Güncelleme Tarihi:
Dünyanın aşı laboratuvarı" olarak nitelendirilen İsrail, Covid-19 aşılama sürecindeki başarısıyla övgü alıyor. Verilere bakarsak, 6 Mayıs itibarıyla 9 milyonluk nüfusa sahip olan ülkede toplam 10,5 milyon doz aşı uygulandı. Tüm aşıları tamamlanan kişi sayısı 5 milyonu geçti. Bu da ülkenin yaklaşık yüzde 56'sının aşılandığı anlamına geliyor. Nüfusun yüzde 10'u da Covid-19'la enfekte olduktan sonra iyileşerek bağışıklık elde etti. Kısacası İsrail an itibarıyla kitle bağışıklığına en yakın ülke gibi görünüyor.
Bu görüşü son olarak ABD Başkanı Joe Biden'ın Baş Sağlık Danışmanı Dr. Anthony Fauci dile getirdi. Fauci, İsrail televizyonlarından Kanal 13'e verdiği röportajda İsrail'i iyi giden şeylerin bir prototip örneği olarak gördüğünü belirterek, "Bence İsrail, tarihi, büyüklüğü ve siyasi koşulları nedeniyle tek bir bütün halinde hareket etmeyi biliyor" diye konuştu.
Ancak bu parlak tabloda göz ardı edilen çok önemli bir nokta var, o da Filistinlilerin durumu… İsrail'de sosyal hayat normale dönerken, hemen yanı başında hâlâ aşılanmamış milyonlarca Filistinli var.
5 MİLYON FİLİSTİNLİNİN YÜZDE 3'Ü AŞILANDI
Hamas kontrolündeki Gazze Şeridi'nde 2 milyon, Filistin Yönetimi kontrolündeki Batı Şeria'da ise 3 milyon civarında Filistinli yaşıyor. Batı Şeria ayrıca İsrail yerleşimlerinin bulunduğu bölgeleri de kapsıyor.
Aşılanan İsraillilerin oranı yukarıda da dediğimiz gibi neredeyse yüzde 60'a ulaşırken, Filistinlilerde bu oran sadece yüzde 3,6. İki doz aşısını da olan Filistinlilerin oranı ise sadece yüzde 1. Burada dünyanın birçok yerinde olduğu gibi insanların olası yan etkileri nedeniyle aşıya duyduğu güvensizlik de etkili ancak asıl problem aşı tedariğindeki yetersizlik.
Filistin toprakları Birleşmiş Milletler öncülüğünde başlatılan COVAX aşı transfer programı kapsamındaki yerlerden. COVAX desteği ile Filistin'e iki ay içinde toplam 133 bin dozdan fazla aşı gönderildi.
Son olarak 72 bin dozluk ikinci parti aşılar 20 Nisan'da bölgeye ulaştı. Bunların 28 bin 800 dozunun Gazze Şeridi'ne 43 bin 200 dozunun ise Batı Şeria'ya gönderileceği bilgisi haberlerde yer aldı. Bunun dışında, Batı Şeria'ya Çin 100 bin doz, Rusya'nın 58 bin doz aşı bağışladı. İsrail de Filistinli sağlık çalışanlarında kullanılmak üzere 5 bin doz Moderna ve 200 doz Pfizer aşısını bölgeye gönderdi.
Gazze Şeridi'ne ise COVAX aşılarının yanında Birleşik Arap Emirlikleri'nden 60 bin doz Sputnik V aşısı ve Filistin yönetiminden 1000 doz Sputnik V aşısı gönderildi. Son olarak dün, Anadolu Ajansı Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarına dayandırdığı haberinde halihazırda elde yaklaşık 110 bin 400 doz aşı bulunduğunu Gazze'de aşı yapılması gereken nüfusun ise 1 milyon 200 bin olduğunu bildirdi.
Aşılanan Filistinlilerin önemli bir kısmını da İsrail'de çalışma izni olan 107 bin kişilik grup oluşturuyor. Bu kişiler iş yerlerinde İsraillilerle sık temasta oldukları için İsrail hükümeti tarafından Mart ayından itibaren aşılanmaya başladı.
İKİNCİ HATTA ÜÇÜNCÜ DALGA KONUŞULUYOR
Ancak bu girişimler Filistinlilerin koronavirüsü kontrol altına alabilmesi için yeterli değil. Our World In Data'nın verilerine göre bugüne kadar yaklaşık 300 bin vakanın görüldüğü Filistin'de Nisan ayı pandeminin zirveye ulaştığı dönem oldu. 9 Nisan'da 2884 vakayla kendi rekorunu kıran Filistin toprakları, şu an günlük 1000 yeni vakayla seyrediyor.
İşin iç acıtan insani boyutu bir yana, İsrail basınında görüşlerine yer verilen birçok uzman Filistinliler aşılanmadığı müddetçe kitle bağışıklığına ulaşılmasının mümkün olmadığını belirtiyor.
Dahası İsrail topraklarıyla Filistin toprakları arasındaki güvenlik duvarına rağmen, bölge epidemiyolojik anlamda tek bir birim olarak kabul edildiğinden, İsrail'in virüsü kontrol altına almış olması tek başına pek anlam ifade etmiyor. Örneğin, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin seyahat uyarılarında "Batı Şeria ve Gazze dahil İsrail" ifadesi yer alırken, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın tehlikeli ülkeler listesinde İsrail halen "Dördüncü Seviye: Seyahat Etmeyin" başlığı altındaki ülkeler arasında çok tehlikeli kategoride sayılıyor.
Bu noktaya dikkat çeken birçok İsrailli uzman da hükümete Filistin'deki aşı kampanyalarına acil destek verilmesi yönünde çağrılarda bulunuyor. Örneğin İsrail'in bir önceki Sağlık Bakanlığı Genel Direktörü Moşe Bar Siman-Tov, daha Ocak ayında Times of Israel'e yaptığı açıklamada, "Mesaj net: Biz tek bir epidemiyolojik birimiz. Elimizden geldiğince onlara bu sorunu çözmeleri için yardım etmek zorundayız" demişti.
İSRAİL'İN SORUMLULUĞU VAR MI YOK MU?
Nisan başında uluslararası insan hakları örgütü Amnesty International tarafından yayımlanan raporda da İsrail'in aşılamadaki sorumluluğuna dikkat çekildi. Times of Israel'ın aktardığı raporda, İsrail'in Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri aşılamamasının "bir işgalci güç olarak uluslararası hukuktan doğan sorumluluklarını açıkça ihlal ettiği" belirtildi.
Ancak İsrail'deki sivil toplum kuruluşlarının çağrıları, üst düzey sağlık yetkililerinin uyarıları ve ülkenin en yüksek mahkemesine sunulan bir dilekçeye rağmen, hükümet Filistinlileri aşılama kapsamına almayı kabul etmiş değil.
Filistin Sağlık Bakanlığı üst düzey yetkililerinden Omar Najar, Nisan ay ortalarında PBS NewsHour programına yaptığı açıklamada, bölgede aşı kıtlığı yaşandığını belirterek, "Uluslararası hukuk bağlamında İsrail aşılamadan sorumlu" diye konuştu.
İsrail hükümeti ise Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat ile dönemin İsrail Başbakanı İzak Rabin tarafından 1993 yılında imzalanan Oslo Anlaşmaları'ndaki maddeler doğrultusunda, Filistinlilerin aşılanmasının bölgeyi yöneten siyasi otoritelerin sorumluluğunda olduğunu belirtiyor.
İsrail Sağlık Bakanı Yuli Edelstein, yine PBS NewsHour'da, "Filistinlilerin kendi sağlık bakanlığı var ve aşıları düşünmeye 6 ay hatta 8 ay önce başlamalıydılar. Onları engelleyen yoktu" ifadelerini kullandı.
İSRAİL BASINININ DA GÜNDEMİNDE
İsrail kamuoyu da bu konuda ikiye bölünmüş durumda.
Ülke basınında son dönemde Filistinlilerin aşılanması konusu sık sık gündeme geliyor. Örneğin liberal duruşuyla bilinen Haaretz gazetesinin köşe yazarlarından Ronny Linder'ın 2 Mayıs tarihli yazısının başlığı çok net: "Dünyanın en fazla aşılanan ülkesi İsrail'in elindeki saatli bomba."
Linder, yazıda İsrail'in aşı verilerinin etkileyici olduğunu ancak, Batı Şeria'daki Filistinliler aşılanmadığı müddetçe çok büyük bir bedel ödeneceğini belirtiyor.
Aynı gazetenin 30 Nisan tarihli başyazısının başlığında da "Filistinliler pandemiyle korunmasız bir biçimde yüzleşirken, İsrail'in aşılama oranlarının bir değeri yok" deniyor. Yazıda İsrail'in ahlaki ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmenin yanı sıra salgının gereklilikleri bağlamında da Filistinlileri aşılaması gerektiği belirtilerek şu ifadeler kullanılıyor:
"Filistinlilerin yasal ve yasa dışı giriş çıkışları ve yüz binlerce yerleşimcinin Filistinli komşularıyla temasları sonucu Yeşil Çizgi çoktan bulanıklaştı. Bu koşullar altında İsrail'in çalışma izniyle sınırdan içeri giren ya da yerleşimlerde yaşayanlar hariç Filistinlileri aşılamayı reddetmesi sadece adaletsizlik değil aynı zamanda aptallık."
Yazıda ayrıca Gazze Şeridi'nde ikinci, Batı Şeria'da ise üçüncü dalganın etkisinin iyiden iyiye hissedildiği, hastanelerin ağır yükün altında ezildiği ama Filistin Yönetimi'nin elinde aşı olmadığı belirtilerek, "İsrail'in kullanmadığı çok fazla aşısı var, buna kullanmayı düşünmediği 10 milyon dozluk AstraZeneca aşıları da dahil. Nasıl olur da bunları Filistinlilere vermeyiz?" sorusu yöneltiliyor.
10 MİLYON DOZ ÇÖPE Mİ GİTSİN?
10 milyon dozluk AstraZeneca aşısı konusu oldukça kritik…
Kasım 2020'de aşı henüz deneme aşamasındayken, İsrail hükümeti AstraZeneca'ya 10 milyon dozluk bir sipariş verdi. Bu aşılar henüz İsrail'e ulaşmış değil ancak sipariş geçerliliğini koruyor ve milyonlarca dozun yakında ülkeye ulaşacağı tahmin ediliyor.
Diğer yandan aradan geçen zamanda hem Pfizer/BioNTech ve Moderna gibi mRNA aşılarıyla elde edilen başarı hem de AstraZeneca'nın yan etkileriyle ilgili tartışmalar sonucu, İsrailli yetkililer bu aşıları kullanmaktan vazgeçti.
Ülkede koronavirüsle mücadelede en yetkili isim olan Nachman Ash, geçtiğimiz günlerde aşıları başka ülkelere yönlendirebileceklerini, hatta çöpe atabileceklerini açıkladı. İsrail Ordu Radyosu ise şirket yetkilileriyle iptal müzakerelerinin sürdüğünü ancak AstraZeneca'nın bu ihtimale sıcak bakmadığını duyurdu.
Times of Israel'da 5 Mayıs'ta Lazar Berman imzasıyla yayımlanan analizde de AstraZeneca aşılarının akıbetiyle ilgili soruya yanıt aranıyor: "İsrail milyonlarca doz aşıyı çöpe atabilir. Neden aşıları çöpe atmak yerine Filistin Yönetimi'ne vermiyor?"
FİLİSTİNLİLERE DESTEK VERMEK İSRAİL'E YARIYOR
Analizde aşıları İsrail'in kullanılmayan aşılarının Filistin'le paylaşılmasının iki taraf için de bir kazanım olacağını vurgulayan yazar, virüsün kontrol altına alınmasından İsrail'in ekonomik toparlanmasına ve uluslararası kamuoyunun gözündeki imajını düzeltmesine birçok faydayı sıralıyor.
"Tabii Filistinlilerin pandemiyle savaşmasına yardım etmenin bir de saf insani sebepleri var" diyen Berman, AstraZeneca aşılarının Filistin Yönetimi'ne gönderilmesinin İsrailli vergi mükelleflerine bir maliyeti olmadığının da altını çiziyor. Bununla birlikte Berman, Oslo Anlaşmaları'nın oluşturduğu hukuki engelin yanı sıra aşıların Filistinlilerle paylaşılmasına karşı çıkan çok sayıda İsrailli bulunduğunu da ifade ediyor.
Berman'ın altını çizdiği bir diğer nokta da Filistin topraklarındaki yetersiz altyapı sonucu özellikle Pfizer/BioNTech aşılarının saklanması ve taşınmasıyla ilgili doğabilecek sorunlar. Berman, İsrail'in sınır bölgelerinde İsrailli ve Filistinli sağlık çalışanlarının birlikte görev yaptıkları aşılama merkezleri açarak lojistik sorunların önüne geçilebilmesi seçeneğini de ortaya atıyor.
HÜKÜMET DEĞİŞİKLİĞİ FARK YARATIR MI?
Diğer yandan İsrail bir siyasi krizin içinde. Geçtiğimiz günlerde yapılan seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin'den hükümeti kurma görevini alan Binyamin Netanyahu'nun koalisyon görüşmeleri başarısız oldu.
Rivlin önümüzdeki günlerde görevi başka bir parti liderine verecek ve süreç yeniden başlayacak. Buradan çıkacak sonuç İsrail hükümetinin Filistinlilerin aşılanmasına dair duruşunda bir değişimin önünü açabilir. Ancak şimdilik Filistinliler eldeki aşılarla idare etmek zorunda gibi görünüyor.