Güncelleme Tarihi:
Değerin bireysel, ulusal (en küçük yerelden toplumsala) ve evrensel (ulus ötesi) olarak sınıflanabilecek üç türünden söz edilebilir. Bireysel değerler ulusal ve ulusal değerler de evrenselle uyumlu olduğunda üçünün de sürdürülebilir mutlu bir yaşamından söz edilebilir. Ki bu aynı zamanda küresel ısınmanın yavaşladığı hatta durdurulduğu bir Dünya demek olur.
İlkçağdan günümüze insanı hayatta tutan ya da yok eden şeyin aslında onun neye öncelik (değer) verdiğiyle ilgili olduğunu artık anlamış bulunuyoruz. Birey çocukluğunda daha yoğun olmak üzere ölünceye kadar değer öğrenir; diğer yandan yetişkinleştikçe de değer katar değere. Bu öğrenme ve katkıların rastlantıya ve yinelenmeye (aynı hatalara düşmemek) bırakılmaksızın bilinçli ve profesyonelce yapılması ‘eğitim’e işaret eder. Çünkü eğitim, çocuğun (bireyin) hayatta kalmasını sağlayacak maddi ve manevi değerlerle donanık hale gelmesi ya da getirilmesi süreci. Okullardaki adı ‘hayat bilgisi’ olan ilk dersimizin adı da bu yüzden rastlantısal değil. İlginç değil mi peki neden ‘ders’ deriz? Çünkü geçmişin hatalarını yapmamak adına ders almamız gerekiyor.
Bugün medeni dünyada değerlerin maddi olan kısmını fen bilimleri manevi olan kısmını ise sosyal bilimler biçimliyor. Bu, muhasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak istiyorsanız eğitimde özeğe bilimsel bilgiyi almak zorunda olduğunuz, anlamına geliyor. Eğitimin (değerin) içeriğinden biçimine (yapılma yolu) kadar, geri kalmışlığa yol açma özellikli bütün bilgilerin yerini bugünden tezi yok bilimlerin ürettiği bilgiye bırakması gerektiği açık. Bu da eğitimin bilimle iç içe olmasını sağlayan eğitbilime vereceğimiz önemle gerçekleşir. Bunun için eğitimin; içeriğinden gerçekleştirilmesine kadar her bir aşamasında işi uzmanlarına (profesyonellerine-bir eğitbilimciden öğretmene, okul yöneticisine) emanet etmek gereği orta. Çocuk üzerinde etkili olan birçok insan var, onların etkilerini eğitimle karıştırıp ‘herkes eğitimci’ gibi bir zırva anlayışa varmamak gerekiyor. Yani herkes eğitimci değildir ve eğitim işi eğitimcilere bırakılacak kadar önemli. Diğer yandan herkesin eğitbilimin bilgisinden yararlanmasına da çalışılmalı. Böylelikle diğerlerince de (anne-baba, arkadaş, akraba gibi) desteklenen bir eğitim anlayışı toplumun yaygın kültürü olmaya başlayabilir. Bu da hayat ile okulu (eğitimi-değeri) birbirine yaklaştırır. Değerleri birbirine yakın olmayan insanların birlikteliği zorlaşır ve küçücük bir aileden örnek vermek gerekirse, ayrılıkla sonuçlanır.
‘DEĞERLER EĞİTİMİ’ KAVRAMI DOĞRU BİR KAVRAM DEĞİL
Bütün bu açıklananlara bakarak söylenebilir ki; son zamanlarda çokça zikredilen ‘değerler eğitimi’ kavramı doğru bir kavram değil. Zira eğitim zaten değerlerdir. Eğitimin eğitimi olmaz, eğitim eğitimdir. Bu konudaki ısrar ‘eğitim’ ile ‘öğretimi’ birbirine karıştırmak anlamına gelir. Eğitim değerlerin (maddi ve manevi) verilmesiyken öğretim bir şeyin ne olduğunun kavratılmasıdır. Yani her öğretimsel faaliyet eğitimsel (yani bireyce, ulusça, evrenselce teyit edilen) olmayabilir. Diğer yandan eğitimin gerçekleşmesi ya da vücuda gelmesi ‘öğretimle olur ve eğitim öğretimi (her öğretimi değil) kapsar. Yani ‘eğitim yapıyorum’ diyorsanız ‘onu (eğitimi, hayatta kalmanın bilgisini) küçük parçalara (öğretimciklere; bir konudan derse, bir sınıftan okula ve mezuniyete kadar) bölerek bireye (çocuğa) veriyorum veya almasını sağlıyorum’ diyorsunuz demektir. Okullarımızdan eğitim çıktı sadece öğretim yapılır oldu. Bu yüzden eğitim yabancı bir cisim gibi (değerler eğitimi adı altında) okula yeniden getirilmeye çalışılıyor. Ama unutmayın ‘dürüstlük’ diye bir ders olmaz velev ki olsun ezberler geçersiniz, tıpkı hayattan (değerlerden) kopuk diğer dersler gibi bir kulağınızdan girer diğerinden çıkar. Ancak bunu eğitim kapsamında yaparsanız işin rengi değişir ve başarma olasılığınız artabilir. Bir başka deyişle okullarımızda eğitimsel öğretim yapıldığında sorunların çoğu zaten ortadan kalkmış olur. Örneğin tarih biliminin bilgisinden Atatürk’ün ulusumuz açısından bir değerimiz olduğunu çıkarsa eğitbilimciler. Milli Eğitim Bakanlığı da bunu eğitimimizin amaçlarına koyar. Okullarda bu değer ‘tarih’ dersiyle verilirse ve dersi; gerek dersin kitapları, gerek öğretmen, gerek müdür veya gerek diğer ilgililer ana amaçtan kopuk işlerse yaptıklarının adı sadece ‘öğretim’ olur. Bu faaliyeti uzaktan yaparsanız bunun adı da ‘uzaktan öğreti’ olacaktır. Çünkü ana amaç eğitimdir ve bu dersten sonra çocuk Atatürk’e ortak bir değerimiz olarak değer verecektir. Bunun başarılması ne kadar kuşkulu ise eğitim bir o kadar öğretimleşmiş demektir. Bütün derslerde yapılmaya çalışılan maddi ve manevi değerlerimizin harmanlanarak (eğitimselleştirilerek) öğretimcikler şeklinde çocuklara verilmesi ya da onların bunu almasını sağlamak olabilmeli.
Okulları her yıl açarken “Eğitim-öğretim yılımız hayırlı olsun” deyişimizin altındaki sır da bu. Yani okullarda yapılan öğretimciklerle eğitim amacına ulaşılmaya, ‘eğitimsel öğretimin’ gerçekleştirilmesine çalışılır. Aynı değerden devam etmek gerekirse, Atatürk değeri örneğin matematik (değerine) dersine katılarak işlenirse bu yapılan, eğitimsel öğretim olabilir. Matematik öğretimi/öğrenimi faaliyetinin (insansal yanı: öğretmen, müdür yardımcı personel, Milli Eğitim Bakanlığı/Müdürlüğü gibi; araçsal yanı: bilgisayar, kitap, internet...) içine Atatürk’ü katmayı başardığımız oranda o faaliyet (öğretim) daha bir eğitimselleşir. Nasıl katılabileceğine, bir başka ders (Türkçe) içeriğinden yararlanılarak işlenen ‘çıkarma konusu’ üzerinden bir örnekle verilebilir: Öğretmen dersi parmak ya da ceviz göstererek değil de “Çocuklar biliyorsunuz Atatürk küçükken dayısının bahçesini beklerdi. Bir gün yine beklerken beş karga geldi küçük Mustafa kovaladı üç karga uçtu, kaç karga kaldı?” diyerek tahta, bilgisayar yansısı gibi resimler çizerek işlediğinde onun bu yaptığı eğitsel öğretim olacaktır. Bu şekilde bir eğitimden geçen o çocuğun büyüdüğünde bir Atatürk olma olasılığı yüksek olacaktır. Bir başka örnek ‘dürüst olmak’ değeri üzerinden; bir manav alışverişinde manavın para üstünü fazla vermesiyle sonuçlanan bir alışveriş canlandırmasında çocuğun fazla parayı iade etmesi şeklinde, işlenen bir çıkarma dersiyle verilebilir. Örnekler ders değişkeninin bütün bileşenleri temelinde sonsuz sayıda üretilebilir. Bu, uzaktan öğretimde başarılabildiği oranda o öğretimin adı, belki yaklaşır ama hiçbir zaman tam olarak ‘uzaktan eğitim’ olmaz, olamaz. Belki olasılığının güçlenmesi değerlerden manevi olana vereceğiniz daha bir önemle sağlanabilir. Zira bütün bu çaba insan için. O halde yüz yüze eğitimin önemi de yadsınamaz. Biz; az önce öğretmenimizin verdiği örneğin de içinde olduğu bir kıvamda birey olmayı, ulus olmayı, evrensel olmayı okullarda birbirimizle etkileşerek öğreniriz. Yani can cananla anlamlanır. Burada canan ötekidir diğer insanlardır. Tek başınıza dünya sizin olsa ne olur? Hayat diğer insanlarla anlamlıdır. Bu bağlamda okulların sadece öğretim (eğitimleştirilme oranının artırılması şartıyla uzaktan da olabilir) yapılan yerler olmaktan çıkarılarak yaşam alanlarına dönüştürülmesi, diğer yaşam alanlarının da tez elden ama acilen eğitimleştirilmesi gerektiği açık. Eğitim, öğretimi eğitimle mayalayan eğitbilimcilere ve uzman eğitimcilere bırakılacak kadar önemlidir. Anlamı; bireyin davranışında, zihninde, duygusalında başta kendisi sonra içinde bulunduğu ulusu/toplumu ve en sonra onun da içinde bulunduğu evrenseli mutlu edecek değerler oluşumunu sağlamaktır.
PROF. DR. ERDAL TOPRAKÇI KİMDİR?
Malatya’nın Hekimhan ilçesinde doğdu. İlk orta ve lise öğrenimini Bitlis’te, lisans ve yüksek lisansı Malatya İnönü Üniversitesi, doktorasını Ankara Hacettepe Üniversitesi’nde tamamladı. Dershane deneyiminden Milli Eğitime ve oradan da üniversiteye uzanan iş yaşamında farklı üniversitelerde araştırma görevliliği, yardımcı doçentlik, doçentlik yaptı. Hali hazırda Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Yönetimi, Denetimi, Ekonomisi ve Planlaması Anabilim Dalı Profesörü olarak çalışıyor. Evli ve Sıla ile Ela adında iki çocuğu olan Prof. Dr. Toprakçı’nın www.erdaltoprakci.com.tr adlı kişisel sayfasında dökümünü yaptığı içinde şiirin de olduğu hayli fazla sayıda eseri bulunuyor.