Paylaş
Egoizm; kendinden başka kimseyi önemsemeyen insanların davranış biçimidir. Toplum içinde egoistlerin değişmeyeceğine dair yanlış bir algı vardır. Oysa kişi davranışlarının farkına varıp, kişisel gelişim çalışmalarına ağırlık verdiği takdirde değişebilir.
Sağlam bir kişilikte; ilkel benlik (id), benlik (ego) ve üst benlik (süper ego) arası bir denge söz konusudur. İlkel benlik; dürtüseldir, kuralları reddeder, hazcılık ilkelerini benimser ve her istediğinin hemen olmasını bekler. İlkel benliği baskın olan kişiler; bencil, saygısız, hem kendine hem de çevresine zarar veren davranışlarıyla dikkat çeker. Ego, kişiliğin savunma mekanizmasıdır. İlkel benliği dengelemeye çalışır. Dürtülere göre hareket etmemeyi, uyum sağlamayı, gerçeklikten kopmamayı sağlar. Egonun baskın olması, kişinin merhamet yoksunu, her konuda “ben” vurgusu yapan, kibirli bir kişiliğe sahip olmasıyla paraleldir. Süper ego, vicdanı temsil eden üst benliktir. Ahlak ilkelerini benimser. Süper egonun baskın olması ise kişiyi utangaç, haklarını savunamayan, kendini yeterince ifade edemeyen biri hâline getirir. Ruhsal yapının bu üç bileşeni uyum içinde olduğu sürece, kişi özgüven sahibidir ve davranışları mantıksaldır. Böylelikle sağlıklı ilişkiler kurabilir.
Konuyla ilgili geçmişten günümüze gelen bir hikâyeye yer vermek istiyorum. İnsanları küçük görmeyi ve ego baskınlığını en iyi şekilde anlatan, üzerinde düşünmeye değecek olan bu hikâye şöyledir: Bir baba, çocuk yaştaki oğlunun davranışlarını beğenmediği için her hatasında onun gözlerinin içine bakarak “Senden adam olmaz!” der. Yıllar geçer, oğlu büyür, okur ve vali olur. Yardımcısından babasını makamına getirmesini ister. Babası makamına getirilir getirilmez, onu baştan ayağa süzer ve gözlerinin içine bakarak “Bak! Senden adam olmaz diyerek büyüttüğün o çocuk vali oldu,” der. Babasının utanmasını, haksızlığını kabul edip sinmesini beklerken şu yanıtla karşılaşır: “Ben sana vali olamazsın demedim ki ‘adam olamazsın’ dedim. Eğer adam olsaydın beni ayağına çağırmazdın, kalkıp kendin gelirdin.”
İnsanlığın vicdani gereklerini hatırlatan, karakter vurgusu yapan bu hikâyenin temelinde egoistlik var. Benliğinin isteklerine kapılıp egoistçe hareket ederek, insani özelliklerin hiçbirine erişmek mümkün olmaz. Peki, sizce bu hikâyede tek egoist vali mi? Yaramazlıkları karşısında “Senden adam olmaz!” denilerek büyütülen bir çocuktan farklı bir şey beklemek ne kadar doğrudur? Hikâyedeki babanın, çocuğunun yanlış davranışlarının farkında olmasını sağlamak ve düzeltmesi için yardımcı olmak yerine, onu aşağılamasının altında kibirli kişiliği yatıyor olabilir mi?
Bazı insanların davranışları sadece kendine hizmet eder. Kendi istediği gibi davranılmıyorsa, amaçlarına, isteklerine hizmet edilmiyorsa; çıkarına ters düşen her şeyi ve herkesi zihninde “düşman” olarak etiketler. Kendini en üst noktada gördüğü ve kendine odaklı yaşadığı için söz konusu olan evladı bile olsa; iyi yanlarını göremez, onunla gurur duyamaz. Aynı zamanda egoistler, ağzından çıkan sözlerin doğruluğu ispat etmek için delice bir istek duyabilir. Çevreye ve kendine bir şeyleri kanıtlama çabası hâlindedir.
Tüm bunlar size tanıdık geldiyse veya zaman zaman egonuzu kontrol edemeyip ilişkilerinizde başarısız oluyorsanız; egonuzu denge sınırına çekmek, sürdürülebilir ilişkiler kurmak, kişiliğinizin zayıf yönlerini güçlendirerek hem iş hem de özel yaşantınızda başarıyı ve huzuru arttırmak adına, maddeler hâlinde sıralamış olduğum hususları aşağıda bulabilirsiniz.
Ego kontrolü için yapılması gerekenler
• Kendinizi gergin hissettiğinizde herhangi bir aksiyon almadan önce bir şeyler atıştırın veya sakız çiğneyin. Bunu yaptığınızda, ilkel beyin (id) tehlikeli bir durum olmadığını düşünür ve gerginlik hissinizde belirgin bir düşüş görülür. Daha kontrollü hareket etmeye başlarsınız.
• Güvendiğiniz bir kişiden taklidinizi yapmasını rica edin. Diğerlerinin gözünden nasıl göründüğünüzü bilmeyi ve taklidinizi yaparken dürüst olmasını istediğinizi de sözlerinize ekleyin. Taklidinizi yapan kişiyi dikkatli şekilde izleyip “Hayır, ben böyle değilim!” şeklinde bir eleştiri getirmeden, önyargısız şekilde davranışlarınızın farkına varmaya çalışın.
• İyi bir araştırmacı olun. Yeterince tanımadığınız kişiler ve yeterince bilgi sahibi olmadığınız konular hakkında fikir, eleştiri sunmayın. Gücünüz bilgiden gelsin.
• İmkân bulabilirseniz, bir yardım kuruluşunun gönüllük çalışmalarına katılın veya bir günlüğüne bile olsa garsonluk yapın. Egonuzu dengede tutmak için insanlara hizmet edin.
• Duygularınızı diğer insanlarla paylaşmaktan çekinmeyin. Detay vermenize gerek yok. Ancak kusursuzu oynamak zorunda olmadığınızın, aksine kusurlarınızla “insan” olduğunuzun bilincine varın. Samimiyete ağırlık verin.
• Olayları abartarak anlatmayın. Abartmaya başladığınızı hissettiğiniz an içinizden "Gerçekte olan ne?" diye geçirip, konuyu bu çerçevede toparlamaya gayret gösterin. Zamanla alışkanlık şeklini alır.
• Ego baskınlığına sebep olan en belirgin nedenlerden biri öz güven eksikliğidir, bu yüzden öz güveninizi arttırmak için kişisel gelişim çalışmalarına ağırlık verin.
• Bilinçaltı ihtiyaçlarınızı analiz edin. Konu hakkında yazmış olduğum makaleye buradan erişebilirsiniz.
• Davranışlarınızı empati yoluyla gözden geçirin. “Bana böyle davranılmış olsaydı ne hissederdim?” diye düşünmeyi göz ardı etmeyin. Diğer insanların ihtiyaçlarını ve niyetlerini anlamak için zihinsel enerji harcayın.
• İnsan haklarına, insanların eşit haklara sahip olduğuna dair bir yazı hazırlayın. Hiç değilse konu hakkında düşünerek birkaç cümle yazın ve farkındalıklarınızı arttırın.
• Özür dileme cesareti göstererek, karşınızdaki kişiye verdiğiniz değerin egonuzdan daha üstün olduğunu gösterin. Hatalarınızı telafi etmek için yollar arayın.
• Gösteriş yapmak yerine yapılması gerekeni en iyi şekilde yapmaya odaklanın ve kimsenin görmesini önemsemeyin. Sizi övmelerini beklemeyin.
• Belki de mutsuzluğunuzun kaynağı açgözlülüğünüzdür. Bir de bu açıdan bakarak, kişisel ve sosyal hedeflerinizi gözden geçirin.
• Çaba sarf etmiş olmanıza rağmen kaybettiğiniz her şeyi “Demek ki benim iyiliğim için böyle olması daha uygun” diye uzun vadeli düşünerek; lanet edilecek bir şey gibi değil, bir tür şans olarak görmeye çalışın.
• Manipüle etmek yerine iş birliği yapın. Üslubunuzun karşınızdaki kişiyi rahatsız edip etmediğine dikkat edin. Sert ve kırıcı bir üslup kullanarak kimseyle huzur içinde bir ilişki yürütemez, kazanç elde edemezsiniz. Uzun vadede “nitelikli” insanların hepsini kaybetmiş olursunuz.
• Saygı görmek istiyorsanız, kişisel gelişiminize ve bakımınıza özen gösterin.
• İntikam yerine uzaklaşmanın, olumsuz duygularınızdan kurtulmanın yollarını arayın. Sizi üzen insanları anlamaya çalışın, zarar vermiş kişiler için iyi dileklerde bulunmayı deneyin. Kin, nefret, intikam gibi duygular size zarar verir. Enerji frekansınızı düşürerek, daha büyük olumsuzlukları hayatınıza çekmenize sebep olur.
• Herkesin hayat sınavı farklı, çevrenizdeki insanlar sizin bilmediğiniz birçok dertle uğraşıyor. Bunu aklınıza getirerek onlara karşı daha şefkatli ve sevecen davranmaya çalışın. İnsanlara o gün kendilerini nasıl hissettiklerini sorun ve gerektiğinde iyi hissetmelerine yardım edin.
• Ego savaşlarına neden olan öncü konu eleştiridir. Kaliteli işlerin veya doğru bilginin peşinde olup, eleştirileri kişiselleştirmeden, gelişiminize yönelik bir “iyilik” olarak algılayın. Art niyetli olduğuna kanaat getirdiğiniz eleştirilerde ise kişilerin kıskançlık ve ego baskınlığı gibi kendi sorunları dahilinde hareket ettiklerini hatırlayın. Eğer bu tarz yaklaşımlarda bulunan kişilerle tartışmaya girerseniz siz de egonuza yenilmiş olursunuz. Oysa art niyetli eleştiriler, sizin bir konuda başarı gösterdiğinizin ispatıdır. Başkalarının davranışlarından sorumlu değilsiniz; onların sizinle ilgili görüşleri de “sizi” ilgilendirmiyor. Siz sadece kendinizden sorumlusunuz. Hukuksal boyuta taşıyacağınız söz veya davranışlar haricinde, ego savaşlarının önüne geçmek için yapacağınız şeyler: Art niyetli söylevleri değil, “nitelikli” işleri veya “bilgiyi” ciddiye almak ve enerjinizi boşa harcayamayacak kadar meşguliyetlerinizi arttırmaktır. Aynı şekilde siz de bir eleştiride bulunurken niyetinizi analiz edin. Bunu yapmanız sadece birkaç saniyenizi alır.
• Geliştikçe ciddiye aldığınız şeyler değişir. Yeteneklerinizi, yeterliliklerinizi arttırmak için zaman ayırın. Kimseyi kendinize rakip olarak görüp hırsa kapılmadan, eksik yanlarınızı geliştirmeye ve sizden daha önde olan kişilerin bakış açılarından feyz almaya bakın.
Paylaş