Güncelleme Tarihi:
Omicron varyantı Kasım 2021’de ilk olarak Güney Afrika’da görüldü ve kısa süre içinde tüm dünyada baskın hale geldi. Şimdiye kadarki en hızlı bulaşan varyant olan Delta’dan bile çok daha hızlı bulaşma gücüne sahip olan Omicron, dünya genelinde vaka sayılarını artırdı. Birçok ülke Omicron ile kendi vaka rekorunu kırdı.
Yapılan çalışmalar Omicron’un diğer varyantlara göre daha hafif seyrettiğini söylese de uzmanlar bunun kesin olmadığının altını çiziyor. Omicron varyantı kolay çoğalabiliyor, doğal enfeksiyon ve aşı kaynaklı antikorlardan kaçabiliyor ve tekrarlayan enfeksiyonlara yol açabiliyor.
Öte yandan Omicron’la ilgili gelen veriler, yetişkinlerin yanı sıra artık çocukları da daha fazla enfekte ettiğini söylüyor. Omicron’un diğer varyantlardan farklı olarak çocuklar arasında daha hızlı yayılmasının nedenleri arasında henüz çocuklarda aşılanma oranlarının istenen düzeyde olmaması, çocukların maske ve mesafeye uyum gösterme oranlarının daha düşük olması ve okul gibi topluca bir arada bulunulan ortamlarda temasın fazla olması gösteriliyor.
FDA’nın (Gıda ve İlaç İdaresi) onay vermesi ile ABD, Pfizer’in mRNA aşısını Kasım 2021’den itibaren 5 yaşın üstündeki çocuklara uygulamaya başladı. Avrupa’da ise İspanya başta olmak üzere bazı ülkeler 12 yaşından sonraki çocukları aşılarken İtalya ve Danimarka gibi birkaç ülkede de 5 yaşın üstündeki çocuklar aşılanıyor. Türkiye’de de 12 yaş ve üzeri çocuklara aşılama yapılıyor.
Omicron’un çocukları daha fazla enfekte etmesi, okul faktörü ve aşılamanın belli bir yaşa kadar olması ebeveynlerin endişelerini artıyor ve varyant hakkında çok fazla soru işaretine neden oluyor.
İşte ebeveynlerin merak ettiği 14 kritik soru ve 5 uzmandan farklı cevaplar…
‘FAZLA VAKA SAYISI DAHA FAZLA ÇOCUĞUN VİRÜSLE KARŞILAŞMASI DEMEK’
1- Omicron’un çocuklar üzerindeki etkileri neler?
Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Çivilibal: Omicron toplumda her yaştan insanı etkiliyor. Ancak diğer varyantlardan farklı olarak çocuklar arasında daha hızlı yayılıyor. Omicron seçici olarak çocukları hedef almıyor ancak ülkemizde 12 yaşın altındaki çocukların aşılanamamış olmaları yayılımda önemli bir faktör oluyor.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Cengiz: Omicron varyantının Delta varyantına göre klinik bulguları hafif seyretse de bulaşıcılığı daha yüksek olduğu için vaka sayılarında ciddi bir artışa neden oldu. Fazla vaka sayısı demek fazla sayıda çocuğun bu virüsle karşılaşması demek. Bu durum da özellikle kronik hastalığı olan çocuklarda hastaneye yatış oranını arttırıyor ve klinik bulgular ağır seyredebiliyor. Normal sağlıklı çocuklarda da vaka sayılarının artışına paralel olarak hastaneye yatma riski artıyor.
2- Omicron konusunda çocuklarımız için ne kadar endişelenmeliyiz?
Mahmut Çivilibal: Omicron’un kuluçka süresinin önceki varyantlara göre daha kısa olmasının yanı sıra, genç nüfusun daha hareketli olması, çocukların okullarda kalabalık topluluklar halinde bulunması ve maske-mesafe kurallarına daha az uyumları bu varyantın çocukları daha fazla etkilemesine yol açıyor. Ayrıca, virüsü ebeveynlerine taşıma risklerinin de oldukça artmış durumda.
‘AKCİĞERLER VE KALP KASI TAHRİP OLUYOR, DİYABETE DAVETİYE ÇIKARIYOR’
3- Covid-19 çocuklarda diyabet başta olmak üzere bazı hastalıkları tetikliyor olabilir mi?
Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Emre Alhan: Covid-19 geçiren çocuklar MIS-C (Covid-19 Multisistem İnflamatuar Sendrom) açısından özellikle takip edilmeli ayrıca 4 günden fazla semptomu (örneğin; ateş, titreme, kas ağrısı ve uykuya eğilim) olan ve hastane yatışı gerektiren çocuklar telefon ve video kayıtları ile izlenmeli ve karantina süresinin sonunda tekrar muayene için çağırılmalıdırlar.
SARS-CoV-2 enfeksiyonundan sonraki ilk 30 gün içinde diyabet insidansı artıyor. Bu nedenle çocuklar çok su içme, çabuk acıkma, sık idrara çıkma, kilo kaybı, yorgunluk, karın ağrısı, kusma ve bulantı gibi diyabet semptomları açısından soruşturulmalıdır.
Mehmet Cengiz: Covid-19 enfeksiyonu birçok organ ve sistemi etkileyebiliyor. Etkilediği organ ve sisteme göre de hastalıklar gelişebiliyor. Akciğerleri tahrip edip zatürreye, solunum yetmezliğine, böbrekleri etkileyerek; böbrek yetmezliğine, karaciğer dokusu üzerinde harabiyet yaparak hepatite, kalp kası harabiyeti kalp yetmezliğine, sinir sistemi harabiyeti nöbetlere, Guillain-Barre sendromuna, pankreas dokusunu harap edip diyabete ve tüm sistemleri etkileyerek en çok korkulan MIS-C sendromuna neden olabiliyor.
4- MIS-C hala bir endişe kaynağı mı?
Emre Alhan: MIS-C olguları Nisan 2020’de İngiltere’den bildirildi, ardından Avrupa, ABD, Kanada ve Güney Afrika olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden çocuklarda MIS-C olguları bildirildi halen de devam ediyor. MIS-C genellikle akut enfeksiyondan 2-6 hafta sonra ortaya çıkıyor. Multisistemik İnflamatuar Sendrom denmesinin nedeni hastalığın aynı anda birçok sistemi tutabilmesidir.
Şok, miyokard disfonksiyonu, aritmi, solunum güçlüğü, böbrek yetmezliği, plörezi, perikardit, hepatit, ensefalopati, konvülziyon ve koma gibi ağır klinik tablolara yol açabildiği için bir endişe kaynağı oluyor ve acil tanı ve tedavi gerektiriyor. MIS-C akut enfeksiyondan sonra görüldüğü için bunlarda PCR testlerinin negatif olabileceği o nedenle tanıya giderken ayrıca serolojik (antijen / antikor) testlerin de yapılması gerekiyor.
Mahmut Çivilibal:. Önceki varyantlarda olduğu gibi, Omicron varyantında da ne yazık ki MIS-C hâlâ endişe verici. Covid-19'u belirtili veya belirtisiz geçiren çocukların bir kısmında iyileştikten yaklaşık 1-1,5 ay sonra gelişebilen bu hastalıkta yüksek ateş, vücutta döküntüler, gözlerde kızarıklık, dudaklarda çatlama ve şuur bulanıklığı gibi klinik bulgular ile karaciğer ve böbrek fonksiyonlarda bozulmalar görülüyor.
‘OMICRON’A YAKALANIP ATLATMAKLA İŞ BİTMİYOR’
5- Bazı ebeveynler, ‘çocuğum Omicron’a yakalansın, nasılsa hafif atlatılıyor, yakalansın ve bu iş bitsin’ diye düşünüyor. Bu yaklaşım hakkında neler söylersiniz?
Mahmut Çivilibal: Bu virüsün kişinin sağlığını akut dönemde ve sonrasında nasıl etkileyeceği bilinmiyor. Üstelik hastalık sonrası oluşan antikorlar 1-3 ay kadar kanda pozitif kalıyor, bunun uzun süreli korunmada bir önemi yok. Dolayısıyla, yakalanıp atlatıldığında bu iş bitmiyor.
Mehmet Cengiz: Covid-19 enfeksiyonunun çocuklarda, erişkinlere nazaran daha hafif seyrettiği doğru ancak erişkinlerde aşılama oranları arttığı için ciddi hastalık geçirme riskleri aşısız oldukları döneme göre giderek azaldı. Aşılı veya bağışık olanlar hastalığı gürültülü geçirmese de çocuklara bulaştırabiliyor. Vakaların yüksek olduğu bu dönem de daha fazla çocuğun hastalığa yakalanması demek. Vaka sayılarının artışına paralel olarak da çocukların etkilenmesi de aynı ölçüde artıyor.
UZUN COVID GENÇLERDE DE GÖRÜLÜYOR
6- Çocuklarda uzun süreli Covid-19 hakkında ne biliyoruz?
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke: Bilindiği gibi ülkemizde 12 yaş ve sonrası için Covid-19 aşısı uygulama izni bulunuyor. Bazı ülkelerde 5-11 yaş grubu için aşı izni olmasına karşın ülkemizin de yer aldığı çok sayıda ülke henüz 5-11 yaş grubuna Covid-19 aşı uygulamasına onay vermedi. Her yaş grubundaki kişiler Covid-19’a yakalanabiliyor. Altta ciddi kronik hastalığı olan ve obez gençlerde de hastalık ağır bir seyir gösterebiliyor. Ayrıca Covid-19 gelişen gençlerde sonrasında uzun süreli yorgunluk, solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı, konsantrasyon sorunları, kaygı artışı ile karakterize ‘uzun covid’ görülebiliyor. Tam aşı, gençlerde de hem Covid-19’a yakalanma riskini hem de uzun covid gelişimini belirgin oranda azaltıyor.
‘KOZA STRATEJİSİ’ İLE RİSKLİ GRUBU KORUYABİLİRİZ
7- Ebeveynler, çocukları için Covid-19 risklerini nasıl en aza indirebilir?
Mehmet Cengiz: Öncelikle evde aşı yaşı tutan herkesin aşılarını tam dozunda yaptırması büyük önem taşıyor. Aşı yapılamayan grubu koruyabilmemiz için ‘koza stratejisi’ uygulamak zorundayız. Koza stratejisi; aşı yapılamayan grubu koruyabilmemiz, riski en aza indirebilmek için etrafındaki diğer kişileri aşılamaktan geçiyor. Bu kişiler Covid-19’a karşı bağışıklık kazanarak bulaştırıcılığı da azaltmış olacaklar.
Bunun dışında pandeminin en başından beri hijyen kuralları oldukça önemli. El yıkamak, maske kullanmak aşılı olsak bile uymamız gereken noktalardan. Odalar mümkünse ayrı ayrı olmalı ve sık havalandırılmalıdır.
OKULLARDA KORUNMANIN BİRİNCİ YOLU TAM DOZ AŞIDAN GEÇİYOR
8- Okullarda virüsün çok yayıldığını biliyoruz. Okulda virüse maruz kalma riskini nasıl önleyeceğiz?
Mehmet Cengiz: Öncelikle velilerin, öğretmenlerin ve yaşı uygun olan öğrencilerin aşılarını tam doz olacak şekilde yaptırmış olmaları önemli. Sınıf içinde sosyal mesafe olabildiğince uygun aralıkta tutulmalı, oturma düzeninin sabit kalması sağlanmalı. Okul faaliyetleri olabildiğince açık alanda yapılmalı, yapılamadığı durumlarda sınıflar sık sık havalandırılmalı.
Maske takmaya engeli olmayan öğrenciler düzenli maske takmalı, maskenin nemlenmesi durumunda yenisi ile değiştirilmeli. Eski maskelerin atılabileceği tıbbi atık kutuları bulundurulmalı. Çocukların kendi aralarında kitap, kalem, silgi, kalemtıraş gibi malzeme alışverişi mümkün mertebe yapılmamalı. Yemek ihtiyacı sınıf içinde değil yemekhane gibi büyük alanlarda ve bulaşıcılığı azaltmak için diğer öğrencilerle farklı zamanlarda yapılmalı.
Emre Alhan: Enfeksiyonun kontrolü için asemptomatik kişilerin tespit edilmesi çok önemli. Omicron varyantının artmasının ardından ABD’de Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC) test ve karantina süreçlerini güncelledi.
Şüpheli veya kanıtlanmış Covid-19 enfeksiyonu geçiren bir kişi ile hastada semptomlar belirmeden önceki 48 saat içinde yakın temasta olan kişilere maske takmış olsun veya olmasın temastan 5 gün geçtikten sonra test yapılması öneriliyor. Bu özellikle SARS-CoV-2 pozitif annelerden doğan bebekler için önemli. Temastan sonra ateş, öksürük ve üst solunum yolu semptomları olan kişiler evde kalmalı ve evdeki diğer kişiler de dahil sosyal mesafeye dikkat etmeli, test yaptırmalıdırlar. Testi pozitif olanlar güncel karantina sürecine uymalıdırlar.
9- Tam aşılı çocuklar güvenle hangi aktiviteleri yapabilir?
Mehmet Cengiz: Aşı yapmak ağır hastalık geçirme riskini ciddi ölçüde azaltıyor. Ortak kullanım alanlarında maske, hijyen, sosyal mesafe kurallarına bağlı kalmak şartıyla her türlü aktiviteyi yapabilirler.
‘AŞISIZLARIN RİSKİ YÜKSEK, ZORUNLU OLMAYAN AKTİVİTELERE KATILMASINLAR’
10- Peki ya aşısız çocuklar…
Çağrı Büke: Dünya’da çeşitli sağlık otoriteleri 12-17 yaş grubundaki gençlere aşı onayını bu yaş grubunda yürütülen klinik çalışmalar sonucu ortaya çıkan veriler ışığında verdi. Bu yaş grubunda Covid-19 aşılarının bir kısmının hastalığın gelişmesini önlemede yüzde 93 oranında etkili olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla aşısız çocukların ve gençlerin virüs ile temas ettiklerinde Covid-19’a yakalanma olasılıkları ve hatta bir kısmının hastaneye yatırılarak tedavi gereksinimleri söz konusu olabildiği gibi, hastalığı çevresindekilere bulaştırma olasılıkları da aşılı olanlara göre çok daha yüksek. Bu durum okul, eğitim, kültürel ve sportif aktivitelerin hem kendileri hem de çevresindeki diğer kişiler açısından sınırlanmaya neden olacağı gibi ayrıca aynı evde yaşadıkları ebeveynlerine, büyüklerine de hastalığın bulaşmasına neden olacaktır.
Mahmut Çivilibal: Zorunlu olmayan aktivitelere katılmamaları, katılacakları tüm aktivitelerde ise gerekli tüm korunma önlemlerini almalarını öneriyoruz.
‘TOPLUM BAĞIŞIKLIĞI İÇİN TÜM YAŞ GRUPLARI AŞILANMALI’
11- Dünyada 5-11 yaş arası aşılanmaya başladı. Ülkemizde bu yaş grubuna henüz onay çıkmaması hakkında neler söylersiniz?
Mahmut Çivilibal: Toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için tüm yaş gruplarının aşılanması öneriliyor. Virüsün artık çocukları daha fazla hedef aldığını göz önünde bulundurursak, ülkemizde de bir an önce çalışmaların yapılıp bu yaş grubuna aşılama başlamasının en doğrusu olacağını söyleyebilirim.
Çağrı Büke: Şu an için bu yaş grubuna aşı onayı alan dünyada tek bir Covid-19 aşısı mevcut; BioNTech. Bu aşıyı 5-11 yaş grubuna uygulayan ülkeler olduğu gibi uygulamayan ülkeler de var. Temel düşünce Covid-19’un her yaş grubunda hastalığa yol açabildiği, hastalığa yakalananların bir kısmında hastaneye yatacak kadar ağır gelişebildiği, yine hastalığa yakalanan bu yaş grubunda da uzun covid durumunun ortaya çıkabildiği gerçeğidir. Ayrıca hastalığa yakalananların hastalığı çevresindekilere de bulaştırdığı göz önüne alındığında bu yaş grubu için de aşı uygulanmaktadır ve uygulanmalıdır.
12- Bir ebeveynin testi pozitif çıkarsa, aşılı/aşısız çocuğu ne kadar risk altındadır?
Mahmut Çivilibal: Bir ebeveynin veya hane halkından birisinin pozitif olması evdeki tüm erişkin ve çocuklara bulaşması açısından risklidir. Aşısızlar her zaman bulaşma ve hastalığı ağır geçirme açısından ciddi risk altındadır. Gerekli korunma önlemlerine uyulmuş olması koşuluyla aşılılara hiç bulaşmayabilir veya bulaşsa bile hastalık daha hafif seyredebilir.
EVDE KARANTİNANIN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK
13- Aynı evde bir kişi pozitif ise ne yapmalı? Diğer kişilerin korunma şansı var mı yoksa Omicron zaten o kadar bulaşıcı ki eve bir kere girdiğinde herkesi enfekte mi eder?
Mahmut Çivilibal: Aynı evde bir kişi pozitif olduğunda, mümkünse ayrı odada izole edilmeli, ayrı bir banyo ve tuvaleti kullanmalı, odası sık sık havalandırılmalı ve ev halkıyla teması en aza indirilmeli. Evdeki diğer kişiler mutlaka evde maske takmalı, pozitif kişiyle zorunlu haller dışında temas etmemeli. Herkesin enfekte olması beklenmez, özellikle aşılı olup gerekli önlemleri alanlar enfekte olmayabilir. Ev halkına mutlaka PCR yapılmasını önermiyoruz, sadece belirti ve bulgu olanlara yapılmasını öneriyoruz.
Çağrı Büke: Aynı evde bir kişinin pozitif olması durumunda bu kişinin karantina altına alınması kişinin ya da aynı evde yaşayan kişilerin aşılı ya da aşısız olup olmamasına bakılmaksızın önemli ve gereklidir. Omicron varyantı aşı ile ya da hastalığı geçirerek oluşan antikorların etkilerinden kendisini belirli oranda koruyabiliyor. Bu durum göz önüne alındığında aynı evde yaşayan diğer kişilere hem bulaşmayı önlemek hem de hastalık gelişimine neden olmamak açısından evde karantina uygulaması önemli. Kesin olarak herkesi enfekte eder ya da etmez demen mümkün değil. Tabii ki aynı ortam paylaşıldığında pozitif olan bir kişinin diğerlerine bulaştırma olasılığı söz konusudur. Ancak önlemlere uyum sağlandığında olasılığın azalacağı söylenebilir.
PANDEMİ ÇOCUKLARDA UYUM SAĞLAMA SORUNU VE KAYGIYA NEDEN OLUYOR
14- Koronavirüsün çocuklarda sebep olduğu kaygı veya depresyonu nasıl anlayabiliriz ve bu konuda ne yapmalıyız?
Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz: Pandemi döneminde özellikle çocukların hayatında kimi zaman uyum sağlamakta güçlük yaşayabilecekleri birçok değişime sebep olduğu görülüyor. Sürekli yetişkinlerle olmak, dışarı çıkamamak, okula gidememek, yaşıtlarından ve daha önce gittiği aktivitelerden uzak kalmak, televizyonda sıklıkla hastalık ve kayıplara dair haberleri duymak çocuklar için zorlayıcı olabiliyor. Ayrıca daha önce yetişkinler dünyasına dair bir tehdit olan Covid-19’un, çocuklara sıklıkla bulaşabilen Omicron varyantı ile artık çocuklar da kaygılı ve tekinsiz hissedebiliyor. Hem Omicron’a yakalanan arkadaşlarını görmek hem de kendi yakalanma fikri kaygı oluşturabiliyor, izolasyon dönemleri de engellenme ve çökkünlük hissi uyandırabiliyor.
Çocuklar herhangi bir stres ya da olumsuz bir yaşam olayı ile karşılaştıklarında;
-- Uyku düzeni bozulabiliyor. Uyumak istememe, uykuya dalamamak, yalnız uyumak istemeyebiliyor.
-- Yemek düzenleri etkilenebiliyor. Yemek istememe veya aşırı yemek yeme vb.
-- Ödev yapma konusunda isteksizlik duyabiliyor, okula gitmek istenmeyebiliyor.
-- Alt ıslatma, tırnak yeme vb davranış sorunları görülebiliyor.
-- Arkadaşları ile sosyal ilişkilerinde bozulmalar olabiliyor. Arkadaşları ile görüşmek istememek ya da kavga çıkarmak gibi agresif tavırlar görülebiliyor.
-- Kurallara uyma ve yönergeleri alma gibi alanlarda bozulmalar, anne baba ile inatlaşma, kardeşe karşı artan tahammülsüzlük kardeş kavgalarında artışlar olabiliyor.
-- Ayrıca hırçınlık, sinirlilik ve ani öfke atakları görülebiliyor.
-- Çocuklar daha önce yapmaktan hoşlandığı şeyleri yapmak istemiyor.
-- Daha önceden korkmadığı şeylerden korkabiliyor (karanlık, halnız kalmak ya da çeşitli animasyon karakterlerinden korkmak gibi).
PANİKLEMEYİN, ÇOCUKLA İNATLAŞMAYIN
Karşılaşılan bu farklılıklar çocuklar için bir şeylerin yolunda gitmediğine dair ifade şeklidir. Böyle durumlarda ebeveynlerin paniklememesi, çocukla inatlaşmaması, yemek ve uyku rutinleri ile zorlayan bir tutumdan uzak kalması son derece önemlidir. Çocuğa biraz alan açılıp beklendiğinde çocuk duruma alıştıkça yavaş yavaş günlük düzenine yeniden dönebiliyor. Eğer bu belirtiler uzun sürüyorsa ve gittikçe artarak devam ediyorsa bir ruh sağlığı uzmanına başvurmak faydalı olacaktır.
-- Bilinmezlik yaratan durumlar çocuklarda daha büyük kaygı uyandırabiliyor; bu nedenle çocuklara öncelikle gerçeği (yaşına uygun bir şekilde) anlatmak, aklındaki soruları sorabilmesi için bir alan açmak önemlidir. Ayrıca bazen çocuklar kaygıları arttıkça aynı soruları tekrar tekrar sorabiliyor, her zaman çok kolay sakinleşemeyebiliyor. Böyle zamanlarda sabırla ve sakinlikle çocukların soru sormasına izin vermek ve bu soruları cevaplamak son derece önemlidir.
-- Aile içindeki izolasyonu çocuklar anlamlandırmakta zorlanıyor ve fiziksel temas etmeme durumunu bir reddediliş olarak görebiliyorlar. Bu durumun çocuğa açıklanması büyük önem taşıyor.
-- Çocukların olayları nasıl algılayacağını ve anlamlandıracağını belirleyen şey ebeveynlerin/ yetişkinlerin tepkileridir. Bu nedenle öncelikle ebeveynlerin kaygılarını kontrol edebilmesi, çocuğu panik ortamından uzak tutması gerekiyor.
-- Oyun oynamak çocuklar için iyileştiricidir ve çocuğa fazla gelen duyguları boşaltmak için önemli bir araçtır. Özellikle ebeveynler tarafından yönlendirilmeden çocuğun belirlediği tema ve kurgu içinde oynanan oyunlar çocukların yaşadıkları olumsuz durumlarla baş edebilmeleri için son derece önemlidir.
-- Zorunlu izolasyon dönemleri haricinde çocukları sosyal hayatın içinde tutmak gerekiyor. Çocuklar için sosyalleşebilmek, arkadaşları ile vakit geçirmek son derece önemli bir ihtiyaçtır. Covid-19’a bağlı zorunlu izolasyon dönemlerini de çocuğa açıklamak, geçici olduğunu vurgulamak önem taşıyor.