Güncelleme Tarihi:
Haiti kökenli Voodoo inancının parçası olan ‘Zombi’ (Zombie) terimi, hayatını kaybeden kölelere ait bedenlerin kontrol dışı bir şekilde varlıklarını sürdürmesinin ifadesidir. Bu tanımlama zamanla özellikle sinema sayesinde popüler kültürün çok bilinen unsurlarından birine dönüştü. Kapıyı aralayan yapım kuşkusuz George A. Romero’nun 1968 tarihli klasiği ‘Yaşayan Ölülerin Gecesi’ydi (Night of the Living Dead). Vampir mitolojisinin farklı bir versiyonu olan bu anlatıda ‘ebelenen karşı tarafa geçer’ mantığı hâkimdi. Zombi tarafından ısırıldığınız takdirde zombi oluyordunuz ve zihniniz kontrolden çıkarak karşı tarafı ısırmak için harekete geçiyordu.
2000’lerde türün yeniden ayağa kalkmasına ‘28 Gün Sonra’ (28 Days Later) vesile oldu. Senaryosunu Alex Garland’ın kaleme aldığı ve Danny Boyle’un yönettiği bu çalışma ‘öfke virüsü’ olarak bilinen bulaşıcı bir enfeksiyonun salgına dönüşmesini ve yarattığı tahribatı anlatıyordu. Bu yapım sadece zombi anlatısına getirdiği yeni tarzla değil, öykünün Birleşik Krallık coğrafyasında geçerken dünyanın diğer taraflarında ne olup bittiğine dair belirtiler sunmamasıyla da gizem tonunu yükseltiyordu. Film zombi türü açısından 21’nci yüzyılda işaret fişeğini yeniden yakmıştı. Yaklaşık 8 milyon dolara mal olan yapım fenomene dönüştü, yönetmeninin etkileyici kadrajları, Londra’nın boş sokaklarında şafak vakti yaptığı çekimlerle zihinlerde yer etti. ‘28 Gün Sonra’da CGI (Computer-Generated Imagery), yani bilgisayar yardımıyla yaratılan görüntüler kullanılmadı, Boyle ‘geleneksel’ yöntemi tercih etti: Erken kalktılar ve şehir hayatı hareketine kavuşmadan çekimleri gerçekleştirdiler. Kentin sokaklarındaki ürkütücü sessizliği de böyle sağladılar.
Boş ve tekinsiz sokaklar
Filmin yeniden hatırlanması dünyayı sarıp sarmalayan COVID-19 salgınıyla oldu. Önce Steven Soderbergh’in ‘Salgın’ı (Contagion) ama asıl Danny Boyle’un ‘28 Gün Sonra’sı akla geldi. Çünkü karantina tedbirleri filmin ana karakteri Jim’in (Cillian Murphy canlandırıyordu) Londra’nın boş sokaklarında dolaşmasını hatırlatıyordu. O dönemde filmden kareler gazete sayfalarını süsler oldu. Dünya pandemide adeta cehennemi yaşıyordu ve bu durumun provası sanki ‘28 Gün Sonra’ adlı yapıtta hem görsel hem atmosfer olarak sunulmuştu. Aslında Danny Boyle’un yapıtı Birleşik Krallık coğrafyasında siyaseten ortaya çıkan izolasyon politikasının (ki ‘Brexit’ adı verilmişti) ve COVID-19 salgınının da metafor olarak birleşimini ifade ediyor gibiydi. Bu arada filmde salgına neden olan virüsün temel motivasyonunun ‘öfke’ olduğu düşünülürse az-biraz zorlama bir çıkarımla ‘toplumsal öfke’ye vurgu var denebilir!
Bu haftadan itibaren vizyona giren serinin 3’üncü adımı ‘28 Yıl Sonra’da da benzer göndermeler eşliğinde kıyıya vuruyor ama bu film yukarıdaki eleştiri metninde de belirttiğim gibi ölüm üzerine felsefi bir bakış sunuyor. Salgınlarda panik halinde ortaya çıkan yok olma psikolojimizi yumuşatmaya, serinkanlı karşılamaya yönelik fikirler beyan ediyor. Mantıksal kısmına gelirsek, virüs 28 yıl sonra nasıl varlığını sürdürüyor? Danny Boyle bir röportajda bu konuya şöyle açıklık getirmiş: “Virüs zamanla adapte oldu.”
Bu arada ‘The Walking Dead’ ve ‘The Last of Us’ gibi diziler vasıtasıyla da ‘zombi anlatısı’nın günümüzde daha da popüler bir seyir izlediğini belirtelim...
Sinemadaki ‘Zombi külliyatı’nda öne çıkanlar
Zombi meselesine hâkim olmak isteyenler için öne çıkan filmleri toparlarsak karşımıza şöyle bir liste çıkıyor:
‘Yaşayan Ölülerin Gecesi’ (Night of the Living Dead’/Yön: George A. Romero/1968)
‘Day of the Dead’
(Yön: George A. Romero/1985)
‘The Return of the Living Dead’
(Yön: Dan O’Bannon/1985)
‘Re-Animator’
(Yön: Stuart Gordon/1985)
‘Ölümcül Deney’ (Resident Evil/Yön: Paul W. S. Anderson/2002)
‘Zombilerin Şafağı’ (Shaun of the Dead/Yön: Edgar Wright/2004)
‘Ölülerin Şafağı’ (Dawn of the Dead/Yön: Zack Snyder/2004)
‘Ben Efsaneyim’ (I Am Legend/Yön: Francis Lawrence/2007)
‘Rec: Ölüm Çığlığı’ ([REC]/Yön: Jaume Balagueró-Paco Plaza/2007)
‘Planet Terror’
(Yön: Robert Rodriguez/2007)
‘Pontypool’
(Yön: Bruce McDonald/2008)
‘Zombi Ekspresi’ (Train to Busan/Yön: Yeon Sang-ho/2016)
‘Zombieland’
(Yön: Ruben Fleischer/2009)
‘Dünya Savaşı Z’ (World War Z/Yön: Marc Foster/2013)
‘Warm Bodies’
(Yön: Jonathan Levine/2013)