Güncelleme Tarihi:
RUSYA, Ukrayna’ya savaş açtığı ilk gün Çernobil Nükleer Santralı’nın ‘terör’ endişesiyle kontrol altına alındığını duyurdu. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, “Santral devre dışı bırakılmış olmasına rağmen 1, 2, 3 ve özellikle yıkılan 4. reaktörünün sürekli kontrol altında bulunması gerekiyor. Santral ayrıca ülkede oluşan kaos ortamında aşırı milliyetçi terörist grupların nükleer madde elde etmek için hedefi olabilir. Tüm bu endişeler dikkate alınarak santralın güvenliği sağlanmıştır. Çernobil’de çalışan Ukraynalı personel herhangi değişim yapılmaksızın görevini yerine getirmeye devam ediyor” açıklamasını yaptı.
NÜKLEER SİLAH MALZEMESİ
Ukraynalı yetkililer tarafından yapılan açıklamada ise Rusya’nın kontrolünün ardından Çernobil bölgesinde radyasyon seviyelerinde artış olduğu söylendi. Bu durum akıllara Çernobil’de yaşanan nükleer felaketi getirdi ve yeni bir ekolojik kıyamet korkusuna yol açtı. Rusya Savunma Bakanlığı yetkilileri ise radyasyonun normal seviyede olduğunu savundu. Ukrayna’daki fizikçiler, Rusların santralı kontrol altına alması operasyonunun arkasında farklı nedenler olabileceğine işaret ediyor. Çernobil çalıştırıldığı dönemde RBMK-1000 tipi reaktörlerinde nükleer silah yapımında kullanılan “Uranyum 238 izotopu” üretiliyordu. Volodimir Zelenski, hafta başında yaptığı açıklamayla Ukrayna’nın kendi nükleer silahını geliştirmeyi düşünebileceğini ilan etmişti. Atom bombası yapımı için gerekli olan uranyum Çernobil stoklarında bulunuyor.
UZMAN GÖRÜŞÜ: FELAKET İHTİMALİ ÇOK DÜŞÜK
UKRAYNALI yetkililerin Çernobil Nükleer Santralı’nda aşırı radyasyon seviyelerinin kaydedildiğini bildirmesinin ardından gözler yeniden bu bölgeye çevrildi. Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği öğretim üyesi Doç Dr. Şule Ergün, Çernobil’in şu anda insan sağlığına zarar verme ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.
7/24 TAKİP SİSTEMİ VAR
Türkiye’de Nükleer Düzenleme Kurumu’nun herhangi bir sızıntıya karşılık 7/24 takip ettiği bir sistem olduğunu kaydeden ve bu radyasyon ölçüm sisteminin başta kıyılar olmak üzere 200’den fazla farklı noktada ölçüm yaptığını anlatan Ergün, şu bilgileri verdi: “Bu veriler hem Türkiye’de değerlendiriliyor hem de Avrupa’da bir ağa iletiliyor. Çernobil’de ya da yakın coğrafyada bir sızıntı olması durumunda ve bunun atmosferden ulaşması halinde sistemden alarm alınıyor. Bu sistem sürekli çalışıyor, kesinti gibi bir durum söz konusu değil.”
SIZARSA HABERİMİZ OLUR
Çernobil’in bulunduğu bölgede sızıntı olması halinde bunu ölçecek uluslararası bir sistem olup olmadığına yönelik olarak ise Ergün, böyle bir sistemin olmadığını ancak Çernobil yaşandıktan sonra Ukrayna’ya komşu ülkelerin Türkiye’deki gibi alarm sistemlerini kurduklarını söyledi: “Çernobil’den ölçülebilecek kadar büyük sızıntı olması halinde haberimiz olur. Kaza olduktan sonra reaktör kapatıldı, radyoaktif malzemeler bozuldu, radyasyon seviyesi düştü. Savaş yüzünden bir kontrolsüzlük olması ve radyoaktif maddenin üzerine kapatılan betonun bozulması halinde sağlığa zarar verecek sızıntının insana ulaşması çok düşük ihtimal. Bölgede radyasyon seviyesinde bir artış varsa bile bunun arka planında başka sebepler olabilir. Topraktaki radyoaktif maddeler, havaya karışmış olabilir. Eğer gerçekten yükselmiş olsaydı bizim sistemlerimiz algılardı.”
NE OLMUŞTU
O dönem Sovyetler Birliği’ne bağlı olan Ukrayna’nın Çernobil kenti, 26 Nisan 1986’da insanlık tarihinin en korkunç çevre felaketlerinden birine sahne olmuştu. Nükleer Santral’ın dördüncü reaktöründe büyük bir patlama meydana gelmiş, çevreye 1945 yılında Hiroşima’ya atılan atom bombasının 50 katına eşit miktarda radyasyon yayılmıştı. Patlamanın ardından radyoaktif madde yüklü bulutlar, Türkiye dahil çok sayıda ülkeyi etkiledi. Facia, bazı bağımsız araştırmalara göre yaklaşık 200 bin kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak ölümüne neden oldu. Takip eden yıllarda radyasyonun etkileri nedeniyle binlerce çocuk sakat doğdu, bölge ülkelerinde kanser vakalarının arttığı iddia edildi. Facianın etkilerinin nesiller boyunca süreceği tahmin ediliyor.