Güncelleme Tarihi:
King's College London'da epidemiyoloji dersleri vermenin yanı sıra sağlık ve beslenme bilimine odaklı bir uygulama olan ZOE'nin kurucusu olan Prof. Dr. Tim Spector, marketlerde satılan ürünlerin ambalajlarında yer alan ve kulağa sağlıklı gelmekle birlikte tam tersi etki yapan ifadeler konusunda uyarılarda bulundu.
2011 yılında yaşadığı geçici iskemik atak sonrası beslenme araştırmalarına odaklanan Spector, "Daha 53 yaşındaydım ve oldukça sağlıklıydım. Bu nedenle yeme alışkanlıklarıma biraz daha yakından bakma ihtiyacı hissettim" dedi.
Business Insider'a konuşan Spector, atak geçirdikten sonra, "Yaşam tarzımda değiştirmem ve ne yemem gerektiğine dair kapsamlı bir araştırma yapmam gerek. Daha uzun yaşamamı sağlayacak kadar sağlıklı olmak için ne yapmam gerektiğini bulmak zorundayım" diye düşündüğünü söyledi.
Aşırı işlenmiş gıdaların paketlerine eklenen ve "sağlık yanılgısı" yaratan ifadeler konusunda tüketicileri uyarmak istediğini söyleyen Spector, sağlığa zararlı olan dört kandırmacayı nasıl tespit edebileceğimizi ve bunların sağlıklı alternatiflerini nasıl seçebileceğimizi anlattı.
Spector, özellikle margarin, tereyağı muadili, yoğurt gibi süt ürünlerinde karşımıza çıkan "az yağlı" ifadesinin bir numaralı şüpheli olduğunu belirtti.
Yağı azaltılmış ürünler, moda diyetlerde çok geniş bir role sahip. Bu ürünler 1980'li yıllardan itibaren raflarda kendine yer bulmaya çalıştı. O dönemde doymuş yağların kalp sağlığına ve kolesterol düzeylerine zararlı olduğu endişeleri artmıştı. Şirketler popüler gıdaların yağı azaltılmış alternatiflerini üreterek "Daha fazla yağ tüketmek vücudunuzda yağlanmaya yol açar" efsanesi üzerinden para kazanmaya başladı.
Ancak burada gözden kaçan önemli bir detay var. Yağ, yediklerimize lezzetini ve dokusunu katan en önemli maddelerden biri. Bir besinden yağı alınca, son halinde lezzet ve kıvam kaybını önlemek için içine şeker, nişasta ya da başka bir bağlayıcı madde ilave etmek gerekiyor.
Üreticiler bu eksikleri, maliyeti düşük ilaveler ekleyerek telafi ettiği için kayıp yaşamıyor. Ancak gıdalarda doğal olarak bulunan ve kalp sağlığını destekleyen bazı yağların eksilip yerine ilavelerin eklenmesi, tüketiciler için kötü haber anlamına geliyor.
Yağların yerine eklenen aşırı rafine edilmiş karbonhidratlar, sağlığımıza zarar veriyor, kalp hastalığı riskini artıyor ve metabolik sağlığımızı bozuyor.
Spector, "Gıda endüstrisi, buna bayıldı çünkü bu tür yağ muadillerini kullanmak, beslenmemizde olması gereken doğal yağlara kıyasla çok daha ucuzdu" dedi.
Kolesterol düzeylerini kontrol etmek isteyenlere "Yağı azaltılmış ürünlerden uzak durun" uyarısında bulunan Spector, "Onun yerine yemeklik yağları ve sosları hayatınızdan çıkarın" dedi. Spector, kendi mutfağında bol miktarda faydalı yağ asidi ve polifenol içeren sızma zeytinyağı kullandığını da sözlerine ekledi.
Öte yandan tam yağlı tereyağı kullandığını da sözlerine ekleyen Spector, süt ürünlerindeki yağların koruyucu bir etkisi olduğunu, hastalık riskini azaltıp sağlıklı yaşlanmayı desteklediğini hatırlattı.
Spector, "Ürünleri 'düşük kalorili' diye etiketlemek bir pazarlama taktiğidir. Bu ifade çoğu zaman o ürünün aşırı işlenmiş gıda olduğuna ve ilave maddelerle dolu anlamına gelir" dedi.
Spector, "Düşük kalorili ifadesi bu ürünle oynadıklarını gösterir. Muhtemelen içinden biraz şeker eksiltmiş ve içeriğinde ne kadar şeker olduğunu gizlemek için yapay tatlandırıcılar eklemişlerdir" diye konuştu.
2022 yılında yapılan bir araştırmada, düşük ya da sıfır kalorili yapay tatlandırıcıların, sağlığa en az şeker kadar zararlı olduğu gösterildi.
Örneğin birçok diyet içecekte kullanılan kalorisiz tatlandırıcı aspartamın tüketimi, tıpkı aşırı şeker tüketiminde olduğu üzere kalp hastalığı, diyabet ve obezite riskini artırıyor.
Aspartam ayrıca daha fazla yemeye de sebep olabiliyor çünkü bu içeceklerin ağızda bıraktığı tatlı lezzet, vücutta asla gelmeyecek bir enerji patlaması beklentisi oluşmasına yol açıyor.
Spector, "düşük kalorili" ifadesi konusunda uyarmasının bir sebebi daha olduğunu belirterek, "Sadece kalori miktarına bakarak o yiyeceğin besleyici olup olmadığı anlaşılamaz. Tek bir değere takılı kalmaktansa tükettiğiniz yiyeceğin içindeki besin öğelerine odaklanmak daha önemlidir. Dahası araştırmalar, kalori etiketleriyle yiyeceklerin gerçek enerji değerleri arasında yüzde 20'ye varan farklar olabileceğini gösteriyor" dedi.
Spector, "Kaloriler, bir besini özetlemek için kesinlikle doğru bir yol değil. Kesin değiller. Faydalı da değiller çünkü birçok kişi kalori kısıtlamalı diyetleri uygulama veya güvenilir bir kalori sayımı yapmada başarılı olamıyor" ifadelerini kullandı.
Kahvaltılık gevreklerden meyve sularına ve sütlere, birçok gıdanın ambalajlarında "vitamin ilaveli" veya "mineral takviyeli" gibi ifadeler yer alıyor. Spector, "Besinler yoluyla ekstra vitamin ve mineral almak sağlığınıza faydalı gibi hissettirebilir ancak bu da işlenmiş gıdaları izlemenin bir diğer sinsi yolu" dedi.
Aşırı işlenmiş gıdalar, raf ömürleri çok uzun olacak şekilde tasarlanıyor. Dahası iştah açan dokuları ve lezzetleriyle bu gıdaları yedikçe yeme isteğinizin artması amaçlanıyor. Gıdaları bu hale getirmek için yapılan işlemlerin, doğal vitamin ve minerallerin eksilmesine yol açtığını ifade eden Spector, "Yasa gereği, üreticiler bu maddeleri yerine koymak zorunda" dedi.
Spector, bu nedenle "vitamin ve mineral katkılı" diye pazarlanan gıdalardan çok fazla etkilenmediğini söyledi.
Vitaminler ve minerallerin en etkili hali, işlenmemiş gıdalarda bulunan doğal versiyonları. Zira işlenmemiş gıdalarda bol miktarda bulunan kaliteli vitamin ve minerallerin vücut tarafından emilimi, imal edilmiş izole versiyonlara kıyasla daha kolay oluyor.
Gıda üreticileri, çoğu zaman sağlığa faydalı malzemelerden küçük bir miktar eklemek yoluyla ürünlerinin çekiciliğini artırmaya çalışıyor. Ancak ilave edilen maddelerin dozu çoğu zaman fayda sağlayamaya yetecek kadar çok olmuyor. Takviyeler dünyasında buna "peri tozu etkisi" deniyor.
Spector, "Ürüne mikroskobik miktarda çinko ekleyerek bağışıklık sistemine, bir parça manganez ekleyerek bağırsak sağlığına faydalı olduğunu iddia edebilirsiniz. Ama bunların hepsi saçmalık" dedi.
Yanıltıcı sağlık iddiaları arasında "ilave lif" ifadesinin de yer aldığını, bu lif dozunun yeterli olmayabileceğini söyleyen Spector, "Gıda endüstrisi liften para kazanmıyor. Büyük bir lif lobisi de yok. Lif oldukça ucuz ve sağlıklı. Üstelik sizi kısa sürede doyuruyor. Dolayısıyla o üründen daha az tüketiyorsunuz" diye konuştu.
Gıda ambalajları arasında kaybolmamanın en kolay yolunun malzeme ve porsiyon büyüklüklerini kontrol etmek ve vadedileni aldığınızdan emin olmak olduğunu söyleyen Spector, "Bütün işlenmiş gıdalar aynı değildir. Bazı işleme yöntemleri istediğiniz besin maddelerinin korunmasını sağlayabilir" dedi.
Spector, ihtiyaç duyduğu besin maddelerini almak için haftalık 30 farklı bitkisel gıda tüketmeye çalıştığını belirterek, kuru yemişler, tohumlar, baharatlar, kahve hatta yüksek kaliteli çikolatanın bu kategoriye dahil edilebileceğini vurguladı.