Güncelleme Tarihi:
◊ ‘Kadife Tavşan’ yarın seyirciyle buluşuyor. Projeye nasıl dahil oldunuz?
Hikâyeyi tiyatroya uyarlayan Alper Kul’la yıllar önce ‘Aşka Sürgün’ (2005) isimli dizide oynamıştık. Geçen sezon da İş Sanat’ta çocuk oyunu yapmıştım. Çocuk oyununda olmayı çok seviyorum. Çocuklarımın biri 6, diğeri 10 yaşında. Onların provalarda, kuliste yanımda olması çok hoşuma gidiyor. Benim çocukluğum kulislerde geçtiği için onlara da o havayı yaşatmayı çok seviyorum.
◊ ‘Kadife Tavşan’ kitabını çocuklarınıza okumuş muydunuz?
Çok ünlü olmasına rağmen bildiğim bir kitap değildi. İngiliz yazar Margery Williams tarafından 1922’de yazılmış. Kütüphanemiz çok zengindir ama bu kitabı projeyle tanıdım. Çok hoşuma gitti, güzel bir metin. Oyunda ben tavşanı, Yosi Mizrahi de Fırtına karakterini oynuyor. Fırtına oyuncak bir at. O daha önceden beri hikâyenin geçtiği evde olduğu için biraz daha mentor, anlatan, öğreten bir karakter.
◊ Oyunda 7’den 70’e izleyicileri neler bekliyor?
‘Kadife Tavşan’ gerçek olmanın sadece fiziki bir şey değil, daha duygusal, daha manevi bir yolculuk olduğunu anlatıyor. Bu manevi yolculuğu yaparken duygusal ve fiziksel şeyler yaşayıp yaralanabilirsin, gelişebilirsin, değişebilirsin, eskiyebilirsin ama bunlar seni gerçekliğe ulaştıran yollar. Her şeyin mükemmel, en güzel, kusursuz olması peşinde koşuyoruz bazen. Aslında gerçek olmanın kusursuzluk olmadığını, gerçek olabilmek için sadece kendin gibi olman gerektiğini anlatıyor.
◊ Çocukken sizin de güçlü bağ kurduğunuz bir oyuncağınız var mıydı?
Evet, çok sevdiğim köpeğim ve tavşanım vardı, hâlâ duruyorlar. Arya ve Atlas oynuyor şimdi onlarla. Kızımın pembe bir battaniyesi de var. Onunla huzur buluyor.
◊ ‘Kadife Tavşan’da en sevdiğiniz cümle hangisi oldu?
Oyunun tema sözlerinden, repliklerinden biri... Bunu başta Fırtına söylüyor, gerçek olduktan sonra Kadife Tavşan da tekrarlıyor: “Gerçek nelerden yapıldığın demek değildir. O sana kendiliğinden olan bir şeydir.”
◊ Gerçeklik algımızı sizce neler etkiliyor?
Kadife Tavşan olgunlaştıkça bir süre sonra yıpranıyor. Tüyleri dökülüyor, boyası çıkıyor... Aslında bunlar bizim de hayattaki yaşanmışlıklarımız, öğrendiğimiz şeyler. Bunlar seni yıpratıyor ama yıpratırken de aynı zamanda kişiliğini geliştiriyor ve seni sen yapan özellikleri oluşturuyor. O yüzden hayatımızın her döneminde ilerleyebildiğimiz kadar bir gerçekliğimiz var. Bilincin, ruhun ne kadar açıksa gerçekliğin de ona göre değişiyor. Bu nedenle her dönemde senin için gerçeklik farklı olabilir.
‘VİCDANLI İNSAN OLMAYI ÖĞRETELİM’
◊ Sizin kendi çocuklarınıza vermek istediğiniz en önemli değerler hangileri?
Bence insan olmanın en kök değeri sevgi, vicdan ve merhamet. Bu çocuklar anne olacak, baba olacak, insanlığı devam ettirecekler. Vicdanlı, iyi insanlar olmayı öğretmek bence en önemlisi.
◊ Siz nasıl bir ailede büyüdünüz ve bu sizin anneliğinize nasıl yansıdı?
Benim ailem çok disiplinliydi, her şey çok yerli yerindeydi. Ben nispeten daha rahatım. O kadar disiplinli olmayı sevmiyorum.
◊ Çocuklarınızın teknoloji kullanımı konusunda nasıl bir yaklaşım sergiliyorsunuz?
Çocuklar okula, kurslara gidiyorlar, başka aktiviteleri oluyor. Oynamak istedikleri zaman tablet gibi dijital cihazlarla oynayabiliyorlar. Ama bazen kendilerini kontrol edemiyorlar. Biz bile bazen sosyal medyaya bakarken kaç saat geçtiğinin farkına varamıyoruz. 10 yaşındaki çocuk ona nasıl hâkim olacak? Bir şekilde ebeveyn olarak kontrol etmeniz gerekiyor.
◊ Yakın zamanda sizi izleyeceğimiz başka projeler var mı?
Bir film projem var, o başlamak üzere. Başka bir tiyatro oyunum var: ‘Bütün Çılgınlar Sever Beni’. Evlendikten ve hamile kaldıktan sonra ayrılmak zorunda kalmıştım. 10 sene sonra tekrar oynayacağım. Öznur Serçeler ile dönüşümlü rol alacağız.