Güncelleme Tarihi:
Rusya ve Ukrayna arasında birkaç haftadır süren gerginlik devam ediyor. Çarşamba gecesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbas bölgesine askeri bir operasyon başlattığını duyurmasıyla sıcak savaş resmen başladı. Doğu’dan başlayan Rus işgali, hızla Batı’ya doğru ilerledi. Rus askerleri başkent Kiev’e kadar ulaştı.
Gerginlik her geçen saat biraz daha artarken, sivil halk ise endişe içinde. Ülkenin dört bir yanından patlama sesleri duyulurken kimi metrolarda, kimi de evlerinin sığınaklarında kendini korumaya çalışıyor.
Biz de Ukrayna’da yaşayan Türklerle tüm bu gelişmeleri ve sivillere yansımasını konuştuk. Sınıra 45 dakika uzaklıkta bulanan ve Rus işgalinden etkilenen ilk şehir Harkov’da yaşayan Mert ve Valeria Alagöz çifti korku dolu anları hürriyet.com.tr okurları için aktardı. Yaşananları bir de onlardan dinleyin…
“Dün saat 5’te birkaç bomba sesiyle uyandık. O şokla hemen elimize telefonu aldık ve ne olduğunu anlamak için haberlere baktık. Harkov’da patlama olduğu haberini okuduk. Sonrasında korkumuz daha da arttı. Biz sadece Harkov’a girdiklerini sandık ama ardından Kiev’de de patlama seslerinin duyulduğu haberini aldık. Başkentte bunların olmasının şaşkınlığını atlatamadan diğer şehirlerde de aynı şeyler olduğuna dair bilgiler almaya başladık. Biz olayın gerçekliğini yaklaşık 1 saat sonra anlayabildik. İlk saatler afallama sürecinde geçti ve herkes olayları kendi bölgesiyle sınırlı sanıyordu.
Sabah saat 5’te başlayan sesler 8’e kadar sürdü. Patlama sesi alınca camdan baktık ama gördüğümüz hiçbir şey yoktu. Uçak sesi var, jet sesi var ama kendilerini asla göremiyorduk. Bir yerlerden silah sesleri geliyordu ama ne bir asker ne de bir tank görebiliyorduk. Sadece bulutların arasından sanki şimşekler çakıyor gibi sürekli bir ışık patlıyordu. Yaklaşık üç saat süren patlamalar sonrası bir sessizlik bölgede hakim oldu.
Biz de o sakinlik esnasında kendimize gelip, olayları tam anlamıyla öğrenebildik. Etrafın sakinleşmesiyle birlikte derhal benzinliğe gittim ve dört saat süren beklemenin sonunda benzini alabildim. Eve geldiğimde Valeria eşyalarımızı ve belgelerimizi hazırlamıştı. Ben de eve gelince bir acil durum çantası hazırladım ve dizüstü bilgisayarımı arabaya koydum. Masaüstü bilgisayarımı ise Rus askerleri evimize girerse bulamasınlar diye sakladım.
‘RUS ASKERLER DOLAŞIYOR VİDEOLARI NEDENİYLE DIŞARI ÇIKAMADIK
Öğlene kadar süren sessizlik 13.00 itibariyle son bulmuştu. Tekrar patlama sesleri başladı ve işin korkunç tarafı bu sesler evimize çok daha yakından geliyordu. Yaşadığımız bölge sıcak çatışmaya 5 kilometre kadar yakında. Sosyal medya hesaplarında ise evimizin arka sokağında Rus askerlerinin dolaştığı videolarını gördüm. Bunu teyit edemedik ama o korkuyla asla dışarı çıkamadık. Çünkü çıkarsak birinin eline esir olarak düşebileceğimizden korkuyorduk.
Aklımızda hala buradan gitme düşüncesi var. Ancak gidebileceğimiz Moldova ve Polonya bize çok uzak. Yaklaşık 16 saat araba sürmem gerekiyor ve yolda başımıza neler gelebileceğini asla bilmiyoruz. Bunu kiminle konuştuysam kesinlikle çıkmayın dediler. İnsanların daha güvenli bölgeye gidememelerinin bir sebebi de benzinin yetersiz olmasıydı. Biz şanslıydık depomuzu doldurabildik ama şimdi devlet benzin alımını 20 litre ile sınırlandırdı. Çünkü benzinin ülkedeki askeri araçlar ve ambulanslar için kullanılması gerekiyordu. Bunun için bir karne sistemi yok, farklı benzinliklerden 20’şer litre almak mümkün olabilir. Fakat zaten sadece bir benzinlikte saatlerce kuyruk beklemek gerekiyor.
Patlamalara karşı evlerin camı bant ve tahtalarla kaplanıyor
‘CAMLARI BANT VE TAHTALARLA KAPLADIK’
Evden çıkma fikrini şu anda rafa kaldırdığımızdan, evde bir şeyler yapmamız gerektiğini fark ettik. Eski müstakil evlerin hepsinde sığınaklar var. Biz de direkt sığınağı hazırlamaya başladık. Sığınağa çok daha yakın olduğundan da en alt katta yaşamaya başladık. Tüm değerli eşyalarımızı sığınağa indirdik. Valeria’nın babaannesi ‘Eskiden savaşlarda camlara bant yapıştırılırdı’ dedi. Camlara boydan boya X şeklinde bantlar yapıştırdık. Bunun sebebi de yakın bir yere bomba düşmesi halinde bu bant camı sıkıştırıyor ve çok fazla parçaya dağılmasını engelliyormuş. Şu an evimizin tüm camlarını boydan boya bantladık. Camlara bir de tahta bloklar koyduk. Çünkü yataklarımız camlara çok yakın ve bir patlama esnasında kırıklar üstümüze gelebilir.
Üst katın camlarına ise perdeler yapıştırdık. Çünkü tüm camları kapatacak kadar tahtamız yoktu. Şu an camları örttüğümüz tahtalar da kışa hazırlık için aldıklarımızdı. Yani yakacağımız odunları şu an camları kapatmak için kullanıyoruz. Sadece biz değil, tüm komşularımız böyle yapıyor. Evimizin tam karşısı ise öğrenci yurdu ve onların sığınağı yok. Öğrenciler de en yakın metroya sığınmış durumda. Biz ikinci ataktan sonra her patlama sesi duyduğumuzda sığınağa iniyor ve birkaç saat orada kalıyoruz.
Evlerinde bulunan sığınağın girişi ve içerisi. Sığınaklar ayakta yaklaşık 20 kişiyi içeri alabilecek büyüklükte.
‘UYUYAKALMAMAK İÇİN ALARM KURUYORUZ’
Akşam saatlerinde patlama ve silah sesleri azaldı derken bir haber aldık. Bakanlıktan bir açıklama yapıldı. Bu açıklama, gece saat 4’te Rusya'nın Ukrayna’yı kapsamlı şekilde vuracağına dairdi. Biz de olur da uyuyakalırız diye alarmlarımızı 03.30’a kurduk. Yaklaşık 48 saat süren uykusuzluğun ardından silah seslerinin arasında az da olsa uyumayı başardık.
Gece saat 3 olduğunda derhal sığınağa girdik ve üç saat çıkmadık. Sığınağa girdiğimizde ses almadığımız için geçen sürede dışarıda ne olduğuna dair hiç fikrimiz yok. Sığınaktan çıkıp haberlere baktığımızda ise Kiev’i vurduklarını öğrendik. Kapsamlı atağın bütün Ukrayna’da olmasını beklerken sadece Kiev’de oldu. Bizde de ‘Acaba yarın da Harkov mu vurulacak?’ düşüncesi oluştu.”
Mert Alagöz ve ailesi saat 4'te yaşanabilecek büyük patlamalardan korunmak için sığınağa indi.
Mert Alagöz ve ailesi saat 4'te yaşanabilecek büyük patlamalardan korunmak için sığınağa indi.
Mert Alagöz ile konuşmamız sürerken, çok yakınlarda benim de telefondan duyabildiğim büyük bir patlama oldu ve derhal sığınağa gitmeleri gerekti. Alagöz, an itibariyle kar yağışının da başladığını söyleyerek, “Patlama sesleri artık sığınağa kadar geliyor” dedi ve ekledi: "Son patlamalardan sonra Valeria'nın babası başta olmak üzere diğer akrabaları da genç yaşlı demeden orduya katılmak için başvuru yapmaya başladı"
ÜLKEYİ KISKACA ALDIKLARI İÇİN ÇIKAMADIK
Odessa’da yaşayan Türk öğrenci Metehan Hacibektaşoğlu ise bölgenin diğerlerine göre daha sakin olduğunu söyledi.
“Odessa’da yaşayan Ukraynalılarla konuştuğumda savaş korkuları olduğunu görmüyorum. Kiev ve diğer şehirlerde bu korku çok daha fazla. Uzun süredir devam eden bir savaş olduğu için insanlar artık bunalmış gibi.
Ben de sabah saat 5.30’da bir bomba sesiyle gözlerimi açtım. Ondan sonra da 6’ya yakın bombalama daha oldu. Buranın diğer şehirlere göre biraz daha sakin olduğunu söyleyebilirim. Ancak bir liman şehri olduğundan her an her şey değişebilir.
Sabah ilk bomba seslerini duyduktan sonra tüm eşyalarımı aracıma yükledim. Amacım Türkiye’ye gelmekti. Ama öğrendik ki operasyonlara havalimanlarından başlamışlar ve ardından da tüm sınırları kapatmışlar. Ülkeyi kıskaca aldıkları için biz de ülkeden çıkış yapamadık.
Her ATM’nin önünde metrelerce kuyruk var. Ukraynalı vatandaşların kartlarına bir para çekme limiti koyulmuş. Bu sebeple insanlar daha fazla para çekmek için tek tek tüm ATM’lere gidiyor. Ancak ben Türk olduğum için bu limit olmadan paramı çekebildim.
İHTİYAÇ DURUMUNDA SIĞINAKLARA GİRECEĞİZ
Oturduğum apartman iki katlı ve dört daireden oluşuyor. Üst katta 2 öğrenci yaşıyoruz ve alt katta yalnız yaşayan yaşlı bir kadın var. Bombalamalar başlayınca biz yaşlı kadının yanına indik ve ona yalnız olmadığını, bizimle oturabileceğini söyledik. Kendisi de evinin altındaki sığınağa girebileceğimizi söyledi. İhtiyaç halinde biz de sığınaklara gireceğiz.
Şu an en büyük tedirginliğim internet ve elektriğin kesilmesi. Çünkü sürekli ailemle bağlantı halindeyim ve onlar çok korkuyor. Onlarla bağlantımın kopması ihtimali beni tedirgin ediyor.