Son dakika... Narin Güran cinayeti davasında karar açıklandı! Salim Güran, Yüksel Güran ve Enes Güran'a ağırlaştırılmış hapis

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2024 10:45

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davada karar açıklandı. Mahkeme, Salim Güran, Yüksel Güran ve Enes Güran'a ağırlaştırılmış hapis, Nevzat Bahtiyar'a ise 4 yıl 6 ay hapis ile cezalandırılmasına karar verildi.

Haberin Devamı

Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cesedi bulunan Narin Güran cinayeti davasında karar açıklandı.

Mahkeme heyeti, "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçunun işlendiğinin sabit görüldüğünü gerekçe göstererek, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran'ın Türk Ceza Kanunu'nun 37/1, 82/1-d,e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmalarına karar verdi.

Nevzat Bahtiyar'a ise "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

RTÜK BAŞKANI ŞAHİN: TÜRK ADALETİ NARİN KIZIMIZA KIYAN CANİLERE HAK ETTİKLERİ CEZAYI VERDİ

Bugün sonuçlanan 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti davasıyla ilgili RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin açıklama yaptı. Şahin, “Türk adaleti Narin kızımıza kıyan canilere hak ettikleri cezayı verdi. Yüreklerimiz buruk, içimiz kan ağlasa da hukuk devletinde olduğumuzu bilmenin gönül rahatlığını yaşıyoruz. RTÜK olarak elim olayın ilk anından itibaren hassas bir teraziyle söz konusu yayınları takip ederek gerekli müdahaleleri yaptık” dedi.

Soruşturmanın ilk aşamasında medyanın başarısız bir sınav verdiğini kaydeden Şahin, yaptıkları uyarılar ile medyanın duyarlı ve olgun bir şekilde bugün halkı bilgilendirdiğini belirterek, "Yoğun mesai yürüten yargı mensuplarımıza ve haberci dostlarımıza teşekkür ederken, ülke olarak böylesi acı olayları artık yaşamamayı temenni ediyoruz. Rahat uyu Narin. Mekanın cennet olsun" ifadelerini kullandı.

BAKAN GÖKTAŞ: VERİLEN CEZA YÜREKLERE SU SERPTİ

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Narin cinayeti davasında açıklanan karar sonrası sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Bakan Göktaş, "Acısı hepimizin yüreğini yakan Narin kızımız için sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları adına Bakanlık olarak süreci yakından takip edeceğimize söz vermiştik ve bu sözümüzü kararlılıkla yerine getirdik.

Hukuk Hizmetleri Genel Müdürümüzün de içinde bulunduğu avukatlarımız, tüm duruşmalara katılarak Narin’i kendi evlatları gibi sahiplendi ve adaletin tecelli etmesi için büyük bir özveriyle çalıştı. Hiçbir karar Türkiye’nin evladı Narin kızımızı geri getiremez ancak sanıklara verilen ceza yüreklere su serpti.

Bu süreçte özveri ile canla başla Narin’ın hakkını savunan ve Narin için adaletin tecelli etmesini sağlayan avukatlarımıza teşekkür ediyorum" dedi.

DİYARBAKIR BAROSU BAŞKANI: MAHKEMENİN KARARI KISMEN TALEBİMİZİ KARŞILAYACAK NİTELİKTEDİR

Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın 2’nci duruşmasının 3’üncü gününde, kararın açıklanmasının ardından Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, açıklamalarda bulundu. Nevzat Bahtiyar ile ilgili kararı istinafa götüreceklerini belirten Güleç, “Az önce Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Enes Güran, Salim Güran ve Yüksel Güran hakkında mahkeme iştirak halinde kasten öldürmek suçundan ağırlaştırılmış hapis ile cezalandırdı. Nevzat Bahtiyar’ı ise delilleri karartmaktan 4 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırdı. Yani mahkemenin kararı, kısmen talebimizi karşılayacak nitelikteydi. Mütalaaya da kısmen muhalif bir karar olarak değerlendirebiliriz. Nevzat’la ilgili bizim beklentimiz, beyanlarımızdan da anlaşıldığı üzere iştirak halinde kendisinin de o suça ortak olduğunu düşünerek onun hakkında da TCK 82 maddesinden mahkemenin ceza vermesini bekliyorduk. Ancak bu gerçekleşmedi. Sadece delilleri karartmaktan dolayı 4 yıl 6 ay gibi bir hapis cezası aldı. Avukatlarımız burada, önceki dönem baro başkanımız Nahit Başkan burada. Kararı istinafa götüreceğiz” dedi.

EREN: KARARIN NEVZAT BOYUTUYLA EKSİK KALDIĞI KANAATİNDEYİM 

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ise açıklamasında Nevzat Bahtiyar’ın da cinayetten yargılanması kanaatinde olduğunu belirterek, “Hukuk mücadelemizi sürdürdük. Başkanım da izah etti. Biz bugün mahkemeden tam da böyle bir karar mı bekliyorduk, hayır. Ben duruşmada da dün izah ettim. Evet, dava dosyası hukuki açıdan hepimizi yoran bir dosyaydı. Maalesef dosyaya ilişkin herhangi bir suça dair ikrar söz konusu olmadı. Ama dediğim gibi mahkemeye de izah etmiştim. Öldürmüşse Nevzat, bir katil gibi ceza yemeliydi. Öldürmemiş olsa bile hem dosyamızdaki baz verileri, aynı zamanda 19 gün boyunca Narin’i o dereye götürüp saklayan Nevzat olduğunu, benim nezdimde eğer adalet duygumuz tatmin edilecekse tabii ki hukuki çerçevede Nevzat’ın da aslında Narin açısından kasten çocuğu öldürmekten cezalandırılması gerektiği kanaatindeyim. Tabii bunu söylerken hukukçuyuz. Çünkü biz Narin’in hangi dakika hangi saniye öldüğünü bilmiyorduk. Bu açıdan Narin’in öldüğünden nasıl da emin olup gidip oraya saklıyor. Bu açıdan kararın Nevzat boyutuyla eksik kaldığı kanaatindeyim. Tabii ki Diyarbakır Barosu Dava Takip Komisyonumuz, bu kararı Nevzat boyutuyla istinaf edecektir. Ama dediğim gibi ilk günden beri bütün toplumun vicdanında yaralar açan bu cinayet dosyasında cinayete sebep olan, Narin’i o hale getiren herkesin hak ettiği cezayı alması gerektiğini söyledik. Ama dediğim gibi bugün biraz eksik, istinafa yaptığımız başvuru, sonrasındaki Yargıtay aşaması, nihayetinde şu anda bir ilk derece mahkeme kararı var elimizde. Hukuki süreci bugüne kadar takip ettiğimiz gibi takip etmeye devam edeceğiz. Ama eminim ki bu davadaki bu davadaki hukuki süreç, Türkiye’deki benzer cinayetlerin yaşanmaması için hem TBMM hem de siyasal iktidara çok iş düşüyor” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’DE İLK DEFA BİR BARO, BÖYLESİNE BİR DAVA DOSYASINDA MÜŞTEKİ OLDU’ 

Eren, açıklamasının devamında, Güran ailesini karşılarına almak gibi niyetlerinin olmadığını belirterek, şöyle konuştu: 

“Biz bu davada Türkiye’de bir daha çocukların bir daha katledilmemesi için hem soruşturma açısından hem kolluk açısından bütün eksiklikleri ortaya koyduk. İktidardan da TBMM’den de çocuk cinayetlerine dair, kadın cinayetlerine dair daha sağlıklı bir sistemi, daha sağlıklı bir politikaya ihtiyacımızın olduğunu da bu dava bizlere gösterdi. Ama bu davanın da farklı kazanımları da vardı. Hep şunu söyledik. Türkiye’de ilk defa bir baro, böylesine bir dava dosyasında müşteki oldu, suçtan zarar gören oldu. Ve bu tür dosyalarda hukuk örgütlerinin ve aynı zamanda soruşturma makamlarının ve yargı makamlarının bir arada maddi gerçeğin açığa çıkması için, hakikatlerin açığa çıkması için, birlikte çalışıyor olmasının ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu gördük. Biz bu ve benzeri tüm dosyalardaki Türkiye’deki diğer kentlerdeki dosyalardaki mahkemelerin de soruşturma makamlarının da Diyarbakır’daki bu örnek uygulamayı kendileri açısından emsal almalarını bekliyoruz. Çünkü bu ülkenin çocuklarının, bu ülkenin tüm dezavantajlı gruplarını hepimiz korumak zorundayız. Biz o sorumlulukla hareket ettik. Hiçbir zaman aileyi karşımıza almadık ya da aileyi bir bütün olarak karşımıza almak gibi bir niyetimiz hiç olmadı. Biz kim katilse, kim buna sebep olduysa, kim birlikte hareket ettiyse ceza alsın diye bu dosyada Narin için yerimizi aldık.”

KARAR AÇIKLANDI

Mahkeme heyeti, "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçunun işlendiğinin sabit görüldüğünü gerekçe göstererek, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran'ın Türk Ceza Kanunu'nun 37/1, 82/1-d,e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmalarına karar verdi.

Nevzat Bahtiyar'a ise "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

SON SÖZLERİNİ SÖYLEDİLER

Yüksel Güran: Yüreğim yaralı ama Rabbim benim şahidim ve kefilimdir. Kızımın asla katili olmadım. Başım diktir, Rabbim hakkımı bırakmasın. Bundan sonra karar senin hakim bey.

Enes Güran: Ben her zaman doğruyu konuştum. Hakkım helal değildir, mahkeme ne derse odur. Üzerime atılan suçları kabul etmiyorum.

Nevzat Bahtiyar: Sayın başkanım Narin'i ben öldürmedim. Cesedi Salim Güran bana verdi. Taşıma cezası neyse ben razıyım.

Salim Güran:  Narin benim yeğenimdir, canımdır. Bu dünyada ona zarar verecek son kişi benim. Narin'e zarar vermedim. Kimse öküz buradadır demiyor, suçsuzum.

YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI

Mahkeme salonu önünde yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekerken Diyarbakır İl Emniyet Müdürü de duruşmayı izlemek üzere adliyeye geldi. Öte yandan davayı takip eden gazeteciler için de çevik kuvvet ekipleri tarafından çembere alınan güvenlikli bir bölge oluşturuldu.

KARAR 21.00'DE AÇIKLANACAK

Mütalaaya karşı savunma yapan Yüksel Güran’ın diğer avukatı Furkan Çakır, “Biz Yüksel Güran’ın masum olduğunu bilen bir grup insandık. Yüksel Güran bunu bize hissettirdi. Yüksel Güran’ın bu dosyaya dahil edilmesini gerektiren basit bir şüphe dahi yok. Güran ailesi bu dosyanın başına monte ettirildi. Soruşturma dosyasının başında tutulan tutanaklar var. Bunları kudreti bir delil olarak göremeyiz. Bu bir zandır. Tutanaklar yorumlandı. Dosyaya farklı aksettirildi. Narin’in görüldüğü en son nokta, Nevzat’ın evinin hemen dibiydi. Yüksel Güran’la yapılan görüşmenin tutanağı, akıbeti belli olmadığı halde kızının öldüğünü düşündüğü, iddianamede de ‘Kızının öldüğünden emin’ şeklinde geçiyor. Bu yapılamaz. Narin’in cenazesi bulunmadan bir gün önce, cesedinin bir çuval içerisinde olduğu bilinmiyor daha. Jandarma, Arif Güran’ın evinde 6 tane çuvalın fotoğrafını çekiyor. Bu normal midir? Bir tutanak daha, Narin’in cesedinin bulunduğu gün tutulmuş. Kadınların kavgası; tutanakta ‘Yüksel Güran’ın evine dönerek, o… diye hitap edildi’ yazıyor. Yüksel Güran, kızının vefat haberini aldıktan sonra ambulansa alındı. Dolayısıyla bu kavgada bulunması mümkün değil. Bu tutanağa Yüksel Güran monte edildi. İddianamede bu cümle, ‘Yüksel Güran’a karşı’ şeklinde yazılıyor. Bu dosyada, esastan da usulden de bozulacak. Soruşturmanın savcıları yaptı bunu. Dosyamızın savcısı da aynı kudretle gidiyor” dedi.

‘YÜKSEL GÜRAN ‘KATILAN’ KONUMUNDA OLMASI GEREKİRKEN, ‘SANIK’ OLARAK YER ALIYOR’

Yüksel Güran’ın beraatını isteyen Çakır, “Çoğunuz görmüştür, daha 21 Eylül tarihine kadar Yüksel Güran, sosyal medya şarlatanları tarafından ‘iffetsiz’ şekilde itham edildi. Savcı ne yaptı? Narin’in onların kızı olup olmadığına dair DNA testi yapıldı. Normalde yapılmaması gerekir ama siz yaptınız. Bir parmak sallama mevzusu var, bir vekilimiz sanıkların çoğunlukta olduğu yöne parmak salladı. Yüksel Güran ne dedi? ‘Bana parmak salladılar’ dedi. Yarın öbür gün o parmak sana gelir, seni bulur. Umarım sesim sana geliyordur. Güran ailesinin birçoğu, kolluk personeli ve savcıları yanıltıldı. Jandarma komutanını da yanılttı diyorlar. Yargılamada aceleci olmak, kolluk birimlerinin olayı aydınlatma isteği, yorum, şüpheli veya sanığı suçlu görme iradesi, toplumsal ve sosyal baskı, bu 5 faktörden hangisi bizim dosyamızda yok? Mütalaada, benim müvekkilim yönünden eylemsellik yönünden ‘Bence var’ deniyor. Ama eylemi yok. Yüksel Güran’ın, o irade olduğunu gösterir, 4 iradesi var. Kolluk birimleri aileyi yanlış yönlendirmiş deniyor. Ucube baz raporu, bu mevzular ortak hakimiyet olarak nitelendiriyor. Mütalaa, ‘Tüm deliler toplandıktan sonra verilir’ deniyor. Bu bir usul olamaz. Belki gelen belgeler o mütalaayı değiştirecek. Yüksel Güran’ın içeride tutacak bir delil yok. Nevzat diyor ki, ‘Narin’i aldım, araca koydum. Arkama baktım. Yüksel Güran tepede ağlıyordu.’ Baz analiz raporunda cinayet mahalli ev denildi. Bilirkişilerin uzmanlık alanını bilmiyorum. İmzalar da sahteymiş. Dosyaya sunulan ama alay konusu edilen delil var. Dosyamızın sanığı Salim Güran’ın adımsayar tutanağı var. Salim Güran cinayet saatinde 45 adım atmış. Yüksel Güran ‘Katılan’ konumunda olması gerekirken, ‘Sanık’ olarak yer alıyor. Kendisi Narin kızımızın naaşının bulunduğu günde tutuklandı. Hani diyorlar ya, ‘Narin bizim kızımız’ diye. Haddini bileceksin. Narin senin kızın değil. Beraat hükmü verilmesini arz ve talep ederim” diye konuştu.

‘JANDARMA TUTANAKLARINA BEN ‘GIYBET TUTANAĞI’ DİYORUM’

Yüksel Güran’ın diğer avukatı Doğuş Can Kurucu ise ailenin suçlu hale getirildiğini savunarak, “Gizlilik kararı alındıktan sonra dolaylı ve doğrudan yalan haberlerin pompalandığını görüyoruz. Jandarma tutanaklarına ben ‘Gıybet tutanağı’ diyorum. Başta müvekkilim olmak üzere aile suçlu hale getirildi. Benim müvekkilimin, Salim Güran’ı aramadığı dosyada zaten var. Ama sosyal medyada dönüyor. Halıların yıkandığı iddiası vardı. Raporda, halıların yıkanmadığı ya da dışarıdan bir tespiti yapılamadı. Ama hala paylaşım atıyorlar. Narin’in ‘Prenses’ diye köpeği olduğu iddia edildi. Dosya içerisinde bulunmayan konularla algı yapıldı. Narin’in böyle bir köpeği hiçbir zaman olmadı. Köpeklerden korktuğunu da öğrendik. Enes Güran’ın uyuşturucu bağımlısı olduğu, annenin onu koruduğu iddiası. Köyde çok sayıda isimsiz çocuk mezarlarının olduğu. Aile ile ilgili sürekli suçlamalar. Hediye Güran, ertesi gün hapı almış iddiası. Ceset daha iyi çürüsün diye, amcanın debiyi yükselttiği iddiası. En önemlisi, bazı gazetecilerin en büyük primi şuydu, R.A.’nın Salim’le telefon konuşması. Köyde kanlı eldivenlerin bulunduğu iddiası. İmamın olayın içinde olduğu iddiası. Patates hatlar iddiası. Jandarmayı yanıltan işbirlikçiler, 6 yaşında. O küçük çocuğun iddiasıyla keleş bulundu. İşlerine gelince o küçük çocuğun ifadesi ciddiye alınıyor. Bu yalan haberler, iddianameden önce yürütülen soruşturmanın tutarsız olduğunu gösteriyor. Müvekkilimin beraatını talep ediyorum” dedi.

KARAR SAAT 21.00’E ERTELENDİ, SAĞLIK PERSONELİ İSTENDİ

Yapılan savunmaların ardından Mahkeme Başkanı, kararın açıklanması için duruşmaya saat 21.00’e kadar ara verdi. Mahkeme Başkanı, 21.00’de son sözlerin alınacağını belirterek, sağlık personelinin de salonda hazır edilmesini istedi.

MAHKEME BAŞKANI: KARAR BUGÜN AÇIKLANACAK

Verilen aranın ardından Anne Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu savunma yapıyor.

Öte yandan Mahkeme Başkanı Ramazan Dündar, Narin cinayeti davasında kararın bugün açıklanacağını açıkladı.

DURUŞMAYA ARA VERİLDİ

Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili görülen ve 3'üncü günde de devam eden davanın 2'nci duruşmasına, saat 16.00'a kadar ara verildi. Aranın ardından Yüksel Güran'ın avukatı savunma yapacak.

YÜKSEL GÜRAN'IN SAVUNMASI TAMAMLANDI

CNN TÜRK İstanbul Haber Müdürü Nihat Uludağ, canlı yayında şu ifadeleri kullandı:

"Maalesef Yüksel Güran'dan da itiraf gelmedi. Hala katil kim sorusunun yanıtı havada kaldı. Yüksel Güran duygusal bir konuşmayla başladı. Kendini anlattı, 'namusumla oynadılar' dedi. Yüksel Güran konuşmaya başlayınca eşi Arif Güran salondan ayrıldı. Daha sonra Enes Güran da salondan ayrıldı. Salim Güran salondan ayrılmak isteyince o da salondan ayrıldı.

YÜKSEL GÜRAN: NARİN EVE HİÇ GELMEDİ

Yaşadığı sıkıntıları anlatmak için bir ara başörtüsünü çıkardı. 'Bu olayı yaşadıktan sonra saçlarım bembeyaz' dedi. O günü anlattı. 'O gün en mutlu günümdü' dedi. 'Enes gelmiş, Baran askere gidecekti. Herkes mutluydu. Yemin ediyorum Narin eve hiç gelmedi.' dedi. 'Katil biz değiliz, Nevzat'tır' dedi. 'Biz ona yıllarca iyi davrandık o bize acı yaşattı' dedi.

Bugün karar çıkacak ama katil kim hala bilinmiyor. Cinayet suçlaması var. Savcı mütalaasına karışı son savunmalar yapılıyor. Yüksel Güran savunmasını tamamladı."

'BUGÜNE KADAR EVİMİZDE HİÇ ŞİDDET OLMADI'

Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir'in savunmasının ardından anne Yüksel Güran savunmasına başladı. Engelli olarak doğan kızı Tülin'in hastanede hayatını kaybettiğini ifade eden Yüksel Güran, "Burada bütün annelere sesleniyorum. Bir anne ayağa kalktı, 'Başın sağ olsun' dedi. O kadar mutlu oldum ki. Evladımı kaybettim, bir anne bana 'Başın sağ olsun' dedi. Hoşuma gitti. Bir anayım, evladımı kaybetmişim. Bizi katil gösteriyorlar. Kadın çıkmış burada 'Üff', 'Çok sıkıldım' diyor. Evlendiğim gün Arif ile ilk gece birbirimize söz verdik. Birbirimize söz verdik. Yalan söylemeyeceğiz. Hiçbir gün kavgamız olmadı. Evimizde şiddet olmadı. Kızım Tülin hakkında beni suçladılar. Dağkapı Hastanesi'nde vefat etmemiş olsaydı, beni yine suçlayacaklardı. 'Sen Tülin'i merdivenden atmışsın' dediler. Bundan beni sorguya aldılar. Kızım dünyaya geldiği zaman, '6-7 sene yaşayacak' dediler. 'İç organı büyüyecek sonra vefat edecek' dediler. Bu dosya için Tülin'le beni suçladılar. 17 sene önce vefat etti çocuğum. Bana rahmimden olduğum ameliyatı bile sordular. Hastalanmıştım. Ama utanmadan ameliyatım hakkında jandarmalar, 'Gece gündüz ilişkiye giriyor' diyerek ameliyatımı böyle söylediler. Beni böyle suçladılar" dedi.

ENES VE SALİM GÜRAN DURUŞMA SALONUNDAN ÇIKTI

Bu sözlerin ardından Enes Güran, ağlayarak küfretti. Yüksel Güran da "Annem üzülme, başını dik tut" diyerek karşılık verdi. Daha sonra Enes Güran, sakinleşmesi için ağlayarak jandarma eşliğinde dışarı çıkarıldı. Salim Güran da ağlayarak dışarı çıkmak istediğini söyledi. Jandarma eşliğinde çıkarıldı.

‘BİR ANAYA NASIL İFTİRA ATIYORSUN’

Eşarbını çıkarıp saçını gösteren Yüksel Güran, "Benim saçım, Narin'in avuçlarında dediler. Yukarıda Allah var. Nasıl burada mahkeme varsa, Rabbimin yanında da mahkeme var. Bir anaya nasıl iftira atıyorsun? Güranların içinde büyüdüm sonra Arif’i seçtim. Türkçe, Kürtçeyi karıştırıyorum. Cezaevine giderken aynı otobüse bindirdiler bizi. Mutluydum. Yılmaz abi (avukatı) bana dedi ki Narin o kadar suyun içinde kalmış, DNA yok. Cezaevindeyim, çok zor. Rabbim kimseyi dört duvara koymasın. Sabah ezanı okunduğu zaman abdestimi alıyorum. Sadece ezan-ı şerif sesi geliyor. Rabbim kim benim, ailemin kızımın sebebi olmuşsa, Rabbim onlara kısmet et. Her gün bana kağıt geliyor. Başımız dik. Bunun ailesi biliyordu, Narin'e ne kadar düşkün olduğumuzu. İlk hastaneye gittiğimde, Zelal hoca bana 'Senin bebeğin cinsiyeti belli oldu' dedi. Bana dedi ki ‘Yüksel senin bir kız çocuğun olacak.' Odadan çıktım, Arif beni gördü. 'Kızdır değil mi' dedi. 'Senin gözlerinden anladım' dedi. Nasıl Narin'e zarar veririm? Evimi parça parça ettiler. Benim maceram, Yusuf Peygamber meselesi olmuş. Ne yapsak, bizi suçluyorlar. Jandarma komutanı diyor ki 'Çember daralmış', seviniyoruz. 'Çember daralmış, çember daralmış' dediler. Cenaze günü beni ambulansa aldılar. Dediler; 'Siz Narin'e ne yaptınız?' O kadar beni zalim göstermişler ki" diye konuştu.

'SEN BÜTÜN GÜRANLARIN KATİLİSİN'

Yüksel Güran, Narin Güran'ın mezarını görmediğini ifade ederek, "Diyorlar ki 'Nevzat masumdur.' Güran ailesi ne yaptı? Elini, parmağını sallaya sallaya 'Tarlaya güveniyorsun' diyor. Gidin bakın, bankayı araştırın. Bugüne kadar tarlanın parasını veriyoruz. Bizim çocuklarımıza hiç faydası olmadı. Nevzat'ın babasının 1 metre tarlası yok o köyde. Güran ailesinden kim onlara zulüm yapmış? Bütün Güranların hayatını zindan etti. Babalar, anneler cezaevinde, çocukları dışarıda. Nevzat'ın avukatı çıktı. Ne savunma yaptı? Baro başkanı sen şöyle yaptın, baro başkanı sen böyle yaptın. Benim, 'Erkek çocuklarım var. Bir yere gittiğimde Narin'i Maşallah'a bırakıyorum’ ifademi kesmişler. Bana onu soruyor. Gazal niye burada değil? Vecdi niye burada değil? 15 sene karısı evime geliyordu. 10 dakika içerisinde kızım kayboluyor. Sen bütün Güranların katilisin, sadece Narin'in değil. Narin'in mezarını görmedim, Narin'i mi kefeninde görmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.

YÜKSEL GÜRAN SON SAVUNMASINI YAPIYOR

Duruşmada Narin Güran'ın annesi Yüksel Güran'ın savunması başladı.

"BUNA 'HERHALDELER İDDİANAMESİ' DİYORUM"

Enes Güran'n avukatı Mustafa Demir, mütalaaya karşı savunma yaptı. Demir, "Bir anneyi kendi evladıyla, bir ağabeyi kendi kardeşini öldürmekle suçluyor. Buna 'Herhaldeler iddianamesi' diyorum. Kendini ifade etmekte zorlanan bir kadının anlattıklarına kendi yorumlarını ekleyip, tutanaklar tutulmuş. İddianamenin en temel noktası, daraltılmış baz. Birçok vaka var. Neden bunda yapılıyor? Bilirkişi diyor ki 'Bu dosyaya temas etmedim.' Herkes takip etti. Aklımızla oynamasın kimse. Heyet olarak bütün gerginliği aldınız. Bunlar rapor mudur? Burada rapor diyebileceğimiz hiçbir şey yok. Bu rapor, denetlenebilir değil. Aynı uzmanlık alanına sahip bir bilirkişiye götürdüğümüzde denetleyemedi. 'Ne yapıldığı anlatılmıyor' dendi. (Telefondaki sinyal gücü ile ilgili) Birkaç saniye beklerseniz, sinyal gücünün nasıl değiştiğini göreceksiniz. Sinyal gücü durduğunuz yerde değişiyor. Bu sinyal gücüyle yaptığını söylüyor. Sinyal böyle dalga boyutunda gelir. Radyo frekansıdır. En güzel örnekleme, suda oluşan dalgalar gibidir" dedi.

'BURADA VERİLEN KARAR, TARİHE GEÇECEK'

Daraltılmış baz çalışmasına göre Nevzat Bahtiyar'ın olay günü ahıra gitmediğinin anlaşıldığını ifade eden Demir, "Nevzat Bahtiyar, o gün kendi ahırına götürdü. Bir gübre çuvalı var. Seri numarası ahırında çıkan çuvallarla ardışık. Kendisi de ilk savcılık ve sorgusunda söylemek zorunda kalıyor. Duruşmada bir şey ağzından kaçırdı. Onun içindeydi. Daraltılmış baza göre, Nevzat Bahtiyar ahırına hiç gitmiyor. Daraltılmış baza göre, 15.08'den sonra ne evine ne de müştemilatına girmiyor. Nasıl oluyor bu? Bu rapora güvenmemiz bekleniyor. Mısır tarlası yok. Bana cevap verdi, dalga geçiyor bizimle. Bizim de buna inanmamız bekleniyor. Bu konunun uzmanı değiliz. HTS kayıtlarına bakınca bir şeyler söyleyebiliyoruz. Üçgenleme yapıyorum, zırva. Bu görüntüleri izlediler. Bu görüntüleri izlediklerini nereden biliyoruz? 'O görüntüyü izleyip, bir delil daha üretelim' diyorlar. Bu ailenin başına çok kötü şeyler geldi. Başka bir ailenin de başına gelebilir. Burada verilen karar, tarihe geçecek. Bilirkişi alanında o kadar uzman ki uzmanlık alanını yazmıyor. Bilirkişi listesinde yoklar. Gelip, raporlarını açıklamalarını istedik. Hukuka sahip çıkmalıyız. 'HTS, baz kesin delildir' dendi. Ek raporda ne dendi; biraz yanlış yapabilirim, 1 dakikada bir insan 2 metreden fazla yol alabilir. Bu dosyadaki veriler, kesin veri gibi. Bakan beye de bilgi gitti. O da 'Biliyoruz' dedi. Bilirkişi bundan sonra, 'Hata yaptım' diyemez. Bir dahaki belki sorsak, biraz daha düşecektir. Ama zaman yok. Daraltılmış baza göre, imkansız bir şey daha var. Nevzat, daraltılmış bazdaki gibi anlattığı eylemi gerçekleştirmesi mümkün değil" diye konuştu.

'SOSYAL MEDYADA KONUŞMAYAN BİR BİZİZ'

Daraltılmış baz çalışması raporunda çelişkilerin olduğunu belirten Demir, "Diyarbakır Barosu, dosyada olmayan bilgileri getirdi. Nahit bey, mitokondriyal paylaşımı attınız. Bütün belgeleri, açıklamaları sosyal medyadan siz yaptınız" dedi. Mahkeme başkanı, araya girerek, "Sosyal medyada konuşmayan bir biziz. Sosyal medya bizi bağlamaz" cevap verdi.

'TELEFON KAPANMASI ŞÜPHELİ BİR DURUM'

Konuşmasına devam eden Demir, "Burada Şahingöz kayıt yapıyor mu yapmıyor mu? Başkan beyin telefonunda da kısa bir kayıt var. 'Salim 20.00 sıralarında aramış. Jandarma nasıl oluyor da 18.54'e bakabiliyor? 'Kayıt alınamıyor' dendi. 'Bu dosyada çok büyük bir ihmal var. Bu da Güranlardan çıkarılıyor. Biz çözemedik, bunlar çok acayip organize bir aile' deniyor. Oturmayan parçalar var. Hepimiz sorgulayalım. Caminin orada şebeke çekmiyor. Gazeteciler canlı yayın yapamıyordu ilk günler. Uzmanla görüştük. Google'da üçgenleme yapıyor, her bazın bir kapasitesi var. Kapasite dolduğunda sizi aktarabileceği ikinci baza iletiyor. Siz yerinde dursanız bile konum değiştirmediğinizde bazlar hiçbir veri tutamıyor. Tutacak bir veri yok. Hadi tuttu diyelim. Peki, bu veriler nerede? Raporda '100'ün üzerinde arama yaptım' diyor. 101 olur, 187 olur. Bu nasıl cüret? 'Anlattıklarını gelsin anlatsın' dedik. Gelmedi. Jandarmanın dar açı çalışması var. O, 13 baz veriyor. Bir telefon sanki aynı anda 22 bazdan almış, sinyali öyle üçgenleme yapılmış. Bu derece sıhhatsiz bir şeyle iddianame hazırlandı. Olay saatinde anne ile Enes'in telefonu kapalı mı? Kökten kapandığını söylüyor. Telefonlar kapalıysa evde olduğunu nasıl anlıyoruz? Telefon kapanması şüpheli bir durum. Ama hiçbir veri yok. Akşam saatin uyku halinde, Yüksel hanımın 80 dakikalık bir kesintisi var. Bu işi anlayan arkadaşla konuşuyoruz. Telefonla işi yoksa, o telefonu uyku moduna alır. Sinyal almaz, vermez. Bazen 2 saat olan var. Bir hatırlatma sinyali yollar. Telefon orada mı değil mi diye bakar" diye konuştu.

'NEREDE BU ÇUBUKLAR, NEREDE BU TUTANAKLAR'

Demir, arama çalışmalarının sabote edilmesi için ailenin yangın çıkardığı iddialarına ilişkin, "Elektrik tellerinden bir yangın çıkıyor. Bu yangının kime ne faydası olacak. 22.00'den biliyoruz. Tam yangının çıkma anında, o anda kamera da gidiyor. Terlik olayı da anlatıldı. O terliği de biri bulacaktı. Her yerden delil toplandı. Bire bir benzeyen bir terlik. Sen zaten aileye 2'nci gün şüpheli bakmışsın. Bunun tutanağını da tutmuşsun. Dosyada 'patates hat' diye bir şey yok. Nasıl acımasız bir toplumdayız? Çobanı sorguladığı kamerayı gördünüz. Sosyal medyada aileye yönelik, alenen aileye savaş açan kişilerle temas halinde. Ulusal Kriminal Büro, '46 tane siber saldırı var' diyor Varsa bir tehdit git, şikayet et. Sohbet odaları var. 'Tehdit edildik' diyorlar. Gidin, şikayet edin. Şurada bile oturuyorlar. 'Bunlardan rahat yok' diye paylaşım atılıyor. Gelme, gelme. Herkes kendinde, her hakkı nasıl görüyor? Ersan Şen, 'Masumiyet karinesi var' dedi, linç edildi. Bu yangınlar ilgili 'Jandarma orada' deniyor. Nerede, bu yangının çıkarıldığı çubuklar? Jandarma personelleri orada. Müdahale etmişler, yangına. 'Ellerinde plastik çubuklar vardı' deniyor. Nerede bu çubuklar, nerede tutanaklar? Tıpkı Fuat Güran'ın tutuklu olması gibi. 'Ev aramasında bizi dinledi' dendi. Yeğeni kayıp, kendiniz gibi düşünün. Jandarma gelmiş. Ne yaparsınız, ağzının içine bakarsınız. Hastanede de doktorun ağzına bakarsınız. Orada ne konuşabilirler. Bu dosya, suç delillerini karartmadan bahsediyor. Talepte bulunuyoruz, ‘Ben işlem yapmayacağım' deniyor' dedi.

'ÇİFTLİK KAMERASI OLMASAYDI, NEVZAT BAHTİYAR OLMAYACAKTI'

Nevzat Bahtiyar'ın sorgu görüntülerinin izlettirilmesinin ardından Demir, "Nevzat Bahtiyar, ayın 8'inde Tavşantepe’ye gidiyor. Birlikte yemek yeniyor. İçliköfte. İyi ki bu görüntüler var. Jandarmanın ne kadar kötü ifade aldığını gösteren bir görüntü. Yönlendirme değil, yönlendirmenin ötesinde bir şey. Kurmadığın cümleleri Nevzat'ın ifadesi gibi söylüyor. Nevzat'ın ifadesi değil bu. 'Keşke aramasaydım, pişmanım' diyor jandarma personeli. Ama Nevzat'ın ağzından çıkmayan kelimelerle yönlendirmeyi görüyorsunuz. İfadeyi alan kişinin ifadesi diyebiliriz, Nevzat'ın ifadesi değil o. Üfürükçüye gidilmiş, tutanağı var. Jandarmanın getirdiği üfürükçü de var. İstismar ediyor aileyi aslında. Organize nasıl bir şeydir? Kameralar olmasaydı, Nevzat Bahtiyar çıkar mıydı? Bugün çiftlik kamerası olmasaydı, Nevzat Bahtiyar olmayacaktı. Nevzat ile Salim'in telefon görüşme yoğunlukları önemli. 21 Mayıs'tan sonra Salim hiç aramamış. Haziran, temmuz, ağustos, Nevzat 4 kez aramış" diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANI: NEREDE MÜDAHALE EDECEĞİMİ İYİ BİLİRİM

Diyarbakır Barosu dün yaşanan gelişmeler üzerine duruşmada kayıt açıldığında usule göre itirazda bulunacağını ifade etti. Bunun üzerine mahkeme başkanı söz vermeyeceğini söyledi. Kayda geçmek istediğini ifade eden Av. Nahit Eren’e mahkeme başkanı söz verdi.

Eren, "Savunma özgürlüğüne sahip çıkan bir baroyuz. Bizim sizden bu davanın bugün ya da yarın çıkacak kararın vicdanen hukuk açısından toplumun sizden beklentisi konusunda vicdanen karar çıkacağından şüphe duymuyorum. Bu duruşma salonunda sanıklar, izleyiciler oturduğu yerden bağırdı. Bir baba savunma yaparken masaya vura vura savunma yaptı. Vicdanındaki sıkışmışlığı hissederek siz de ses çıkarmadınız. Dün Diyarbakır Barosunun 15 avukatı duruşmayı takip etti. Bir avukata yapılan bu tutumu kabul etmiyoruz. Hiç kimsenin Diyarbakır Barosunun hafıza ve adalet anlayışına söyleyecek söz hakkı yok" dedi.

"İYİ NİYETİM SUİSTİMAL EDİLİRSE MİLLETVEKİLLERİ DAHİ OLSA SALONU BOŞALTACAĞIM"

Bunun üzerine Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Ramazan Dündar, "PKK, DEAŞ terör örgütlerini burada yargıladım. Kasten öldürme yaralama suçlarını da yargıladım. Nerede müdahale edeceğimi gayet iyi bilirim. Dün hakim, başkan olan biri değilim. Enes'in Kalaşnikof söylemine de bilerek müdahale etmedim. Bıraktım ki konuşsun. Mahkeme başkanı olarak belki ben bir şey bulacağım, anlayacağım. Benim de kendime has tarzım var. Biz artık dinleme makamındayız. İlk etapta sorgu makamındaydık. Burada benim şahsıma küfür edebilir. Suç unsuruna kanaat getirirsem müdahalede bulunacağım. Dün duruşma salonundan attığım kişi avukat değildi. Cübbesi yoktu, konuşunca söz hakkı vermedim. Seyircisiniz konuşmayın dedim. Konuşmaya devam edince çıkın dışarı dedim. Üçüncü defa yaka paça çıkarın dedim. Öyle bir söz söyleyeceğim ki suç unsuru varsa onu da söyleyeceğim. Baba Arif Güran herkesin kendini hür ifade edebildiği mahkeme oldu diye teşekkür etti. Siz de geldiniz aynı şeyleri söylediniz. İyi niyetim suistimal edilirse milletvekilleri dahi olsa salonu boşaltacağım" diye konuştu.

DURUŞMA BAŞLADI

Baba Arif Güran "müşteki", Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da "müşteki kurum" sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı.

Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu.

Kamerayla kayıt altına alınan duruşmada, tutuklu sanık ağabey Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir savunma yapıyor.

TUTUKLULAR ADLİYEYE GETİRİLDİ

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davada ikinci duruşma 3'üncü gününde devam edecek. Tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.

OLAY

Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan Narin Güran'ın 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılmıştı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı.

Yüksel, Enes ve Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim'de kabul edilmişti.

Sanıkların yargılanmasına 7 Kasım'da başlanmış, 3 gün süren ilk duruşma, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilerek 26 Aralık'a ertelenmişti.

İlk duruşmanın ardından cumhuriyet savcısı hazırladığı 14 sayfalık mütalaayı celse arasında mahkemeye sunmuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!