Güncelleme Tarihi:
Jeffrey Epstein'in yüzlerce genç kadını ve çok sayıda reşit olmayan kızı içeren seks ticareti ağında sağ kolu olmakla suçlanan Ghislaine Maxwell, geçtiğimiz hafta 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Yargı süreci sırasında 55 yıla kadar ceza alabileceği belirtilen Maxwell, kararın açıklanmasından önceki günlerde güvenlikli bir hücrede intihar gözetimine alındı. Bu da Epstein'in resmen intihar kabul edilen ölümüyle ilgili soru işaretlerini bir kez daha gündeme taşıdı.
CANAVARIN SON GÜNLERİNİ NEW YORK TIMES YAZMIŞTI
Kısaca özetlememiz gerekirse Epstein 10 Ağustos 2019 günü Manhattan'daki bir hapishanede tutulduğu hücrede dizlerinin üzerine çökmüş vaziyette ölü bulundu. Boynunda yatak çarşaflarından yapılma bir halat vardı. Cezaevinin adli tabibi, Epstein'in ölüm nedeninin intihar olduğuna karar verdi.
Geçen yıl 23 Kasım'da New York Times'da yayımlanan bir haber Epstein'in ölümünden önceki son birkaç haftada yaşananları gözler önüne seriyordu. Gazetenin ulaştığı cezaevi belgeleri Epstein'in ölümünden önceki ruh haline ışık tutuyordu. Habere göre, 23 Temmuz günü de bir intihar girişiminde bulunduğuna hükmedilen Epstein, gözetim altına alınmıştı. Hücresi yarım saatte bir kontrol ediliyordu. Kendisi de düzenli olarak cezaevi psikoloğuyla görüşmeler yapıyordu.
New York Times psikoloğun bu görüşmelerde aldığı notları da aktarıyordu. Epstein, birkaç gün önce yaşanan olaya ve ömrünün sonuna kadar sürecek bir hapis cezasıyla karşı karşıya olmasına rağmen, "Mükemmel bir hayatım var" diyor, kesinlikle intiharı düşünmediğini belirtiyordu: "Kendimi öldürmek gibi bir düşüncem hiç yok. Ben bir korkağım, canım da kıymetlidir. Kendime böyle bir şey yapamam. Üstelik Yahudilik inancında intihar yasaktır."
KOMPLO TEORİLERİNİN SONU GELMİYOR
Bu konuşmadan sadece iki hafta sonra ölü bulunması Epstein'in kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldüğü ve cinayete intihar süsü verildiği yönündeki komplo teorilerini ayyuka çıkardı. Diğer yandan bunu, hayatı boyunca karşısına çıkan herkesi manipüle etmeyi başarmış bir kandırmaca ustasının son günlerinde de gardiyanları, danışmanları ve kendisini 24 saat boyunca gözetim altında tutmak için görevlendirilmiş özel eğitimli mahkûmları aldatması olarak yorumlayanlar da vardı. Bazıları da Epstein'in ölümünün ardında New York adalet sistemindeki kurumsal hatalar ve ihmalkârlıklar silsilesinin yattığını düşünüyordu.
Her ne olursa olsun, Epstein'in ölümüyle ilgili tartışmalar 3 yıldır devam ediyor. Bu konuya odaklanan çalışmaların sayısı her geçen gün artıyor. İnternette Epstein'le ilgili 200'den fazla kitap bulmak mümkün. Seks ticareti suçlamalarıyla ilgili 24 hukuk davası 3 de ceza davası açıldı. Özetle halen bilmediğimiz çok detay olabilir.
Business Insider geçtiğimiz günlerde, Epstein'in ölümüne ilişkin halen aydınlatılamamış bazı önemli soru işaretlerini gündeme taşıdı. Bunların bazıları iyi bilinen bazıları ise daha gölgede kalmış noktalar. Ancak bunların hiçbirinin "Epstein şu şekilde öldü" demek için yeterli olmadığını ve birer şüpheden öteye geçmediğini de vurgulayalım.
Epstein bu cezaevinde tutuluyordu
SORU İŞARETİ 1: GARDİYANLAR
Epstein'in özel gözetim alanındaki gardiyanlarla olan ilişkisi ilk günden tartışma konusu oldu. Çünkü Michael Thomas ve Tova Noel isimli gardiyanların Epstein'i gereken sıklıkta kontrol etmedikleri ve geçmişte Epstein'e düşmanca davrandıkları anlaşıldı.
Thomas'ın Epstein'le olan etkileşimi epey sınırlıydı. Epstein, 23 Temmuz'da hücresinde baygın halde boynunda bir morlukla bulunduğunda, ilk müdahale edenlerden biri Thomas'tı. Epstein cezaevi yöneticilerine hücre arkadaşı Nicholas Tartaglione'nin saldırısına uğradığını söylemiş, Tartaglione ise bu iddiayı reddetmişti.
Thomas'ın Epstein'le iki üç kelime konuşmak dışında bir iletişimi olmadığı düşünülüyor. Noel için de benzer bir durum geçerli. Bilinen önemli detaylardan biri Noel'in Epstein'in yemeklerinden sorumlu olması. (Bunu aşağıda bahsedeceğimiz bir nottan anlıyoruz.)
Mahkeme kayıtlarına göre, öldüğü gece Thomas ve Noel düzenli olarak Epstein'i ziyaret ettiklerini bildiren raporlar kaleme aldı. Ama bu gerçek değildi ve aslında Epstein 10 saat 40 dakika boyunca kendi kendine bırakılmıştı.
Gardiyanların neden böyle davrandıkları tam olarak açıklanamadı. Haklarındaki iddianameye göre Thomas ve Noel, denetimli alanda devriye gezmek ve hem Epstein'i hem de diğer mahkûmları kontrol etmek yerine internette dolanıp şekerleme yaptı. Ağustos 2019'a kadar lekesiz sicillere sahip olan iki gardiyanın o günlerdeki davranışları ise kabul edilir gibi değildi.
Örneğin, intihar gözetimindeki Epstein'in denetimli alanda bulunan hücresinde mutlaka bir arkadaşı olması gerekiyordu. Durum ilk günlerde böyleydi ama Epstein'in hücre arkadaşı birkaç gün sonra başka bir yere nakledildi. Ne var ki Thomas da Noel de bu hatalı durumu yetkililere bildirmedi. Dahası Epstein'in hücresinde intiharda kullanılabilecek birçok eşya vardı. (Uyku apnesi nedeniyle kullandığı solunum cihazının uzun kablosu gibi.) Ama gardiyanların ikisi de bu meseleyi çözmek için bir girişimde bulunmadı.
Üçüncü olarak da Epstein ölü bulunduktan sonra Thomas ve Noel olay yerinin dokunulmazlığını korumak için hiçbir şey yapmadı. İçeri girenlerin ya da dışarı çıkanların kaydı tutulmadı. İki gardiyan da standart protokole aykırı olan bu duruma değinmedi.
Thomas ve Noel hakkındaki suçlamalar Aralık 2021'de düşürüldü. Savcılar ikilinin soruşturmadan muafiyet sözleşmesine uygun hareket ettiğini belirtti.
SORU İŞARETİ 2: ZİYARETÇİ LİSTESİ
Başta New York Times'ın yukarıda bahsettiğimiz haberi olmak üzere çeşitli kaynakların aktardığına göre, Epstein son günlerinde neredeyse sürekli dört avukattan oluşan savunma ekibiyle birlikte zaman geçiriyordu. O yüzden bir toplantı odası kendisine tahsis edilmişti. Hatta bu avukatlardan ikisi Epstein'in ölmeden iki gün önce imzaladığı vasiyetnamesine tanıklık da etmişti.
Epstein'in başka ziyaretçisi olup olmadığı belli değil. Ölümünden bir hafta sonra, çeşitli medya kuruluşları Epstein'in bu dört avukat dışında genç bir kadınla sık sık görüştüğünü yazdı. Bu kadının Epstein'i temsil eden şirketlerden birinde çalışıyor olabileceği iddia edildi.
Kadının kimliği ve Epstein'le yaptığı toplantıların içeriği halen bir sır. Epstein'in eski avukatları ve cezaevi yetkilileri, bu konuda ve cezaevi sürecinin diğer detayları konusundaki sorulara yanıt vermeyi reddediyor.
SORU İŞARETİ 3: HÜCRE
Epstein öldüğü sırada hücresindeki koşulları bilmemiz neredeyse imkânsız. Çünkü gardiyanlar Epstein'in cansız bedenini hücreden alıp yakınlardaki bir hastaneye nakletti. O esnada hücreye başka görevliler girdi ve içerideki eşyaların yerlerinde ve durumlarında değişiklikler yaşandı. Dolayısıyla hücreden alınan ya da hücreye sonradan getirilen bir eşya olup olmadığını tahmin etmek mümkün değil.
Hücrenin kendisi de olası açıklamaları sınırlandıran özelliklere sahip. Örneğin o geceye ait güvenlik kamerası görüntülerinden bir kısmının silinmiş olmasına karşın, Epstein'in hücresinin bulunduğu bloğa ulaşmayı sağlayan tek kapıdan kimsenin geçmediğini kesinlikle söylemek mümkün. Dışarıdan birinin pencere gibi alternatif bir yolla hücreye ulaştığına dair de hiç delil yok.
Bu tablo olasılıkları üçe indiriyor: Birincisi Epstein'in intihar etmiş olması. İkincisi aynı blokta kalan bir başka mahkûmun kendi hücresinden kaçıp Epstein'in hücresine girmesi, cinayeti işleyip intihar süsü verdikten sonra kimseye görünmeden kendi hücresine dönmesi.
Üçüncü ihtimal ise Epstein'in bilinmeyen bir üçüncü şahıs tarafından, müfettişlerin belirleyemediği ya da henüz anlayamadığı bir şekilde öldürülmesi. Bu kulağa çok saçma geliyor ancak normal koşullarda diğer senaryoların da yaşanmış olması mümkün değil. Çünkü Metropolitan Cezaevi'nin geneli, özellikle de Epstein'in kaldığı denetimli bölüm, hücrelerin düzeninden yatakların şekline ve mahkûmların giysilerine kadar, kişilerin kendilerine zarar vermelerini ve intihar etmelerini önleyecek şekilde tasarlanmış. Hal böyle olunca, ölen kim olursa olsun intihara şüpheyle yaklaşmak gerekiyor.
SORU İŞARETİ 4: EL YAZISIYLA YAZILMIŞ NOT
60 Minutes programı 2019 yılında Epstein'in hücresinde çekilmiş çeşitli fotoğraflar yayınladı. Bunlardan biri Epstein'in elinden çıkmış gibi görünen bir notun fotoğrafıydı. Notta şöyle deniyordu:
[İsim buzlanmış] beni 1 saat boyunca kilitli bir duş kabininde tuttu.
Noel bana yanık yemek yolladı.
Kocaman böcekler ellerimin üzerinde dolanıyor.
HİÇ EĞLENCELİ DEĞİL!!
Bu notun kaynağı ve bağlamı belli değil. 60 Minutes'e fotoğrafı isimsiz bir kaynak ulaştırdığı biliniyor. Ancak o kaynağın da çok fazla şey bilmediğine inanılıyor.
Notun içeriğine gelirsek, özellikle iki detay dikkat çekici. Bunlardan biri ilk satırdaki buzlanmış isim. 60 Minutes o ismin neden buzlandığını açıklamadı ancak söz konusu kişinin bir cezaevi çalışanı olduğu tahmin ediliyor. İsmi gizleyenin fotoğrafın ilk kaynağı mı yoksa 60 Minutes muhabirleri mi olduğu da belli değil. (Sosyal medyada fotoğrafın buzlanmamış versiyonu da dolanıyor. Kaynağı bilinmeyen o görselde ismi geçen kişinin kim olduğu da anlaşılabilmiş değil.)
İkinci detay ise üçüncü satır, yani böcekler. Bu cümleyi iki şekilde okumak mümkün. Birincisi Epstein'in hücresinde gerçekten böcekler dolaşıyor olabilir. Nitekim Metropolitan Cezaevi hamam böcekleri ve fareleriyle ünlü. Ancak daha farklı bir okuma da yapılabilir. Çeşitli uyuşturucu maddelerin etkisinde olan insanların derilerinin üstünde ve altında böcekler gezdiğine ilişkin halüsinasyonlar gördüğü biliniyor. Yani Epstein bu cümleleri yazdığında herhangi bir maddenin etkisinde olabilir.
Hangisi geçerli olursa olsun, notun 23 Temmuz'da başlayan tutarsız ve açıklanamayan olaylar silsilesinin bir parçası olduğu söylenebilir.
Yukarıda belirttiğimiz üzere Epstein neredeyse her gün avukatlarıyla görüşüyor ve mahkemeden kendi lehine bir sonuç çıkacağına dair iyimserliğini hiç kaybetmiyordu. Avukatlarına kendine zarar verme niyetinde olduğuna dair bir işaret vermemişti. Dahası kendi geliştirdiği bir sistemle cezaevindeki diğer mahkûmları cezaevi kantini aracılığıyla adeta maaşa bağlamıştı.
Epstein'in cezaevi koşullarını kendi istediği gibi şekillendirme becerisi, bu notun diline hiç uymuyor. Basit bir dil kullanması, kısaltmalar yapması Epstein'in notu zorlama altında yazmış olabileceğine işaret ediyor.
SORU İŞARETİ 5: DİL KEMİĞİ
Epstein'in erkek kardeşi tarafından delilleri incelemesi için tutulan New York City eski Adli Tabibi Michael Baden, yaptığı açıklamalarda hep aynı noktaya vurgu yapıyordu: Epstein'in dil kemiğindeki kırıklar intihardan ziyade boğulmaya işaret ediyordu.
Hiyoid de denen dil kemiği insanlarda çenenin altında ve arkasında bulunan U şeklinde bir kemik. Bu kemik adli bilimler bağlamında oldukça önemli çünkü hiyoid kırıkları çoğu zaman intiharla değil boğularak öldürülmeyle özdeşleştiriliyor. Yine de intiharla ölen kişilerde de hiyoid kırıklarının görüldüğü vakalar mevcut. Dolayısıyla sadece bu kemiğe bakarak çok fazla şey söylemek mümkün değil.
Epstein'in otopsisinde, resmi anlatıyla çelişen başka bazı detaylar da ortaya çıktı. Örneğin Epstein'in boynunda açık kesikler vardı ama hücresinde bulunan çarşaflarda kan lekesine rastlanmadı. Dahası yukarıda da dediğimiz gibi solunum cihazının kablosu çarşaflardan yapılmış bir urgana kıyasla daha kolay bir intihar aracı olabilirdi.
Ne var ki bu detayların hiçbiri, var olduğu düşünülen katilin Epstein'in hücresine nasıl girebildiği sorusunu yanıtlamaya yetmiyor. Özetle dil kemiği ancak birilerinin Epstein'in hücresine girdiğinin doğrulandığı durumda önemli olabilir. Elde böyle bir müdahaleye ilişkin kanıt olmadığından, kemik de önemini kaybediyor.
Yüksek güvenlikli bir cezaevinde bir intihar yaşanması üstelik ölen kişinin bu kadar tanınmış bir mahkûm olması başlı başına bir skandal olarak görüldü.
Yüksek güvenlikli bir cezaevinde bir intihar yaşanması üstelik ölen kişinin bu kadar tanınmış bir mahkûm olması başlı başına bir skandal olarak görüldü.
SORU İŞARETİ 6: KAYIP GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜLERİ
Epstein'in ölümüyle ilgili en tuhaf ve açıklanamayan noktalardan biri de hücresinin dışındaki iki güvenlik kamerasının arıza yapması ve 9 Ağustos'u 10 Ağustos'a bağlayan gece çekilen görüntülerin bir kısmının silinmesiydi.
Bu olay özellikle kafa karıştırıcı çünkü cezaevinden yapılan ilk açıklamada hem Epstein'in intihar ettiği söylenen 23 Temmuz tarihindeki görüntülerin hem de 10 Ağustos'taki görüntülerin kayıp olduğu belirtildi. Federal görevliler 23 Temmuz görüntülerini bulmayı bir şekilde başardı ancak 10 Ağustos'a dair video ortaya çıkmadı.
Arızanın ne olduğu da net değil. Sistemde görüntülerin kaybına neyin yol açtığına dair kesin bir açıklama yapılmadı. Görüntüleri biri kasten mi sildi, bu yetki kimin elindeydi gibi soruların yanıtları da bilinmiyor. Dahası aynı geceden başka görüntülerin de kaybolup kaybolmadığı konusunda net bir bilgi bulunmuyor.