Güncelleme Tarihi:
EKİM ayında Avrupa Birliği Delegasyonu’nun Türkiye Büyükelçisi olarak göreve başlayan Thomas Ossowski’nin röportajında öne çıkan mesajları şöyle:
“Ukrayna’nın kendini savunma hakkını tabii ki biz de destekliyoruz. Ve şimdi ben Türkiye büyükelçisi olduğum için şunu da söylemek isterim. Bu süreçte gösterdiği katkı için Türkiye’ye minnettarız. Türkiye’de Ukrayna’ya bu saldırıyı büyük bir hızla kınadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Birleşmiş Milletler Anlaşmasına uyulması gerektiğini ve uluslararası ilişkilerin en yapısal boyutu olan sınırların ihlal edilmemesi ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini hatırlattı ve karşılıklı anlaşmazlıkların barışçıl şekilde çözülmesi gerektiğinin altını çizdi. Burada AB’nin politikası da değişmedi, Ukrayna’da çözüm Ukraynalılarla olmalı. Ukrayna hakkında Ukraynalılar olmadan karar alınmamalı. Bu durum Avrupa’nın da güvenliğini etkiledi. Masada Avrupa olmadan da karar alınamaz.
BİRLEŞİK AVRUPA ORDUSU MÜMKÜN MÜ
Üye ülkeler ordularını modernize ediyorlar ama daha çok yapılacak şey var. Biz bu konuda Türkiye’nin son 20 yılda savunma sanayiinde attığı adımları da takdirle izliyoruz. Bizim de askeri güçlerimizi modernize etmemiz gerek. Aynı zamanda birlikte çalışabilirliği geliştirmemiz lazım. Biz Avrupa’da çok sayıda farklı sistem kullanıyoruz. Bu da bizi zayıflatıyor. Çok para harcanıyor ama verimli olmuyor çünkü farklı farklı sistemler kullanılıyor.
TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ JEOPOLİTİK OYUNCU
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkileri güçlendirme sürecindeyiz. Bu stratejik, politik, dış ilişkiler ve güvenlik alanlarında diyaloğu da kapsıyor. Jeopolitik olarak Türkiye çok önemli bir oyuncu haline geldi. Sadece Akdeniz bölgesinde değil bunun da ötesinde Türkiye Afrika’da, Orta Asya, Ortadoğu’da, Suriye’de de önemli bir oyuncu. Bu Türk diplomasisinin ne kadar etkili ve verimli olabileceğinin önemli bir örneği. Türkiye’nin Güney Kafkasya’da, Azerbaycan-Ermenistan barış sürecindeki rolü de önemli. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı saldırı savaşı sürecinde iki tarafın bir araya gelmesi ve Karadeniz Tahıl Anlaşması da Türk diplomasisinin büyük bir başarısıydı. Türkiye’nin Montrö Anlaşması gereğince savaş gemilerinin geçişine izin vermemesi de savaşın daha da büyümesine mâni oldu. Türkiye büyük bir rol oynuyor bu süreçte.
GÜMRÜK BİRLİĞİ HER İKİ TARAFIN YARARINA
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ile ilgili görüşmelere başlamadık henüz ama ekonomi ile ilgili görüşmelerin bu yolu da kolaylaştıracağını düşünüyorum. AB yapısında 27 ülkenin bazı konularda uzlaşmaya varması gerekiyor. Özellikle ilişkilerin yeniden canlandığı bu aşamada ticari konularda bazı rahatsızlıklar vardı. Bu konuda ne kadar adım atarsak Gümrük Birliği sürecinde de daha kolay yol alırız. Tüm bu görüşmelerin somut sonuçları var. 2024 yılında Türkiye ile AB arasında ticaret rekoru kırıldı. Biz de Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Gümrük Birliği sadece Türkiye’nin değil AB’nin de yararına.
MÜLTECİLERLE İLGİLİ İŞBİRLİĞİ SÜRECEK
Suriye’de mültecilerin geri dönüşü güvenli, onurlu ve gönüllü olmalı. Bu konuda Türkiye ile müthiş bir anlaşmamız var. Türkiye çok sayıda Suriyelinin ülkede yaşamasına imkan sağladı. Avrupa Birliği de bu konuda büyük bir kaynak ayırdı. Bu işbirliği önümüzdeki dönemde de devam edecek.”
6 KRİTERDE NELER VAR
TÜRKİYE vize serbestisi için Ossowski’nin bahsettiği 72 kriterden 66’sını yerine getirdi. Kalan 6 kriter arasında terörle mücadele yasalarının yenilenmesi ilk başlık. Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu tavsiyelerine uyulması için adım atılması, AB üyeleriyle adli işbirliği kriterler arasında. Bu son madde özellikle Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB üyesi olması nedeniyle sorunlu. Kişisel verilerin korunmasının AB standartlarına uyumu ve geri kabul anlaşmasının üçüncü ülke vatandaşları için uygulanması da kriterler arasında.
VİZE SORUNU ÖNCELİKLİ KONUM
Göreve başladığımda vize sorununu kontrol altına almayı önceliklerimden biri haline getirdim. Çünkü insanların vize almak için bu kadar beklemesi iyi bir şey değil. Schengen ülkeleriyle çok yoğun temaslarda bulundum, Türk yetkililerle temasları sıklaştırdım, yeni bir bakış açısı geliştirmek için çalıştık. İşin doğrusu Avrupa Birliği 10 yıl önce Türkiye’ye vize serbestisi için öneride. Bu konuda 72 kriter vardı, Türkiye 66’sını karşıladı. Biz Türkiye’nin kalan bu 6 kriteri karşılamasını arzu ediyoruz. Ama bu sırada da insanların konsolosluklar önünde bekleyip vize alamamadan dönmesine izin veremeyiz. Bu yüzden çok ciddi süreçler başlattık. Bir kademelendirme ile vize alınması sistemi var.(Önce tekli giriş sonra çoklu giriş imkanı veren bir sistem)Şunu da söylemeliyim Türkiye’de verilen vizelerin yüzde 70’i çoklu giriş imkanı sağlıyor. Küresel olarak bu ortalama yüzde 50.
RANDEVULARI SATIYORLAR
Türkiye, Çin’den sonra en çok Schengen vizesi alan ikinci ülke. Biz, güçlü bir şekilde bu sorunu çözmenin yollarını arıyoruz. Ancak Türk makamlarına da ilettim bazı turizm acentaları sahtelikle aldıkları randevuları satarak para kazanıyor. Onlar çok sayıda randevuyu bloke ettiği için normal başvuranlar randevu bulmakta sıkıntı çekiyor. Geçtiğimiz günlerde 500 Euro’ya Schengen vizesi teklif eden bir turizm acentası gördüm. Çok sayıda sahte doküman da geliyor. Yine de şunu söylemek isterim dünyada her 10 Schengen vizesinden biri Türkiye’ye veriliyor. Ama diğer nokta da şu ki Türkiye diğer ülkeler gibi kriterleri karşılasaydı çoktan vize serbestisine sahip olabilirdi.”
TÜRKİYE’YLE İŞBİRLİĞİ ZORUNLULUK
Washington’daki yeni yönetim ile birlikte Atlantik büyüdü ve Akdeniz küçüldü. Türkiye ile pek çok stratejik hedefte ortaklaşıyoruz. Türkiye ile daha iyi ve güçlü bir iş birliği bir zorunluluk. Çünkü sadece birlikte daha büyük bir etki yapabiliriz. Bu sadece Ukrayna için geçerli değil, Suriye, Afrika ve pek çok alanda Türkiye ve Avrupa Birliği iyi partnerler olmalı. Ortak çıkarlarımız daha yakın çalışmamızı gerektiriyor. Üyelik süreci 2018’den bu yana beklemede. Ama bu uluslararası ilişkiler yüzünden değil Avrupa Birliği’nin tüm üyelerden beklentileri olan kriterlerin karşılanması ile ilgili. Kopenhag kriterlerinin karşılanması gerekiyor. Temel olarak siyasi özgürlükler, demokratik ve ekonomik standartların karşılanması gibi kriterler nedeniyle üyelik sürecine ilişkin görüşmeler beklemede.
FİDAN’IN ZİYARETİ CANLANDIRDI
Ama daha önce söylediğim gibi Türkiye ile AB arasında ilişkilerde özellikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçen ağustos ayında Avrupa Birliği toplantısına katılımının ardından bir canlanma oldu. Şu anda birlikte bir şeyler yapmak istiyoruz ve bu çok önemli. 2023 yılında belirlenen yol haritası üzerinde çalışıyoruz. Pozitif gündem ile karşılıklı yarar sağlanabilecek bir ilişki kurmak istiyoruz. Geniş bir yelpazede yapıcı bir ilişki kurmak istiyoruz. Ticaret ile ilgili görüşmelerimiz oldu, önümüzdeki dönemde ekonomi konusunda da yüksek düzeyli diyalog başlayacak. Nisan ayında ekonomi ile ilgili komiser Bakan Şimşek’i Brüksel’e davet edecek. Bu da bize ticari ve ekonomik ilişkileri güçlendirme ve modernize etme imkanı verecek.”
KEDİ SAHİPLENDİ
- Ossowski ailesi Ankara’ya yerleşince sokaktan kedi sahiplenmiş. Skringel ve Saidaji’ye isimlerini iki çocukları vermiş.