Güncelleme Tarihi:
İKİ Almanya 3 Ekim 1990 tarihinde resmen birleştikten yaklaşık bir yıl sonra 17 Eylül 1991’de eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan Saksonya eyaletinin Hoyerswerda kentinde, ‘sosyalist kardeş’ Vietnam’dan gelen satıcılar, kent merkezindeki pazar yerinde aşırı sağcı Neonazilerin saldırısına uğradı.
Vietnamlılar, canlarını kurtarmak için pazar yeri yakınlarında bulunan Vietnamlı ve Mozambikli maden işçilerinin yaşadığı yurtlara sığındı.
“Yabancılar dışarı!” sloganları atan Neonazilere çevredeki Almanlar alkış tuttu.
Neonaziler, ertesi gün de biraz ileride Romanyalı, Vietnamlı, Ganalı, Bangladeşli ve İranlı sığınmacıların yaşadığı başka bir yurda molotof kokteyli attılar.
Olaylar tam 4 gün sürdü ve polis çareyi sığınmacılar ile Vietnamlı maden işçilerini otobüslere doldurarak Frankfurt ve Berlin’e götürmekte buldu.
YİNE SIĞINMACILARI TAŞIDILAR
Yaklaşık bir yıl sonra, 22 Ağustos 1992’de de Mecklenburg-Vorpommern’e bağlı Rostock-Lichtenhagen’de, Doğu Blok ülkelerinden gelen sığınmacıların yaşadığı ‘Sonnenblumenhaus’ (Ayçiçeği Evi) ile bitişiğindeki Vietnamlı işçilerin kaldığı bina, ‘Skinheads’ (Dazlaklar) ve Almanya’nın çeşitli kesimlerinden gelen diğer Neonaziler tarafından molotof kokteyli ve yanıcı maddeli saldırıya uğradı.
Polis 500’ye yakın saldırgan ve onlara destek veren halkla baş edemeyince, ‘kurtuluşu’ yine sığınmacıları ve Vietnamlıları otobüslere doldurarak başka kentlere taşımakta buldu.
1964 yılında kurulan aşırı sağcı Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD), 1983’te kurulan ‘Die Republikaner’ (REP), 1971 yılında dernek olarak kurulan ve 1987 yılında partiye dönüşen ‘Alman Halk Birliği’ (DVU) ırkçılığı partilere taşıdı.
Her üç parti de yıllarca yabancıların ve sığınmacıların sırtından oy avcılığı yaptı.
Nazi döneminin Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) politikası peşinde giden NPD, 1968 yılındaki seçimlerde oyların yüzde 9.8’ini alarak Baden-Württemberg Eyalet Parlamentosu’na girdi.
Daha sonraki yıllarda 5 eyalette daha parlamentoya girdi.
2009 ve 2017 yıllarında NPD’nin yasaklanması için dava açıldı, ancak “Özgürlükçü demokratik hukuk devletini devre dışı bırakacak güce sahip değil” görüşünde birleşen Federal Anayasa Mahkemesi yargıçları, partinin kapatılmasına gerek görmedi.
Ve parti 2023 yılında ‘Heimat’ (Vatan-Yurt) adını aldı.
1987 yılında partiye dönüşen DVU, aynı yıl Bremen Eyalet Parlamentosu’na bir milletvekili gönderirken, 4 yıl sonra oy oranını yüzde 6.2’ye yükseltti.
Daha sonraki yıllarda Schleswig-Holstein, Saksonya-Anhalt ve Brandenburg’da da parlamentoya girdi.
Ama kalıcı olmadı ve 2010 yılında NPD ile birleşti.
Bir dönemler Bodrum’da yazlığı olduğu için “Bodrumlu Franz” da denilen Franz Schönhuber’in liderliğini yaptığı REP, 1989 yılında Avrupa Parlamentosu (AP) ile Berlin Eyalet Parlamentosu’na ve 1992 yılında da Baden-Württemberg Eyalet Parlamentosu’na girdi.
Ancak REP de kalıcı olmadı ve sessizliğe gömüldü.
YILLARCA IRKÇILIK KUSTULAR
Evet...
Aşırı sağcı bu partilerin üçü de tam bir ırkçılık sergileyerek, yıllarca yabancıların, göçmenlerin ve sığınmacıların sırtından oy avcılığı yaptı.
NPD, omuzlarında torba taşıyan başörtülü kadınların yer aldığı “Gute Heimreise” (Ülkenize iyi yolculuklar), uçan halı üzerinde sığınmacıların bulunduğu “Guten Heimflug” (Ülkenize iyi uçuşlar), Yahudilere gaz odalarında girişilen katliamları kastederek motora binmiş NPD’li politikacı Udo Voigt fotoğraflı “Gas geben” (Gazla) yazılı afişlerle seçim kampanyası sürdürdü.
Yani yıllarca ırkçılık kustu.
*
İşte sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) Karlsruhe Teşkilatı, hafta başında üzerinde QR kodu bulunan ve “Sınır dışı bileti-Tek yön” yazılı el ilanlarını ağırlıklı olarak yabancıların posta kutularına bıraktı.
Tabii AfD Eş Başkanı ve partinin başbakan adayı Alice Weidel de Alman vatandaşı olsalar bile göçmen kökenlilerin ülkelerine geri gönderilmesi anlamına gelen ‘Remigration’ (Geri dönüş) politikasında ısrarlı olduklarını yineledi.
Almanya’da resmi verilere göre şu anda 500 binden fazla kalifiye elemana ihtiyaç vardır ve 2040 yılına kadar her yıl yurt dışından gelecek 280 binden fazla elemana ihtiyaç duyulacaktır.
Sağlık ve yaşlı bakım alanları göçmen kökenliler olmasa kapılarına kilit vuracaktır.
Ekonomik alanda yılda 50 milyar Euro girdi kaybı yaşanacaktır.
Yani Almanya’nın refah düzeyi altüst olacaktır.
İşte aşırı sağcı kafasızlar, sürdürdükleri yabancı düşmanlığı ve ırkçılık yüzünden göçmen kökenli nitelikli elemanların Almanya’dan uzak durduğunu, duracağını görmemektedir.
Kaldı ki, çoğu burada dünyaya gelmiş Alman vatandaşı olan 25 milyon göçmen kökenli insan yaşamaktadır bu ülkede.
Bu insanlar ‘buralıdır’...
Ama görülüyor ki, yıllar geçse de ‘beyinsiz’ aşırı sağcılarda kafalar hep aynıdır.