Paylaş
Koronavirüs geçiren biri ile temastan ( anne , baba, akraba ) veya koronavirüs geçirilmesinden ortalama 3 hafta sonra çocuklarımızda ateş, baygınlık hissi, aşırı yorgunluk, iştahsızlık gibi genel bulgular, ağızda aft, karın ağrısı, ishal, bulantı, kusma gibi mide bağırsak sistemi tutulumu bulguları, gözlerde kızarıklık, ciltte döküntü, dudaklarda çatlama, kızarıklık, kuruluk ve soyulma gibi cilt tutulumu bulguları, el ve ayaklarda ödem, kızarıklık, lenf bezlerinde şişme ve kızarıklık gibi bulgular görülür. Ayrıca daha ağır hastalarda kalp tutulumuna bağlı olarak tansiyon düşüklüğü, çarpıntı, kalp yetersizliği bulguları (nefes darlığı, ödem, çabuk yorulma, çarpıntı) kalbi besleyen damarlarda genişlemeler, ayrıca böbrek yetersizliği, havale veya koma gibi ağır bulgular da görülebilmektedir.
Koronavirüs geçiren çocukları bir piramit ile göstererek ne oranda hafif ne oranda ağır gidişli olguların olduğunu açıklayacak olursak; piramidin tabanını yani en çok yer kaplayan kısmını herhangi bir bulgu oluşturmadan geçiren çocuklar oluşturmakta. Onun üstünde bir kısım çocuk ateş, boğaz ağrısı gibi bulgular ile sanki bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi geçirmekte, bazı olgularda akciğer tutulumu olan zatürre tablosu oluşmakta fakat çoğunlukla hafif geçirilmekte. Daha sonra onun üstünde olan kısımda daha az olarak koronavirüse bağlı olarak gelişen Kawasaki hastalığı bulunmaktadır. Bu durumda; gözlerde, dudaklarda kızarıklık, ateş, kalp damarlarında genişleme gibi bulgular görülebilir. Kawasaki hastalığı bulguları gösteren bu çocuklar genellikle 5 yaşından küçüktürler. Piramidin en üstünde hepsinden daha az oranda görülen MIS-C’de ise çocuklar ortalama 8-9 yaşındadır, kalp, akciğer böbrek ve sinir sistemi dahil çeşitli organ yetersizliği bulguları, hatta şok bulguları görülmektedir. Malesef az da olsa kaybettiğimiz çocuklarımız da olmaktadır.
Bu hastalıkların tedavisi tam teşekküllü hastanelerin çocuk servislerinde veya daha ağır olan olgularda ise çocuk yoğun bakım ünitelerinde yapılabilmektedir. Tedavilerinde plazma değişimi, diyaliz, antibiyotik tedavisi, IVIG, steroid, aspirin, heparin, kalp yetersizliğini gidermek için çeşitli kalp güçlendirici ilaçlar, oksijen tedavisi, gerekli olgularda ise ventilatör ile solunum desteği uygulanmaktadır.
Hastanelerimizde izlediğimiz olgular ve dünyanın diğer merkezlerinde izlenilen olguların herhangi bir kronik rahatsızlığı olmayan çocuklardan oluştuğu görülmektedir. Bu nedenle benim çocuğumda kronik bir rahatsızlık yok bu nedenle bu hastalığa yakalanmaz dememek gerekir. Bu hastalıktan korunmanın tek yolu çocuklarımızı maske takmaya özendirmek ve sosyal mesafeye dikkat etmelerini sağlamaktır. Hemen hemen her yerde, sitelerin korumalı bahçelerinde, parklarda, evlerde, komşuları ile oynayan çocuklarımızın maske takmadıkları, anne babaların da bu durumu hiç umursamadıkları görülmektedir. Bu hastalık benim çocuğumda mı olacak, zaten görülme oranı çok az dememek lazım. Herhangi birimizin çocuğunda görüldüğü zaman o aile için oran yüzde yüz olacaktır!
Bu hastalıktan korunmak için mutlaka bir süre daha dikkat edip, maske ve sosyal izolasyon kurallarına harfiyen uymak zorundayız. Bilinen herhangi bir vitaminin veya yiyeceğin bu hastalıktan koruduğu gösterilmemiştir. Kronik hastalığı olan çocukların da kullandıkları ilaçlar bu hastalığa fazladan bir yatkınlık yaratmamaktadır. Bu nedenle kronik hastalığı olanlar takiplerini aksatmamalı, kullandıkları tedavileri kendi kafalarına göre kesmemelidirler.
Sağlıklı yarınlara ulaşmak için, çocuklarımızın yüz yüze dersler görüp arkadaşları ile özgürce oynayabilecekleri zamana ulaşabilmek için biraz daha gayret edelim. Tüm okuyucularımıza sağlıklı, mutlu, huzurlu, başarılarla dolu, pandemiden uzak yeni bir yıl diliyorum.
Paylaş