Güncelleme Tarihi:
İKSV’nin düzenlediği Gezgin Salon Festivali bu yıl özel bir performansa ev sahipliği yapacak. İkonik albümleri ‘Moon Safari’nin 25’inci yılını çıktıkları turneyle taçlandıran Fransız elektronik müzik ikilisi AIR, 28 Haziran Cumartesi günü Parkorman’da olacak.
Nicolas Godin and Jean-Benoît Dunckel’den oluşan ikili, 1998 yılında yayımladıkları ilk albümleri ‘Moon Safari’yle büyük bir başarıya imza atarken popüler kültürde de unutulmaz bir iz bıraktılar. ‘Sexy Boy’, ‘Kelly Watch The Stars’ ve ‘All I Need’ gibi hitleri barındıran ‘Moon Safari’ müzik tarihinin tekrar tekrar dinlenen albümleri arasında özel bir yere sahip.
- Geriye dönüp baktığınızda ‘Moon Safari’nin yakaladığı popülerlik sizin için bir lanet mi yoksa lütuf muydu?
Nicolas Godin: O zaman için büyük bir başarıydı. Ardından ‘The Virgin Suicides’ (Masumiyetin İntiharı) filminin müzikleri için stüdyoya geri döndük. Ve bu sayede ikinci albüm yapmaktan daha az baskı hissettik üzerimizde. Çünkü film müziği yapmanın bir görev tanımı, çerçevesi var. Zihinsel olarak ilk albümün izinden gitme zorunluluğunu bir kenara bırakabilme şansımız oldu.
- Kariyeriniz boyunca müziğinizin masumiyetini korumayı nasıl başardınız?
Nicolas Godin: Stüdyoya girip her şeyi unutmak ve orada sanki yatak odasındaki bir gençmişsin gibi hissetmek büyük bir armağan. ‘Moon Safari’yi yaptıktan sonra artık aynı şeyleri tekrarlamamaya karar verdik, çünkü yeni teknolojiler, enstrümanlar bizi heyecanlandırıyordu. İkinci albümde ‘Moon Safari’deki hiçbir ekipmanı kullanmadık. Üçüncü albümde de aynı şekilde... Synthesizer’lar, bilgisayarlar, yazılımlar, basgitarlar... Hepsini değiştirdik. Aslında garip olan, ‘Moon Safari’yle bir tarzımız olmuş gibi görünmesi çünkü bir daha asla o tarzı tekrar etmedik.
- Birçok kişi AIR müziğini pazar sabahları dinlediğini söylüyor. Bense uzun bir gecenin sonunda yatmadan dinlemeyi çok seviyorum. Tıpkı güvenli bir limanda olmak gibi...
Nicolas Godin: Evet, müzik yapmak benim için de güvenli bir alan sanırım. Özellikle de stüdyoda olmak ve dünyadan kopmak gerçekten çok güvenli bir his veriyor bana. Ben, senden çok daha yaşlı bir jenerasyondanım, o zamanlar kendi güvenli alanımızı kendimiz inşa etmek zorundaydık, aksi takdirde olmazdı. Ama bir gün Paul McCartney’yle (The Beatles) tanıştım ve bana “AIR akşam için müzik yapıyor, değil mi” diye sordu. Ben de “Evet, tam olarak bu” dedim (gülüyor). Yani az önce söylediğini düşününce bu çok komik.
- 24 yıl önce yaptığınız, robotik seslerin olduğu ‘How Does It Make You Feel?’ (Bu Sana Nasıl Hissettiriyor?)parçası yapay zekâyı tartıştığımız şu günlerde sık sık aklıma geliyor. Siz de bu gelişmeleri takip ediyor musunuz?
Nicolas Godin: Yapay zekâyla ilgili sorun, çok hızlı gelişiyor olması. Altı ay önce yapay zekâyla bazı müzikler yaptım ama şimdiden kulağa eski gelmeye başladı. Gelişim çok hızlı. Bu ilginç ama korkutucu da.
- Gençken ‘Kelly Watch The Stars’ şarkınızdaki gibi yıldızlara bakardık, şimdiki gençler telefon ekranına bakıyor. Bu geleceğe dair umutsuzluğun işareti mi?
Jean-Benoît Dunckel: Evet, gençlerin geleceğe dair umudu kalmadığını düşünüyorum. Bu çok üzücü. Ama aynı zamanda güce de inanmıyorlar. Eski kuşaklara inanmıyorlar. Bu normal çünkü sosyal medya ve bilgi akışı yoluyla gelecek çok karamsar şekilde sunuluyor genç nesillere. Hayal kurmaya ve kendi acı gerçekliklerinden kaçmaya ihtiyaçları var. İşte bu yüzden biz müzisyenler buradayız; iyi titreşimler gönderebiliriz ve bu umut verici olabilir. Sanatçılar için büyük bir gelecek var ve belki AIR için de, çünkü bizim evrenimiz çok pozitif, biraz düşsel, bir çeşit ütopya gibi. Seyirciye sunduğumuz bir nevi küçük bir cennet.
- Charli XCX ile ‘Cherry Blossom Girl’ şarkınızı sahnede seslendirdiniz. Z Kuşağı bir sanatçıyla çalışmak nasıldı?
Nicolas Godin: Çok popüler bir isim. Sahnedeyken gençler öyle yüksek sesle bağırıyordu ki;
kendimi duyamadım. Çalarken doğru kanalı bulmam zorlaştı. Çok çılgıncaydı. Gerçek bir yıldız olmanın nasıl bir şey olduğunu orada fark ettim; insanların çığlık attığı biri olmak... Ama çok nazik bir insan.
Jean-Benoît Dunckel: Bence (Charli XCX) genç nesiller için gerçek bir ikon. Özgür görünüyor ve özellikle genç kızların hayalini kurduğu bir karakter çünkü kendine has bir kişiliği var. Bazen biraz savruk ya da provokatif olabiliyor. İnsanlar bunu seviyor çünkü onlar da öyle olmak istiyor. Özgür olmak, istediklerini yapmak istiyorlar.
- Yeni parçalar yapmak üzerine planlarınız var mı?
Nicolas Godin: Hayır, yeni müzik kaydetme planımız yok. Konser vermeyi tercih ediyoruz.
Jean-Benoît Dunckel: Geçmişle yarışmak zor. Bazı insanlar eski seslere sanırım çok bağlı. Biz sanatsal olarak bundan kaçmak istiyoruz. Eski gibi mi yapmalıyız yoksa yeni mi? Bunu anlamak zor. Bazen insanları şaşırtmak istersiniz ama bu hayal kırıklığı yaratır. Ama kişisel olarak, öncekiler gibi bir şey yapmaya çalışmaktansa insanları şaşırtarak hayal kırıklığı yaratmayı tercih ederim. Çünkü bir sanatçının yolu sürekli değişmektir.
‘İSTANBUL BİR TARİH OKULU GİBİ’
- Konser için İstanbul’a geldiğinizde burada vakit geçirme fırsatınız olacak mı?
Jean-Benoît Dunckel: Olmayacak çünkü ertesi gün Atina’ya geçeceğiz. İstanbul çok büyülü bir şehir bence. Batı’nın son, Asya’nın ilk şehri. Bir tarih okulu gibi. Başka dünyaya açılan bir kapı gibi. Birçok kültürün kesişim noktası. Aynı zamanda bizim için çok mistik ve ruhani. Farklı kiliseleri, dinleri görebiliyorsunuz. Çok ilginç. Paris’ten çok farklı, biraz gizemli, çokça ilham verici.