Paylaş
"Gebelikte oruç tutulur mu?"
Öncelikle gebelik süresi boyunca dengeli bir şekilde beslenme ve sıvı alma konusu oldukça önemli bir durumdur. Hamile olduğunu bilen bir kadına doktoru genellikle şu öneride bulunur: Az az ve sık bir şekilde organik beslen, kesinlikle ara öğünlere yer ver ve günde ortalama 1.5 ya da 2 litre kadar su tüket. Çünkü gebelik süresince annenin yükü 1.5 kat artar, hem kendine, hem de bebeğe bakmak durumundadır. Bu nedenle gebelik boyunca kan şekeri ve tansiyon düşmeye oldukça meyilli olur. Oruç tutan bir anne adayı ise bu beslenme önerilere tam olarak uyamaz. Yetersiz kalori ve sıvı alımına bağlı şeker ve tansiyon düşüklüğü oluşabilir.
Yetersiz kalori alınırsa neler olabilir?
Hamileyken yetersiz bir şekilde kalori alınır ise annenin kan şekeri düşebilir, bu durumda vücut yağ yakmaya başlar. Yağ yakılması annede kanda keton seviyelerinde artışa neden olur. Bu erken gebelikte bulantı-kusma şikayeti fazla olan gebelerde de görülebilen bir durumdur. Böyle durumlarda anne adaylarına ilaç ve serum tedavisi uygulanır. Bu nedenle hamilelikte uzun süre aç kalmak önerilen bir durum değildir. Uzun süre aç kalındığı takdirde kan şekerinin düşmesine bağlı halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, titreme, mide bulantısı ve kusma gibi sorunlar görülebilir. Kanda keton seviyesinin artması bazen bebek gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Yeteri kadar sıvı alınmazsa
Yetersiz bir şekilde sıvı alınırsa annenin dolaşım ve kan hacminde azalma görülür. Bu durum sonucunda da düşük tansiyon, halsizlik, baş dönmesi ve çarpıntı meydana gelir. Bebeğe gidecek olan kanda bir miktar azalma ve buna bağlı olarak da bebeğin büyümesinde yavaşlama olabilir. Uzun süre aç ve susuz kalmak bebeğin suyunda azalmaya neden olabilir.
Uzun süre aç kalmanın bebek için ne gibi zararı olur?
Literatürde açlığın gebelik üzerindeki etkilerinin araştırılmasıyla ilgili bilimsel çalışma oldukça kısıtlıdır. Çünkü gebe olan bir kadının çalışma için kasıtlı bir şekilde aç bırakılması etik olarak doğru bir şey değildir. Ancak eskiden yaşanan bazı olaylardan sonuç çıkarılmaktadır. Örneğin 2. Dünya savaşı sırasında 1944-1945 kış döneminde Nazi Almanya'sının Hollanda’yı istila etmesi ve gıda dağıtımını engellemesi sonucu yaşanan 5 aylık bir şiddetli kıtlık ve açlık dönemi (Hunger winter) vardır. Açlık ve kıtlık nedeniyle 22 bin kişinin öldüğü bu dönemde gebe olan ve doğum yapan kadınlar üzerinde yapılan değerlendirmeler ve çıkarılan sonuçlar var. Kıtlık döneminin başlangıcında günlük 1000 kalorinin altında, sonuna doğru günlük ortalama 580 kaloriyle beslenen gebe kadınların çocuklarında belirgin bir sorun saptanmamış, sadece doğum kilosunda yaklaşık 100 gr’lık bir azalma olduğu görülmüştür. Ancak devamında yapılan uzun dönem incelemelerde anne karnında yaşanan malnutrisyonun bu bebeklerin ileriki hayatlarında, 40-50’li yaşlardan sonra diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıkları riskini artırdığıyla ilgili bulgular elde edilmiştir.
Peki, oruç tutmak isteyen ve bu mübarek ayın manevi havasından mahrum kalmak istemeyen hamile kadınlar ne yapacak?
Aslında Ramazan’da yukarıda anlatıldığı gibi uzun, aylarca süren ve kıtlık derecesinde bir açlık söz konusu değildir. Aslında tüm günü kaplayan bir açlık durumu da yoktur. Yani günün yaklaşık yarısı oruçlu geçirilse bile, kalan yarısında gereken beslenmenin ve sıvı alımının eksik bırakılmadan tamamlanması mümkündür.
Literatürdeki kendi isteği doğrultusunda oruç tutan gebe kadınlar üzerinde yapılan çalışmalar vardır. Bu çalışmaların neredeyse tamamında orucun anne ve bebek için bir zararlı etkisi gösterilmemiştir.
Fakat belli başlı durumları da göz önünce bulundurmak gerekir. Özellikle riskli gebelik kategorisinde bulunan gebeler, gebelik diyabeti, yüksek tansiyonu olanlar, bebeklerinde büyüme geriliği olanlar, bebeğinin suyu azalmış olanlar, düzenli ilaç kullanması gerekenler, kısa süreli de olsa açlık ve susuzluğu tolere edemeyenler, oruç tutma konusunda ısrarcı olmamalıdır. Gebeliğin erken döneminde aşırı bulantı-kusma sorunu yaşayanlar için de oruç tutmak çok uygun olmayabilir. Yine doğum zamanı yaklaşmış, son aylarında olan kadınlarda oruç zorlayıcı olabilir. Mutlaka gebelik takibini yapan doktora danışılarak oruç konusunda beraber karar verilmelidir. Dinimiz bu konuda kolaylık sağlamış, gebe olanları ve emziren anneleri bu yükümlülükten muaf tutmuş, sonradan kaza edebileceklerini bildirmiştir.
Oruç tutmayı arzu eden ve tutmasında bir sakınca olmayan kadınlar, başlangıçta bir gün oruç tutmayı denerler, açlık ve susuzluk konusunda zorlanmıyorlarsa oruca devam ederler. Zorlanıyorlarsa, yani halsizlik, bitkinlik, tansiyon-şeker düşüklüğü, baş ağrısı, bebek hareketlerinde belirgin azalma vs oluyorsa o zaman tutmazlar. Oruç 1 aylık bir süreç olduğundan gebeler kendilerini çok yıpratmadan aralıklı olarak da oruç tutabilirler. Yani 1 gün tutar, birkaç gün ara verir, sonra tekrar tutarlar.
Oruç tutan hamileler iftardan sonra yeterince sıvı almalı ve beslenmesine dikkat etmeli, gün içerisinde de aşırı yorulmaktan kaçınmalıdır. Mutlaka sahura kalkmalı, günlük alınması gereken besin ve sıvıyı sahur ve iftar arasında tamamlamalı, bu dönemde aşırı fiziksel aktiviteden uzak durmalıdır.
Paylaş