Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2025 13:33
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Alabama Birmingham Üniversitesi’nde doktora yapan ve KOAH hastalığı için yeni tedavi yöntemleri üzerine çalışan Ezgi Sarı, laboratuvarında ve katıldığı konferanslarda her zaman şık ve uyumlu kıyafetleriyle dikkat çekiyor. Başarılı bir akademik kariyeri olan 30 yaşındaki Sarı, “Bu dünyaya hem bilim insanı hem de prenses olmak için geldim” diyor.
Üniversite eğitimine kadar yaşamını Antalya’da sürdüren ve lise yıllarında Bahri Karaçay’ın ‘Yaşamın Sırrı DNA’ kitabını okuduktan sonra bilim insanı olmaya karar veren Ezgi Sarı, İstanbul Üniversitesi biyoloji bölümünü bitirdi. Ardından aynı üniversitede moleküler biyoloji yüksek lisansı yaparken Stanford Üniversitesi’ne davetli araştırmacı olarak giden Sarı, akademik hayatına ABD’de devam etmeye karar verdi. Ezgi Sarı, yüksek lisansı tamamladıktan sonra New York’ta Nortwell Health’in Feinstein Araştırma Enstitüsü’nde iki yıl araştırma görevlisi olarak çalıştı. Şimdi ise iki yıldır Alabama Birmingham Üniversitesi’nde yaptığı doktorada sigaranın akciğer hastalıkları üzerine olan etkisini araştıran, bu alanda makaleler yayınlayan ve çalışmasının bir sonraki aşamasında KOAH hastaları için yeni tedavi yöntemleri geliştirmeyi amaçlayan Sarı, sosyal medya hesabında laboratuvarından yaptığı paylaşımlarda farklı bir özelliğini de yansıtıyor. Bu paylaşımlarda Ezgi Sarı’nın yaptığı deneylerde kullandığı sıvılar ve laboratuvar ortamıyla kıyafetleri ve takıları arasındaki uyum dikkat çekiyor. ‘Çalışkan ve zekiysen kendine bakmaya zamanın olmaz, pasaklı olursun’ ön yargısını yıkmak istediğini dile getiren Sarı, özenli ve bakımlı olmanın onu çalışmalarında daha da motive ettiğini dile getirerek şunları söyledi:
KADIN İSTEDİĞİ GİBİ GİYİNİP İSTEDİĞİ İŞİ YAPMALI“Ne yazık ki ülkemizdeki geleneksel cinsiyet kalıpları ve Hollywood’un bize filmlerde gösterdiği bir kadın bilim insanı kalıbı var. ‘Çalışkansan kendine bakmaya bile zamanın olmaz, pasaklı olursun’ ya da ‘Güzel kadın zeki olmadığı için kendini başka şekillerde gösterir’ gibi. Kadınların bu tür gereksiz kalıplara sokulması beni inanılmaz rahatsız ediyor. Bir kadın istediği gibi giyinip hem de istediği işi yapabilir. Ben güzel ve uyumlu giyinmeye gayret gösteriyorum çünkü güzel kıyafetler giymek, rengarenk makyajlar yapmak beni çok motive ediyor. Günlük yaşantımda çoğunlukla birbirinden farklı elbiseler giymeyi tercih ediyorum. Kot pantolon ise en az tercih ettiğim kıyafet. Çünkü onu kombinleme konusunda pek iyi olduğumu düşünmüyorum. Sabah gardırobumu açtığımda içinden kıyafet seçmek benim için büyük bir keyif. Ayrıca iyi ve özenli giyindiğimde insanların daha çok aklında kaldığımı düşünüyorum. Tanınırlık her alanda olduğu gibi bilimsel camia için de oldukça önemli.
LABORATUVARDA HER KIYAFET GİYİLMİYORModayı çok yakından takip ediyorum diyemem ama renklerle oynamayı çok seviyorum. O an moda olan neyse ona yönelmekten ziyade ben üzerimde neyi beğendiysem onu giyiyorum. Bir de alışverişlerimi genellikle ‘Bunu laboratuvarda giyebilir miyim?’ diye düşünerek yapıyorum. Biyogüvenlik sebebiyle bazı kıyafetler ve ayakkabıları laboratuvarda giyilmiyor.
RUJUMU DA SÜRÜYORUM, MAKALEMİ DE YAYINLIYORUMGenelde her ortamda bakımlı ve şık olmaya özen gösteriyorum. Akademi dışında insanların mesleğimi öğrendikten sonra bana olan davranışları değişiyor. İltifat edermişçesine ‘Bilim insanı olmayacak kadar hoşsun’ diyen insan o kadar çok oldu ki. Ancak bu bana hakaret gibi geliyor. Onlara, ‘Nasıl görünmemi beklerdin?’ dediğim zaman ise geveliyorlar. Böyle düşünenlerin bence bakımlı kadının zeki olamayacağı, kendilerini göstermek, ilgi çekmek için giyindiği gibi bir algısı var. Onlara inat şimdiye kadar yaptığım gibi en renkli kıyafetlerimi giyip, rujumu sürüp, en yüksek faktörlü bilimsel dergilerde değerli yayınlar yapmaya devam edeceğim. Kadınlar olarak hiçbir kalıba sığmak ve başkalarının beklentilerini tatmin etmek zorunda değiliz. Prenses de oluruz, bilim insanı da, yeri geldiğinde deney de yaparız kombin de.”
SOSYAL MEDYANIN GÜCÜNÜN FARKINDAYIM
Doktorasını tamamladıktan sonra bir süre daha bağımsız bilimsel çalışmalar yapacağını dile getiren Sarı, “Bu aşamalara gelmemin en büyük nedenlerinden biri, alanımda çalışan insanlardan aldığım referanslar oldu. Bilimde insan ilişkileri ve tanınırlık inanılmaz önemli. Sosyal medyanın gücünün de farkındayım ve elimden geldiğince genç meslektaşlarıma, bu yolda ilerlemek isteyen öğrencilere yardımcı olmaya çalışıyorum” dedi.
KOAH HASTALARINA YENİ TEDAVİ
Şu an üzerinde çalıştığı doktora tezinde sigaranın KOAH hastalığını nasıl etkilediğini araştıran Sarı, çalışmasını şöyle anlattı:
“Bazı insanlar yıllarca sigara içer ama asla KOAH ya da kanser olmaz ama bazıları sigara içmeden bile KOAH ya da akciğer kanseri olabiliyor. Bu farklılığın sebeplerinden birinin hücreler arasında iletişim amacıyla salgılanan haberleşme keseciklerinden kaynaklı olabileceğini düşünüyoruz. Şu anda farklı hasta ve risk gruplarından aldığımız örneklerde bu keseciklerin üzerindeki birtakım enzimleri kıyaslıyoruz. Bu sayede neden bazı insanların yıllarca sigara kullanıp da hasta olmadıklarını gözlemleyeceğiz. Bir sonraki adımımız ise KOAH hastalarına yeni bir tedavi geliştirmek olacak. Çalışmanın yaklaşık 3 yıl süreceğini tahmin ediyorum.”