Güncelleme Tarihi:
Dizisinin çekimleri Mardin’de devam ediyor. Sabah uçaktan iniyor ve bizim çekimimize geliyor. Başlarda biraz daha tedirgin, gaf yapmaktan korkuyor ama bir süre sonra rahatlıyor ve “Fincanımı almışım, komşuma gelmişim gibi hissediyorum” diyor. Başlıyor samimiyetle anlatmaya...
◊ Kanal D’de yayımlanan ‘Uzak Şehir’ sezonun fenomen işi, Nare sevilen karakterlerden biri. Senaryoyu okuduğunda bu kadar ilgi göreceğini hissetmiş miydin?
Evet çünkü bu işin izleyicisi olsaydım Nare beni de çok çekerdi. Bir de projenin bana geldiği dönemde daha tekdüze senaryolar okumuştum. Ama Nare çeşitli duyguları içinde barındıran, derin ama bir yanıyla da çok hırçın ve yaşayan bir karakter.
◊ Nare’yi nasıl anlatırsın?
Nare öncelikle çok âşık, ben uzun zamandır bu kadar âşık bir karakter okumamış ya da ekranda izlememiştim. Daha önceki projemde kötü bir karakteri oynamıştım, o yüzden böyle birini canlandırmak istiyordum, bana iyi geldi.
◊ Nare aynı zamanda istemediği biriyle evli...
Sevdiği adamla evlenememiş ve aslında kendini cezalandırmış, gerçek bir evlilik değil gibi.
◊ Birine çok âşık olsan ve o kişiyle birlikte olamasan, kendini ve etrafındakileri cezalandırmak için sevmediğin biriyle evlenir miydin?
Hiç düşünmemiştim ama korkunç bir şey, bazen zoraki evlendiği eşiyle olan sahneleri çekerken etkileniyorum. Sevmediğin biriyle aynı evde her gün yaşamak ne korkunç bir şey. Ben yapamam.
◊ Nare gibi imkânsız bir aşka düştün mü hiç?
Hayır. Aslında geçen sene öyle bir şey hissetmiştim ama kısa sürdü, onun aşk olmadığına karar verdim.
◊ Aşk sence engel tanır mı?
Bence aşk engel tanımamalı, ben aşkın varlığına çok inanıyorum, belki de inanmak istiyorum. Bir de sen böyle sorunca, karakterden yola çıkarak, kendi ailemle çok empati kuruyorum. Benim ailem bana ve kararlarıma çok saygı duyar, âşık oldum deyince kabullenirler. Tabii dizideki gibi hayatları düşününce de zorlayıcı engeller var ama yine de aşk engel tanımamalı.
◊ Sen şimdi âşık mısın?
Hiç değilim.
◊ Dizideki partnerin Alper Çankaya’yla gerçek hayatta bir aşk yaşadığınız çok konuşuldu. Aranızda bir şey var mı?
Hayır, gerçekten olsa söylerim, neden saklayalım? İkimiz de bekârız ama yok. Diziyi izleyenlerin bizi yakıştırmalarını anlıyorum. Ben de küçükken dizi izler ve ‘Keşke gerçek hayatta sevgili olsalar’ diye düşünürdüm. Alper’le aramızda konuşurken “Demek birlikte sahnelerimizde iyi performans sergiliyoruz, kimyamız tutmuş ve izleyiciler yakıştırıyor” diyor ve kendimizi iyi hissediyoruz.
◊ İnsanlar seni bu karakterle özdeşleştirdi. Dışarıda ilginç olaylar yaşıyor musun?
Sokakta artık Nare’yim. Geçenlerde marketten peynir alırken yanıma bir genç kız geldi ve bana sarıldı. Normalde sevdiğimiz oyuncularla fotoğraf çektiririz ama sarılmasından dolayı bana çok yakın hissettiğini düşündüm. İnsanlar gerçekten beni aileden biri, kızları gibi de hissediyor olabilirler.
‘GAFTAN ÇOK KORKMUYORUM’
◊ 2013’te ‘Tatar Ramazan’la karşımıza çıktın, sonra ‘Kadın’, ‘Çoban Yıldızı’ ve ‘Alev Alev’ gibi bir sürü işte rol aldın. Ama yıldızını parlatan ‘Uzak Şehir’ oldu. Şu sıralar nasıl hissediyorsun?
Valla çok keyifliyim, hangi işin seni nereye getireceğini bilemiyorsun. Lisede okuldan çıkıp ‘Tatar Ramazan’ dizisinin setine giderdim, o günlerden bugünlere geldim. Ben genel olarak en başından sonuna bu yolculuktan çok razıyım.
◊ Popülerlikle biraz havalandın mı sence?
Yok. Zaten genelde Mardin’de, setteyim. Orada evde yaşıyorum. Otele ziyarete gelenler oluyor ama ben evde kimseyi görmüyorum. Dolayısıyla ne olduğunu da çok algılayamıyorum. Ama soruna gelirsem; havalanmadım, zaten çok korkarım öyle şeylerden. Çünkü yarın hiç tahmin etmeden kendimi kötü bir işin içinde de bulabilirim veya iyi diye başlarsın ve o etki gider. O sebeple kendimi bu tip şeylere kaptırmamaya çalışıyorum. Ama şu an yaşadığım şeyden çok mutluyum çünkü her an insanların sevgisiyle karşılaşıyor, iyi yorumlar alıyorum.
◊ Parlamak ve ünlü olmak seni korkutuyor mu?
Evet ama ben çok yüksek yaşayan biri değilim. Aslında korktuğum şey biraz nazar. “Gözler üstündeyken nazara gelirsin, bir şey olur” diye büyütüldük. Onun dışında bir korkum yok. Bir de ben filtresizimdir.
◊ Bu filtresiz halin mi?
Ya sana başlık çıkarmayacağım diye biraz temkinliyim (gülüyor)...
◊ Çıkar ama olmaz ki...
Gerçekten gaftan çok korkmuyorum, bir yandan da gerçekten fincanımı almışım komşuma gelmişim gibi hissediyorum.
‘ESTETİK YAPTIRSAM BANA YAKIŞMAZ’
◊ Senin farkın nedir, ekranda seni neden izleyelim?
Kendimi övmekten de korkuyorum, ne bileyim? Sanırım insanların yakın hissettiği bir yüz oldum. Mesela “Bu kızın da burnu çirkin, benim gibi” şeklinde yorumlar oluyor. Ve herhalde ‘O da benim gibi ve ekrana çıkıyor, mükemmel olmasına gerek yok’ diye düşünüyor ve iyi hissediyor olabilirler. Onun dışında oynadığım karakterlerin mümkün olduğunca yaşayan, doğal ve samimi olmalarına gayret ediyorum.
◊ Konu geldi, sorayım; burnun çok güzel, sana karakteristik bir hava katıyor. Ama hiç estetik yaptırmayı düşündün mü?
Hiç düşünmedim, burnumdan çok mutluyum. Bence estetik yaptırsam bana yakışmaz.
◊ İnsanların yorumlarından etkileniyor musun?
Hayır, dediğim gibi mutluyum, bir de yorumlarda şunu görüyorum; böyle yüzler görmek insanların hoşuna gidiyor. Herkes mükemmel doğmuyor ya da mükemmel olmak zorunda değil.
◊ Geçen hafta bir ödül törenindeki fotoğrafın Jennifer Lopez’e benzetildi...
Şimdiye kadar bir tek menajerim Meltem (Karaata) beni Jennifer Lopez’e benzetmişti. Saçlarımı bu renge boyadıktan sonra, iki gündür her yerde bu yorumu görüyorum.
◊ Sen kendini benzetiyor musun?
Valla yan yana fotoğrafları gördükçe ben de benzetmeye başladım. Bu arada gurur da duyuyorum.
◊ “Kalbim boş” dedin, peki yerli J. Lo’yu nasıl biri tavlar?
Emin olduğum bir şey var; çirkin seviyorum. Çok yakışıklı erkekler ya da düzgün hatlar beni çekmiyor. Gülüş, zarafet ve nezaket beni etkiler.
‘PLAN YAPMADAN, KEYİF ALMAYA ODAKLIYIM’
◊ İnternette hakkında çok bilgi yok. Erzincanlı olduğunu okudum...
Değilim. Neden öyle yazdığını ben de bilmiyorum. Muşluyum. Silivri’de doğdum, büyüdüm. Bir ablam var, o da sanat yönetmeni. Annem ev hanımı, babam da işçiydi.
◊ Ailede oyunculukla ilgili kimse yokken sanat, oyunculuk kanına nasıl girdi?
Nasıl karar verdim hiç bilmiyorum. Ama çok dizi izlerdim. Oradaki karakterleri severdim. Sonra ablam sektörde çalışmaya başladı. ‘Tatar Ramazan’ dizisi çekilecekti. Orijinalinde Kadir İnanır’la Esin Moralıoğlu oynuyorlardı. Ablamla çektiğimiz fotoğraflardan birinde görüp beni Esin Moralıoğlu’na benzetmişler. Küçüktüm ama o fotoğrafta büyük gösteriyordum. Beni çağırdılar, gittim, kapıyı bir açtılar, beni görünce “Ne kadar küçükmüşsün” diye şok oldular. Deneme çekimine aldılar, “Başrol karakter için yaşın küçük ama biz senin oyununu sevdik” dediler ve başladık.
◊ Konservatuvara gittin mi?
Konservatuvar için bir hazırlık kursuna gidiyordum. Gitmek istediğim okuldaki hocalardan biriyle sette karşılıklı oynadım. Kendimi birden oyunun içinde buldum aslında. Setlerin verdiği o pratiklik de bana iyi hissettirdi.
◊ Başrol olma hırsın hiç olmadı mı?
Hiç olmadı. “Biraz hırs iyi midir kötü müdür” diye sorguladığım zamanlar oldu. Ama ben o kadar plansız yaşıyorum ki, duygularım da öyle, çok plansız, kendiliğinden geliyor ve gidiyorlar. Plan bende çalışmıyor. Mesela sevmediğim bir karakter geldi, başrol ama onu kabul edemiyorum. Küçük bir rol ama sevdiysem orada olmak isterim. Gerçekten tamamen plan yapmadan, keyif almaya odaklıyım.
‘OLUR OLMADIK YERLERDE AĞLAYASIM GELİYOR’
◊ Kendini anlatacak bir kelime seçsen, bu ne olur?
Sakinlik. Çok sakinim, sırf sinirlenecek miyim diye beni sinirlendirmeye çalıştıkları bile olur.
◊ Seni ne sinirlendirir?
Adaletsizlik beni sinirli yapmıyor ama kendi içimde baş etmekte zorlandığım bir duygu olduğunu fark ettim. Bir diğer özelliğim çok gülüyorum. Karşımdakinin sinirlerini bozarcasına, gülünmeyecek şeylere de gülebiliyorum. Çekirdek ailemizde de böyledir. Ve yemek yemeyi çok seviyorum. İyi ki oyuncuyum da biraz dikkat etmek zorunda kalıyorum.
◊ Defoların neler?
Çok olur olmadık yerlerde ağlayasım geliyor. Küçük bir şey bile beni çok etkileyebiliyor, o tarafımı sevmiyorum.
◊ Hakkında şaşırtıcı ama gerçek bir şey var mı?
Beni yemek yerken görsen bu kız bunları yiyip nasıl böyle kalıyor diye çok şaşırabilirsin gerçekten.
◊ Hayatında ne olmasa sen eksik olurdun?
Ailem. Ailemin herhangi bir ferdi eksik olsaydı ben de eksik olurdum. Hayatımda sonradan seçilmiş ailem, yani arkadaşlıklarım da çok değerli. Beni çok besliyorlar. Sahra olarak bugün gerçekten hayatın içinde güzel bir yerde olduğuma inanıyorum. İnsan olarak bakışım iyidir, çok olumsuz biri değilimdir. Her şey hallolur gibi bir yerden sakinliğim var. Bu sebeplerle bu dünyada var olan Sahra’dan ben çok razıyım. Bunları da çevremdekilere borçluyum, o yüzden onlar eksilmesin.