Güncelleme Tarihi:
Sam Dicken, paketli ürünler başta olmak üzere aşırı işlenmiş gıdaların olası zararları üzerine çalışan bir bilim insanı. Ancak bu konuda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olmasına karşın, aşırı tüketimi oldukça kolay olan bu gıdaların tuzağına zaman zaman Dicken da düşüyor.
Çalışmalarını Londra'da bulunan Obezite Araştırmaları Merkezi'nde sürdüren Dicken, Business Insider'a yaptığı açıklamada, "İştahım çok açık. Yedikçe yemek benim için çok kolay" dedi.
Ancak Dicken, besin değeri yüksek olmayan gıdaları tüketirken aşırıya kaçmamak için etiketlere bakıp "Aşırı işlenmiş mi?" sorusunu sormaktan daha fazlasını yapmanın mümkün olduğunu belirtti. Dicken kendi uyguladığı basit taktikleri de anlattı.
Herhangi bir ev mutfağında bulamayacağınız stabilize ediciler ve kıvam artırıcılar kullanılarak üretilen aşırı işlenmiş gıdalar, market raflarında uzun süre dayanmasıyla ve pazarlama kampanyalarıyla dikkatimizi çekiyor.
Dicken, aşırı işlenmiş gıdaları çok fazla yemenin sebeplerinden birinin iştah açıcı bir yaş, tuz ve şeker kombinasyonuna ve yumuşak bir kıvama sahip olmaları olduğunu söyledi.
Bütün bunlar bu gıdaların enerji yoğunluğunun yüksek olması anlamına da geliyor. Bir başka deyişle bu gıdaların 1 gramında oldukça yüksek miktarda kalori bulunuyor.
Aşırı işlenmiş gıdalar, obezite, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve çeşitli kanserler gibi pek çok sağlık sorunuyla ilişkilendiriliyor. Bilim insanları bu sorunlara yol açan şeyin katkı maddeleri mi işleme süreci mi yoksa aşırı işlenmiş gıdaların besin içeriği mi olduğu sorusuna yanıt vermek için çalışmayı sürdürüyor.
Dicken, "aşırı işlenmiş gıdalar" başlığının oldukça muğlak bir kategori olduğuna dikkat çekerek, "Ben iştahımı kontrol altında tutmak ve o gıdayı yiyip yemeyeceğime karar vermek için şu üç şeye bakıyorum" dedi.
Dicken, "Doymak için çok büyük miktarda yemek yemem gerekiyor. Bu nedenle ilk baktığım şeylerden biri o gıdanın enerji yoğunluğu oluyor" dedi.
Sebzeler ve meyvelerin enerji yoğunluğu o kadar yüksek değil çünkü gram başına içerdikleri kalori miktarı oldukça az. Dicken, bu nedenle canının istediği kadar sebze meyve tükettiğini ancak çikolata ya da şekerle tatlandırılmış içecekler gibi gıdaların enerji yoğunluğunun yüksek olduğunu belirtti.
Dicken, "1000 kalorilik çilek dev bir yığın oluşturur. 1000 kalorilik çikolata ise tabakta küçücük görünür. Bu nedenle süpermarkete gittiğimde her zaman enerji yoğunluğuna bakmak zorundayım. Bunun benim için büyük bir faktör olduğunu biliyorum" dedi.
Dicken, aşırı işlenmiş gıdaların düşük lif içeriği nedeniyle yumuşak ve yemesi kolay bir kıvama sahip olduğunu vurguladı. Örneğin peynir patlağı birçok atıştırmalığı avuçla ağzınıza atıp çiğnemeye bile gerek duymadan birkaç saniye içinde yutmanız mümkün.
Dicken bu nedenle acıktığı zaman havuç ya da ceviz gibi gevrek şeyler tercih ettiğini belirterek, "Enerji yoğunluğu yüksek kıvamı yumuşak bir atıştırmalığı aşırı tüketmeniz çok kolaydır" ifadelerini kullandı.
Beynin mideye "Doydum" sinyalini göndermesinin 20 dakika sürüdüğünü hatırlatan Dicken, "Ağır ağır çiğnemek ve her bir lokmayı daha uzun sürede yutmak, vücudunuza doyduğunu hissetmesi için zaman veriyor ve aşırı yemenizi önlüyor" ifadelerini kullandı.
Dicken her şeyin ötesinde, sağlık otoritelerinin belirlediği ulusal beslenme yönergelerini izlemeye çalıştığını, günde 5 porsiyon sebze ve meyve yediğini, tuz, şeker, doymuş yağ ve kırmızı eti sınırlandırdığını ve bol miktarda taze ürün tükettiğini vurguladı.
"Daha az aşırı işlenmiş gıda tüketmeye çalışmak beslenmenizi iyileştirir çünkü daha fazla taze, işlenmemiş gıda hazırlayıp yemenizi gerektirir" diyen Dicken, "Ancak bu şekilde ulusal beslenme yönergelerine yaklaşamıyorsanız, o zaman şartları zorlamayın" dedi.
Aşırı işlenmiş gıdaların kolay ulaşılabilir ve pratik olduğuna dikkat çeken Dicken, "Örneğin meşgul bir ebeveyn beslenmesinde, aşırı işlenmiş gıda sınıfına giren protein tozu ya da önceden pişirilmiş yemekler büyük yer tutuyorsa, bunları tüketmeye son vermek beslenme açığına neden olabilir" diye konuştu.