Güncelleme Tarihi:
Bir ülke hakkında en ‘sağlam’ önerileri, o ülkeyi iyi tanıyan, tercihen yerlisi olan biri verir. Ülkesini temsil etmekle görevli diplomatlar da ‘adres sormak’ için doğru kişiler olmalı. Dünyanın dört bir yanından gelip Ankara’da görev yapan büyükelçilere, ülkelerine dair en iyi kitap, müzik ve mekân önerilerini sorduk. Türkiye’deki üst düzey 11 diplomat, Hürriyet Pazar okurları için yazdı. #büyükelçileröneriyor
Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Svend Olling Hürriyet okurları için öneriyor: ‘Smilla ve Karlar’ sizi Arktik dünyaya sokacak
GİDİN: Danimarka adalar ve denizciler ülkesidir. Birçok ada huzur dolu ve güzeldir. Danimarkalı aileler yaz tatillerini burada geçirir. Bazılarının bu adalarda yazlıkları vardır, bazıları kendi tekneleriyle giderler oraya. Benim size önerim Ærø (Aero) adasını görmeniz... Çocukken ailemle gitmeyi en çok sevdiği yer sanırım orasıydı. Ærø çevrenizden kopup sevdiklerinizle kaliteli vakit geçirebileceğiniz bir yer. Havanın asla tamamen kararmadığı yaz akşamları plajda uzun yürüyüşler yapabilirsiniz. Yerel yemeklerin tadına bakın. Yüzlerce yıllık olmalarına rağmen hala özel konutlar olarak duran, güzel bir şekilde restore edilmiş evleriyle küçük liman kasabalarında zamanın insana nasıl da sanki durmuş gibi geldiğini düşünün. Arabayla gelmeyin, Danimarkalıların yaptığı gibi bisiklet kiralayıp adayı öyle dolaşın. Yazlık bir kulübe de kiralayabilirsiniz.
DİNLEYİN: Kesinlikle canlı müzik dinlemenizi öneririm. Danimarka’ya gelin ve Kuzey Avrupa’nın en büyük müzik festivali olan, Kopenhag dışında yapılan efsanevi Roskilde Festivali’ne katılın. Her yıl haziranın sonuna doğru düzenlenen bu festivalde bir hafta boyunca 100 bin ziyaretçi kamp yapar, kaynaşır ve etkileyici, ama genelde progresif diye nitelenebilecek bir müzik programını dinler. Eğer oraya gitmek size fazla gelirse bu yılki festivale izleyici çeken sanatçılardan biri olan Trenteøller’in son albümü Fixion’u dinleyebilirsiniz. Bu albüm melankolik, içedönük bir başyapıttır. Çağdaş İskandinav Noir’ına iyi bir başlangıç.
OKUYUN: Danimarka küçük bir ülkedir. Ama aslında Danimarka’nın AB’nin en büyük ülkesi olduğu esprisini yaparız. Çünkü Grönland’ı sayarsanız yüzölçümü olarak öyledir. Grönland Danimarka Krallığı’nın parçası olmakla birlikte, tıpkı Faroe Adaları gibi kendi kendisini yönetir. Modern klasik romanlarımızdan olan ve Türkçe’ye de çevrilen “Smilla ve Karlar” sizi bu harika Arktik dünyaya sokacak. Ünlü yazar Peter Høeg’in soluksuz okunan gerilim türündeki eseri, Danimarka’nın Grönland konusundaki sömürgecilik sonrası travmalarına dair farklı bakış açıları sunuyor. Smilla adındaki anlatıcı yarı Grönlandlıdır. Farklı kar türlerini neredeyse şiirsel bir şekilde kavrayışı romanda kilit rol oynar. Buz kırıcı bir gemide Grönland’da bir maceraya atılır. Bunu ve diğer Peter Høeg romanlarını ben çok seviyorum, umarım siz de seversiniz.
İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Luigi Mattiolo, Hürriyet okurları için öneriyor: Bu şarkının sözlerinin anlamını öğrenmeden İtalya’ya gitmeyin
GİDİN: İtalya’da turistlerin en çok ilgi gösterdiği şehirler Roma ve Floransa olsa da, Büyükelçi Mattiolo en az onlar kadar tarihi ve ilgi çekici olan Ravenna’yı tavsiye ediyor. Ülkenin kuzeyinde, Adriyatik’e bir kanalla bağlı olan Ravenna’da, geç Roma ve Bizans döneminden kalan tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Şehirdeki sekiz alan, UNESCO Dünya Mirası listesinde. Bu arada, İtalyan vizesine başvurmadan şu sitelere mutlaka bir göz atın: http://hry.yt/italyavize1 ve http://hry.yt/italyavize2
OKUYUN: Alessandro Piperno’nun yazdığı “Con le peggiori intenzioni” (En Kötü Niyetlerle), Sonnino ailesinin üç kuşağına dair hikâyeler aktaran muzip anlatıcısıyla, bugünün İtalyasına dair müthiş bir kültürel panorama sunuyor. Yazarı Proust, Nobokov ve Philip Roth’a benzetilen romanın Türkçe çevirisi henüz yapılmasa da İngilizce bilenler “Worst Intentions” adıyla Mondatori’den çıkan baskısını alabilirler.
DİNLEYİN: Lucio Dalla’dan Caruso… Kimilerine göre gelmiş geçmiş iyi İtalyanca şarkı. Napolili efsanevi tenör Enrico Caruso’ya adanan 1986 yapımı şarkıyı, sözlerinin Türkçe çevirisiyle dinlemeden İtalya’ya gitmeyin: “Denizin parıldadığı ve rüzgarın güçlü estiği Sorrento Körfezi’ne bakan o eski terasta, ağlayan bir kıza sarılan adam, gırtlağını temizleyip başlıyor şarkıyı söylemeye… Seni çok, çok seviyorum…”
Avustralya'nın Ankara Büyükelçisi Marc Innes-Brown, Hürriyet okurları için öneriyor: Eski sahil yolundan gidin
GİDİN: Melbourne ve Sydney arasındaki sakin yolun tadını çıkarın. Çoğu insan denizden uzaktaki otoyolu kullanır. Ancak birkaç gününüzü ayırıp bu iki büyük Avustralya şehri arasındaki sahil yolunu denemelisiniz. Bozulmamış plajlarda vakit geçirebilir ve taze deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Bu 1,000 kilometrelik yol boyunca keşfedilmeyi bekleyen sayısız milli parklar ve toprağından taze toplanmış yiyecekleri denemek için de bolca fırsatınız var.
OKUYUN: Craig Silvery’in yazdığı Jasper Jones/Tanrı’nın Unutulan Çocukları, Selim Yeniçeri tarafından Türkçe’ye çevrilmiş ve 2013 yılında Martı Yayınları tarafından yayınlanmıştı. Kitap, bir gençlik hikayesini anlatıyor ve Batı Avustralya’nın kırsal bir kasabasında geçiyor. Etkileyici bir dili olan kitabın kahramanları, Avustralyalıların karakteri hakkında açık ve yalın bir kavrayış veriyorlar. Kitaptan uyarlanan film de çok başarılı ve şu sıralar Türk Havayolları’nın uçak içi eğlence sisteminde gösterimde.
DİNLEYİN: Avustralya’daki yolculuğunuz sırasında, radyonuzu Triple J’ye ayarlamalısınız. Bu radyo kanalı, Avustralya’nın sesidir. Avustralya’nın yerel yeteneklerini yayınlayan kanal, aynı zamanda otantik Avustralya ezgileri ile tanışmanın da en iyi yoludur. Seyahatinizden önce hazırlık yapmak için, bu kanalı online olarak da dinleyebilirsiniz: http://www.abc.net.au/triplej/
Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Andrii Sybiha Hürriyet okurları için öneriyor: Kendi tarihinizle bağlantılı yerlerden başlayın
GİDİN: Türklere vize uygulamayan, hatta pasaportsuz, sadece kimliğinizle gidebildiğiniz Ukrayna’ya haftada 180 uçak seferi var, deniz seferlerinin sıklığı da artıyor. Size öncelikle Türk tarihiyle bağlantılı yerleri gezmenizi öneririm: Kamianets-Podilsky (diğer adı Kamaniçe - fotoğrafta), Hotin ve Mejibuji'daki kalelerini, Odessa bölgesindeki Akkerman kalesini, Lviv bölgesindeki Olesky kalesini ve Ukrayna'nın batısındaki diğer kaleleri… Bunun dışında, Dnipro ve Dniester nehirlerinin kıyısında gezmek turistleri çok etkiler. Karpat Dağları, Dniester Kanyonu, Şatsky gölleri gibi Ukrayna’nın doğal güzellikleri de ziyaret etmeye değer. Bu seyahatleri borş çorbası ve vareniki başta olmak üzere Ukrayna lezzetleri eşliğinde yapın. Kırım’ın manzaraları da inanılmazdır: Bahçesaray’ın Hanlar Sarayı, Kırlangıç Yuvası… Maalesef, Kırım’daki bu yerleri yarımada geri alındıktan sonra ziyaret edebilirsiniz. Saldırganlık nedeniyle Kırım adaletsizliğin ve zulmün hükmettiği topraklara dönüştü.
OKUYUN: Pratik bilgiler için Ukrayna hakkında İngilizce yazılan “Awesome Ukraine” (Harika Ukrayna) adlı eşsiz kitabı tavsiye ederim. Jeopolitik konumu nedeniyle Ukrayna kimlik ve kültürünü koruyarak çok zor zamanlar geçirdi. Maalesef hikâye tekrar etti ve bugün Ukrayna'ya karşı Rusya'nın saldırganlığını yaşıyoruz. Bu saldırganlığın Ukrayna’yı nasıl değiştirdiğini anlamak için Rus kökenli Amerikalı gazeteci Sergei Loiko'nun (fotoğrafta) Donbass’taki savaşı anlatan "Havalimanı" romanını okumakta fayda var. Donetsk havaalanı, Ukrayna-Rusya savaşında en sıcak noktalarından biridir. Ukraynalıların ruhunu anlamak isteyenlere ise Ukraynalı yazar Mykola Hohol’ün eserlerini tavsiye ederim. Modern yazarlardan Yuriy Andruhovyç ve Serhii Jadan’ın eserleri de büyük etki yaratıyor.
DİNLEYİN: Ukrayna’nın halkı şarkı söylemeyi çok sever. Bu arada, Ukraynaca İtalyanca’dan sonra dünyanın en melodik dili olarak kabul edildi. Türk müzikseverler için geçen sene “1944” adlı şarkısıyla Eurovision şarkı yarışmasını kazanan Kırım Tatar kökenli Ukrayna şarkıcısı Jamala’yı (fotoğrafta) tavsiye ediyorum. Rock sevenlere önerim, Doğu Avrupa ve BDT’de dinleyiciler ve eleştirmenler tarafından defalarca en iyi rock grubu ve en iyi canlı müzik grubu seçilen Okean Elzy grubunun şarkıları... Ukrayna müziğinden bahsederken kolyadkaları (halk türküleri), özellikle “Carol of the Bells” türküsünü hatırlamamak mümkün değil. Bugün dünyaca meşhur olan bu yılbaşı melodisi, aslen eski bir Ukrayna türküsüdür…
ABD Büyükelçisi John Bass çok sayıda öneride bulundu ve bunları Hürriyet okurlarıyla liste formatında paylaştı
GİDİN: Crater Lake Milli Parkı (Oregon), Finger Lakes (New York), Ulusal Portre Galerisi (Washington DC), Pasifik Sahil Otoyolu (California), Glacier Milli Parkı (Montana), Arches Milli Parkı (Utah), Assateague Adası (Virginia ve Maryland), Joshua Tree Milli Parkı, Olympic Milli Parkı (Washington), küçükler veya büyükler liginde bir beyzbol maçı, Kentucy Derbisi, Serpent Mount Milli Tarih Anıtı (Ohio), Stowe (Vermont), Jamestown (Rhode Island), Omaha (Nebraska), Charleston (Batı Virginia), Orta Batı bölgesindeki eyalet fuarları.
OKUYUN: Bülbülü Öldürmek (Harper Lee), Huckleberry Finn (Mark Twain), Talih Kuşu (Amy Tan), War Dances (Sherman Alexis), Madde 22 (Joseph Heller), Gazap Üzümleri (John Steinbeck), Kral'ın Adamları (Robert Penn Warren), America's First Daughter (Laura Kamoie ve Stephanie Dray), Between the World and Me (Ta-Neihisi Coates), Muhteşem Gatsby (F. Scott Fitzgerald), Amerika Birleşik Devletleri Halklarının Tarihi (Howard Zinn), The Fire Next Time (James Baldwin), O Pioneers! (Willa Cather), Sevilen (Toni Morrison), The New Jim Crow: Mass Incarceration in the Age of Colorblindness (Michelle Alexander), Bir Genç Kız Yetişiyor (Betty Smith), Team of Rivals: The Political Genius of Abraham Lincoln (Doris Kearns Goodwin).
DİNLEYİN: Kind of Blue (Miles Davis, fotoğrafta), That'll Be The Day (Buddy Holly), American Pie (Don McLean), O Brother, Where Art Thou? (Original Motion Picture Soundtrack), The River and Born in the U.S.A (Bruce Springsteen), Fanfare for the Common Man (Aaron Copland), Fear of a Black Planet and It Takes A Nation Of Millions To Hold Us Back (Public Enemy), Woodie Guthrie (tüm albümleri), Songs in the Key of Life (Stevie Wonder), American Beauty (The Grateful Dead), Good Vibrations and Surfin’ U.S.A. (Beach Boys), I Walk the Line ve Ring of Fire (Johnny Cash), Pearl (Janis Joplin), The Jimi Hendrix Experience (Jimi Hendrix), Willy and the Poor Boys (Creedence Clearwater Revival), The Doors (The Doors), Rhapsody in Blue (George Gershwin), Keb'Mo (Keb'Mo).
Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi Kyriakos Loukakis, Hürriyet okurları için öneriyor: Modern rembetikolar!
GİDİN: Benzersiz doğal güzellikleri, özel renk ve gelenekleriyle onca Yunan adası arasından size, Küçük Kiklad Adaları denen adalardan birine gitmenizi öneriyorum. Bu adalar Koufonisia (fotoğrafta), Schinousa, Donousa, Iraklia ve Keros’tur. Ziyaretçiler orada huzurlu bir ortamın, güzel plajların ve leziz yemeğin keyfini çıkarabilir.
OKUYUN: Nobel Edebiyat Ödülü’ne 9 kez aday gösterilen Nikos Kazancakis’in romanlarını öneririm. En meşhur romanı olan “Zorba” (1946) hayatı tutkuyla yaşayan bir adama dairidir (fotoğrafta). “Kaptan Mihalis” (1950) ve “El Greko’ya Mektuplar” (1961) adlı eserlerinde otobiyografik unsurlar vardır. Bir başka önerim, Konstantinos Kavafis’in eserleri olacak. Yunan şiirinin yeniden doğuşuna ciddi katkılar yapan bu yazar bu sayede hem Yunanistan hem dünyada ün kazandı. 1911’de yazdığı “İtaka,” Homer’in ünlü eserinde anlattığı Odysseus’un anavatana dönüşünden ilham alır. Şiirin ana motifi, hayat yolculuğunda, hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığından bağımsız olarak, aldığınız keyif ve edindiğiniz deneyimlerdir.
DİNLEYİN: Manos Hacıdakis’in eserleri, kökleri Anadolu’da olan Yunan şehirli halk müziği rembetiko şarkılarına göndermeler yapar. Bu eserler modern Yunan müziğinin şekillenmesinde kilit rol oynamıştır. Modern Yunan müziğinin en önemli temsilcilerinden biri ise Thanos Mikrutsikos’dur. Her tür müzikle meşgul olan sanatçı, senfoni müziğinden tiyatro ve sinema için yazılan eserlere dek birçok besteye imza atmış, Yunan ve yabancı şairlerin şiirlerine de müzik yazmıştır.
Brezilya'nın Ankara Büyükelçisi Eduardo Gradilone, Hürriyet okurları için öneriyor: Kartpostal gibi manzaralar
GİDİN: Brezilya kartpostal gibi manzaralarıyla ünlüdür. Amazon ormanının biyoçeşitliliği, Brasilia'nin nefes kesen mimarisi, Sao Paulo'nun ekonomik gücü ve kültürel çeşitliliği, Rio'nun Kesmeşeker Dağı ve Hz. İsa heykeli, güneyin Avrupa'yı andıran şehirleri, Arjantin sınırında Iguaçu Şelaleleri (fotoğrafta), batıda Pantanal'ın sulak toprakları, Afrika Bahia'sının bulunduğu kuzeydoğunun bitimsiz plajları... Yine de keşfedilmemiş muhteşem hazinelerimiz de vardır. Ben Minas Gerais eyaletindeki Inhotim'i öneririm. Burası peyzaj sanatçısı Roberto Burle Marx'ın alışılmadık bitkiler için yaptığı seralardan oluşan muhteşem bir botanik bahçesidir. Ama bu kadarla bitmiyor. Burada Helio Oiticica, Yayoi Kusama, Anish Kapoor, Thomas Hirschhorn, Dominique Gonzalez-Foerster, Steve McQueen, Cildo Meireles ve Vik Muniz gibi çağdaş ustaların eserlerini içeren iki düzine sanat pavyonu da var. Pavyonlardan biri, kurucunun eski eşlerinden olan Brezilyalı sanatçı Adriana Varejao'ya adanmış. Ünlü sanat eserleri arasında Paula Zasnicoff Cardoso'nun bir ökaliptüs ormanında inşa ettiği jeodezik kubbe ile Matthew Barne'den bir enstalasyon da var. Devasa açıkhava müzesinde Doug Aitken, Chris Burden ve Christina Iglesias eserleri de bulabilirsiniz. Janer Cardiff ile George Miller'ın "Kargaların Cinayeti" de etkileyici bir enstalasyon. Brezilya'nın Mariana, Ouro Preto ve Sabara gibi tarihi şehirleri de buraya birkaç saat uzakta.
OKUYUN: Brezilya gibi büyük ve çeşitlilik arz eden bir ülke hakkında bilgi sahibi olmak için çok sayıda kitap okumak gerekir. Bazı Brezilyalılar bunu sağlayacak yapbozun parçalarını birleştirmekte kusursuzdur. Bunlar arasında Darcy Ribeiro ve kitapları hala yabancı üniversitelerde okutulan eski Brezilya cumhurbaşkanı Fernando Henrique Cardoso da var. Ancak özellikle bir kitap klasikleşmiş ve on yıllardır çok sayıda listede bir numaralı referans maddesi olmuştur. Sosyolog Gilberto Freyre'nin "The Masters and the Slaves" (Sahipler ve Köleler) adlı eseri. 1933'te yayınlanan ve internette İngilizcesi ücretsiz olarak bulunabilecek bu kitap, o zamanlar genç bir ülke olan Brezilya'nın sosyolojik, psikolojik ve kültürek yönlerinin detaylı bir tarifini kullanıp köle sahibi, ailesi ve kölelerin yaşadığı alanı anlatır. Antropolog Darcy Ribeiro'nun "The Brazilian People" (Brezilya Halkı) ve antropolog Roberto DaMatta'nın "Carnivals, Rogues and Heroes" (Karnavallar, Haydutlar ve Kahramanlar) adlı kitaplarını da anmak gerekir. Bu üç başyapıt, Brezilya hakkında temel okumalardır.
DİNLEYİN: 10 Ocak 2017 ve 28 Şubat 2017'de TRT'de Brezilya müziği üzerine iki programa katıldım. Bu programlar Brezilya müziğinin başlangıcından itibaren bir panoramasını verir, klasik, samba, bossa nova ve diğer türlerde örnekler sunar. Bir bölümünde de soru-cevap formatında Brezilya müzik geleneğinin gelişiminin az bilinen yönlerinde detaylar verdik. TRT'den bu kayıtları isteyebilirsiniz. ancara.itamaraty.gov.br adresine de yakında deşifrelerini koyacağız. Dünyaca ünlü Brezilyalı besteci, piyanist ve şair Tom Jobim'i (fotoğrafta) de herkesin tanıması gerektiğini düşünüyorum. A Arte de Tom Jobim adlı albümü öneririm. “Antonio Carlos Jobim – Original Album Series” adlı albümü de Türkiye'de bazı mağazalarda bulunuyor. Ayrıca Açık Radyo 94.9'da genelde salı günleri 13.00'te Brezilya müziği çalınıyor. Brezilya Dışişleri Bakanlığı sponsorlu Brezilya Müziği Saati programı da brazilianhour.org adresinden dinlenilebilir. Tunein.com gibi müzik servislerinde de Bossa Nova'ya adanmış özel programlar bulabilirsiniz.
İki ülke karşılıklı olarak büyükelçilerini çektiği için Mısır’ın Türkiye’deki diplomatik misyon şefliğini yürüten Maslahatgüzar Wael A. El-Naggar, Hürriyet okurları için öneriyor: Sahilden Kızıldeniz'e, pramitlerden Nübye'ye
GİDİN: Sina, Kızıl Deniz, Kuzey Sahil, İskenderiye, Kahire, Asvan, Luksor gibi birinci dereceden turistik yerlerimiz var. Ayrıca UNESCO listesine Abu Mena, Teb Antik Kenti ve Nekropolü, Tarihi Kahire Şehri, Memphis ve Nekropolü – Giza’dan Daşur’a Piramitler, Abu Simbel’den Philae’ye Nübye Anıtları, Saint Catherine Kilisesi, Wadi al Hitan (Balinalar Vadisi) da eklendi. Kahire’nin ömrü bin yılı aşan en eski caddelerinden El Muiz Li-Dinillah’da; Mısır, Osmanlı, Endülüs ve Bizans yapısal sanatlarını taşıyan tarihi 212 binayı görebilirsiniz. 350 yıllık Beyti’s Suhaymi (Suhaym Evi) İslami mimarisi ve süslemeleriyle ihtişamını hala korur. Kahire’nin kalbindeki Hz. Hüseyin semti ılımlı İslam düşüncesinin kalesidir ve yakınlarındaki El Ezher Parkı’nda turistler tüm günlerini şahane bir şekilde geçirebilir. El Ezher Kütüphanesi’nin yanı sıra Ortadoğu’nun en güzel kiliselerinden Muallak Kilise’de Kahire’deyken görülmeli. Ve elbette İskenderiye Kütüphanesi…
OKUYUN: Kitapları filmlere uyarlanan İhsan Abdulkuddus, kısa öyküleri ve romanlarıyla ünlü Yahya Hakkı, Mısırlı baba ile Türk asıllı bir anneden dünyaya gelen ve 20.yüzyıl Arap edebiyatının en önemli isimlerinden olan Tevfik El Hakim ve Nobel Ödüllü Necib Mahfuz gibi dünyaca ünlü Mısırlı yazarların eserleri üzerinde okumalar yapabilirsiniz. Öte yandan, Türkiye’den Prof. Dr. Rahmi Er’in “Modern Mısır Romanı” adlı eseri de iyi bir referans olacaktır. Firavunlar dönemiyle ilgiliyseniz Profesör Zahi Hawass’ın “Magic of the Pyramids: My Adventures in Archeology” (Piramitlerin Büyüsü: Arkeoloji Maceralarım) isimli muhteşem eserine dalın.
DİNLEYİN: Mısır müziği kendine has geleneklerini Arap, Türk ve Batılı öğelerle harmanlar. Orta Doğu’nun en büyük yıldızlarının bir kısmı hep Mısırlıdır. 20. yüzyılın unutulmaz müzik efsaneleri arasında Sayed Darwish, Zakariyya Ahmed, Mohamed El Qasabgi, Oum Kalthoum (Ümmü Gülsüm), Mohamed Abd el Wahab ve Abdel Halim Hafez gibi isimler yer alır. Klasik müzik için önerilerim Abu Bakr Khairat, Omar Khairat, Hasan Rashid, Ahmed El-Saedi. Pop seviyorsanız, Mohamed Mounir ve Amr Diab. Eski Mısır’da geçen Verdi’nin Aida operası da muhakkak görülmeli.
Kore Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Yunsoo Cho Hürriyet okurları için öneriyor: Meraklısına rehber
GİDİN: Türklere Pyeongchang'a (fotoğrafta) ziyarette bulunmalarını öneririm. Pyeongchang Kore'nin, Gangwon-do'nun ortasında bulunan 40 bin kişilik küçük bir bölgesi olarak şimdiye kadar yabancı turistler arasında çok fazla bilinmeyen bir yer. Buna karşın 9-25 Şubat 2018 tarihleri arasında düzenlenecek olan Pyeongchang Kış Olimpiyatları fırsatıyla dünya çapında çokça tanınacaktır diye düşünüyorum. Taebaek sıradağları ortasında rakımı 700m olan bölgede yer alan Pyeongchang'da kış sporlarının tadına varabileceğiniz muhteşem tesisler var. Odaesan Milli Parkı, “Kore'nin Alpleri” olarak bilinen Daegwallyeong Koyun Çiftliği gibi doğal güzellikleriyle övündüğü turistik alanları fazla. Ayrıca her çeşit çiçek ve bitkilerle dolu olan Pyeongchang Ot Çiftliğine giderseniz Kore'nin çiçek kokularıyla sarhoş olabilirsiniz.
OKUYUN: “Korean Culture for Curious Newcomers” (Kore’ye Yeni Gelen Meraklılar İçin Kore Kültürü) isimli kitabı tavsiye etmek istiyorum. Bu kitap Korelilerin normal olarak düşünüp yaşadıkları ancak yabancılar için merak konusu olan şeylerin yazar tarafından birebir yapılan anketler aracılığıyla kavranıp bununla ilgili karşılaştırmalı kültürel görüş açısından Kore kültürünün tanıtıldığı bir eser. Korelilerin doğa ile iç içe bir yaşarken oluşan özellikleri ve yaşam kültürleri, bilinçleri, hobileri kitapta eğlenceli bir şekilde anlatılıyor. Ne yazık ki henüz Türkçesi yayımlanmadı, İngilizce çevirisi var.
DİNLEYİN: Kore'nin güzide müzisyenlerinin seslendirdiği çok güzel şarkılar bulunmakla beraber, ben Soprano Sumi Jo'nun seslendirdiği “If I Leave” (Gidersem) isimli şarkıyı öneririm. Jo, dünyaca ünlü orkestra şefi Karajan'dan "Tanrı'nın indirdiği ses", "100 yılda bir kez çıkayım mı çıkmayım mı diyen dünya mirası" övgülerini almıştı. Geçtiğimiz 30 yılda dünyanın en iyi klasik sahnesinde başrolü aldı. Son zamanlarda pop müzik albümü de çıkartarak halkın sevgisini kazanan Jo, Kore'nin dünya çapında ünlü bir şarkıcısı. “The Last Empress” (Son İmparatoriçe) isimli dizinin müziği olarak insanlardan alkış alan şarkı “If I Leave”, sözlerinin verdiği dokunaklılığın üzerine müziğinin görkemi ile de derin hisler oluşturuyor.
Meksika’nın Ankara Büyükelçisi Bernardo Cordova Tello, Hürriyet okurları için öneriyor: Kara mizahımızı anlamaya Octavia Paz ile başlayın
GİDİN: Başkent Mexico City’e 180 km uzaklıkta bir “Sihirli Kasaba” var. İsmi Tlalpujahua de Rayon. Michoacan eyaletindeki eski bir madencilik kasabası olan bu yer, şimdilerde Meksika Turizm Bakanlığı’nın ziyaretçilerin büyüleneceği küçük ama “tipik” Meksika kasabalarını canlandırmak için desteklediği bir konsept kapsamında ayağa kaldırıldı.
OKUYUN: 20. yüzyılda Meksika’nın ve Meksikalılığın ne olduğunu yazmaya çalışan 4-5 Meksikalı yazar gördük. Jose Vasconcelos ve Alfonso Reyes geçen yüzyılın ilk yarısının büyük isimleridir. Bundan sonraki yıllarda ise 4-5 büyük düşünür sayabiliriz. Octavio Paz, Samuel Ramos, Leopoldo Zea ve geçen ay kaybettiğimiz Ramon Xirau. Bu isimlerden ilk ikisinin önemli felsefi çalışmaları vardır. Meksika’nın Nobel ödüllü yazarı Octavio Paz “El Laberinto de la Soledad” (Yalnızlık Dolambacı adıyla Türkçeye çevrildi) adlı eserinde felsefesini kusursuz bir şekilde anlatır. Kullandığı Meksikalı ruhuna özgü kara mizah, bizim nasıl biz olduğumuzu ve neden böyle davrandığımızı da bir ölçüde açıklar. Bugünlerde bir klasik olarak kabul edilen bu kitap Meksika ve Meksikalıları keşfetmeye başlamak için harika bir seçimdir. Belki siz de bu kitabı bitirdiğinizde, tıpkı benim gibi, Türklerin ve Meksikalıların bazı kültürel benzerliklere sahip olduğunu düşünebilirsiniz.
DİNLEYİN: Meksika müziği dünyada mariachi, bolero ve danzon türleriyle tanınıyor. Bu son ikisi Türkiye’de de çok popüler. Birçok orijinal Meksika şarkısını Türkçe söylenirken duyuyorum. “La Bamba” ve “Besame Mucho” en çok bilinen iki Meksika şarkısı. Besame Mucho dünyada da en çok dile çevrilen, hatta Beatles’ın bile söylediği bir şarkı. Buna karşın bence Meksika’yı en çok temsil eden ve zengin bir müzikal iş olan eserler, Jose Pablo Moncayo’dan “Huapango” ve son derece barok bir yapıt olan Silvestre Revueltas imzalı Redes’tir. 20. yüzyılın bu iki bestecisi, senfonik orkestralarda Meksika müziğini en iyi temsil eden eserleri yarattı.
Güney Afrika'nın Ankara Büyükelçisi Pule Isaac Malefane, Hürriyet okurları için öneriyor: 150 bin yıllık aileyle tanışın
GİDİN: Güney Afrika'da aralarında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindekiler de bulunan çok sayıda önemli yer var. Bence ziyaretçiler, Cape Town Çiçek Krallığı için de vakit ayırmalı. Burada, sadece Güney Afrika'ya özgü fynbos bitki örtüsü görülebilir. Gauteng'deki ‘İnsanlığın Beşiği'nde bulunan en eski insansı kalıntılarını da görmeden gitmemeli. Sterkfontein Mağaraları, Swartkrans ve Kromdraai fosil kayıtların ilk elden örneklerini sunan kireçtaşı mağaralarıdır. Kgalagadi Sınırötesi Parkı'nda seyahat etmek, UNESCO listesine yeni giren Khomani'nin 150 bin yıldır geleneklerini koruyan San halkıyla tanışma imkanı verir. Vredefort Dome'da dünyanın en büyük ve en eski meteor kraterlerinden biri görülebilir.
OKUYUN: "Bir Liderin Portresi: Nelson Rolihlahla Mandela" adlı kitabı ve "Apartheid'dan Demokrasiye" adlı kitapçığı öneririm. Güney Afrika'nın tarih ve kültürünü mükemmel biçimde anlatan bu kitapçığın Türkçe çevirisini Ankara'daki Güney Afrika Büyükelçiliği'nden temin edebilirsiniz.
DİNLEYİN: Güney Afrika'nın en ünlü sanatçılarından bazılarını dinlemenizi tavsiye ediyorum: Miriam Makeba, Brenda Fassie, Johnny Clegg and Black Mambazo, Caper Nyovest, Black Coffee, Mafikizolo, Professor Tira, Arthur, Kalawa, Freshly Ground, the Sowetan Gospel Choir (fotoğrafta)...
Peki sizin önerileriniz neler? Bir sonraki #büyükelçileröneriyor dizisinde hangi ülkelerin diplomatlarının seyahat, kitap ve müzik önerilerinde bulunmasını istersiniz? Bize yazın: ekizilkaya@hurriyet.com.tr
http://hry.yt/buyukelcileroneriyor