Güncelleme Tarihi:
Rikki Neave ortadan kaybolduğunda henüz 6 yaşındaydı. İngiltere'nin Peterborough şehrinin Welland kasabasındaki evlerinde annesi ve kız kardeşleriyle birlikte yaşıyordu.
Rikki, 28 Kasım 1994 günü sabah 9.30'da evden kendi kendine çıktı ve bir daha da geri dönmedi. Annesi Ruth Neave aynı gün saat 18.00 sularında polisi arayıp Rikki'nin kayıp olduğunu haber verdi. Güzeller güzeli çocuğun cansız bedeni ertesi gün, evine 5 dakika mesafedeki ormanlık arazide bulundu.
Katil çırılçıplak soyduğu çocuğu sırt üstü yatırmış, kollarını ve bacaklarını açıp bedenine yıldız şekli vermişti. Bir sonraki gün Rikki'nin giysileri de bulundu. Yapılan incelemede, çocuğun, montunun yakasının arkadan şiddetle çekilmesi sonucu boğularak hayatını kaybettiği tespit edildi.
Rikki'den aşağı yukarı bir yıl önce de Jamie Bulger isimli bir çocuk öldürülmüştü İngiltere'de. Bu kadar yakın zamanda böyle korkunç iki olay yaşanması, katilin en kısa zamanda bulunup parmaklıkların ardına gönderilmesi için polisin üzerindeki baskıyı artırmıştı.
Rikki, sorunlu bir ailenin çocuğuydu. Bu nedenle de bölgedeki sosyal hizmetler görevlilerinin "risk altında" listesinde yer alıyordu. Dolayısıyla şüphe okları önce annesine yöneldi. Rikki'nin ölümünden yaklaşık 6 ay sonra 24 Mayıs 1995'te, anne Ruth Neave hakkında iddianame hazırlandı. Neave, Rikki'yi öldürmenin yanı sıra çocuklarına çeşitli zamanlarda eziyet etmekle ve hırsızlıkla da suçlanıyordu.
Neave, sorgusu sırasında, Rikki'ye birçok kez kötü davrandığını ve oğlunun hayatını riske attığını kabul etti. Dahası Rikki'yi uyuşturucu kuryesi olarak kullandığını da itiraf etti; oğlunu sık sık gece yarısından sonra uyuşturucu satıcısının evine "şerbet" almaya yolladığını anlatmıştı polislere…
Çocuğa eziyet ve hırsızlık suçlamalarını kabul eden anne, Rikki'nin ölümünde parmağı olduğu iddiasını ise kesinlikle reddediyordu. Yine de savcılığın bir numaralı şüphelisi olarak hâkim karşısına çıkarıldı.
Ruth Neave'in, Rikki ile iki kız kardeşine ettiği eziyetlerin boyutları azımsanamayacak kadar büyüktü. Kadın Rikki'nin yüzüne bastıra bastıra 'IDIOT' (geri zekalı) yazmaktan, ağzına sıvı bulaşık deterjanı sıkmaktan ve çocuklarını dövmekten hüküm giymişti. Neave'in hırsızlık ve çocuğa eziyet suçlamalarını kabul etmesi, yargılama sürecinde kararı etkilememek adına jüriden gizlendi. Rikki'nin ve kız kardeşlerinin nasıl koşullarda yaşamakta olduğuna dair ayrıntıların daha sonra açığa çıkması ise İngiltere'de infiale neden oldu.
Savcılık Neave'in, oğlunu, eşi Dean'in gönlünü kazanmak için öldürdüğünü öne sürüyordu. Söylenene göre, Dean, Rikki'den hiç hoşlanmıyordu ve Neave ona yeniden kavuşabilmek için oğlunu kurban etmişti.
İddialara göre Neave komşularına bir büyücü olduğunu söylemiş, Rikki'yi boğduktan sonra yıkayıp Leonardo da Vinci'nin ünlü Vitruvius Adamı'na benzer şekilde yatırdığını anlatmıştı. Üstelik Ruth'un evindeki bir kitapta da Vinci'nin bu çiziminin bir kopyası da bulunmuştu.
Ruth Neave, şu an hayatı boyunca hiç kendisini büyücü olduğu olarak tanımlamadığını söylüyor ancak evinde kara büyüye ve okült inançlara dair birkaç kitap bulunduğunu da inkâr etmiyor.
Ruth Neave, şu an hayatı boyunca hiç kendisini büyücü olduğu olarak tanımlamadığını söylüyor ancak evinde kara büyüye ve okült inançlara dair birkaç kitap bulunduğunu da inkâr etmiyor.
Jürinin kararı Ekim 1996'da açıklandı. Mahkeme Neave'in oğlunun ölümüyle ilgili suçlamalardan beraatına karar verdi. Karar açıklandığında Neave gözyaşlarını tutamadı. Diğer suçlamalarla ilgili yargılandığı davada ise 7 yıl hapis cezasına çarptırılarak cezaevine gönderildi. Rikki'nin dosyası ise faili meçhul cinayetlerin rafında tozlanmaya terk edildi.
Peki Rikki'yi annesi öldürmediyse kim öldürmüştü? Elini kolunu sallaya sallaya sokaklarda gezen o çocuk katili kimdi? Bu sorunun cevabı geçtiğimiz hafta yani Rikki'nin ölümünden neredeyse 28 yıl sonra bulundu. Polisleri katile götüren şey ise küçük bir şeffaf bant parçasıydı....
SORUŞTURMA 2015'TE YENİDEN BAŞLADI
Ruth Neave, 2000 yılında hapisten çıktıktan sonra Rikki'nin dosyasının yeniden açılması ve katilinin bulunması için girişimlerde bulunmaya başladı. Nihayet onun ve o dönemdeki eşi Gary Rogers'ın çabalarıyla 2015 yılında soruşturma yeniden başladı.
Bu kez dosyadan Cambridgeshire Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yapan kıdemli polis Paul Fullwood sorumluydu. 2020 yılında emekli olmasına rağmen Old Bailey Mahkemesi'nde görülen davayı bir gün bile kaçırmadan izleyen Dedektif Fullwood'a göre, Anne Ruth Neave'in çocuklarına yönelik kötü muamelesi olmasa, cinayet çok zaman evvel çözülebilirdi.
Fullwood, dosyanın çok daha önce yeniden değerlendirilmiş olması gerektiğini, ancak yeniden yargılama girişiminin ardındaki kişinin Neave olmasının poliste gönülsüzlük yarattığını belirterek, "Beraat etmiş olsa da Rikki'yi Ruth'un öldürdüğü hissi hep geçerliydi" diye konuştu. Fullwood, soruşturmanın yeniden açılmasının birçok kişinin kötü anılarını canlandırdığını da belirterek, "Bilinçsiz bir taraflılık vardı" ifadelerini kullandı. Fullwood, "Ruth polislerin ve kamuoyunun aklında çocuklarına eziyet eden bir anne olarak kalmamış olsa farklı bir sonuç elde edilebilirdi" dedi.
Kendisi ilk soruşturmaya dahil olmadığından, 8 yıl önce Ruth Neave'le ilk kez görüştüğünde hiç önyargısı olmadan hareket edebildiğini de ifade eden Fullwood, "Kapsamlı bir değerlendirme yapmayı kabul ettim. 5 ay içinde davayı yeniden açmanın mahkumiyetle sonuçlanacağından emin oldum" dedi. Haziran 2015'te düzenlenen basın toplantısıyla "Mansell Operasyonu" başladı. Aynı yılın Kasım ayında da BBC Crimewatch programına çıkan polisler kamuoyunun desteğini istedi.
Davayı yeniden açmanın önünde iki büyük engel vardı. Öncelikle çok büyük bir delil yığınının elden geçirilmesi gerekiyordu. 15 sayfa belge, yüzlerce yanlış ihbar, çoğunluğu 90'lı yıllarda ortadan kaldırılmış ya da aileye teslim edilmiş delil parçası yeniden incelenmeliydi. Fullwood ve ekibi, 1994 yılında toplanan delillerin hepsini en baştan incelemeye başladı.
Fiziksel kanıtlardan geriye neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Rikki'nin cenazesi de yakılmıştı zira cinayetin işlendiği dönemde DNA analizi henüz bilimkurgu bile değildi. O yıllarda yapılabilecek analizler parmak izi gibi basit incelemelerle sınırlıydı. Ancak yine de ekip eldeki kanıt dosyalarını büyük bir titizlikle incelemeye başladı. "Dosyaların arasından zarflar, zarfların içinden de bant parçaları çıktı" diye anlattı Fullwood. Kayıtlara göre, söz konusu bant parçaları Rikki'nin giysileri üzerine yapışık halde bulunmuştu.
Fullwood ve ekibi bu bantları bir kez daha laboratuvara gönderdi. Bantların üzerinde bulunan liflerin analiziyle ortaya çok çarpıcı bir gerçek çıktı. Bantlarda James Lewis Watson isimli bir kişinin DNA'sı bulunmuştu. Savcılar bu bulguyu "davada bir dönüm noktası" olarak nitelendirdi ancak DNA bulgusu tek başına Watson'ı hapse atmak için yeterli değildi.
1994'TE TANIK OLARAK DİNLENMİŞTİ
Aslına bakılırsa Watson polisin yabancı olduğu bir isim de değildi. 1994'te yapılan soruşturma sırasında iki görgü tanığı Rikki'yi ölmeden kısa süre önce yanında Watson'la gördüklerini söylemiş, bunun üzerine Watson tanık olarak dinlenmişti. Nitekim Mansell Operasyonu'nu yürüten polisler de DNA analizi gelmeden önce bile Watson'ı "daha yoğun incelenmesi gerekenler" listesine dahil etmişti.
İlk soruşturmanın en büyük problemlerinden birinin, Watson'ın olası bir sanık olarak değerlendirilmemesi olduğunu belirten Fullwood, "James Watson'ı çok kısa süre içinde gözden çıkarmışlardı. Büyük oranda Ruth Neave'e odaklanmışlardı. Bence bu yüzden yanlış yola girdiler" derken polislerin meseleye at gözlüğü ile baktığını savundu.
Ömrünün 30 yılını bu tür davalara ayırmış olan Fullwood, Rikki Neave cinayetini "hayatım boyunca parçası olduğum en karmaşık ve zorlayıcı soruşturma" diye nitelendirirken" üç aydır devam eden ve geçen hafta sonuçlanan mahkemenin sonucunun "kendisini çok ama çok gururlandırdığını" belirtti.
Şubat 2016'da bantların üzerinde DNA'sı bulununca, bir kez daha Watson'ın ifadesine başvuruldu. Ancak bu kez sıfatı "tanık" değil "şüpheli"ydi. Diğer yandan 1994'te toplanan tüm deliller de bir kez daha mercek altına alındı.
Watson, o tarihte verdiği ifadesinde Rikki'yle arasında yaşanan herhangi bir fiziksel temasa dair bir şey söylememişti. Tam da bu nedenle Nisan 2016'da anlattıkları polislerin dikkatini çekti. Watson, "Filanca yerdeki yüksek bir çitin arkasını görebilsin diye Rikki'yi kucağıma aldım" demişti ama söz konusu noktada çit filan yoktu. Polislerin Rikki'nin katilini nihayet bulduklarına dair inançları her dakika biraz daha güçleniyordu.
1 Nisan 1981 doğumlu Watson, Rikki'nin kaybolduğu dönemde Peterborough'nun 30 kilometre doğusunda bulunan Woodgates isimli bir yetimhanede yaşıyordu. Sık sık okuldan kaçan serseri bir çocuk olarak biliniyordu. Kendisinin o zamandan bugüne tanıyanlar sorunlu bir çocuk olduğuna işaret eden bazı sıra dışı davranışlar içinde olduğunu söylemişti.
Hakkındaki suçlamalar oldukça ciddiydi: Beş yaşındaki bir erkek çocuğunu elle taciz ettiği, küçük çocuk fotoğraflarına bakarak kendini tatmin ettiği, cinsel ilişkiye girdiği ergen bir kızın boynunu ilişki sırasında sık sık elleriyle sarmaya çalıştığı iddia ediliyordu. En tuhafı da çocuk cinayetleri meselesine duyduğu grotesk ilgiydi.
Öğretmenlerinin anlattığına göre, Watson, Rikki'nin ölümünün ardından, Peterborough Evening Telegraph gazetesinin birinci sayfasının fotokopilerini çekmişti. Söylediğine göre Rikki'nin fotoğrafını da taşıyan sayfaları çocuk evine asmayı planlıyordu.
Watson'ın kendi annesi de 1994 yılında polislere verdiği ifadede, Rikki'nin kaybolmasından üç gün sonra oğluyla arasında geçen ve bir çocuğun öldürülmesine ilişkin bir konuşmayı aktarmıştı.
Watson'ın yaşı ilerledikçe suç dosyası da kabardı. Listeye 2018 yılında yetişkin bir erkeğe yönelik cinsel saldırı suçlaması da eklendi. Hüküm giydiği diğer suçlamalar arasında kundakçılık, kamusal alanda ateşli silah taşıma, mala zarar verme, sözle ya da davranışla tehdit, çalıntı mal ticareti, esrar bulundurma, başkasına ait bir motorlu taşıtı rızası olmadan kullanma ile 17 hırsızlık 11 de soygun bulunuyordu.
PORTEKİZ'DE TATLI HAYAT YAŞIYORDU
Rikki Neave cinayetiyle alakalı olarak resmen gözaltına alındıktan sonra Watson, şartlı tahliye yurdunda tanıştığı bir kişinin karavanının arkasına saklanarak İngiltere'den kaçtı. Bir süre Portekiz'de yaşadı. Bu dönemde Portekiz sahillerinde çektirdiği fotoğrafları sosyal medyada paylaşıyor yerel basına "Kaçmak çok kolay oldu" minvalinde röportajlar veriyordu. Ancak 2016 yılında iki ülkenin iş birliği sonucu yakalanarak İngiltere'ye iade edildi.
Savcılık önce Watson hakkında kanıt yetersizliği nedeniyle yargılama yapılamayacağını açıkladı ancak Ruth Neave'in, Fullwood'un tavsiyesiyle yaptığı Kurbanların Yeniden Değerlendirme Hakkı başvurusu kabul edilince yargı yolu açıldı. Watson hakkında iddianame hazırlanması Şubat 2020'yi buldu. Ancak mahkemelerdeki yoğunluk ve Covid pandemisinin neden olduğu gecikmeler nedeniyle Watson, ancak Ocak 2022'de hâkim karşısına çıkarılabildi.
Watson, yargılamanın son günü yani geçen perşembe hariç her gün mahkemedeydi. Mahkemedeki ifadesi sırasında oldukça sessiz sakin bir insan profili çizen Watson, geçmişte işlediği suçlardan adeta pişman gibi görünüyor, mümkün olduğunca fazla bilgi vererek adaletin tecellisine katkıda bulunmak istediğini belirtiyordu. Ancak tanık kürsüsünde sık sık kendi kendiyle çelişti. O gün yaşananlara dair birçok şey anlattı, söyledikleri sonradan sorulduğunda "Hatırlamıyorum" dedi. Örneğin babasının Cambridgeshire Emniyet Müdürlüğü'nde görevli bir polis memuru olduğunu söylemiş ya da yukarıda da dediğimiz gibi, var olmayan çitlerden bahsetmişti.
Bütün bunlar Fullwood'un, Watson'ın "adaletin elinden kaçmak için polisten bir adım önde olmaya çalışan tehlikeli ve manipülatif bir birey" olduğuna dair inancını kuvvetlendiriyordu. Fullwood, "Watson konuştukça nasıl bir hayalperest olduğu daha iyi anlaşılıyordu. Önceden de ikna olmuştum ama ifadesini dinledikçe daha da fazla ikna oldum" diye konuştu.
3 ay süren ve 151 tanığın dinlendiği davayı "benzersiz" diye nitelendiren Fullwood şöyle devam etti:
"İngiltere polisinin tarihinde cinayet duruşmasının görüldüğü, annenin hüküm giydiği, ardından beraat ettiği, sonradan da polisin gelip 'Biz bunu yeniden soruşturmaya çalışacağız' dediği çok fazla dava yoktur. Üstelik çok farklı şüpheliler bulduk."
Jürinin müzakere sürecinin uzaması nedeniyle yine bir sonuç çıkmayacağına inandığını ve Nisan 2023'te davayı yeniden açmak için gerekli planlamayı yapmaya çoktan başladığını da ifade eden Fullwood, Watson'la ilgili karar ilk okunduğunda duyduklarına inanamadı.
Rikki'nin davası İngiltere'deki ortalama bir cinayet davasının üç katı büyüklüğünde. Yakın geçmişte bundan daha karmaşık tek bir yargılama yapıldı o da 10 yaşlarındaki Holly Wells ile Jessica Chapman'ın 2002 yılında Soham'de öldürülmesiyle ilgiliydi.
Rikki'nin davası İngiltere'deki ortalama bir cinayet davasının üç katı büyüklüğünde. Yakın geçmişte bundan daha karmaşık tek bir yargılama yapıldı o da 10 yaşlarındaki Holly Wells ile Jessica Chapman'ın 2002 yılında Soham'de öldürülmesiyle ilgiliydi.
Peki ya Neave ailesi? Sağlık sorunları nedeniyle mahkemeye gidemeyen Ruth Neave, ertesi gün emniyet müdürlüğünde bir araya geldiği Fullwood'a sarılıp teşekkür etti. Neave'in anneleriyle görüşmeyen kızları ise Fullwood'la ayrıca iletişime geçerek minnettarlıklarını dile getirdi.
Fullwood, Watson'ın suçlu bulunmasının Rikki'yi geri getiremeyeceğinin farkında ancak en azından Neave ailesinin bir parça huzura kavuşmasını sağladığını umuyor. Sıradaki beklentisinin Neave ile kızlarının arasının bu sayede biraz düzelebilmesi olduğunu söyleyen Fullwood, "Hiçbir zaman mükemmel ya da uyumlu bir aile olmayacaklar belki ama bir orta nokta bulunabilir" diye konuştu.
Watson mı? Onun kaderi de 9 Mayıs günü yapılacak ceza duruşmasıyla belli olacak…
The Telegraph'ın "How a piece of Sellotape unlocked one of Britain’s most notorious cold cases" ve The Guardian'ın "Guilty verdict for 1994 murder of Rikki Neave ends 27-year mystery" başlıklı haberlerinden derlenmiştir.