Paylaş
Hayat bir tiyatro sahnesi gibi. Yaşadıkça sorumluluklarımız artıyor, hayat boyunca görev aldığımız yerlerde işimizi en iyi şekilde yapmak için uğraşıyoruz. Önce doğduğumuz ailede çocuk olarak görevlerimizi yerine getirirken; okul yıllarında öğrenci rolünde başarının peşinde koşuyoruz. İş hayatına atılınca sorumluluklarımız çoğalıyor, bir de aile kurunca burada da yeni rollerimizle devam ediyoruz.
Nasıl ki bir tiyatro oyununda tüm oyuncuların bir rolü vardır ve her oyuncu rolüne uygun şekilde davranır. Hayatta da böyledir. Bireyler, tıpkı tiyatro sanatçıları gibi, rolü neyi gerektirirse onu yerine getirir. Ailede ve sosyal hayatta da rollerimiz vardır. Anne rolü ayrı, baba rolü ayrı, iş adamı rolü ayrı, iş kadını rolü ayrı, çocukların rolleri ayrıdır. Bütün bu rollerde eğer yerinde ve uygun davranılmazsa rol karmaşası yaşanır.
Geleneksel roller hız ve haz çağında değişime uğradı
Tiyatro sahnesinde sanatçı, kendi rolünde oynamazsa nasıl kaos ortaya çıkarsa ailede de aynı şey olur. Rol aslında kişinin sosyal tutumudur. Sosyal tutumlarının ve sınırlarını belirten bir tanımlamadır. Biz şimdi hız ve haz çağında yaşıyoruz. Geleneksel rollerimiz önceki zamanlarda oturmuştu. Mesela komşuların çocukları evleniyordu. Çocukluğunda öğrendiği annelik, babalık, ebeveynlik tarzlarını aynen devam ettiriyordu. Günümüzdeki hızlı değişim yoktu.
Yeni rollere uyum sağlanması gerekiyor
Kültürel bilgi 30 senede, 60 senede yavaş yavaş gelişiyordu ama şimdi bu değişimin ortalama süresi 3 sene. Bilginin ömrü kısaldı. Bir bilgi üç sene sonra değişiyor. Çocukluğumuzdaki oyun tarzımız değişti. Annelik ve babalık tarzı değişti. Anneannelik, babaannelik tarzı değişti. Evin biricik oğlu, biricik kızı evleniyor. Yeni evin gelini ve damadı oluyor. Burada roller değişti. Yeni rollere uyum sağlanması gereklidir.
Yeni hayat senaryosu yeniden yazılmalıdır
Yeni bir yuva kurulduğu zaman yeni roller ekleniyor. Yeni aktörler ekleniyor. Eş eklendi, kayınvalide ve kayınpeder eklendi. Kişi hayat senaryolarını yeni rolüne göre yeniden yazmalıdır. Bu nedenle roller, kişinin kendi hayat senaryosunu yazdığı tanımlamalardır. Bu kendiliğinden olmuyor. Bu öğreniliyor. Eskiden farkında olmadan biz bunu aile içerisinde, sosyal hayat içerisinde öğreniyorduk ama şimdi sosyal dinamikler çok değişti.
Ailede rollerin yeniden tanımlanması gerekiyor
Aile içerisinde yaşantılar da değişti. Seneler önce her evde elektrik mi vardı? Akşam olunca herkes erkenden yatardı. Sabah da erkenden işine giderdi. Şimdi bütün gece elektrik var. Hızlı bir yaşantı ortaya çıktı. Zamanın getirdiği değişiklik, rollerin yeniden tanımlanıp yeni durumlara uygun hale getirilmesini gerektiriyor. Kişinin yeniden sosyal ilişkilerini ve sosyal sınırlarını iyi belirlemesi gerekiyor.
Aile içerisinde en çok rastladığımız roller arasındaki büyük yangını küçük kıvılcım başlatıyor. Birçok boşanma ve şiddet olaylarında görülüyor ki rol paylaşımındaki hatalar nedeniyle iletişim kazaları yaşanıyor. Yanlış tepkiler oluyor, büyüyor büyüyor ve iş ego savaşlarına dönüşüyor. Burada ana nedenlerden biri, rol paylaşımının doğru olmaması.
Ailede rol paylaşımında belirsizlik, çatışmalara zemin hazırlıyor
Ailede ilişki durumu ölçeği var. Ailelere yönelik uyguladığımız bir ölçek. Ailede herkesin kendi rolünün sınırları belli mi, rol paylaşımı sağlıklı oluyor mu? Mesela bir gün ev işini sen yapıyorsun bir gün yapmıyorsun. Ertesi gün eşinden temizliği yapmasını istiyorsun. Böyle belirsizlik varsa, görev ve rol dağılımı net değilse, tutarsızlık varsa çatışma daha çok ortaya çıkıyor. Bir gün kızdığınız bir şeye bir gün kızmıyorsanız, çift mesaj veriyorsanız böyle durumlarda rol paylaşımı çok oluyor.
Anne ve baba kılavuz kaptandır
Evde anne ve babanın rolü ve sorumlulukları vardır. Çocuğa sevgi ve şefkatle yaklaşır, kucaklar ama ona kılavuzluk da yapar. Geminin iki kaptanı vardır. Biri dümende oturan kişidir, diğeri kılavuz kaptandır. Anne, baba kılavuz kaptandır. Çocuğa kılavuz etmelidir. Onun yerine geçip gemiyi yönetmemelidir. Çocuğa sıkıştığı zaman yardım edecek, ihtiyaç olduğu zaman, sorduğu zaman cevap verecek yani ona destek olacak, güven verecek, yol gösterecek kişi konumunda olması gerekiyor.
Aile olarak uzun bir yolculuğa çıkmışsınız. Gideceğiniz yere gidinceye kadar nasıl sağlıklı ilişki kurabiliriz, nasıl başkasının hakkına zarar vermeden sağlıklı güzel bir yolculuk geçiririz? Bunu yapabildiğimiz zaman evlilikte daha sağlıklı olur. İlişkiler de daha sağlıklı olur.
Önce anne ve baba olunmalı
Mesela bazı anneler vardır, onlara ‘Müdire Hanım’ diyoruz. Eve geliyor ve devamlı dersten bahsediyor. Çocuk sabah kahvaltısı yapıyor, hemen akademik başarı konferansı dinliyor. Vaaz dinliyor. Ya da anne ve baba jandarma rolünde oluyor. Oysa önce anne ve baba rolünde olmak gerekiyor. Anne babadan öğretmen olmaz. Anne babadan psikolog olmaz. Annelik ve babalık rolüyle gitmek gerekiyor.
Roller genetik değildir, aileden öğrenilir
Eşler arasında da aynı şey geçerlidir. Karı - koca, kadın ve erkek rolleri farklıdır. Kadının ve erkeğin yatak odasındaki rolü farklıdır. Yemek odasındaki rolü farklıdır. Misafirlerin geldiği odadaki rol farklıdır. Bu rollere uygun davranabilmek kültür meselesidir. Oturmayı, kalkmayı, nerede nasıl davranmayı bilmek gerekir. Bunlar aileden öğreniliyor. İnsani değerleri şefkat ve nezaketi çocuklara evde öğretmek gerekiyor. Roller genetik değildir, sosyal öğrenmeyle öğreniliyor. Anne ve babadan öğreniliyor. Çocuğun yetiştiği aile ortamı çok önemlidir. Vücudumuzda nasıl ki hücreler yapı taşımızdır. Toplumun yapı taşı da ailedir.
Genetik olarak insan, hayvanlardan farklı olarak müthiş bir şekilde öğrenmeye aday olarak doğuyor. Hayvanlar doğduğu zaman öğrenmiş olarak doğuyor. Hemen yüzmeye, yürümeye başlıyor ama insan öğrenmek üzere doğuyor. Ancak 15 yaşında hayatta kendi kendine yetebilmeyi öğreniyor. İnsan sosyal ve ilişkisel bir varlıktır. İnsan sosyal bir ortamda kendini güvende ve mutlu hissediyor. Eğer sosyal bir ortam yoksa birçok şeyi yapmaya ihtiyaç bile hissetmiyor.
Ben kalarak biz olmaya gayret etmeliyiz
Erkek iş adamı rolünde çok başarılı ama bakıyorsun evde duygusal ihmal var. Eşine zaman ayırmıyor. Eşiyle ilgili bir sohbet ya da paylaşım yok. Eve geliyor, televizyonu açıyor. Kadının fıtratı farklıdır. Kadın herhangi bir sorunu anında paylaşarak rahatlar. Erkek ise stres anında zihinsel sığınağına çekilir ve rahatlar. İkisi de stresliyse ilişki kopuyor. O nedenle bu gibi durumlarda ben kalarak biz olmaya gayret etmeliyiz.
Evliliğin en büyük düşmanı bencilliktir
Aile olmayı, bir yolculuğa benzetebiliriz. Aile, önünde uzun bir yolu olan gemi gibidir. Burada ailenin geleceğini hedeflemek gerekiyor. Benmerkezcilik, evliliğin en büyük düşmanıdır.
Kadın ya da erkek, ‘Evde güç bende olsun, ben ne dersem o olur’ diyorsa bu kimse benmerkezcidir. Bu evliliğin en büyük düşmanıdır. Evlilikte rolleri en fazla bozan şey bencilliktir. Bencillik kadar inatçılık da evliliğe zarar verir.
İnatçılık, insanın yanlış olduğunu bile bile kendi düşüncelerinde ısrar etmesidir ama sebat etmek hakikati arayıp bulup onda ısrar etmektir. Onun için farklı bir fikir gelirse de ona saygı duyabilmeyi başarmak gerekir, bu bir erdemdir ve öğrenilmesi gerekiyor. Rollerin öğrenilmesi de birçok değerin öğrenilmesiyle çok yakından ilgilidir.
“Sen” dili yerine “ben” dilini kullanabilmek rol paylaşımında önemli bir yöntemdir. “Niye bunu böyle yaptın, niye bu tişörtü giydin?” demek yerine “Şu tişört sana daha çok yakışıyor” demek gibi. İnsanın ne söylediği kadar, nasıl söylediği de önemlidir. İnsan rolleri bilebilir ama her role saygı duymak gerekiyor.
Sosyal roller ve sosyal sınırlar da kültürümüz içerisinde belirlenmiştir. Aile içinde son sözü kadın söylüyor. Büyüklerimiz kadına “iç müdür” demiş. Dış işlerde kadının fikri alınır ama son sözü erkek söyler. Bu rol paylaşımıdır.
Kadın çift kariyerli oluyor
Bir evde kadın ve erkek çalışıyor. Kadın profesyonel iş hayatının dışında evde de görevlerini yerine getiriyor. Hem iş kadını rolü, çalışıyor eve geliyor hem anne rolü hem eş rolü hepsini yapıyor. Bizim kültürümüzde en çok yapılan hata, kadın annelik duygusuyla bizim kültürel öğretimizin etkisiyle eve geliyor ve evdeki görevlerini de yerine getiriyor. Oysa erkek evde saltanat kurmuş, hiçbir şey yapmıyor. Onun tek rolü iş adamı rolü. Çocuklarla baba rolü yok, çocuklarla ilgilenmez, çocukları anneye bırakır. Ev işini zaten anneye bırakır. Kadın aynı zamanda çalışıyor. Kadın çift kariyerli oluyor. Erkek tek kariyerli.
Evde patron olunmaz
O nedenle erkek eve geldiği zaman eşiyle yatay ilişki kuracak. Dikey ilişki olmaz. Evde kumandan gibi olamazsın, evde patron olunmaz. İş yerinde ciddi durmak vakardır ama evde ciddi durmak gururdur. İkisi aynı şey değildir. Vakar aynı pozisyondur, sosyal boyuttur ama iş yerindeki rolle evdeki rol aynı değildir. Evde eşinizle yatay ilişki kuracaksınız. Hz. Ali’nin bir sözü vardır: Çocuklarla 5 yaşına kadar oynayın, 15 yaşına kadar arkadaş olun, 15 yaşından sonra istişare edin. Çocuklarla istişare etmek demek, yatay ilişki kurun demektir.
Evlilikte iyi iş birliği önemli
Evlilik kurumuna daha önce sevgi yuvası diyorduk şimdi güven yuvası diyoruz. Sevgi artı, dürüstlük eşittir güven oluşuyor. Dürüst iş birliği olmazsa sevgi yetmiyor. Aşık oluyorlar, altı ay sonra aşk buharlaşıyor. İyi iş birliği kurabilmek önemlidir. Bunun için de rollerin ve sosyal rollerin netleşmesi gerekiyor. Bu rollerin belirlenmesi ise oturup konuşarak, birlikte zaman geçirerek mümkün oluyor.
İki sihirli kelime: Şefkat ve nezaket
Evlilikte iki sihirli kelime var: Şefkat ve nezaket. Şefkat sevgiden daha büyüktür. Sevgi bencilce oluyor, şefkatte empati vardır. Nezaket saygıdan daha büyüktür. Saygı bencilce olabiliyor, korkudan da olabiliyor ama nezaket karşı tarafa değer vererek içinde empati olan bir saygıdır. Günümüzde empati erozyonu yaşanıyor. Böyle bir zamanda şefkat ve nezaket içinde empati olan sevgi ve saygı demektir. Aile de bu iki değeri yaşatırsak birçok sorun kendiliğinden çözülür.
Paylaş