Güncelleme Tarihi:
Probiyotik ve prebiyotikleri hepimiz biliyoruz ama çoğunuz postbiyotikleri ilk kez duyuyor olabilirsiniz. Dost bakteri diye adlandırdığımız probiyotiklerin yeni bir faydası olan postbiyotikler genel sağlığımızı korumada ve iyileştirmede çok önemli bir rol üstleniyor.
Peki postprobiyotikler nedir?
Vücudumuza faydaları nelerdir?
Bağırsaklarımızdaki süper güç olarak tanımlanan bütirat nedir?
Nasıl artırabiliriz?
Bütirat içerikli gıdalar ve bütirat artıran besinler nelerdir?
Doğal kaynaklardan yeteri kadar alınır mı?
İç Hastalıkları Uzmanı Aytaç Karadağ postbiyotikler hakkında çok değerli bilgilerini bizimle paylaştı ve bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar hakkında bilgi verdi.
PROBİYOTİKLERİN YENİ BİR FAYDASI: POSTBİYOTİKLER
1- Postbiyotikler nedir? Vücudumuza faydaları nelerdir?
Aytaç Karadağ, son zamanlarda hakkında en fazla bilimsel çalışma yapılan konunun hiç şüphesiz probiyotikler olduğunu, adeta bağırsaklarımızda bizim yararımıza çalışıp sindirimi düzenleyen, ihtiyacımız olan vitaminlerin bir kısmını üreten, mutluluk hormonu olan serotoninin büyük kısmını üreten, bağırsaklarımızda bariyer oluşturup bizi enfeksiyona, kansere karşı koruduğu kanıtlanan bu dost bakteri diye adlandırdığımız probiyotiklerin yeni bir faydası keşfedildiğini bunun da adının postbiyotikler olduğunu söyledi.
İLTİHAPLA MÜCADELEDE ETKİN ROL OYNUYOR
Karadağ, postbiyotiklerin, probiyotik bakterilerin ürettiği ve vücudumuza çeşitli faydaları olan özel bileşenler olduğunu ifade etti ve ekledi:
“Bu değerli bileşenler öncelikle bağışıklık sistemimiz üzerinde güçlü bir destek sağlar, vücudumuzun savunma mekanizmalarını güçlendirerek doğal direncimizi artırır, iltihapla mücadelede etkin rol oynayarak bağışıklık sistemimizin daha verimli çalışmasına yardımcı olur.”
ZARARLI BAKTERİLERİN ÇOĞALMASINI ENGELLİYOR
Karadağ, postbiyotiklerin sindirim sistemi sağlığımız üzerinde de önemli etkileri olduğunu, bağırsak florasını dengeleyerek sindirim sistemimizin düzenli çalışmasına katkıda bulunduğunu söyledi ve özellikle zararlı bakterilerin çoğalmasını engelleyerek bağırsak mikrobiyotamızın sağlıklı kalmasını sağladığının altını çizdi.
Metabolik açıdan da vücudumuza önemli faydaları olan postbiyotiklerin, güçlü antioksidan etkileri sayesinde hücrelerimizi koruduğunu ve metabolizmamızın düzenli çalışmasını desteklediğini vurgulayan Karadağ, ayrıca besin emilimini iyileştirerek vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besin maddelerinden optimal düzeyde faydalanmasını sağladığını, bu özellikleriyle postbiyotiklerin genel sağlığımızı korumada ve iyileştirmede önemli bir rol üstlendiğini vurguladı.
VÜCUDUMUZU ADETA BİR KALKAN GİBİ KORUYOR
2. Bağırsaklarımızdaki süper güç olarak tanımlana BÜTİRAT nedir?
“Bütirat, bağırsaklarımızdaki yararlı bakterilerin lif açısından zengin besinleri fermente etmesi sonucu üretilen kısa zincirli bir yağ asididir.” diyen Karadağ, gerçekten de "süper güç" tanımlamasını sonuna kadar hak ettiğini çünkü vücudumuzda inanılmaz işlevlere sahip olduğunu belirtti.
Bu süper molekülün, öncelikle güçlü bir bağırsak bariyeri koruyucusu olarak görev yaptığından bahseden Karadağ, bağırsak duvarını güçlendirerek sızdıran bağırsak sendromunu önlediğini ve zararlı maddelerin kana karışmasını engellediğini, bu koruyucu özelliği sayesinde vücudumuzu adeta bir kalkan gibi koruduğunu söyledi.Bütiratın iltihap karşıtı etkilerinin de oldukça güçlü olduğuna değinen Karadağ, kronik iltihaplanmayı azaltarak vücudumuzdaki yangısal süreçleri de kontrol altına aldığını, bağırsak iltihabını dengeleyerek otoimmün hastalık riskini düşürdüğünü ve genel bağışıklık sistemimizi desteklediğini belirtti.
Bütiratın metabolik düzenleyici olarak önemli görevler üstlendiğine değinen Karadağ, insülin duyarlılığını artırarak kan şekerinin dengede kalmasına yardımcı olduğunu, bu özelliği sayesinde kilo kontrolüne destek olarak metabolik sağlığımızı koruduğunu ifade etti.
KANSER ÖNLEYİCİ ETKİLERİ VAR
Beyin sağlığı üzerindeki etkilerinin de dikkat çekici olduğunu, beyin-bağırsak aksını güçlendirerek bilişsel fonksiyonlarımızı desteklediğini, ruh halimizi iyileştirici etkisiyle mental sağlığımıza katkıda bulunduğunu belirten Karadağ, bütiratın kanser üzerine etkileri hakkında şunları söyledi:
“Bütiratın belki de en önemli özelliklerinden biri kanser önleyici etkileridir. Özellikle kolon kanseri riskini azaltmada önemli rol oynar. Sağlıklı hücre büyümesini desteklerken, DNA hasarını önleyici özellikleriyle vücudumuzu korur. Bu özellikleriyle bütirat, sadece sindirim sistemi sağlığımız için değil, genel vücut sağlığımız için de vazgeçilmez bir bileşendir.”
3. Nasıl artırabiliriz? Bütirat içerikli besinler nelerdir? Doğal kaynaklardan yeteri kadar alınır mı?
Aytaç Karadağ, bu sorumuza şöyle yanıt verdi:
Bütiratı 3 yolla artırabiliriz:
- Ağızdan supplement olarak alınabilir. Ama mide asidinde parçalandığı için asıl etki edeceği yer olan bağırsaklara çok küçük bir kısmı inebildiği için supplement olarak alınmasını önermiyoruz.
- Bağırsakta bizim yararımıza çalışan bakterilere ürettirebiliriz. Bunun içindeki probiyotiklerin çok sevdiği aşağıdaki gıdaları daha fazla tüketebiliriz:
Dirençli Nişasta Kaynakları:
• Soğutulmuş patates
• Yeşil muz
• Tam tahıllar
Prebiyotik Lifler:
• Soğan
• Sarımsak
• Pırasa
• Hindiba kökü
Fermente Besinler:
• Kefir
• Yoğurt
• Turşu
• Kimchi
Lif Açısından Zengin Sebzeler:
• Brokoli
• Karnabahar
• Brüksel lahanası
• Yeşil yapraklı sebzeler
Bütiratça zengin aşağıdaki gıdaları beslenmemize ekleyebiliriz:
• Tereyağı (en zengin doğal bütirat kaynağı)
• Ghee (sade yağ)
• Peynir
• Yoğurt
• Kefir
• Turşu
• Kombucha
4- Antibiyotiğin hasarlarına karşı onarıcı etkisi var mı?
Aytaç Karadağ, postbiyotiklerin antibiyotik kullanımına bağlı oluşan hasarları onarmada önemli etkileri olduğunu söyledi ve bunu günlük hayattan bir örnekle açıkladı:
“Antibiyotik kullanımı, bağırsaklarımızı adeta bir bahçeye benzetirsek, bu bahçedeki hem yararlı hem zararlı tüm bitkileri yok eden güçlü bir ilaçlama gibidir. Bu durumda bahçemiz çoraklaşır ve dengesi bozulur. Postbiyotikler bu hasarlı bahçeyi onarmada çeşitli şekillerde yardımcı olur. Öncelikle koruyucu etkileriyle öne çıkarlar. Bağırsak duvarını güçlendirerek temel bir koruma sağlarlar. Aynı zamanda yararlı bakterilerin yeniden çoğalması için uygun ortam oluştururken, zararlı bakterilerin üremesini engellerler.”
Postbiyotiklerin onarıcı etkilerinin de bir o kadar önemli olduğuna değinen Karadağ, bağırsak hücrelerinin yenilenmesini hızlandırarak iyileşme sürecini desteklediğini, vücuttaki iltihabi durumları azaltırken, bağırsak bariyerini güçlendirerek koruyucu etkilerini pekiştirdiğini ifade etti ve ekledi:
“Sindirim enzimlerinin çalışmasını destekleyerek sindirim sisteminin verimli çalışmasına katkıda bulunurlar. Ayrıca besin emilimini iyileştirerek vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerinden daha iyi faydalanmasını sağlarlar.”
EKSİKLİĞİ ZARARLI MADDELERİN VÜCUDUMUZA SIZMASINA YOL AÇAR
5- Bütirat eksikliğinde bağırsak sağlığımız nasıl etkilenir?
Bağırsak duvarımızın bütirat eksikliğinde zayıflamaya başladığını ve koruyucu özelliğini kaybettiğini belirten Karadağ, bu durumun tıpkı bir kale duvarının yıpranması gibi, zararlı maddelerin vücudumuza sızmasına yol açacağını söyledi ve bütirat seviyelerimiz düştüğünde vücudumuzda yaşanacak değişiklikleri şöyle sıraladı:
“Öncelikle sindirim sistemimizde problemler ortaya çıkar. Kronik kabızlık veya ishal gibi sindirim düzensizlikleri yaşanabilir. Bağırsak hareketleri yavaşlar ve besin emilimi zorlaşır. Bu durum, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri yeterince alamamasına neden olur. Aynı zamanda bağırsak florası dengesizleşir, yararlı bakteriler azalırken zararlı bakteriler çoğalmaya başlar.”Ayrıca iltihabi durumların da bütirat eksikliğinde artış gösterebileceğine dikkat çeken Karadağ, bağırsak duvarında oluşan iltihaplanmanın, zamanla diğer organlara da yayılabileceğine, bu durumun bağışıklık sistemimizin aşırı tepki vermesine ve otoimmün hastalıkların tetiklenmesine yol açabileceğine dikkat çekti.Bütirat eksikliğinin metabolizmamızı da olumsuz etkileyerek, insülin direnci artabileceğini, kilo kontrolünü zorlaşabileceğini ve enerji seviyelerimizi düşebileceğini belirten Karadağ, bütirat eksikliğinin diğer etkileri hakkında şunları söyledi:
“Beyin-bağırsak aksı üzerindeki etkisiyle, bütirat eksikliği ruh halimizi ve bilişsel fonksiyonlarımızı da etkiler. Konsantrasyon güçlüğü, hafıza problemleri ve duygu durum değişiklikleri görülebilir. Strese karşı direncimiz azalır ve anksiyete riski artar. Uyku kalitemiz bozulabilir ve yorgunluk hissi artabilir.Uzun vadede, bütirat eksikliği bağırsak kaynaklı ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir. Kolon kanseri riski artar, bağırsak iltihabı hastalıkları (Crohn hastalığı, ülseratif kolit) gelişebilir. Ayrıca alerjik reaksiyonlara ve gıda hassasiyetlerine olan yatkınlık da artar.”
6-Bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar ne diyor?
Bütriatın birçok farklı hastalıkta faydalı olduğunu kanıtlayan çok sayıda çalışma olduğunu belirten Karadağ, önemli birkaç araştırmadan örnekler verdi.
Hassas Bağırsak Sendromu (IBS) ve Crohn Hastalığı:
Araştırmalar, bütirik asit takviyesinin IBS ve Crohn hastalığı tedavisinde etkili olabileceğini gösteriyor. Yapılan bir çift-kör, randomize plasebo çalışmasında, IBS'li 66 yetişkine 4 hafta boyunca günlük 300 miligram sodyum bütirat veya plasebo verilmiş. Dört haftanın sonunda, bütirik asit grubundaki katılımcılar karın ağrılarında önemli bir azalma bildirmiş.
Başka bir araştırmada, Crohn hastalığı olan 13 hastaya 8 hafta boyunca günde 4 gram bütirik asit verilmiş. Tedavi sonunda 13 hastanın 9'unda belirgin semptom iyileşmesi gözlemlenmiştir.
Kolon Kanseri:
Bir çalışmada, sodyum bütiratın kolorektal kanser hücrelerinin büyümesini engellediği ve hücre ölümü oranını artırdığı bulunmuş. Araştırmacılar, bağırsakta bütirik asit üretimini artırabilecek yüksek lifli beslenmenin, kolon kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Ancak bu konuda daha fazla insan çalışmasına ihtiyaç var.
İnsülin Duyarlılığı:
Tip 2 diyabeti olan kişilerin bağırsaklarında genellikle bütirik asit üreten bakteri miktarı düşük oluyor. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, lifli gıda alımının artırılmasının insülin duyarlılığını iyileştirebileceğini ve obezite riskini azaltabileceğini göstermiş.
Sağlıksız beslenen bir grup katılımcı üzerinde yapılan bir çalışmaya göre katılımcıların abur cubur tüketimi kesilerek yerine günde 1,5 avuç badem tüketmeleri sağlanıyor. SONUÇ: 4 haftanın sonunda katılımcıların bütirat üretimi gözle görülür ve sevindirici oranlarda artmış oluyor. Mevcut sağlık sorunları da eş zamanlı olarak düşüş göstermeye başlıyor.
Bu ilgi çekici araştırmanın da basit bir beslenme değişikliğinin bağırsak sağlığımız üzerinde ne kadar etkili olabileceğini gösteren bir çalışma olduğunu söyleyen Karadağ, bademin olumlu etkisinin arkasında yatan nedeni şu sözlerle açıkladı:
“Bademin bu olumlu etkisi, içerdiği zengin lif, sağlıklı yağlar ve antioksidanlardan kaynaklanıyor. Bu değerli besinler, bağırsaklarımızdaki yararlı bakterilerin çoğalmasını desteklerken, bütirat üretimini artırıyor. Aynı zamanda abur cuburun kesilmesi, zararlı bakterilerin beslenmesini engelleyerek bağırsak florasının dengelenmesine yardımcı oluyor.
Bu araştırma, sağlıklı beslenmeye geçişin zorlu veya karmaşık olmak zorunda olmadığını gösteriyor. Küçük ama tutarlı değişiklikler, zaman içinde büyük faydalar sağlayabiliyor. Özellikle zararlı gıdaların yerine badem gibi besleyici alternatiflerin konulması, bağırsak sağlığımızı iyileştirmede etkili bir yöntem olarak öne çıkıyor."