Güncelleme Tarihi:
Uluslararası insani yardım kuruluşu Oxfam’ın geçen ay yayımladığı bir analiz, dünya genelindeki gelir adaletsizliğini çarpıcı verilerle ortaya koydu. Analize göre, geçen yıl ortalama küresel CEO maaşları 4.3 milyon dolara ulaştı ve 2019’daki 2.9 milyon dolarlık seviyeye göre yüzde 50’lik reel bir artış gösterdi. CEO’ların enflasyondan arındırılmış haliyle bu zammı aldığı ülkelerdeki çalışan maaşlarına bakıldığında da aynı dönemde yüzde 1 bile artış olmaması dikkat çekiyor. Buna göre, 2019’dan bu yana ortalama çalışan ücretleri yalnızca yüzde 0.9’luk artış kaydetti. Rakamlar, 2024’te CEO’lara 1 milyon dolardan fazla ödeme yapılan 35 ülkedeki yaklaşık 2 bin şirketin, ikramiye de dahil olmak üzere tam yönetici ödeme paketlerine dayanan medyan ortalamaları yansıtıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü de (ILO) 2024’te reel ücretlerin yüzde 2.7 oranında arttığını bildirmiş; birçok işçi ücretlerinin durgunlaştığını duyurmuştu. Örneğin Fransa, Güney Afrika ve İspanya’da reel ücret artışı geçen yıl sadece yüzde 0.6 oldu.
Ancak bir taraftan da dünya genelinde yaşanan ‘yetenek açığı’ nedeniyle şirketler nitelikli çalışanları çekmeye çalışıyor. Bu nedenle söz konusu raporların ortaya koyduğu gerçekten yola çıkarak ‘Yetenek bulamamanın nedeni maaşlar mı?’, ‘Öncelikli sorun lider bulamamak mı, yetenek bulamamak mı?’ sorularına yanıt aradık.
YETENEKLİ CEO BULMAK DAHA ZOR
Boyden Türkiye Ülke Lideri Murat Ergene, ‘öncelikli sorun lider bulamamak mı, yetenek bulamamak mı’ sorusuna farklı bir açı getirerek, yeteneğin lideri de kapsadığına dikkat çekiyor. Aynı zamanda Ergene Consulting’ın da patronu olan Ergene, CEO maaşlarının daha yüksek oranlarda artmasının arz-talep kaynaklı olduğunu; yetenekli bir CEO’nun da bulunamadığını ifade etti. “Kapitalist bir dünyada yaşıyoruz ve iyi bir CEO bulmak kolay değil” diyen Ergene, “Şirketler iyi bir yöneticiyi buldukları zaman da kaçırmak istemiyorlar haliyle. Çünkü yetenekli çalışanlara kıyasla yetenekli yönetici daha da az bulunuyor” diye konuştu. Yine de çalışan maaşlarındaki artış oranlarıyla kıyaslandığında CEO maaşlarının bu denli hızlı artmasının haksızlık yarattığını dile getiren Ergene, “Evet bence de haksızlık ama bu konuda ABD’de daha derin bir uçurum var. İngiltere hariç olmak üzere Avrupa genelinde ise bu uçurum daha az” değerlendirmesinde bulundu.
KRİZ ARTINCA MAAŞ DA ARTTI
Dünya çapında kariyerleri ve iş stratejilerini iyileştirmeyi amaçlayan liderlik danışmanlık firması Egon Zehnder’in Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere, dünya genelinde CEO ücretlerinin yaşadığı orantısız artışta iki önemli unsura dikkat çekti. Oxfam’ın söz konusu araştırmasının 2019’dan bu yana yaşanan artışı ortaya koyduğunu anımsatan Yeşildere, “Tam da aslında Covid-19 pandemisinin etkileriyle örtüşen bir durum” dedi. Yeşildere, bu süre zarfında kritik rollerde olan yöneticilerden ardı ardına gelen krizleri yönetmek konusundaki beklentiler artınca da CEO’ların da ücretlerinde ciddi artışlar yaşandığını söyledi.
HERKESE HESAP VERMEK ZORUNDALAR
Yeşildere, bunun yanı sıra söz konusu dönem aralığında CEO’ların hesap verdiği konular ve kişiler arttığı için yaşadıkları bunalımın, ücretlere de ister istemez yansımış olduğunu söylüyor. “Küresel araştırmalarda şunu gördük: CEO’ların kendi içlerinde ‘yüksek ücretlere rağmen bu işi yapmaya değer mi’ şeklindeki sorgulamaları arttı. Çünkü eskiden sadece hissedarlara, yatırımcılara karşı sorumluluğu olan CEO’lar, artık regülatörden müşteriye, çalışandan tedarikçiye kadar hesap verme durumundalar” diyen Yeşildere, şöyle devam etti: “Buna Türkiye de dahil ancak sermaye piyasalarının daha gelişmiş olduğu ülkelerde bu resim çok daha güçlü. Bu hesap verme konusu da eskiden olduğu gibi yalnızca hissedara kâr, ciro üzerinden verilen hesaplar değil; artık ücretler arasındaki dengesizlikten karbon emisyonuna, kadın erkek dengesinden çevreyle ilgili birtakım gelişmelere kadar 360 derece hesap verme zorunlulukları var. Bu da CEO’ların giderek bu işin zorluğunu ve değip değmediğini sorgulamalarına neden olduğu için ister istemez ücretleri yukarı çeken bir unsur haline gelmeye başladı.”
Yeşildere’nin CEO ücretlerindeki orantısız artışın nedenine ışık tutan bir diğer açıklaması da yine pandemiden sonra şirketlerin hisse performanslarındaki artışa yönelik oldu. “CEO ücretlerinin çok büyük bir kısmı biliyorsunuz sermaye piyasaları gelişmiş ülkelerde hisseye bağlantılı menfaatlere dayalı” diyen Yeşildere, “Covid’den bu yana hisse performanslarının arttığını, borsaların yükseldiğini düşündüğünüzde ücretlerin orantısız artışının da bir diğer nedeni ortaya çıkmış oluyor” ifadelerine yer verdi.
‘HER YIL AYNI ÇARPIK TABLO’
OXFAM Genel Direktörü Amitabh Behar, “Her yıl aynı çarpık tabloyu görüyoruz: CEO maaşları patlıyor, işçi ücretleri ise yerinde sayıyor. Bu bir sistem arızası değil, sistemin tam da bu şekilde çalışması için tasarlanmış hali” dedi. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Luc Triangle ise “Çalışanlar, milyarderlerin demokrasiyi sabote ettiği bir düzene karşı adil vergilendirme, güçlü kamu hizmetleri ve insanca ücret talep ediyor. Bu talepler radikal değil; adil bir toplumun temeli” diyerek daha adil bir sistemin gerekliliğine vurgu yaptı.
SAATTE 23 BİN 500 DOLAR KAZANDILAR
OXFAM’IN S&P Capital IQ verilerine dayanan analizine göre, CEO maaşları en yüksek olan ülkeler arasında 6.7 milyon dolarla İrlanda ve 4.7 milyon dolarla Almanya yer aldı. Güney Afrika’da ortalama CEO maaşı 1.6 milyon dolar, Hindistan’da ise 2 milyon dolar seviyesinde oldu. Raporda, milyarderlerin geçen yıl boyunca toplamda 206 milyar dolar yeni servet elde ettiği belirtildi. Bu da saatte yaklaşık 23 bin 500 dolara denk geliyor. Bu rakam aynı zamanda, 2023 küresel ortalama yıllık gelir olan 21 bin dolardan fazla.
Raporda yer alan bilgilere göre, ücret eşitsizliği küresel olarak azalsa da özellikle en zengin yüzde 10’luk kesimin gelir payının en yoksul yüzde 40’lık kesimin gelir payından 3.4 kat daha fazla olduğu düşük gelirli ülkelerde çok yüksek olmaya devam ediyor. Bu nedenle Oxfam ve ITUC, süper zenginlere yüzde 75’e varan gelir vergileri uygulanması, asgari ücretlerin enflasyona göre ayarlanması ve sendikal hakların güvence altına alınması için hükümetlere çağrıda bulundu.
Oxfam’ın S&P Capital IQ veri tabanı üzerinde yaptığı analiz ayrıca, 82 ülkedeki 11 bin 366 şirket arasında cinsiyete dayalı ücret farkı bildirenlerin yüzde 27’den yüzde 22’ye düştüğünü gösterdi. Aynı rapor, 168 ülkedeki 45 bin 501 şirketten, her biri 10 milyon doları aşan gelir bildiren ve CEO’larının cinsiyetini belirtenlerin yüzde 7’sinden daha azının kadın CEO’ya sahip olduğunu ortaya koydu.
TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE
DÜNYA genelinde yaşanan yetenek açığı sorunu yurt içinde de yaşansa da Türkiye gerçek bir ‘yetenek savaşı’ vermekten uzak. Egon Zehnder’in Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere, resmi verilerden yola çıkarak Türkiye’de son 7 yılda her yıl 100 bin civarında kişinin yurtdışına göç ettiğini söyledi ve bunun şimdi olmasa da gelecek 10 yıl içinde özellikle yönetici bulma noktasında sorunlar yaratacağının altını çizdi.
“Bugün Türkiye’de 18-40 yaş gurubundaki insanların göç ettiğini, beyin göçümün arttığını görüyoruz. Ancak diğer taraftan da Amerika, İngiltere, Almanya ve Hollanda gibi ülkeler bizden göç eden yetenekleri kendi ihtiyaçlarını kapatmak için kullanabiliyorlar” diyen Yeşildere, “Coğrafi olarak da bu işin rengi değişmeye başladı. Aynı zamanda da yeteneklerin hangi coğrafyada olduğunun önemi giderek azalmaya başladı. Dolayısıyla 85 milyon kişilik ülkede 100 bin çok büyük bir rakam değil belki ama bu göçleri tersine döndüremezsek 10 sene içinde özellikle yönetici konusundaki eksikliği daha fazla hisseder durumda olacağız” değerlendirmesinde bulundu.
YÜZDE 40’I ZAM İSTEDİ
Son yıllardaki yeni öncelikler, beklentiler ve hızlı teknolojik gelişmeler, iş dünyasına köklü değişiklikler getirdi. Şirketler bu yeni ortama uyum sağlamaya çalışırken, profesyoneller de gelecekteki kariyerlerine nerede yatırım yapacakları konusunda giderek daha seçici hale geldi.
Türkiye’deki çalışanlar dahil olmak üzere, 50 binden fazla profesyonelin katıldığı küresel bir ankete dayanan yeni ‘Yetenek Trendleri Araştırması’ ile bu kapsamda yetenekleri etkileyen temel faktörlere dikkat çekildi. Günümüzde çalışanların ‘maaş şeffaflığı’, ‘esneklik’, ‘teknoloji’, ‘şirket kültürü’ ve ‘değerler’ olmak üzere beş temel faktöre odaklandığını ortaya koyan raporun, küreseldeki ve Türkiye’deki detayları şu şekilde:
Maaş: Türkiye’de profesyonellerin yüzde 40’ı, küreselde ise yüzde 42’si, geçen yıl maaş artışı talep etti ve genellikle iş değiştirmeden önce beklemeyi tercih etti. Birçok profesyonelin rol değiştirmeye açık olduğu; bazılarının da mevcut karmaşık ve belirsiz ekonomik ve politik ortam nedeniyle doğru anı beklemeyi tercih ettiği belirtildi. Bu bağlamda, en iyi yetenekleri çekmenin büyüklük, sektör veya sektörden bağımsız olarak tüm şirketler için büyük bir zorluk haline geldiği vurgulandı.
Esneklik: Hibrit veya tamamen uzaktan çalışma sistemini tercih eden profesyonellerin Türkiye’de yüzde 39’u, küreselde ise yüzde 58’i, tam zamanlı ofise dönmek zorunda kalmaları halinde iş değiştirmeyi düşüneceklerini belirtti. Bu durum ise esnek çalışma düzenlemelerine olan talebin arttığını doğruladı.
5 ÇALIŞANDAN BİRİ YÖNETİME GÜVENMİYOR
PageGroup Türkiye Genel Müdürü Fatih Cömert de bu noktada iyi maaş ve kariyer fırsatlarının uzun zamandır profesyonellerin en büyük istekleri olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Ancak bugün, çalışanlar kariyer ilerlemesi pahasına bile olsa iş-yaşam dengesine öncelik veriyor. İş-yaşam dengesi artık bir avantaj olarak değil, temel bir beklenti olarak görülüyor ve çalışanlar bundan ödün vermek istemiyor. Başarılı olmak isteyen şirketler bu değişimi kabul etmekten fazlasını yapmalı, bu konuda harekete geçmeli. Aksi takdirde daha fazla esneklik sunmayan ve çalışanların refahına daha fazla önem vermeyen işverenlere, yetenekli çalışanlarını kaybetme riskini göze almalı.”
Teknoloji: Türkiye’de yüzde 44’ü zaten işyerinde yapay zekâ araçlarını kullanıyor. Ortalama olarak, yüzde 77’si üretken yapay zekânın verimliliklerini artırdığını belirtiyor. Yüzde 78’i yapay zekâ sayesinde iş kalitesinin arttığını bildirirken, küreselde bu oran yüzde 73’lerde seyrediyor. Yüzde 63’ü yapay zekânın daha tatmin edici, daha az tekrarlayan görevlere odaklanmalarına izin verdiğini söylüyor.
Şirket kültürü: Her 5 profesyonelden biri, şirketlerinin yönetimine güven duymadığını söylüyor; bu da işverenler açısından şeffaflığın ve açık iletişimin önemini vurguluyor.
Şirket değerleri: Profesyonellerin yalnızca yüzde 17’si işyerlerinin gerçekten kapsayıcı olduğuna inanıyor. Bu durumun da şirketlerin organizasyon kültürleri içinde çeşitlilik ve kapsayıcılık politikalarına yatırım yapmaları için önemli bir fırsat sunduğuna işaret edildi. Cömert, hızla hareket eden bir pazarda netliğin sadece bir moda sözcük olmaktan çıkıp rekabet avantajı haline geldiğine dikkat çekti. Buna göre, günümüz profesyonellerinin en acil sorularına şeffaf bir şekilde yanıt verebilen şirketlerin, karmaşık bir yetenek pazarında öne çıkma konusunda en iyi şansa sahip olacaklarına vurgu yapıldı.