Güncelleme Tarihi:
Ölümünün üzerinden 44 yıl geçmesine rağmen, hala opera dünyasının "La Divina"sı olarak anılan ve hala özel hayatının gizemleri ortaya çıkan Maria Callas'la ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Lyndsey Spence'in kaleme aldığı Cast A Diva: The Hidden Life of Maria Callas adlı kitaba göre, Callas, kapalı kapılar ardındayken sahnede ve kameralar karşısında görünenden çok farklı bir hayat sürüyordu. Kitabın Spence'in kitabında öne sürülen iddialara göre; müzik dünyasında en üst düzeyde bir yeri olan Maria Callas, bir kadın, sadece Maria olarak ise bir kurbandı.
Maria Callas'ın hayatı bugüne kadar 30'u aşkın biyografiye konu olmuştu. Ancak, Lyndsey Spence, California Stanford Üniversitesi'ndeki bir arşivde bulunan mektuplar aracılığıyla Callas'ın hayatına başka bir açıdan ışık tuttu. Bu mektuplara göre Maria Callas eski eşi Giovanni Battista Meneghini ile yaptığı yazışmalarda kişiliğinin gizli bir yönünü gözler önüne seriyor. Sahnede çizdiği baskın karakterin tam tersine Meneghini'ye karşı son derece itaatkar ve alçakgönüllü bir portre sergiliyor Callas. Yazar Spence'e göre Callas'ı bu itaatkar tavırları da onun kendi ailesi de dahil eski eşi Meneghini ve Onassis tarafından istismar edilmeye açık bir hale getirdi.
Yazar Spence'e göre özellikle de 1966 tarihli bazı mektuplar, Maria Callas'ın büyük aşkı Onassis'in ona nasıl davrandığı konusunda önemli bir gösterge. Callas'ın yakın arkadaşlarından birinin günlüğünde de bu konuda bazı satırlar yer alıyor. Yazara göre de tüm bunlar bugün "cinsel taviz" olarak adlandırılan davranışlar. Kitapta bu konuya örnek olarak da Maria Callas'ın sekreterine yazdığı mektupta yer alan "Onassis'in beni arayarak tekrar işkence etmeye başlamasını istemezdim" satırları.
Kitapta anlatılanlara göre Aristotle Onassis, ilişkileri sırasında Callas'a hem duygusal hem de fiziksel olarak işkence etti. Bunun yanı sıra kitapta yer alan bir başka çarpıcı iddia da Onassis'in, Maria Callas'ı bazı uyuşturuculara bağımlı hale getirdiği. Bu iddia da Callas'ın bir yakın arkadaşının günlüğünde yer alıyor. Maria Callas'ın uyuşturuculara olan bu düşkünlüğü, Onassis'in de onu cinsel açıdan istediği gibi taciz etmesine yol açıyordu. Spence'in kitapta ileri sürdüğüne göre eğer Maria Callas'ın bilinci tam olarak yerinde olsaydı bütün bunlara izin vermezdi.
Spence'in kaleme aldığı kitaba göre Maria Callas, o dönemde bir yandan yaşının ilerlemesi bir yandan da kariyeri nedeniyle çift yönlü bir baskı altındaydı. Bu da onun bir takım ruhsal sorunlarla mücadele etmesine yol açıyordu. Callas'ın durumunu daha da zorlaştıran bir başka ayrıntı da Onassis'in, Paris'in ünlü genelevlerinden birine sık sık gitmesi ve hatta evinde yatak odasını bir genelev gibi dekore etmesiydi. Bu arada Maria Callas, Aristotle Onassis ile ilişkisinde bir başka sorun daha yaşıyordu. Onassis, aslında çok da yakışıklı olmayan kaba bir erkekti. Ancak sahip olduğu doğal çekicilik Maria Callas'ı da cezbediyordu. Onassis, zayıf kadınları seviyordu ve hayatı boyunca kilo sorunu yaşayan Maria Callas da onu memnun etmek için çok hızlı bir diyet uygulayarak zayıf kalma hedefine ulaşmaya çalışıyordu. Maria Callas, uğruna bunca zahmete girdiği Aristotle Onassis tarafından sarsıcı bir biçimde terk edildi. Onassis, Callas ile evlenmeye yanaşmadı. Onun yerine bir suikasta kurban giden eski ABD Başkanı John F. Kennedy'nin dul eşi Jackie ile evlendi. Bu Maria Callas için kelimenin tam anlamıyla bir yıkım oldu.
Callas 2 Aralık 1923'te Yunan göçmeni bir ailenin kızı olarak New York'ta dünyaya geldi. Asıl adı Anna Maria Cecilia Kalogeropoulos olan ünlü yıldızın ailesi soyadlarını Callas olarak değiştirdi. 9 yaşında piyona derslerine başlayan Callas, 1937'de ebeveyni boşanınca annesi ve ablasıyla birlikte Yunanistan'a geri döndü. Maria Callas sahneye ilk olarak 15 yaşında Cavalleria Rusticana operasında çıktı. O sırada Atina'da devlet konservatuarları 16 yaşından küçükleri almıyor olsa da yeteneği sayesinde Callas okula kabul edildi. O dönemde İspanyol soprano Elvira de Hidalgo'nun öğrencisi olan Maria Callas, okulun üçüncü yılında ilk ödülünü aldı. Callas'ın kariyerinde yükselişi hızlı oldu.
İkinci Dünya Savaşı bitince Callas da ani bir kararla babasını aramak için ABD'ye döndü. Sonra onun için İtalya'da Metropolitan Operası dönemi başladı. Callas, birçok ünlü eserde başrol üstlenerek opera dünyasında zirveye yükseldi. Bu başarısı La Divina unvanını almasını sağladı.
Callas her ne kadar kariyerinde çok başarılı olsa da özel hayatı iniş ve çıkışlarla doluydu. İlk evliliğini 1949 ile 1959 arasında menajerliğini de üstlenen ve kendisinden yaşça büyük olan Giovanni Battista Menehgini ile yaptı. 1957 yılında o dönemin en gözde zenginlerinden biri olan Aristotle Onassis ile tanışması bu evliliğin sonunu getirdi. Onassis ile tanıştıktan iki yıl sonra onun uğruna kocasını bıraktı. Hatta aşkı için sahneye bile veda etti. Ancak Onassis ile birlikteliği ona mutluluk getirmedi. Onassis onu terk ederek Jackie Kennedy ile evlendi.
1962 yılında tekrar sahneye dönen Callas, her ne kadar kendisini başka bir kadın için terk etse de Onassis'in aşkını bir türlü kalbinden söküp atamadı. Hatta onun 1975'teki ölümü Callas için son derece sarsıcı oldu. Maria Callas, 18 Eylül 1977'de henüz 54 yaşındayken bir kalp krizi sonucu hayata veda etti. Naaşı yakıldıktan sonra külleri Ege denizine savruldu. Sembolik mezarı ise Paris'teki Pere Lachaie Mezarlığı'nda bulunuyor.
MAria Callas, ünlü İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini'nin Medea filminde de rol almıştı. Filmin çekimleri için Türkiye'ye gelip Kapadokya'da kamera karşısına geçmişti Callas.