Güncelleme Tarihi:
Bebeklerden doğum sonrası hastaneden taburcu olmadan ve ilk hafta içerisinde olmak üzere topuklarından iki farklı kan örneği alınıyor. Alınan kan sayesinde pek çok hastalığın taraması yapılıyor. Topuk kanı taramasına en son geçtiğimiz yıl SMA da eklendi ve her hastanede zorunlu olarak uygulanıyor.
Son yıllarda özellikle de pandemi döneminde aşı karşıtları gibi yenidoğan bebeklerden alınan topuk kanına karşı çıkanlar da olmaya başladı.
Son olarak Kars’ta yaşayan bir aile, bebeklerinden topuk kanı alınmasına karşı çıkarak mahkemeye başvurdu. Mahkeme aileyi haklı bulunca Sağlık Bakanlığı gelen tepkiler üzerine davaya müdahil olarak karara itiraz etti ve istinaf süreci başlatıldı.
Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, "T.C. Kars Aile Mahkemesi tarafından 20 Ağustos 2024 tarihinde, Yenidoğan Tarama Programı kapsamında çocuklarımızın hastalıklarını erken teşhis ederek tedavilerini başlatmak amacıyla topuk kanı alınması hakkında verilen karar, ilk derece mahkemesi kararı olup kesin hüküm niteliğinde değildir. Kesin hüküm niteliği taşımayan mezkur kararın hatalı olduğunu değerlendirdiğimizden, bu karara karşı bakanlığımızca istinaf yoluna başvuru süreci ivedilikle başlatılmıştır. Hukukun, adalet ve doğruluk temelinde vereceği karara olan inancımız tam olduğundan, yargı süreci sonuçlanıncaya kadar Yenidoğan Tarama Programı aynı şekilde devam edecektir" denildi.
KAYNAK: IHAGeçtiğimiz yıllarda da benzer şekilde topuk kanı aldırmayı reddeden ailelerin haberlerini duymuştuk. Topuk kanı almanın bebeğe zarar verdiğine dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen sosyal medyadaki çeşitli dönemlerde bazı söylemler ortaya çıkıyor. Bu da bazı ailelerin bu konuda endişe duymasına ve topuk kanıyla yapılan bu tarama testlerine itiraz etmelerine neden oluyor.
Bebeklerden alınan topuk kanının pek çok hastalığın belirti vermeden tanı koymaya yardımcı oluyorken bu aileler neden topuk kanı vermeyi reddediyor?
Topuk kanı neden alınır? Bebeğe zararı olan bir işlem mi?
Sonuçların yanlış çıkma ihtimali var mı?
Ülkemizde ne zamandan beri uygulanıyor?
Bebeklerde topuk kanı alınması zorunlu mu? Devlet ve özel hastanelerde aynı prosedür mü uygulanıyor?
Avrupa’da durum ne? Zorunlu olmayan ülkeler var mı?
Topuk kanından hangi hastalıklar teşhis edilir?
KRİTİK ÖNEME SAHİP
1- Topuk kanı neden alınır? Bebeğe zararı olan bir işlem mi?
Topuk kanı, Ulusal Yenidoğan Tarama Programı kapsamında filtreli kâğıda yenidoğan bebeklerin topuğundan alınan bir kan örneğidir. Bu test, doğuştan gelebilecek bazı metabolik, hormonal ve genetik hastalıkların erken teşhisi için yapılır. Topuk kanı alma işlemi genellikle basit ve hızlı bir işlemdir. Bebek için minimal bir rahatsızlık yaratabilir, ancak uzun vadede bir zararı yoktur. Bu test, erken teşhis ve tedavi imkânı sunarak bebeğin sağlığı için kritik bir öneme sahiptir. Topuk kanı testinin erken dönemde yapılması, bebeğin sağlığına yönelik ciddi risklerin önüne geçebilir ve gelişimsel sorunların önlenmesine yardımcı olabilir.
KESİN TANI İÇİN EK TESTLERİN YAPILMASI GEREKEBİLİR
2- Bu taramalarda sonuçların yanlış çıkma ihtimali var mı?
Yenidoğan topuk kanı testi, genellikle güvenilir sonuçlar veren bir testtir. Ancak, her tıbbi testte olduğu gibi, nadiren de olsa yanlış pozitif veya yanlış negatif sonuçlar alınabilir. Sonuçların doğruluğunu artırmak için, test genellikle bebeğin yaşamının ilk 48-72 saati içinde yapılır. Eğer bir anormallik tespit edilirse, doğrulama için ek testler yapılır. Bu nedenle, test sonuçları genellikle güvenilir kabul edilir, ancak kesin tanı için ek testlerin yapılması gerekebilir.
1994'TEN BERİ ÜLKE GENELİNDE UYGULANIYOR
3- Ülkemizde ne zamandan beri uygulanıyor?
Ülkemizde ilk olarak 1986’de Fenilketonüri taraması, pilot illerde yapılmaya başlanmıştır ve 1994’de ülke geneline uygulanmıştır. Daha sonra 2006’da Doğumsal Hipotiroidinin eklenmesiyle programın adı Ulusal Yenidoğan Tarama Programı olarak değiştirilmiştir. Sonraki yıllarda tarama programına diğer hastalıklar ilave edilmiştir
DAHA KOLAY VE AĞRISIZ OLDUĞU İÇİN TOPUKTAN ALINIYOR
4- Neden bu kan topuktan alınıyor?
Yenidoğan tarama testleri için kan örneği genellikle topuktan alınır ve doğrudan tarama kartlarına aktarılır. Damardan alınan kan veya hematokrit tüpüne alınan kan örneğinin tarama kartına aktarılması ise önerilmez. Bunun temel nedeni, hematokrit tüplerinde bulunan pıhtılaşmayı önleyici kimyasalların test sonuçlarını olumsuz yönde etkileyebilmesidir. Bu kimyasallar, kanın pıhtılaşmasını önlemek için kullanılır, ancak aynı zamanda kanın biyokimyasal yapısını da değiştirebilir. Bu değişiklikler, yenidoğan tarama testlerinde yanlış pozitif veya yanlış negatif sonuçlara yol açabilir.
Ayrıca, test için gereken kan miktarının çok az olması ve topuktan kan almanın daha güvenli, kolay ve az ağrılı bir yöntem olması da diğer önemli nedenler arasındadır. Damardan kan almak, bebeklerde daha zor bir işlem olduğundan, yenidoğan tarama testlerinde genellikle tercih edilmez.
ÜLKEMİZDE TOPUK KANI ALINMASI ZORUNLUDUR
5-Bebeklerde topuk kanı alınması zorunlu mu? Devlet ve özel hastanelerde aynı prosedür mü uygulanıyor?
Evet, Türkiye'de yenidoğan bebeklerden topuk kanı alınması zorunludur. Bu test, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen "Yenidoğan Tarama Programı" kapsamında tüm bebeklere ücretsiz olarak uygulanır. Hem devlet hem de özel hastanelerde aynı prosedür uygulanır ve test sonuçları yine Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen merkezlerde değerlendirilir. Bu süreç, bebek doğduktan sonraki ilk 48-72 saat içinde gerçekleştirilir.
TESTİN KAPSAMI VE ZORUNLULUĞU ÜLKEDEN ÜLKEYE DEĞİŞİYOR
6- Avrupa’da durum ne? Zorunlu olmayan ülkeler var mı?
Avrupa ülkelerinde yenidoğan topuk kanı testi yaygın olarak uygulanmaktadır, ancak bu testin kapsamı ve zorunluluğu ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Çoğu Avrupa ülkesi, doğuştan gelen hastalıkların erken teşhisi için bu testi zorunlu kılmıştır, ancak bazı ülkelerde bu testin zorunlu olmadığı durumlar mevcuttur. Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve Almanya'da bu test zorunlu olup tüm bebeklere uygulanırken, Norveç, İsveç ve İsviçre'de zorunlu olmayıp yaygın olarak önerilmekte ve çoğu hastane tarafından uygulanmaktadır.
7- Topuk kanından hangi hastalıklar teşhis edilir?
Spinal Muskuler Atrofi (SMA), Fenilketonüri, Doğumsal (Konjenital) Hipotiroidi, Biyotinidaz Eksikliği, Kistik Fibrozis ve Konjenital Adrenal Hiperplazi hastalıkları bu testle tespit edilebilir.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı, birkaç yıldır aşı yaptırmayan ve topuk kanı aldırmayan ailelerin sayılarının giderek arttığını söyledi. Taranan hastalıkların bazılarının tam ve basit tedavileri bulunduğunu belirten Kırımlı, “Bu hastalıklar belirti verdiğinde yakalanırsa geç kalınıyor. Çocuklar engelli birey haline geliyor. Ya da ölümcül olabilecek sorunlar gelişiyor. Taranan hastalıkların toplumda görülme sıklığı az değil. Sorunsuz bir hayat yaşayabilecek çocuğu riskle baş başa bırakıyorlar. Hastalıkları bulunan çocuklar kesinlikle sorun yaşıyorlar” diye konuştu.
BİLGİ EKSİKLİĞİ VE YANLIŞ İNANIŞLAR NEDENİYLE KARŞI ÇIKIYORLAR
8- Neden bazı aileler topuk kanı alınmasına karşı çıkıyor ve endişe duyuyor?
Bazı aileler, yenidoğan topuk kanı testi gibi tıbbi prosedürlere karşı çıkabilir. Bu karşı çıkışların nedenleri arasında genellikle bilgi eksikliği, yanlış anlama veya bazı yanlış inançlar yer alabilir. Bazı aileler, topuk kanı testi gibi tarama testlerinin çocuklarına zarar verebileceğine dair yanlış bilgilere maruz kalabilir.
Örneğin, bu testin beyin hasarına, gelişim geriliğine veya başka ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği yönünde asılsız iddialar olabilir. Bu tür iddiaların bilimsel bir temeli yoktur, ancak sosyal medya veya ağızdan ağıza yayılan bilgiler nedeniyle bu tür yanlış inanışlar oluşabilir.
Bazı aileler, genel olarak tıbbi müdahalelere karşı bir kuşku taşıyabilir. Bu, modern tıbbın etkilerine veya güvenilirliğine dair şüphelerden kaynaklanabilir. Bu tür kuşkuculuk, doğal veya alternatif tedavilere olan eğilimlerle de bağlantılı olabilir. Bazı aileler ise, dini veya felsefi inançları nedeniyle tıbbi müdahalelere karşı çıkabilir.
Yenidoğan topuk kanı testi, birçok ciddi sağlık sorununun erken teşhis edilmesini sağladığı için oldukça önemlidir. Bu tür yanlış inançlar ve korkular, ailelerin doğru bilgiye ulaşmaları ve sağlık profesyonelleriyle açık bir iletişim kurmaları ile giderilebilir.