Eğitimde zekâ oyunları: Mit mi gerçek mi?

Güncelleme Tarihi:

Eğitimde zekâ oyunları: Mit mi gerçek mi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2025 10:24

Günümüzde eğitim, öğrencinin bireysel ve sosyal etkileşimlerle edindiği deneyimlerini bilgi ve beceriye dönüştürdüğü çok boyutlu bir süreç olarak görülüyor. Bu etkileşim ve deneyim odaklı yaklaşım “zekâ oyunları” olarak adlandırılan ve aslında tarihi çok eski olan oyunları popüler hale getirdi.

Haberin Devamı

Zekâ oyunları rubik küpten Mangalaya, sudokudan satranca kadar geniş bir yelpazeye sahip. Bu oyunlar bilişsel becerilerin yanında sosyal-duygusal öğrenme becerilerini de destekliyor. Oyun sürecinde akıl yürütme, strateji geliştirme, problem çözme ve örüntüleri keşfetme gibi bilişsel süreçler yoğun olarak devrededir. Sosyal-duygusal öğrenme becerileri açısından ise bu oyunlar, iş birliği yapma, kurallara uyma, başarısızlıkla baş etme ve sabırlı olma gibi becerileri destekler.

ZEKA OYUNLARI İLE ÖĞRENEBİLİR MİYİZ?
Zekâ oyunlarının öğretme ve öğrenmede etkili bir araç hâline gelmesi, öğretim hedeflerine uygun biçimde yapılandırılmasıyla mümkün. Oyun, ancak bir dersin amacı doğrultusunda kavramsal içeriklerle anlamlı şekilde bütünleştirildiğinde öğretimsel bir değer kazanır.

Haberin Devamı

Gelişi güzel uygulamalar ya da yalnızca eğlence odaklı etkinlikler, öğrencinin dikkatini çekse de öğrenmeye yeterince katkı sağlamaz. Oysa öğretim odaklı planlanmış bir zekâ oyunu; öğrenciyi sistematik ve stratejik düşünmeye, kavramlar arası ilişki kurmaya ve çıkarım yapmaya teşvik eder. Böylece öğrenci, öğrenmeyi aktif katılım ve zihinsel üretim içeren bir süreç olarak deneyimleme fırsatı bulur.

OYNAYARAK ÖĞRENME Mİ, OYUN TEMELLİ ÖĞRENME Mİ?
Oynayarak öğrenme ile oyun temelli öğrenme arasında önemli fark var. Bu iki kavram benzer görünse de aslında farklı eğitim anlayışlarını temsil eder.

• Oynayarak öğrenme, öğrencinin serbestçe oyun oynarken dolaylı olarak bazı beceriler edinmesini ifade eder. Bu süreçte oyun öğretim hedeflerini barındırmaz sadece onlara eşlik eder.

• Oyun temelli öğrenme ise planlı ve bilinçli bir öğretim stratejisidir. Bu yaklaşımda oyun, belirli öğrenme çıktıları doğrultusunda titizce tasarlanır ve uygulanır.

Bu iki yaklaşım arasındaki farkın dikkate alınmadığını, daha az zahmetli ama daha ilgi çekici olan oynayarak öğrenmenin sahada daha çok karşılık bulduğunu gözlemlemekteyiz. Oysa eğitim araştırmacıları oyun temelli bir öğrenme anlayışını işe koşabilmek için dikkate değer çok farklı yöntem ve yaklaşımlara sahiptir.

Haberin Devamı

BU OYUNLARI OYNAYIN
Şu oyunu aile bireyleriniz veya arkadaşlarınızla oynayın ve tepkilerini gözlemleyin.

Kim önce 20 diyecek?
İki oyuncudan birisi başlar ve 1 veya 2 der. İkinci oyuncu rakibinin söylediğine 1 veya 2 ekleyerek devam eder (örneğin rakibi 1 dediyse 2 veya 3 diyebilir). 20 diyebilen oyuncu oyunu kazanır.

Oyunu, kurallarını anlayana kadar tereddütsüz oynayın. Zaten tüm deneyimlerimiz oyuna hemen kendinizi kaptıracağınızı gösteriyor. Kazanmak için nasıl oynamanız gerektiği konusunda doğal olarak strateji geliştirmeye başladığınızı göreceksiniz. Geriye kalan, sistematik olarak kazanmak için ne yapmanız gerektiğini, oynamanın açığa çıkardığı bilgilerden hareketle yapılandırmak. Böyle bir oyunun hangi kavramla nasıl bir ilişkisi olduğunu hemen göremeseniz de içerdiği mantıksal-matematiksel düşünmeyi hemen fark edeceğinizden eminim.

EBEVEYNLER ÇOCUKLARIYLA BİRLİKTE OYNAMALI
Piyasada çok fazla zeka oyunu mevcut. Ebeveynlerimiz çevrelerinden de etkilenerek “oyun alayım, oynasın ve öğrensin” gibi bir yaklaşım benimseyebiliyorlar. Bazı ebeveynlerimiz ise çocuğu ile oyun oynarken kendisini öğretici rolüne o kadar kaptırabiliyor ki çocuğu ile geçirdiği zaman oyun onamaktan çok özel derse dönüşüyor. Bu durum çocuk için bir stres kaynağı olabiliyor.
Bu anlamda ebeveynin de öğretmen gibi konumunu çok iyi ayarlaması gerekiyor. Ebeveyn, oyunu yönlendiren bir öğretici gibi değil sürecin içinde bir oyuncu gibi yer almalı. Oyunun öğretimsel amaçlarını kullanmak istiyorsa bunları doğrudan açıklamak yerine, oyunun kurgusuna sadık kalarak örtük biçimde işe koşulmalı.

Haberin Devamı

Zeka oyunlarının eğitime katkısı mit değil. Fakat bu katkıyı hemen elde etmek de kolay değil. Bu oyunların eğitsel potansiyelinden yararlanmak uygun bir pedagoji ile mümkün. Çocukların mükemmel bir oyundan kötü deneyimlerle ayrılmasını önlemek için oyun sürecinden beklentilerin dikkatlice planlanması gerektiği unutulmamalı.

PROF. DR. ABDULKADİR ERDOĞAN KİMDİR?
Dr. Erdoğan Lisans eğitimini Gazi Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini Lyon 1 Üniversitesi’nde doktora eğitimini ise 2006 yılında Paris-Diderot (Université Sorbonne-Paris-Cité) Üniversitesi’nde tamamladı. Akademik kariyerine 2007 yılında Anadolu Üniversitesinde başlamış olup halen bu üniversitenin eğitim fakültesinde profesör unvanı ile çalışıyor. Dr. Erdoğan’ın ilgi ve uzmanlık alanları arasında matematik dersi öğretim programları, matematik tarihi ve felsefesi, özel yetenekli öğrencilere matematik öğretimi, zeka oyunları ve matematik eğitimi teorileri yer alıyor. 2018 yılında özel yetenekli öğrenciler için MEB-TÜBİTAK iş birliği ile geliştirilen matematik dersi öğretim programlarının koordinatörlüğünün ardından TÜBİTAK Fen Lisesi öğretim programlarının ve K12 Ulusal Çerçevesi Türkiye Bütüncül Modeli’nin geliştirilmesine katkı sağladı. 2024 yılında uygulamaya giren Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Matematik Dersi Öğretim Programlarının genel koordinatörlüğünü ve ders kitaplarının editörlüğünü yaptı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!