Güncelleme Tarihi:
Dünya günlerdir Elon Musk'ın Twitter'ı satın almasına odaklanmış durumda. 44 milyar dolar değerindeki satışa dair prensipte anlaşma sağlandı ancak devir işlemleri henüz tamamlanmış değil. Ne var ki ilk günden beri içerik moderasyon politikalarını değiştirmeyi planladığını söyleyen Musk, şimdiden bu yönde harekete geçmiş durumda.
Musk'ın geçtiğimiz salı günü yaptığı bir paylaşım, bu bağlamda çok dikkat çekti. Twitter'ın hukuk ekibinin başındaki isim olan Vijaya Gadde'nin geçmişte aldığı moderasyon kararlarını "fazlasıyla uygunsuz olduğu çok açık" sözleriyle eleştiren Musk daha sonra da Gadde'yle dalga geçen bir paylaşımda bulundu. Sonrasında Gadde, binlerce Twitter kullanıcısının benzer tacizlerine hedef oldu.
Musk'ın bu tweet'i, Twitter'ın karmaşık içerik moderasyon politikalarını oluşturup uygulayan çalışanlara yaklaşan tehlikeyi hatırlatan bir kehanet etkisi yaptı. Zira Twitter çalışanları, Musk'ın vizyonunun şirketi yeniden başladığı noktaya taşıyacağına ve son 10 yılın sil baştan yaşanmasına yol açacağına inanıyor.
Kuralları koyan Twitter yöneticileri, bir zamanlar, ifade özgürlüğü konusunda Musk'la paralel görüşler benimsediklerini yadsımıyor. Gerçekten de bir dönem, Twitter'ın moderasyon politikalarının yerel yasaları yansıtmakla sınırlı olması gerektiği görüşü hakimdi. Ancak 10 yıldan fazla süre boyunca tanık olunan şiddet, taciz ve seçim hilesi vakaları, yöneticilerin fikirlerini değiştirmelerine neden oldu. Bugün hem Twitter'da hem de birçok başka sosyal medya şirketinde yöneticiler, içerik moderasyon politikalarını, konuşma özgürlüğünü koruyan en temel unsur olarak görüyor.
Bu noktada sorulması gereken soru şu: Musk da Twitter'ın en karanlık köşeleriyle karşı karşıya kaldığı noktada fikrini değiştirecek mi?
— Elon Musk (@elonmusk) April 27, 2022
MUSK'A SORULAR HAZIRLADILAR
New York Times'a konuşan Twitter çalışanları, Musk'a sormayı umdukları birçok soruyu, bir liste haline getirdiklerini söyledi. Listede, yer alan sorulardan biri, "Twitter'da daha fazla 'ifade özgürlüğü' ve daha az moderasyon istediğini söylediniz. Bu, pratikte ne anlama gelecek?" şeklinde.
Bir diğer çalışan ise şunu soruyor: "Bazı kişiler ifade özgürlüğünü savunan argümanlarınızı, tacize kapıyı yeniden açma arzusu olarak yorumluyor. Bu doğru mu? Eğer değilse hem ifade özgürlüğünü artırıp hem de tacizi içeri sokmamanın yollarına dair fikriniz var mı?"
Satış söylentilerinin çıktığı günden beri uzmanlar Musk'ın planlarının hatalı olduğuna dair uyarılarda bulunuyor. Ancak Musk'ın fikrini değiştirdiğini söylemek güç. Nitekim salı günü paylaştığı, "İfade özgürlüğünden korkanların verdiği aşırı tepki her şeyi anlatıyor" tweet'i de buna işaret ediyor.
Musk bu tweet'in ardından, Yukarıda da dediğimiz gibi, Twitter'ın üst düzey hukukçuları Gadde ve Jim Baker'ın çalışmalarını eleştiren paylaşımlar yaptı. 10 yılı aşkın zamandır Twitter'ın içerik politikası ekibini yönetmekte olan Gadde, Donald Trump'ın hesabının engellenmesi gibi birçok zorlu moderasyon kararında oynadığı rollerle tanınıyor. Daha önce FBI'ın hukuk biriminde çalışmış olan Baker ise Twitter'a 2020 yılında katıldı.
Twitter CEO'su Parag Agrawal ise eleştirilere doğrudan yanıt vermedi ancak yazdığı tweet'te, "Bütün bu gürültüye rağmen odaklarını ve önceliklerini kaybetmeden çalışmaya devam eden ekibimizle gurur duyuyorum" yazdı.
Twitter çalışanları 2 Ekim 2022'de Brezilya'da 8 Kasım 2022'de de ABD'de yapılacak ulusal seçimlerle ilgili tweet'lerin nasıl yönetileceği konusunda hazırlık yapmaya çoktan başladı. Ancak kaynaklar, son dönemde Musk'ın tweet'lerinden etkilenen birçok Twitter çalışanının "Acaba moderasyonu bıraksak mı?" tereddüdünü yaşadığını belirtiyor. Dolayısıyla Agarwal'ın bu tweet'i çalışanlara üstü kapalı bir "İşinize devam edin" mesajı da içeriyor.
MUSK BU KURALLARIN NEDEN KONDUĞUNU YA ANLAMIYOR YA DA UMURSAMIYOR
Twitter'ın ve diğer sosyal medya şirketlerinin çalışanları, Musk'ın, Twitter'ın içerik moderasyonuna ilişkin yaklaşımını ve bu kuralların konmasına neden olan sorunları anlayamadığını ya da bunların hiçbirini umursamadığını söylüyor. Diğer yandan Musk'ın gündeme getirdiği otomatik hesapların etiketlenmesi gibi bazı öneriler, o şirkete talip olduğunu açıklamadan önce de gündeme alınmış başlıklardı.
California Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. David Kaye, "Musk, özünde, kural koyucu ve ifade hakemi pozisyonlarını satın alıyor" dedi. Geçmişte ifade özgürlüğü konularında Birleşmiş Milletler'le birlikte çalışmalar da yürütmüş olan Kaye, "Bu durum geçmişte bu pozisyonda bulunan herkes için gerçekten endişe verici oldu" ifadelerini kullandı.
Twitter'ın küçük bir start-up olduğu dönemde benimsediği felsefe tek cümleyle özetlenebilecek kadar basitti: Bırakın tweet'ler aksın. Bu bağlamda Twitter'ın platform üzerinde yaşanan diyaloğa dair müdahalesi çok sınırlıydı.
Twitter'ın kurucuları bu felsefeyi Google'ın sahibi olduğu blog platformu Blogger'dan devşirmişti. O yıllarda Twitter'da çalışmış üç kişinin ifade ettiği üzere, birçoğu geçmişte Blogger'ın kuruluşunda da yer almış Twitter kurucuları, uygunsuz içeriklerin diğer kullanıcılar tarafından gönderilecek karşıt tweet'ler arasında boğulacağına inanıyordu.
Twitter'ın kurucusu ekibinde ve yönetim kurulunda yer almış isimlerden Jason Goldman, "Ciddi boyutta idealist hevesler söz konusu. 'İnsanlar burayı bir öz ifade platformu olarak benimserse inanılmaz şeyler olur' diye düşünülüyor. Bu misyon çok değerli ama olan kötü şeyleri birer 'bug' olarak görüp hafife almanıza neden oluyor" ifadelerini kullandı.
İDEALİST HAYALLER 2014 YILINDA YAŞANANLARLA YIKILDI
O yıllarda Twitter, sadece spam içeren veya ABD'nin çocuk istismarıyla ve diğer büyük suçlarla ilgili yasalarını ihlal eden içerikleri kaldırıyordu. 2008 yılında Twitter 25'inci çalışanı olan Del Harvey'i işe aldı. Harvey, tam zamanlı içerik moderasyonundan sorumlu ilk Twitter personeliydi. 2010 yılında Arap Baharı protestolarının başlamasıyla, Twitter aktivistlerin seslerini tüm dünyaya duyurdukları bir megafon haline gelirken birçok çalışanın "Sonuçta iyi söz kazanır" düsturuna olan inancını tazeledi.
Ancak 2014 yılında yaşanan bir olay Twitter'ın nasıl bir taciz aracı olarak kullanılabileceğini en korkunç haliyle gözler önüne serdi. "Gamergate" olarak hafızalarda yer eden olayda, oyun endüstrisindeki kadınlar, tecavüz ve ölüm tehditlerini de içeren korkunç bir internet tacizi kampanyasının hedefi olmuştu.
2019 yılına kadar Twitter'ın kamu politikalarından sorumlu küresel direktörü olarak görev yapan Colin Crowell, "İstismara ve tacize karşı kural koyulmazsa, bazı kişiler zorbalıkla sessizliğe itilme riskiyle karşı karşıya kalır. O zamanda onların seslerinden, bakış açılarından, özgür ifadelerinden faydalanamazsınız" diye konuştu.
Gamergate'in ardından Twitter moderasyon politikalarının kapsamını genişletmeye başladı. Ancak yeni tehditler peşi sıra geldi. Eylül 2016'da Rusya merkezli trol tarlasının sessiz sedasız 2700 adet sahte Twitter profili oluşturdu ve bu profilleri Trump ile Hillary Clinton arasında yaklaşmakta olan seçimlere ilişkin nifak tohumları ekmek için kullandı.
Gamergate saldırılarının hedefi olan yazılımcılardan Brianna Wu, sonraki süreçte, Twitter'la birlikte çalışarak kadın düşmanlığını, şiddeti ve dezenformasyonu platformdan temizleyecek araçlar geliştirilmesine yardımcı oldu. Bugün Musk'ın hayalindeki Twitter'a dair korkularını dile getirenlerin başında da o geliyor. New York Times'a konuşan Wu, "Bence Twitter gittikçe her kafadan bir ses çıkan bir ortama dönüşecek" dedi. Liberal eğilimli bir araştırma kuruluşu olan Amerika İçin Medya Önemlidir'in başkanı Angelo Carusone ise Twitter'ın geleceğini kural ilhalleri nedeniyle siteyi kullanmaları engellenmiş muhafazakârların sevincinden okumanın mümkün olduğunu belirtti. Bu kişiler arasında Steve Bannon, Temsilciler Meclisi üyesi Marjorie Taylor Green, Infowars isimli yayıncı kuruluş, QAnon'un önde gelen isimlerinden "Clandestine" gibi birçok hesap bulunuyor.
#METOO VE SEÇİMLERE İLGİLİ TARTIŞMALAR DA ÇOK ETKİLİ OLDU
Sahte profiller, faaliyetlerini aylar boyunca fark edilmeden yürütürken tacizle ilgili suçlamalar da devam etti. 2017'de dönemin CEO'su Jack Dorsey, içerik politikalarının uygulanmasının şirketin bir numaralı önceliği olacağını ilan etti. Birkaç ay sonra başlayan #MeToo hareketi sırasında kadınlar Twitter'ı boykot edince Dorsey, şirketin "halen yeterince şey yapmadığını" belirten bir paylaşım yaptı. Dorsey bu itirafına ek olarak Twitter'da paylaşılması yasaklanan içerikler listesini de duyurdu: Fotoğraftaki kişinin rızası olmadan paylaşılmış çıplak fotoğraflar, nefret sembolleri ve şiddeti öven tweet'ler yasaklandı.
Bir sonraki yıl, Twitter yaklaşan seçimlerde yalan bilginin yayılmasını önlemeyi amaçlayan yeni politikalarını devreye aldı. Bu bağlamda seçmeni oy vermemeye yönlendiren ya da oy verme süreçleri konusunda yanlış yönlendiren tweet'ler yasaklandı. Dorsey, her türlü siyasi reklama yasak getirdi ancak zorlu moderasyon kararlarını çoğunlukla Gadde'ye bıraktı.
Twitter ayrıca tweet sayısını azaltmadan takipçileri bilgilendirmeyi sağlayan bir strateji geliştirdi. Seçimler hakkında yalan ve yanlış bilgiler içeren tweet'lere belli etiketler eklendi ve bu tweet'lerin platform üzerindeki yayılma hızına sınırlama getirildi.
2020'de ABD'de yapılan başkanlık seçimlerine hazırlık sürecinde Twitter, "deepfake" denen manipüle edilmiş videoları yasakları ve kullanıcıların hack'leme operasyonlarıyla elde edilmiş içerikleri paylaşmasını yasakladı.
HUNTER BIDEN'IN E-POSTALARIYLA İLGİLİ TARTIŞMA UNUTULMADI
Bu politikanın en büyük sınavı New York Post gazetesinin bir haberi üzerinden yaşandı. Haberde şu an başkan olan Joe Biden'ın oğlu Hunter'ın diz üstü bilgisayarından alınmış bazı e-postaların içeriklerine yer verilmişti. Bu e-postaların bir "hack'le ve sızdır" operasyonuyla elde edildiği korkusuyla Twitter, haberin paylaşımını engelledi.
Dorsey, karara destek vermediğini açık açık dile getirdi. Birkaç gün sonra Gadde bir açıklama yaparak söz konusu politikanın değiştiğini ve New York Post'un haberinin tweet'lerde görünmesine izin verileceğini bildirdi.
Bu olay muhafazakârların Twitter'a yönelik eleştirilerinin de temeline oturdu ve Musk'ın Gadde'yle ilgili tweet'lerinde de öne çıktı.
Musk, Twitter'ı, sadece yasadışı içeriklerin kaldırıldığı eski günlerine döndürmek istediğini belirterek, "Yasanın çok ötesine geçen sansüre karşıyım" diye yazdı.
AVRUPA'DA İŞLER BAMBAŞKA ŞEKİLDE YÜRÜYOR
Diğer yandan Musk'ın planları Avrupa'da hukuksal problemlerle karşılaşmasına da neden olabilir. Geçtiğimiz hafta cumartesi günü, Avrupa Parlamentosu, Dijital Hizmetler Yasası'nın son hali üzerinde uzlaşma sağlandığını duyurdu. Söz konusu yasa Twitter gibi sosyal medya platformlarının nefret suçu, yanlış bilgi ve yasadışı içerik üzerinde şu ankinden de sıkı kontroller uygulamasını gerektiriyor.
Yeni yasa ile Avrupa Birliği (AB) genelinde 45 milyondan fazla kullanıcısı bulunan Twitter dahil sosyal medya şirketlerine, her yıl, platformları üzerinde zararlı içeriğin yayılmasına ilişkin risk değerlendirmesi yapma zorunluluğu geldi. Eğer bu değerlendirmeler yeterli bulunmazsa, şirketlere küresel cirolarının yüzde 6'sına varan para cezaları verilebilecek. İhlallerin tekrarlanması durumunda platformlara AB'den erişim engellenecek.
Bütün dünya Musk'ın Twitter'ı aldığına kesin gözüyle bakıyor ama Washington Post'a göre halen işlerin tersine dönme ihtimali var. Gazeteye göre burada beş faktör etkili. Bunların başında Twitter'ın hisse değerinin anlaşılan fiyat olan 54,20 doların çok altına inmiş olması geliyor. İkinci faktör ise Tesla hisselerinin değeri. Zira Musk Twitter için yaklaşık 24 milyar dolarlık kredi kullandı ve buna teminat olarak Tesla hisselerini gösterdi. Ancak alımın açıklanmasıyla Tesla borsada hızla gerilemeye başladı. Zira yatırımcılar Musk'ın Twitter uğruna Tesla'yı kurban ettiğini düşünüyor. Üçüncü faktör Musk'ın tweet'leri... Twitter'la vardığı anlama kapsamında Musk'ın paylaşımlarının "şirketi ya da temsilcilerini yermemesi" maddesi bulunuyor. Ama burada tek kriter Musk'ın kendi tweet'leri. Yani bu minvalde tweet'leri yanıtlaması ya da alıntılaması anlaşmayı bozacak bir şey kabul edilmiyor. Dördüncü faktör, tarafların yaptığı anlaşmadan cayma bedelinin sadece 1 milyar dolar olması. Yani son dakikada "Almıyorum" ya da "Satmıyoruz" demenin bedeli Musk ve Twitter için oldukça düşük. Son olarak Musk'ın geçmişte zaman zaman yaptığı büyük açıklamaların ardından fikrini değiştirmiş olması da "Aynı şey burada da yaşanabilir" yorumlarına yol açıyor.
New York Times'ın "Inside Twitter, Fears Musk Will Return Platform to Its Early Troubles" ve "Those dedicated to limiting harmful posts worry about Twitter under Musk.", Washington Post'un "Five reasons the Elon Musk deal to buy Twitter could still fall apart" başlıklı haberlerinden derlenmiştir.