Güncelleme Tarihi:
Kıpkırmızı salçalar hepimizi cezbeder. İşte gıda sahtekarları da bizi tam da buradan hedef alıyor ve salçaya gıda boyası katılıyor. Daha az domates ve daha fazla katkı maddesi ile vatandaşı kandırılıyor. Özellikle de merdiven altı satışa sunulan ürünlerde görülen bu tehlikelere karşı uzmanlar uyarıyor.
Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, olması gerektiği gibi üretilen bir salçaya renklendirici konulmasının da gereksiz olduğunu belirterek, “Buradaki asıl sorun, kontrol sistemi içerisinde olmadığı için rahatça hilelere başvurabilecek olan merdiven altı tabir ettiğimiz kayıtsız işletmelerin ürünleri ve açıkta satılan salçalardır” ifadelerini kullandı.
Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nevzat Artık ise, her gıda maddesinde hangi katkının kullanılacağının yönetmelikte tanımlandığını söyleyerek, “Gıda boyalarının usulünce kullanılmaması ile değişik alerjiler veya deriden küçük siğiller çıkması söz konusu olabilir” dedi.
Salçanın yasal tanımında olgun, sağlam, kırmızı renkli ve taze domateslerden elde edilmesi, son üründeki yoğunluğu, rengi, ile tuz oranı gibi kriterlere yer verildiğini belirten Ebru Akdağ, “Salçalara renk verici eklenmesi yasaktır. Zaten olması gerektiği gibi üretilen bir salçaya renklendirici konulması da gereksizdir. Dolayısıyla buradaki asıl sorun, kontrol sistemi içerisinde olmadığı için rahatça hilelere başvurabilecek olan merdiven altı tabir ettiğimiz kayıtsız işletmelerin ürünleri ve açıkta satılan salçalardır” dedi.
Akdağ, renk ve tat gibi özellikleri sağlamak için yapılan hilelerin çoğunu tüketici olarak anlamamızın genellikle mümkün olmadığını söyleyerek, “En net anlaşılabilen durum koruyucu katkı maddesi eklenmesidir. Açıkta satılan ürünlerde bozulmadan uzun süre tüketiciye sunulabilmesi için fazla miktarda tuz ve/veya koruyucu katkı maddesi eklenmesi hilesine başvuruluyor.
Açıkta satılan domates salçaları gıda güvenliği açısından risk taşıdığını belirten Nevzat Artık, ambalajsız ve pastörize edilmemiş bir domates salçasının bozulup küf oluşturacağını belirtti ve ekledi:
“Salça kutusu veya kavanozu açıldıktan sonra tercihen cam kavanoza aktarılıp buzdolabının dondurucu bölümünde -18 derecede muhafaza edilmelidir. Buzdolabında domates salçası 4-12 derecede küflenir ve yağ ilavesi de bunu çözmez. Donmuş salça bıçakla kesip yemeğe ilave edilebilir ve bu şekilde gıda güvenliği riski kalmaz.”
Açıldıktan sonra buzdolabında saklanmadığı halde bozulmuyorsa, o salçada koruyucu olması ihtimali yüksektir. Ancak bu testi yaptığımızda iş işten geçmiş olacaktır” dedi.
Salça alırken Bakanlık kaydının varlığına, ambalajının zarar görmemiş, şişme yapmamış, açılmamış olduğuna dikkat edilmesi gerektiğine değinen Akdağ, doğru seçimi yapmakla da işin bitmediğini söyledi ve şöyle devam etti:
“Salçanın kapağı açıldıktan sonra dışarıda bırakılmamalı, kapağı iyice kapatılarak buzdolabında saklanmalıdır. Ancak çabuk tüketmezseniz bu şekilde bile küflenecektir. Küfünü sıyırıp kalanını tüketmek en yaygın yapılan mutfak hatalarındandır ve sağlık riski yüksektir. Salça küflendiyse, yapmamız gereken tek şey ona veda etmektir.”
Dışarıda hazır satılan salçalardaki risklerden kaçmak ve maliyeti de düşürmek amacıyla evde konserve yapımı, sık sık başvurulan bir yöntem. Yaz aylarında rastladığımız konserveden zehirlenme olayları ise buzdağının sadece görünen kısmı. Pişirme sırasında yeterli sıcaklığa dikkat edilmeyen konservelerde ‘clostiridium botulinum’ adı verilen ve ‘konserve zehri’ olarak da bilinen bakteriler oluşuyor.
Bir gram botulinum toksininin 1 milyon insanı öldürebilecek kuvvette olup bilinen en güçlü zehirlerden biri olduğunu ifade eden Akdağ, “Botulinum oksijensiz ve düşük asitli besinlerin olduğu ortamları sever; tıpkı bazı konservelerimizdeki gibi. Gıdaların kendilerine özgü asitlik dereceleri vardır. Meyveler genellikle yüksek asitli olduğu için bunların kaynatılarak konservelenmesi riskli değildir. Domateslerin bazılarının asitlik derecesi de düşük olduğundan, domatesten salça ve domatesli karışımlarından kaynatılarak konserve hazırlanması riskli olabilir” dedi.