Hiçbir şeyden korkmam 'Beyin yiyen amip' ten korktuğum kadar...

Havalar ısınmaya başlayınca çoğumuz sivrisinek kabusunu düşünmeye başlarız ama yaz ayları yaklaşınca benim en büyük korkum keneler ve beyin yiyen amipler. Sanırım bunda sürekli kene, böcek, amip haberleri yapmamım etkisi büyük.

Haberin Devamı

Zaten daha önceden de duymuştum ama bundan birkaç yıl önce okuduğum haberden sonra daha bir tırsmaya başladım.

Sadece kendim mi? Birçok arkadaşım yeter artık her gün yeni fobi yüklüyorsun bize diye kızıyorlar.

İşte bu haberlerden biir de 'Naegleria fowleri' ılık tatlı sularda ve göllerde bulunan bu amip türü ile ilgiliydi.

Burundan girerek beyni etkilediği için ‘beyin yiyen amip’ olarak biliniyor. Adı bile çok korkunç değil mi?

Ben öyle tatlı sularda, göllerde yüzmüyorum ama yine de yılda 3-4 kez yarı belime kadar derelere giriyorum, elime yüzüme su geliyor.

Bu bayram tatilinde de yine bir dere maceram oldu. Derenin içinden karşıya geçmek istemiştim ama yaz aylarındaki gibi su seviyesi alçak olmadığı için geçerken biraz zorladım. Ortalara doğru yanaştığımda ise sakarlar kraliçesi olarak ayağım kaydı ve yarı belime kadar suya düştüm. Ee tabii haliyle düşmenin etkisi ile derenin suyu yüzüme gözüme sıçradı. Beni aldı bir telaş, ya derenin suyunda bu amipten varsa burnumdan gözlerimden girmişse diye.

Haberin Devamı

Böyle sürekli keneli, böcekli, amipli haberler yaptığım için ya benim başıma da gelirse diye düşünmeden edemiyor insan.

Bundan birkaç yıl önce ABD'de yaşayan ve o zaman 12 yaşında olan Caleb Ziegelbauer, ailesi ile birlikte yüzdüğü sudan kaptığı nadir ama son derece ölümcül beyin yiyen amip enfeksiyonu nedeniyle komaya girmişti. Ziegelbauer ilk kez enfekte olduğunda, baş ağrısı ve yüksek ateş geliştirdi, halüsinasyonlar görmeye başladı. Enfeksiyon ayrıca beyin şişmesine ve nöbetlere yol açtı.

Beş ay boyunca sadece kaşlarını kullanarak iletişim kurabilen Ziegelbauer, beyin yiyen ölümcül amipten sağ kurtulan nadir insanlardan biri. Yani bu türün bulaştığı bir kişinin hayatta kalma ihtimali son derece düşük.

Benim dere maceramın üzerinden bir hafta geçti, birkaç gün kimseye söylemeden sessiz sedası kendimi dinledim ama bir şey olsa illa bir belirti olurdu bu zaman kadar diye rahatladım biraz.

Yine de ‘Bizim ülkemizin sularında da aynı risk var mı? Böyle göllerden derelerden uzak mı durmalıyız sorusunun cevabını uzman isimlerden bir kez daha duymak istedim.

Haberin Devamı

Hiçbir şeyden korkmam Beyin yiyen amip ten korktuğum kadar...

Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Alper Şener:

'SUYUN BURUNDAN GİRMESİ ÇOK TEHLİKELİ'

Sulak alanda yaşayan tek hücreli bu canlıların çoğu içme suyu ile bulaşıp dizanteri ve benzeri tablo oluştururken naegleria, acantomoeba gibi olan türleri göz, ağız, burun yolu ile vücuda girdiğinde çok ağır klinik tablolara sebep olabilir. Kaynak ya da içme sularından bulaşan amipler de aslında aynı ama bunlar ağız yoluyla alındığında mide asidine dirençli olan entamoeba dışındakiler ölür.

Baraj göletleri, sulama kanalları, akarsular, şelaleler vb. dahil olmak üzere klorlanmamış veya az dezenfekte edilmiş tüm sularda bulaş riski vardır.

Haberin Devamı

Naegleria için en tehlikeli durum, suyun burundan alınması. Gözler de temas açısından riskli ancak, göz çok erken bulgu verdiği için erken teşhis mümkün. Üstelik gözyaşı koruma sağladığından gözler giriş yolu olarak ciddi bir risk içermiyor. Tabii lens kullananlar hariç… Bu kişilerde amip, lens ile göz arasında yerleşip, sinsi enfeksiyon ile göz kaybına neden olabilir. Ama asıl giriş yeri burun mukozasında koku-sinir liflerinin bulunduğu yerdir.

Buradan direkt beyne girer. Eğer amip akarsu, tatlı su ya da içme suyunda varsa burna su çekme veya kaçması ile risk artar.

Ülkemizde bu konu her 3-5 yılda bir popüler hale geliyor ama sonra unutuluyor. Çoğu hasta tanı almadan, menenjit nedeniyle hayatını kaybediliyor çünkü sonuçta menenjit ölümcül ve yarıdan çoğunda etken izole edilemiyorsa bu çok olağan. Türkiye’de bu amiplerin doğada yaygın olduğu bir gerçek.

Haberin Devamı

Tıbbi mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Pınar Çıragil:

YAZ AYLARINDA ENFEKSİYONLAR DAHA OLASI HALE GELİYOR

Baş ağrısı, ateş, bulantı, kusma, iştah kaybı, zihinsel durum değişikliği, koma, göz kapağı düşüklüğü, bulanık görme ve tat alma duyusunun kaybı gibi belirtiler, N. fowleri burundan alındıktan 1 ile 9 (ortalama 5) gün içinde ortaya çıkar. Daha sonra boyun tutulması, dikkat eksikliği, denge kaybı, nöbetler ve halüsinasyonlar görülebilir.

Ölüm genellikle belirtiler ortaya çıkmaya başladıktan sonra iki hafta içinde gerçekleşir.

N. fowleri, en iyi orta derecede yüksek sıcaklıklarda üreyebilir ve bu da yaz aylarındaki enfeksiyonları daha olası hale getirir. Kuruluğa ve aside duyarlı bir parazit olan N. fowleri mide asidine de duyarlı olması nedeniyle ağız yoluyla alındığında enfeksiyon oluşturmaz. Ayrıca deniz suyunda da hayatta kalamaz. Orta derecede ya da yüksek sıcaklıklarda yaşayabilir. Onun için yaz aylarında enfeksiyonlar daha olasıdır. 46 °C'ye kadar olan sıcaklıklarda yaşamını sürdürebilir. Yeterli besin kaynağına sahip ılık su, tatlı su amipler için yaşam alanı sağlar.

Haberin Devamı

Genellikle durgun, ılık, tatlı su kaynaklarında, klorlanması yetersiz olan havuzlarda ve göllerde bulunan suların ya da musluk suyunun buruna çekilmesi sonucunda bulaş yaşanabilir.

Yazarın Tüm Yazıları