Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe’deki Kabine toplantısının ardından özetle şunları söyledi: “Geçtiğimiz haftalarda yaşanan hararetli tartışmalar Türkiye’siz bir Avrupa güvenliğinin mümkün olmayacağını göstermiştir. Sadece güvenlik boyutuyla değil, ekonomiden diplomasiye, ticaretten sosyal hayata birçok alanda Avrupa’nın ülkemize olan ihtiyacı açıkça ikrar edilmeye başlandı. Avrupalı dostlarımız politikalarını rasyonel bir zeminde belirledikçe Türkiye ile münasebetlerin önemini de idrak ediyorlar. Bunları, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceği açısından ümit verici gelişmeler olarak okuyoruz.
AYNI İRADEYİ BEKLİYORUZ
Küresel ölçekte meydana gelen hızlı ve ani değişimler daha fazla diyaloğa ve kurumsal işbirliğine ihtiyacımız olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye, ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde Avrupa ülkeleri ve birlikle ilişkilerini ilerletmeye hazırdır. Elbette bu Türkiye’nin tek başına sergileyeceği bir irade değildir. Aynı iradenin muhataplarımızda da mevcut olması esastır. Türkiye’nin yıllardır istikrarlı bir şekilde izlediği stratejik yaklaşımın Avrupalı mevkidaşlarımızın politikalarına da yön vereceğine inanıyorum.
TRUMP’LA OLDUKÇA SAMİMİ GÖRÜŞME
ABD’nin 30 günlük ateşkes teklifine Rusya’nın kısmen de olsa olumlu yaklaşımını barışa giden yolda mütevazı fakat kıymetli bir adım olarak görüyoruz. Bölgemizin bir an önce istikrarsızlık ve çatışma anaforundan çıkması için tüm diplomatik imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Bu konudaki düşüncelerimizi Amerikan Başkanı Sayın Trump’la yaptığımız telefon görüşmesinde kendisiyle de paylaştım. Oldukça samimi geçen görüşmemizde, Sayın Trump’la belirlediğimiz 100 milyar dolarlık ticaret hedefimizin önündeki tüm engellerin kaldırılması dahil, birçok önemli meseleyi ele aldık.
FARKLI BİR İVME
Suriye başta olmak üzere, bölgemizdeki güncel, kritik gelişmeleri detaylıca değerlendirdik. Sayın Trump’ın ikinci döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin farklı bir ivme yakalaması pekâlâ mümkündür. Bölgemizdeki tüm zorluklara rağmen, özellikle iki müttefik ülkenin iş birliğini zehirlemeye çalışan lobilere rağmen tüm coğrafyamızın selameti için bunu başaracağımıza, başarmamız gerektiğine inanıyorum.”
DALGALANMAYI BAŞARIYLA YÖNETTİK
Olayların ekonomiye etkisine ilişkin Erdoğan şu mesajları verdi:
* “CHP’nin yolsuzluk operasyonuna verdiği hukuku hiçe sayan tepki, diğer alanlarla birlikte ekonomide de temelsiz ve suni bir dalgalanmaya sebep olmuştur. İki yıldır uyguladığımız yeni ekonomi programımız sayesinde elde ettiğimiz kazanımlara halel gelmesine asla izin vermeyeceğiz.
* Bilindiği gibi, bu programla birlikte, tarihi seviyelerde düşük cari açık ve işsizlik oranlarına ulaştık, mali disiplini güçlendirdik ve enflasyonu kontrol altına aldık. Merkez Bankamızın rezervlerini güçlendirip, ekonomimizin şoklara karşı direncini önemli ölçüde artırdık. Ayrıca 6 Şubat depremlerinin yaralarını süratle sarmaya başladık.
PROGRAMDAN TAVİZ YOK
* Ekonomi programımızı uygulamayı aynı azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Böyle dönemlerde ana önceliğimiz, makro-finansal istikrarı korumaktır. Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Merkez Bankamız ve ilgili tüm kurumlarımız, sağlam bir ekip ruhuyla, bizim de güçlü desteğimizle, gece gündüz demeden, tam bir koordinasyon içinde çalışıyor. Bugüne kadar gereken her adımı vakit kaybetmeden attık. Bundan sonra da proaktif ve esnek bir yaklaşımla, ihtiyaç duyulan tüm tedbirler alınacaktır.
* Kurumlarımız, piyasaların sağlıklı işleyişini sağlamak için hem yetkiye, hem de iradeye ziyadesiyle sahiptir. Elimizdeki araçları etkin biçimde kullanarak, son piyasa dalgalanmasını da başarıyla yönettik, etkilerini sınırlı ve geçici hale getirdik. Önümüzdeki dönemde de ekonomi programımıza hız kesmeden, taviz vermeden, kaldığımız yerden devam edeceğiz.”
OLAYLARI İBRETLE TAKİP ETTİK
Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul’da belediyeye yönelik soruşturmanın ardından çıkan olaylarla ilgili de şöyle konuştu:
“İstanbul merkezli bir yolsuzluk operasyonunun ardından, ana muhalefet partisi genel başkanının yaptığı sokak çağrısı sonrası ortaya çıkan ve kısa sürede şiddet hareketine dönüşen olayları milletçe ibretle takip ettik. Marjinal örgütlerin ve şehir eşkıyalarının saldırıları sebebiyle 5 günde 123 güvenlik görevlimiz yaralandı. Her türlü provokasyona rağmen sabırla, soğukkanlılıkla görevlerini yerine getiren güvenlik kuvvetlerimizi kutluyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Genel Başkan dahil, ana muhalefet partisi yöneticileri maalesef çok büyük bir şuursuzluk örneği sergilemiştir.
SORUMLUSU ANA MUHALEFET LİDERİ
Yolsuzluk, soygun, irtikap, iltimas, rüşvet iddialarına cevap vermek yerine, 5 gün boyunca siyasi tarihimizin en basiretsiz, seviyesiz, ahlak ve hukuk yoksunu açıklamalarına imza atmışlardır. Vandalların saldırılarında yaralanan polislerimizin, camı, çerçevesi kırılan esnafımızın, zarar verilen milyarlarca liralık kamu malının tek sorumlusu, sokak çağrısı yapan, ana muhalefet partisi lideri ve şürekasıdır. Elbette bunların siyasi hesabı Meclis’te, hukuki hesabı ise yargı önünde sorulacaktır.”
MİLLETİ GERMEYİN
Erdoğan muhalefete eleştirilerini “Türkiye gibi büyük ülkenin çapsız bir ana muhalefet partisi vardır. Bunlara bırakın devleti, yerel yönetimleri, bir belediye büfesi bile teslim edilmeyeceği tekrar ortaya çıkmıştır. Daha önce de birkaç kez çağrıda bulundum, provokasyonlarla vatandaşlarımızın huzurunu bozmaktan artık vazgeçin. Boşuna milleti germeyin” sözleriyle dile getirdi.
MUHALEFETE ELEŞTİRİLER
PAMUK ŞEKER ÜZERİNDEN HAMASET
Erdoğan Türkiye’nin bu yıl geçmiş yıllara kıyasla daha huzurlu bir Nevruz geçirdiğini belirtirken muhalefete şu eleştirileri yöneltti:
“Nevruz etkinliklerinden yansıyan bazı görüntüleri tabii ki biz de tasvip etmiyoruz ama buna rağmen bu yılki kutlamaların olaysız, gerilimsiz, şiddetsiz bir şekilde gerçekleştirilmesini milletimizin birliği ve dirliği adına çok anlamlı buluyoruz. Fakat bakıyorsunuz bir polisimizin ücretini kendi cebinden ödeyerek engelli bir vatandaşımızdan satın aldığı pamuk şekeri, çocuklara vermesi ana muhalefet aktörleri tarafından eleştiri konusu yapılıyor. Emniyet güçlerimize baltayla, havai fişekle, yanıcı asitle, molotofla, taşla, sopayla saldıran sokak teröristlerine kucak açanlar, polisimizin çocuklara pamuk şeker ikram etmesini dillerine doluyorlar. Daha düne kadar şehir şehir oy dilenen kendileri değilmiş gibi şimdi çıkıp utanmadan pamuk şeker üzerinden hamaset yapıyorlar.
POLİSE TAŞ, MOLOTOF ATILMASIYLA SORUNLARI YOK
Öyle bir çarpık zihin dünyasına sahipler ki polise taş atılmasıyla, molotof atılmasıyla, asit atılmasıyla, baltayla saldırılmasıyla bir sorunları yok. Esnafın dükkanının camının, çerçevesinin indirilmesiyle bir dertleri yok. Milletin malının, mülkünün yağmalanmasıyla bir sıkıntıları yok. Tarihi camilerimizin avlusunun affedersiniz meyhaneye çevrilmesiyle de hiçbir problemleri yok. Ama Nevruz bayramında polisimizin çocuklara pamuk şekeri dağıtması bunları rahatsız ediyor. Bu tutarsızlığın, bu büyük çelişkinin milletimiz tarafından özellikle Kürt kardeşlerimiz tarafından da not edildiği kanaatindeyim.
TERÖRDEN KURTARACAĞIZ
‘Terörsüz Türkiye’ hedefine yaklaştıkça, istismar malzemeleri ellerinden alınanların bu tür hezeyanlarına anlaşılan daha çok şahit olacağız. Onlar ne yaparsa yapsın, biz milletimizi, 40 yıldır kanını ve kaynaklarını emen terör musibetinden kurtarmakta kararlıyız. Biz; Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Sünnisi-Alevisiyle, Çerkezi-Lazıyla, 85 milyonun emanetini taşıyoruz.”