Güncelleme Tarihi:
Birkaç hafta önce yine yazmış, o zaman da söylemiştim; Etiler’deki Cozy şu sıralar İstanbul’un en çok konuşulan mekânı. Kesinlikle abartmıyorum; son günlerde gördüğüm, gidip eğlendiğim en iyi yerlerden. Geçen hafta sonu içerisi nasıldı anlatayım; bir kere tıklım tıklımdı, jet sosyete eğleniyordu. Hakan Sabancı ve Hande Erçel çifti bir masada arkadaşlarıyla derin sohbetteydi. Gece ilerledikçe mekân da hareketlendi, barın olduğu alanda adım atacak yer kalmadı, üstelik insanlar akın akın gelmeye devam ediyordu...
Markanın yaratıcı ortaklarından işletmeci Emrah Gencer hep Cozy’de, evinin salonunda gibi arkadaşlarını ağırlıyor, onlarla sohbet ediyor. Diğer ortak, şef Hüseyin Kılıç’sa açık mutfağın başında. Ne zaman gitsem misafirlerin yüzü gülüyor, iyi müziğin ve Hüseyin Şef’in lezzetli tabaklarının tadına varıyorlar.
◊ Eğlence, yeme-içme sektörüne nasıl girdiniz?
Emrah Gencer: Kariyerimdeki kırılma noktası Lucca oldu, 2005 senesiydi.
Dört yıl orada çalıştım, ardından 360, Nu Teras, Mikla, Mitte ve Hudson’da. 2019’da Lucca’ya geri döndüm. Bodrum’da 3 bin-5 bin kişilik partiler yaptım.
Hüseyin Kılıç: Benimki aile mesleği, babamdan, amcamdan gelen... Başlarda hiç istemiyordum, sıkıcı bir iş gibi görünüyordu. Sonra İstanbul’da Doğa Derneği’ni kurduk, permakültür, doğal tarım yaptık. Bu ürünleri kullanmaya başladım ve acemilik çekmeden mutfağa girmiş oldum. Daha önce Lucca ve Cantinery’nin direktörlüğünü yapıyordum.
◊ Cozy için nasıl bir araya geldiniz?
Emrah Gencer: Bize İstanbul her zaman çok yapay geldi. Mimarinin birbirine çok benzemesi, DJ’lerin hep aynı yerde çıkması, menülerin ve kıyafetlerin benzerliği... Her şeyin endüstriyel ve mekanik olması bizi itiyordu. Avrupa’da gezerken gördüklerimizi yazmaya, çizmeye ve fotoğraflamaya başladık. Sonrasında “İstanbul’da ne eksik” dedik. Bize göre en büyük eksik, romantik ve seksi bir ortamdı.
St. Tropez’ye gittiğimizde üçüncü jenerasyonun
butik otele çevirdiği bir yerde kaldık. Yeşillikler içinde, loş bir ortam. Otelden o kadar etkilendik ki; o ruhu burada da yansıtmak, menüden ambiyansa tam da böyle bir yer yapmak istedik.
◊ Cozy’nin kısa sürede popüler olmasını neye bağlıyorsunuz?
Hüseyin Kılıç: Örneğin bir arkadaşımızı davet ediyoruz. Buradan mutlu ayrılacağına emin olduğumuz bir ismi. Yanında gelenler de az çok burayı sevecek, aynı zevke sahip insanlar. Ne oluyor,
onlar da başkalarına tavsiye ediyor, bu defa başka insanlarla da geliyor. İşte tecrübe burada başlıyor, doğru insanı çekmeyi biliyorsun.
◊ Pandemi sonrası yeme-içme, eğlence sektörü nasıl bir değişim geçirdi?
Hüseyin Kılıç: Pandemi sonrasında rakamlar arttı derken bu kez restoranlar ya küçülmeye gitti ya da hizmetlerini bir alt seviyeye aldı, menülerini daralttı.
Emrah Gencer: Eskiden müşteri “Küçücük masada beş kişi oturalım, eşofmanımı giyeyim, çıkayım” diyordu. Aynı insanı haftada beş gün aynı mekânda görebiliyordum; hem o ekonomik güce hem de o hevese sahipti. Salı-perşembe insanlar partilerdeydi. Şimdiyse DJ getirmediğiniz sürece o günlerde her yer bomboş. Cuma-cumartesiye sıkışmaya başladı gece çıkmaları. Bir de pandemi sonrası şıkır şıkır giyinme ihtiyacı oldu.
◊ Artık gece gezmek çok büyük lüks...
Emrah Gencer: Çok büyük lüks! Bugün valeye bile 500 lira veriyorsunuz. İnsanlar yurtdışında iyi kitleyle eğleniyor, taze, güzel yemek yiyor ve bunların hepsini Türkiye’dekinin üçte biri fiyatına yapıyor.
◊ Şu sıralar gece hayatındaki trendler neler?
Emrah Gencer: İstanbul’un şu anda tek gerçeği meyhaneler, kebapçılar, gece de canlı müzik.
◊ Bir virüs gibi yayıldı sanki canlı müzik...
Emrah Gencer: Bunun gıybetini yaptık aramızda (gülüyor).Artık ilişkiler çok kısa sürüyor, bu yüzden herkes melankolik geziyor. Türkçe müzikle eğlenme ve o ruh halini atma peşindeler bence.
◊ Peki, ‘speakeasy’ (bilenlerin gittiği, gizli) mekânlar bizde doğru işliyor mu?
Emrah Gencer: Gizli kalsın diyorsun ama gizli bırakmıyorsun. Biz dışarıda hiç aydınlatma kullanmadık. Gelen beni arıyor, “Emrah geldik biz, mekân nerede” diyor. Bu bize bir ruh katıyor, bunu sevdik.
◊ Gece hayatında nasıl bir dönüşüm olacak?
Emrah Gencer: Şimdi üst kata Club Alice diye yer açıyoruz. Kapıda güvenlik yok, QR kodla giriş yapacaksınız, aynı evinize anahtarla girer gibi. 110 kişi kapasiteli olacak. Dolduğu zaman WhatsApp mesajı gidecek herkese “Şu an Club Alice dolmuştur” diye. Herkes eski Şamdan’ı özledi. Kitlenin aynı olması, müzik, ambiyans ve o kapının sert olmasıyla alakalı. Mesela yukarıda saat 20.00’de başlayacağız, 24.00’e kadar 8-10 tane yemeğimiz olacak. Salı piyano, çarşamba saksofon dinletisi... Çünkü her şeyin çok yüksek olması bir noktada insanı yoruyor.
‘ÖNCE NE ALAKA BU İKİ ÜRÜN DİYORLAR, SONRA ÇOK BEĞENİYORLAR’
◊ Menüde ne gibi farklılıklar var?
Hüseyin Kılıç: Mesela pancarı pişirirken tuzla kaplayıp, odun fırınına atıp orada pişiriyoruz ve sonra doğruyoruz. Ürünün kendisini çok fazla bozmadan, yalın ve sade servis etmeye çalışıyoruz. Aslında büyük riskleri göze alarak bu menüyü oluşturduk. Mesela kivi tuna tartar var menüde. İlk gören ne alaka bu iki ürün diye bakıyor. Ama yediklerinde gerçekten çok beğeniyorlar.
◊ Menüyü hazırlarken trendleri göz önüne alıyor musunuz?
Hüseyin Kılıç: Kendi tarzımın dışına çıkmamayı tercih ediyorum.
Emrah Gencer: Aslında en büyük olay zaten Hüseyin’in yaptığı menü. Bazıları çok farklı olmak için tuhaf yollara sapıyor.
7/24 YETMEZ
◊ Rooftop Festival İstanbul Summer Edition 24 Mayıs’ta gerçekleşecek.Tek biletle şehrin çeşitli teraslarındaki DJ performanslarını izleyebileceğiz. Erken, avantajlı bilet satışı başladı, 1.000 lira.
◊ Sait Halim Paşa Yalısı’nda Boğaz manzarasına karşı yoga etkinliği devam ediyor. 26 Mart Çarşamba 9.00-10.00 arasında Harem Bahçe Salonu’nda gerçekleşecek etkinliğin fiyatı 1.000 lira. biletix.com