Görüntüler insanın içini sızlatıyor… Uzman isimler detay detay anlattı: Akran zorbalığının önüne nasıl geçeceğiz?

Güncelleme Tarihi:

Görüntüler insanın içini sızlatıyor… Uzman isimler detay detay anlattı: Akran zorbalığının önüne nasıl geçeceğiz
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2025 11:08

Geçtiğimiz günlerde önce Muğla’da ardından İstanbul’da akran zorbalığı olayları yaşandı. Görüntüler insanın içini sızlatırken akıllarda tek bir soru vardı: Akran zorbalığının önüne nasıl geçeceğiz? Eğitimci ve yazar Müjdat Ataman ile Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Öğretim Görevlisi Merve Mercan hem bu soruyu yanıtladı hem de akran zorbalığının sebeplerini, sonuçlarını, okullarda ve aile içinde alınması gereken önlemleri anlattı.

Haberin Devamı

11 Nisan’da Muğla'nın Yatağan ilçesinde, kız öğrenci R.Ş.'nin (13), okulun arka bahçesinde kız arkadaşı D.D.'yi (13) darp ettiği anlar cep telefonuyla görüntülendi. Sosyal medyada paylaşılan görüntüler tepki çekerken R.Ş. gözaltına alındı.

Bu olayın ardından benzer bir şiddet haberi bu kez İstanbul’dan geldi. 15-16 yaşındaki 4 kız çocuğu, aynı yaştaki arkadaşları olan kızı acımasızca dövdü.

Görüntüler insanın içini sızlatıyor… Uzman isimler detay detay anlattı: Akran zorbalığının önüne nasıl geçeceğiz

Yaşanan bu akran zorbalıkları ne ilk ne de son olacak. Peki ne yapacağız? Ailelerde, okullarda nasıl önlemler alacak, ne gibi politikalar oluşturacağız?

İşte akran zorbalığı hakkında herkesin mutlaka okuması gereken 7 soru 7 yanıt…

Haberin Devamı

‘OKUL TOPLUMUN AYRI BİR PARÇASI DEĞİL, AYNASIDIR’

1- AKRAN ZORBALIĞI HABERLERİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR. BU SORUN 20 YIL ÖNCE DE VARDI HALA DA VAR. PEKİ BU ARTIŞIN SEBEPLERİ NELER OLABİLİR?

Müjdat Ataman: Zorbalığı tek bir değişime ve gelişime indirgemek bir şeyleri gözden kaçırmak anlamına gelecektir. Şiddet haberlerine bir zamanlar gazetelerin üçüncü sayfaları ayrılırdı. Şimdi bu haberlere bir sayfa yetmez, yani toplumdaki olumsuz değişimin yansımasıdır okullarda görülenler. Okul toplumun ayrı bir parçası değil toplumun aynasıdır. Akran zorbalığının belirgin şekilde artmış olmasının birçok kök nedeni var, bunlardan hangisi baskındır tartışılır ama birçok nedenin bu olumsuz süreci beslediği bir gerçektir.

Merve Mercan: Bu tarz haberlerin artması toplumun genel ruh halinden aile içi dinamiklere, dijitalleşmenin etkilerinden okul ortamlarına kadar birçok konuyu masaya yatırmayı gerektiriyor. Akran zorbalığındaki artış aslında sadece olayların daha fazla yaşanmasından değil, aynı zamanda daha görünür hale gelmesinden kaynaklanıyor. Sosyal medya, bir yandan çocukların sosyalleşmesine olanak sağlarken, diğer yandan kıyaslama, dışlanma ve sanal zorbalık gibi tehditleri de beraberinde getiriyor. Ayrıca dijital içeriklerin denetimsiz tüketimi, özellikle şiddet içeren diziler, oyunlar ve videolar çocukların şiddeti bir çözüm ya da güç gösterisi olarak algılamasına yol açabiliyor. Bununla birlikte, pandemi sonrası artan ekran süresi, yalnızlık, hareketsizlik ve sosyal becerilerin yeterince gelişememesi de çocukların empati ve sağlıklı iletişim kurma kapasitelerini zayıflatan etkenler olarak karşımıza çıkıyor.

Haberin Devamı

2- AKRAN ZORBALIĞI KREŞ, ANAOKULU ÇAĞINA KADAR İNMİŞ DURUMDA. BU YAŞLARDAKİ ZORBALIĞIN SEBEPLERİ NE OLABİLİR? PAYLAŞIMCI VE SEVGİ DOLU ÇOCUKLAR YETİŞTİREMİYOR MUYUZ ARTIK?

Müjdat Ataman: Öncelikle kötü davranış ile zorbalığı ayırmamız gerekiyor. Anaokullarında ya da kreşlerde genel olarak karşılaştığımız vakalar ‘olumsuz davranış’ örnekleri. Bunları zorbalık sepetine koyarsak içinden çıkılmaz bir duruma gelmiş oluruz. Bu yaşlarda genel olarak karşılaştığımız kötü davranışın temelinde dört duvar arasına sıkışarak büyüyen çocukların ilk sosyalleşmelerini gördüğümüz yerin okul olması geliyor. Çocuk oyunla, oyunda öğrenir. Biz çocukların oyunlarını bitirdikçe, onlar da erken çocukluk döneminde sadece yetişkinlere maruz kaldıkça sosyal duygusal gelişimleri sekteye uğruyor.

Haberin Devamı

3- "EĞİTİM AİLEDE BAŞLAR" DİYE BİR SÖZ VARDIR. AKRAN ZORBALIĞININ TEMELLERİ DE AİLEDE ATILIYOR OLABİLİR Mİ? AİLELER NEREDE YANLIŞ YAPIYOR OLABİLİR?

Merve Mercan: “Eğitim ailede başlar” sözü, akran zorbalığını anlamak açısından son derece kıymetlidir. Çünkü çocuklar davranışlarını, problem çözme becerilerini ve kişiler arası iletişimi büyük oranda aile ortamında öğrenir ve geliştirir. Aile içi iletişim biçimi, çocuğun sosyal ilişkilerdeki tavrını doğrudan etkiler. Ebeveynlerin tutumları; şefkatli, sınır koyabilen, tutarlı ve saygılı olduğunda, çocuklar da bu modeli dış dünyada taklit etme eğilimindedir. Ancak otoriter, ihmalkâr ya da aşırı koruyucu tutumlar, çocukların sosyal ve duygusal gelişimini sekteye uğratabilir. Diğer yandan sınır koyulmayan, her istediği yapılan ve 'hayır' kelimesiyle karşılaşmamış çocuklar da kendi istekleri dışındaki durumlara tahammül etmekte zorlanabilir. Bu da öfke patlamalarına, saldırganlığa ya da dışlamaya varan davranışlara neden olabilir.

Haberin Devamı

‘ŞİDDET UYGULAMAYAN AMA SINIR KOYABİLEN EBEVEYNLER OLMALIYIZ’

4- ÇOCUKLARIN ŞİDDET EĞİLİMLİ OLMAMASI İÇİN AİLELER NELER YAPMALI?

Müjdat Ataman: Yasaklarla bu işin çözülmeyeceğini görmemiz gerekiyor. Ailede karar vericinin çocuk değil yetişkin olduğunu unutmadan, otoriter olmayan ama otorite olan anne babalar olmalıyız. Çocuklarını dinleyen, duygularını önemseyen ve sınır koyanlar olmalıyız. Çocuklarımızı bilmediğimiz bir geleceğe hazırlıyoruz. Bu bilmediğimiz gelecekte de eksik olmayan şey sevgi, koşulsuz kabul olacaktır.

Merve Mercan: Şiddet uygulamayan ama sınır koyabilen bir ebeveyn olmak ideal olandır. Aşırı serbestlik kadar aşırı katılık da çocuğun davranışlarını olumsuz etkileyebilir. Sağlıklı sınırlar, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. Bu güven ortamında büyüyen çocuklar, duygularını daha sağlıklı şekilde ifade eder ve sosyal ilişkilerde daha uyumlu olur. Şiddet barındıran dijital içeriklere maruz kalma durumu da yine dikkatle gözlemlenmesi gereken bir nokta. Medya tüketimi denetlenmeli ve şiddetin normal bir çözüm yöntemi olmadığını çocuğa anlatacak sohbetler yapılmalıdır. Aynı şekilde, çocuğun sosyal çevresi de takip edilmeli; zorbalığa maruz kalıp kalmadığı veya böyle davranışlar sergileyip sergilemediği düzenli olarak gözlemlenmelidir. Çocuklara ‘ne yapmamalısın’ demek kadar, ‘ne yapabilirsin’ yollarını göstermenin de çok önemli olduğu unutulmamalı.

Haberin Devamı

5- ÇOCUKLARA BU KONUDA NASIL EĞİTİM VERİLMELİ? OKULLARDA DERS NİTELİĞİNDE AKRAN ZORBALIĞI KONUSU İŞLENMELİ Mİ?

Müjdat Ataman: Okula ders niteliğinde neyi katarsak orada daha çok problem yaşıyoruz. Zorbalık konusunu ders olarak sokmak yerine okulların bu alanda bir politikası olmalı ve bir kültür inşası için emek vermek gerekiyor. Zorbalık yapmayın yerine okulda çatışma çözümlerine örnek vermek, ceza setleri hazırlamak yerine sosyal görevler hazırlamak çok daha değerli olacaktır. Bir de sadece okulların iyi olma haline odaklanmak temel sorunu gözden kaçırmaktır. Topluma yön veren kişilerin, gençlerin dinlediği yorumcuların, bu ülkenin sözü dinlenen insanlarının dili dönüştürmesi gerekiyor. Kutuplaştıran, ayrıştıran, öteki yapan dil yerine dinleyen, anlayan, bir diğer görüşü kabul etmese de saygı duyan bir dile geçebilirsek dönüşüm başlayacak.

Merve Mercan: Çocuklara akran zorbalığı konusunda verilecek eğitimin merkezinde mutlaka empati yer almalıdır. Başkasının duygularını anlayabilen, kendini bir başkasının yerine koyabilen çocuklar, başkasına zarar vermenin etkisini anlayabilir. Bu da zorbalığın önlenmesinde oldukça etkilidir. Eğitim sürecinin yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplu ve sistematik olması gerekir. Çocuklara “hayır” diyebilme, sınır koyabilme ve gerektiğinde yardım isteme gibi temel becerilerin kazandırılması hem zorbalığa uğramalarını hem de zorba olmalarını engelleyici bir etki yaratır. Okullarda ise akran zorbalığı yalnızca geçici bir disiplin problemi olarak değil, gelişimsel bir konu olarak ele alınmalı; bu doğrultuda ders niteliğinde işlenmelidir. Müfredata entegre edilecek ‘duygu eğitimi’, ‘empati geliştirme’, ‘şiddetsiz iletişim’ gibi içeriklerle çocuklara bu konuda düzenli ve yaşlarına uygun bir bilinç kazandırmak mümkündür.

6- ÇOCUKLARIN YANI SIRA AİLELERE DE BU KONUDA EĞİTİM VERİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Müjdat Ataman: Evlilik öncesi eğitim, çocuk yapacaklara eğitim hatta çocuk ehliyeti fikirleri yıllardır dile getirilir. Bunlar gerçekçi değil. Sosyal bir devlette bir sistem oturtulur ve bu sistem anne babanın da zihinsel ve duygusal rahatlamasını sağlar. Bizim ülkemizde anne ve babalar çocuklarının gelecekleri için zorlu koşullarda uzun saatler çalıştıkları için 'Gelin size bir eğitim vereceğiz' demek anlamlı değil.

‘MESELE BU ÖĞRENCİLERİ ERKEN YAŞTA FARK ETMEK’

7- AKRAN ZORBALIĞINA MARUZ KALMANIN BİREYLERİN PSİKOLOJİK VE SOSYAL GELİŞİMİNDE UZUN VADELİ, HATTA YETİŞKİNLİK DÖNEMİNE KADAR UZANAN NE TÜR KALICI ETKİLERİ OLABİLİR?

Merve Mercan: Zorbalığa uğrayan çocukların, yetişkinlik döneminde psikolojik travmalarla başa çıkmaları gerekebilir. Bu travmalar, onların öz saygısını, başkalarıyla kurdukları ilişkileri ve akademik/profesyonel başarılarını doğrudan etkileyebilir. Bu yüzden zorbalığa uğrayan bireyler için uzun vadeli terapiler, destek grupları ve toplum temelli programlar oluşturulmalıdır. Aynı şekilde zorbalık yapan çocukların da tedavi edilmesi, bu davranışlarının kökenine inerek çözüm yolları geliştirilmesi gerekir.

Müjdat Ataman: Ne yazık ki uzun soluklu zorbalık davranışı gösteren için de uzun soluklu zorbalık davranışına maruz kalan için de içinden çıkılması güç durumlar doğmaya başlar. Her okul seviyesinde öğrencilerin çok iyi takip edilmesi gerekli ve bunun için de iyi bir sistem kurulması gerekli. Biz süreci hep olaylar olduktan sonrası için ya da ceza mekanizmasını devreye sokarak çözmeye çalışıyoruz. Oysa zorbalık yapan ve zorbalık davranışına maruz kalan çocuk sayısı çok fazla değil, mesele bu öğrencileri erken yaşta fark etmek ve bu çocukların daha az zarar görmesi için bir eğitim politikası oluşturmak şart. Yaşadığımız zorbalık vakalarını kesip atmak mümkün değil ama geliştirici adımlar mümkün.

BAKMADAN GEÇME!