Belki de tanınmış bir hekim olacaktı... Katıldığı yarışma hayatını değiştirdi...

SAĞLIK SORUNLARIYLA 9 AYLIKKEN TANIŞTI

Türk müziğinin usta isimlerinden Edip Akbayram 29 Aralık 1950'de Gaziantep'te doğdu. Henüz dokuz aylıkken geçirdiği çocuk felci, zorlu yılların da başlangıcı oldu.

Çocukluğunu sağlık sorunlarıyla mücadele ederek geçiren Edip Akbayram'ın müziğe olan tutkusu da bu dönemde başladı.

KONSER İÇİN HARÇLIK BİRİKTİRDİ

Harçlıklarını biriktirip, sevdiği sanatçıların konserlerine giden Akbayram o yılları şöyle anlatmıştı:

"Haftalığımdan biriktirdiğim paralarla ünlü pop şarkıcılarının konserlerine gider, eve döndüğümde aynanın karşısında onların taklitlerini yapardım."

DÜĞÜN SALONUNDA ŞARKICILIK YAPTI

Zaman içinde Edip Akbayram'ın müzik tutkusu ağır bastı... Evlerinin yakınındaki düğün salonunda çalışmaya başladı ve böylece iş hayatına da adım attı.

KENDİ ORKESTRASINI KURDU

Lise çağlarında müzik çalışmalarına ağırlık veren Edip Akbayram bu kez kendi orkestrasını kurmak için harekete geçti. Pir Sultan'ın, Karacaoğlan'ın deyişleri üzerine besteler yaptı...

Sanatçı dillere pelesenk olan 'Kendim Ettim, Kendim Buldum'u da lise yıllarında çıkardı.

ANTEP'TEN SONRA ADANA

Edip Akbayram'ın Siyah Örümcekler grubu ile birlikte çıkardığı ilk plağı, iki farklı isimle yayınlandı.

Müzik hayatına Adana'da devam etme kararı alan Edip Akbayram'ın sahne deneyimi de bu şehirde başladı. Ardından 'Beyaz Saray Gazinosu' macerası geldi...

ÖNCE MÜZİK

Liseyi okumak için geldiği İstanbul'da üniversite sınavlarına girdi ve diş hekimliğini kazandı. Ancak bir türlü vazgeçemediği müzik, onun bu mesleği yapmasına engel oldu.

1971'de katıldığı Altın Mikrofon Yarışması'nda seslendirdiği 'Kükredi Çimenler' ona birinciliği getirdi.

"Altın Mikrofon'u kazandıktan sonra ilk 45'lik plağımı yaptım; Kükredi Çimenler. Söz Aşık Veysel, müzik ben. Zaten bu şarkı yarışmayı bana kazandıran şarkıydı. Biliyorsunuz o zamanlar 45'likler arkalı önlü idi. Arka tarafında da Aşık Mahsuni'nin güzel bir türküsü vardı."

ÖDÜLLER EDİP AKBAYRAM'A

1974 yılında kurdupu Dostlar Orkestrası ve art arda yaptığı eserlerle o artık Anadolu Pop Müziği'nin tanınan isimlerinden biriydi...

'Kara Kuzu', Deniz Üstü Köpürür' ve 'Garip' adını verdiği 45'likleri ile ülke çapında bir çok ödüle layık görüldü.

İLK VE TEK EŞİ: AYTEN

1979 yılında ilk ve tek eşi Ayten Akbayram ile nikah masasına oturdu. Bu evlilikten Türkü adını verdiği bir de kızı, Ozan adını verdiği bir de oğlu oldu.

SATIŞ REKORLARI KIRDI

1977'de çıkardığı 'Aldırma Gönül' ve 1979'da çıkardığı 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' plakları satış rekorları kırdı.

80'lı yıllar Edip Akbayram ve onun tarzında müzik yapan sanatçılar için zor bir süreçti. Öyle ki, 1981-1988 yılları arasında bestelerinin TRT'de çalması yasaklandı. 

ŞARKILARINI İTHAF ETTİ

1994 yılında çıkardığı 'Türküler Yanmaz' Edip Akbayram'ın kariyerinde yeni bir sayfa açtı. Usta sanatçı albümünde yer alan şarkılarını, Sivas katliamında hayatını kaybedenlere ithaf etti..

ART ARDA ALBÜMLER

1996'da Güzel Günler Göreceğiz, 1997'de Yıllar, 1998'de Dün ve Bugün, 1999'da İlk Günkü Gibi albümlerini müzikseverlerle buluşturdu.

Edip Akbayram'ın 'Mayıs' adını verdiği son albümü ise 2012 yılında yayınlandı.

YAZLAR AVANOS'TA

2005 yılında gzmek için gittiği Nevşehir'den çok etkilenen sanatçı  buradan bir de ev almış... Neredeyse her yazı Avanos'ta geçiren Edip Akbayram, İstanbul'da ise yerleşmek için Moda'yı tercih etmiş...

'MODA BENİM CENNETİM'

'Moda benim cennetim' diyen Akbayram, tutkusunu da 2011 yılında verdiği röportajda şöyle dile getirmiş:

"1968'de İstanbul'a geldim, Moda'yı gördüm, aşık oldum ve hemen yerleştim. Yeşil ve mavinin hakim olduğu masal gibi bir yerdi, kuş sesleri, ağaçlar... Moda, benim cumhuriyetim. İstanbul'un güzel duyarlı insanlarının sahiplediği güzel bir yer. Şimdi, her türlü kozmopolitliğe rağmen hâlâ İstanbul'un en güzel yerlerinden biri. Burunda bir çay içmek, bir parkta oturmak... Burada kimse kimseyi rahatsız etmez. Eşimle burada tanıştım, burada evlendim. Evden çıktığımda eşe dosta, esnafa selam vererek yürümek çok keyifli. İşim olmadıkça Moda sınırlarından çıkmıyorum zaten. Köprünün yarısına gelince, “Ohh köye, Kadıköy'e geldim” diye seviniyorum. Asla buradan ayrılmayı düşünmedim. Burada nefes alıyorum. Moda benim için vazgeçilmez bir tutkudur."