedavisi sürerken Zeynep ve Can’ın hayal gücüyle maceraya dönüşen yaz tatillerini konu ediyor. Öyküsü Kanada’daki
Metastatik Meme Topluluğu tarafından oluşturulan kitap, hasta yakını olma deneyimine sahip İtalyan sanatçı Alexandra Colombo tarafından resimlendi. Aile iletişiminin güçlendirilmesini hedefleyen ‘Macera Kavanozu’, dünyanın farklı ülkelerinde yayımlandı ve kısa bir süre önce Türkçeye çevrildi. Kitaba derneğin internet sitesinden ücretsiz ulaşılabiliyor.

Dernek başkanı Arzu Karataş’ın anlattığına göre; mMK annelerinin en büyük endişesi çocukları. Onların kendi yaşadıkları yorucu tedavi sürecinden olumsuz etkilenmelerini istemiyorlar. Kendi sağlıkları hakkında büyük endişeler, korkular geliştirmesinler diye çabalıyorlar. Bu durumda da kendi kaygılarını bırakıp çocukların kaygılarını önlemek ya da azaltmak için ayrıca mücadele veriyorlar.

‘Güven veren bir iletişim’

Karataş yaşanan bu yorucu tedavi sürecinde ailelerin ve özellikle annelerin sosyopsikolojik açıdan desteklenmesinin önemini vurguluyor.

Toplantıda konuşma yapan klinik psikolog Sinem Çelenk’e göre de çocukların duygusal ihtiyaçlarını anlamak çok önemli. Çünkü mMK yalnızca teşhisi alan anne için değil, ailesi ve özellikle çocukları için de derin bir duygusal yük anlamına geliyor. Süreçte değişen aile dinamikleri, belirsizlik ve ebeveynlerindeki duygusal dalgalanmaların çocukların kaygılarını arttırabileceğini ifade eden Çelenk, ebeveynlere açık, tutarlı ve güven veren iletişim tavsiye ediyor: “Ebeveynlerin çocuklarla doğru iletişim kurmaları, çocuğun bu süreci anlamlandırmasına ve baş etme becerileri geliştirmesine katkı sağlar. Karşılıklı duyguların paylaşılması, çocuğun ebeveyniyle kurduğu güven bağını korumasına ve süreci anlamlandırmasına yardımcı olur. Duygularını ifade edebildiğinde çocukların kaygı seviyeleri azalır ve belirsizlikle başa çıkma becerileri gelişir. Bu nedenle sürecin her iki taraf için de yönetilebilir hale gelmesi ancak açık iletişim, psikolojik destek ve duygusal farkındalıkla mümkündür.”

Haberin Devamı

‘Sadece bir hikâye değil ailemizin gerçeği’

Duygu Ügüdür-mMK hastası

Basın toplantısında mMK hastası olan Duygu Ügüdür de bir konuşma yaptı: “Geçen yıl mMK tanısı aldım. Tedavim devam ediyor. İki çocuk annesiyim. Çocuklar her anne için kıymetli. Ama bu süreçte kıymetini daha da fark ediyorsunuz. Küçücük bir anın bile nasıl büyük bir mutluluk olduğunu tüm kalbinizle hissediyorsunuz. Bir de hiç üzülsünler istemiyorsunuz. O küçücük yaşta, hayalleri, dünyaları bambaşkayken onları tedavinin iniş çıkışlı zorluklarına, sonuçlarına ortak etmek istemiyorsunuz.

Ben yaşlarına uygun olarak durumu anlattım. Doğrudan ‘Kanser oldum’ demedim; kötü hücrelerle savaştığımı ve daha güçlü savaşmak için tedavi olduğumu söyledim. Hastalık nedeniyle evde kaldığım günlerde kitap okudum onlara. Lego’ları ve bebekleriyle benim için fiziksel efor gerektirmeyen oyunlar oynadım. Kendimi iyi hissettiğim günlerde  piknikler yaptık, parklara gittik. Annemin
desteği de hem benim hem çocuklarım için yeri doldurulamaz oldu. Kitapta anlatılanlar yalnızca bir öykü değil, ailemizin bir gerçeği. Kitapta kendi ailemi buldum sanki. Aile bireylerinden birinde mMK varsa çevresindeki herkesin psikososyal olarak desteklemesi, ailenin mücadele gücünü arttırır.”

BAKMADAN GEÇME!