Paylaş
Hem COVID-19 virüsünün doğrudan etkisiyle hem de hastalığın şiddetiyle bağışıklık sistemimizin virüsle mücadele edebilmek için salgıladığı bazı maddeler, kanın yoğunlaşmasına ve hatta damarlarımızın içinde küçük pıhtılar oluşmasına neden olmakta, Covid geçiren hastaların bir kısmı, özellikle de hastalığı ağır geçirenler ve yoğun bakımda yatması gerekenler oluşan bu pıhtıların beyin, akciğer veya kalp damarlarına ulaşması ile ölümcül sonuçlarla karşı karşıya kalabilmekte. Bu durum da kan sulandırıcı ilaçların tedavide bir yeri olabilir mi sorusunu akla getiriyor.
Her evin ecza dolabının olmazsa olmazı olan aspirin, hem pıhtı önleyici, hem damar koruyucu hem de antiviral etkileri ile imdadımıza koşan ilaçların başında geliyor. Öyle ki, bazı çalışmalara göre COVID nedeniyle hastaneye yatan hastalara aspirin verildiğinde yoğun bakım ihtiyacı ve ölüm riski azalıyor, yani hastalığın ağırlaşmasının önüne geçilebiliyor, bir zararı da saptanmamış. Yalnızca aspirin değil, bazı diğer pıhtı önler ilaçların da benzer şekilde faydalı olabileceği düşünülüyor. Sonuç olarak, hastaneye yatan COVID-19 hastalarına yattıkları süre boyunca aspirin verilmesi, hastalığın ağırlaşmasının önlenebilmesi için mantıklı bir seçenek gibi duruyor. Taburcu olduktan sonra da 30 gün devamı önerilebilir.
Peki hastaneye yatmayan hastalar için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Tanı konulması ile birlikte, günde 100 mg aspirin verilmesinin hastalığın akciğer hasarının ilerlemesini azaltacağını savunan çalışmalar var ancak sonuçlar net değil. Bu nedenle evde tedavi alacak hastalarda aspirin kullanımı konusu halen muğlak, kanama riski düşük olan ve pıhtılaşmaya yatkın hastalarda tercih edilmesi uygun olabilir.
Peki kan sulandırıcı iğneler ile ilgili neler söyleyebiliriz? Aynı aspirin gibi, bunlar da hastaneye yatan tüm hastalarda olası bir pıhtılaşmanın önüne geçebilmek için öneriliyor. Pıhtılaşmaya yatkın olan hastalarda, taburcu olduktan sonra 30-45 gün devam edilmesi de bakanlığın önerileri arasında yer alıyor.
Elbette unutulmaması gereken önemli bir nokta, bütün kan sulandırıcı ilaçların neden olabileceği kanamalardır. Küçük bir diş eti kanaması bile günlük hayatı etkileyecek rahatsız edici bir durumken, daha büyük kanamalar çok daha can sıkıcı sonuçlar doğurabilir. Hastalarda pıhtılaşmanın önüne geçmeye çalışırken kanamaya sebep olmamak için, bu ilaçlar kanama riski düşük olan hastalara verildiğinden emin olunmalı, gerekli hallerde ise düşük dozlarda uygulanmalı.
Özetlememiz gerekirse, hala birçok bilinmeyenle dolu olan COVID enfeksiyonunda kan sulandırıcılardan özellikle aspirin, yalnızca kan sulandırıcı etkisi ile değil, damar duvarı koruyucu ve antiviral özellikler ile öne çıkıyor, hastaneye yatan hastaların kötüye gidişinin önüne geçilebilmesi umuduyla yattıkları süre boyunca ve taburculuktan itibaren 30 gün kullanılması uygun görünüyor. Kan sulandırıcı iğneler ise yine hastaneye yatan hastalarda pıhtı oluşumunu önlemek için faydalı olsa da, hastalığın kötüye gidişini önlemekle bir etkileri gösterilememiş; pıhtılaşma riski olmayanlarda hastanede yattıkları süre boyunca, pıhtılaşmaya yatkın kişilerdeyse taburculuk sonrası 30-45 gün daha kullanılması mantıklı görünüyor. Tüm bu öneriler uygulanırken, hastalar tek tek değerlendirilmeli ve kanama riskleri gözden kaçırılmamalıdır. Sağlıcakla…
Paylaş