Güncelleme Tarihi:
MERKEL: ‘IRKÇILIK BİR ZEHİRDİR’
Almanya’nın o dönemdeki Başbakanı Angela Merkel de saldırının ardından “Bugün ülkemiz için hüzün dolu bir gün” dedi.
“Irkçılık bir zehirdir. Kin bir zehirdir. Ve bu zehir bizim toplumumuzda vardır” dedi.
Katliamın birinci yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Steinmeier, yine Hanau’daydı.
“Cumhurbaşkanı olarak tüm açık sorulara yanıtım olduğu için burada değilim. Olanların beni derinden etkilediği, devlet herkes için geçerli olan koruma, güvenlik ve özgürlük, hep birlikte barış içinde yaşama sözünü yerine getiremediği için buradayım” dedi.
Geçen yıl 19 Şubat’ta da olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Steinmeier, bugün yine Hanau’daydı.
Anma törenine katıldı, kurban yakınlarıyla buluştu.
Onlara “Sizlerin yanındayız” diyerek yalnız bırakmayacakları mesajı verdi.
*
BİZLER de “Hanau’yu, Hanauları unutmadık, unutmayacağız, asla unutturmayacağız da” diyoruz.
Ama BİZLER, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) teröristlerinin 11 Eylül 2000’de Nürnberg’de Enver Şimşek’i (38), 13 Haziran 2001’de Abdurrahim Özüdoğru’yu (49), 9 Haziran 2005’te İsmail Yaşar’ı (50), Hamburg’da 27 Haziran 2001’de Süleyman Taşköprü’yü (31), 29 Ağustos 2001’de Habil Kılıç’ı (38), Münih’te 15 Haziran 2005’te Yunanistan kökenli Theodoros Boulgarides’i (41), Rostock’ta 25 Şubat 2004’de Mehmet Turgut’u (25), Dortmund’da 4 Nisan 2006’da Mehmet Kubaşık’ı (39), Kassel’de 6 Nisan 2006’da Halit Yozgat’ı (21) ve Heilbronn’da 25 Nisan 2007’de Alman kadın polis Michele Kiesewetter’i (22) katletmelerini de unutmadık, unutmayacağız, asla unutturmayacağız da!
HİÇBİR GELİŞME KAYDEDİLMEDİ
23 Şubat 2012’de başkent Berlin’de düzenlenen NSU kurbanlarını anma töreninde Başbakan Angela Merkel, kurban yakınlarından af dilerken, “Bu cinayetlerin aydınlatılması, yardım edenleri ve arkalarında kimlerin olduğunun ortaya çıkarılması için elimizden gelen her şeyi yapacağız” sözü verdiği ve aradan yıllar geçtiği halde, hiçbir gelişme kaydedilmedi.
*
BİZLER, 1 Haziran 1981’de Ludwigsburg’da aşırı sağcılar tarafından dövülerek öldürülen Seydi Battal Koparan’ı (44), Almanya’da artan yabancı düşmanlığını protesto amacıyla Hamburg’da 26 Mayıs 1982’de kendisini yakarak intihar eden Semra Ertan’ı (25), 22 Haziran 1982’de Norderstedt’te aşırı sağcılar tarafından dövülerek öldürülen Tevfik Gürel’i (26), 24 Temmuz 1985’te Hamburg’da dazlaklar tarafından sokak ortasında öldürülen Mehmet Kaymakçı’yı (29) ve 21 Aralık 1985’te Hamburg’da 30’a yakın dazlağın saldırısına uğrayıp 3 gün sonra yaşamını yitiren Ramazan Avcı’yı (26) da unutmadık, unutmayacağız, asla unutturmayacağız da!
*
BİZLER, 17 Aralık 1988’de Schwandorf’ta Neo-Nazi bir ırkçının kundaklandığı binada can veren Osman Can (49), eşi Fatma (43) ve evlatları Mehmet’i (11), 23 Kasım 1992’de Mölln’de Neo-Nazilerin kundakladığı evlerinde yaşamlarını yitiren Bahide Arslan (51) ile torunları Ayşe Yılmaz (14) ve Yeliz Arslan’ı (10), 29 Mayıs 1993’te aşırı sağcı Alman ırkçıların Solingen’de kundakladıkları evlerinde yanarak can veren Saime Genç (4), Hülya Genç (9), Hatice Genç (18), Gürsün İnce (27) ve Gülüstan Öztürk’ü (12) ve daha birçok kundaklama kurbanını unutmadık, unutmayacağız ve asla unutturmayacağız da!
*
BİZLER, federal hükümetin verilerine göre 1990-2020 yılları arasında aşırı sağ motifli cinayetlerde yaşamlarını kaybeden 109, iki Almanya 3 Ekim 1990’da resmen birleştikten birkaç hafta sonra 24 Kasım’da eski Doğu Almanya sınırları içindeki Eberswalde kentinde Neo-Nazilerin saldırısına uğrayan ve 11 gün sonra yaşamını yitiren Angola kökenli Antonio Amadeus’un anısına kurulan Antonio Amadeus Vakfı’nın verilerine göre aralarında çok sayıda Türkiye kökenlinin de bulunduğu 213’ün üzerindeki kurbanları unutmadık, unutmayacağız ve asla unutturmayacağız da!