Güncelleme Tarihi:
Sağlıklı beslenme ipuçları ve tarifleri paylaştığı sosyal medya hesabını 1,8 milyon kişi takip ediyor.
The Post'a konuşan Norma’ya göre işin ilginç yanı, ilk başta teşhisini tersine çevirmek için kullandığı katı diyete artık bağlı kalmıyor.
Norma, 2016 yılında sağlığına pek de öncelik vermeyen meşgul bir anneydi. Üç oğlu ve eşi için etrafta koşturuyor, kendime bakmıyordu.
Çoğunlukla çocukları ne yiyorsa onu yiyordu; bu da çok fazla mısır gevreği, fıstık ezmeli muz, sandviç ve dondurma anlamına geliyordu.
O zamanlar çok ama çok fazla tortilla ve peynir tüketiyordu. Fast food ve çörek yeme çılgınlığına kapılmasa da 80 kilo ağırlığındaydı ve hiç egzersiz yapmıyordu.
“Boyum 1.80’di çok korkutucu bir kilodaydım” diyen Norma, o yıl rutin bir kontrolde, kandaki şekerle bağlantılı bir kimyasal olan A1C değerinin ( 3 aylık şeker ortalaması) yüksek olduğunu öğrendi. Sıkı bir şekilde prediyabetik eşiğindeydi.
Prediyabeti olan kişilerin kan şekeri seviyeleri olması gerekenden yüksektir ancak tam diyabet teşhisi konmuş biri kadar yüksek değildir. Eğer bu durum kontrol altına alınmazsa, diyabete ilerleyebilir ve insanları kalp hastalığı ve felç riski altına sokabilir.
Norma, doktora 3 ay sonra kontrol için tekrar geleceğini söyledi. Sağlık personeli Norma’nın ilaç tedavisi göreceğini düşünüyorlardı ama üç ay sonra hastaneye gittiğinde şok oldular.
Norma’nın doktoru, yüksek kan şekeri seviyelerini tedavi etmek için en yaygın oral ilaçlardan birini reçete etmek istemişti ancak o, ilaç kullanmak istemedi ve yaşam tarzını değiştirerek sorunu kendi başına çözmeye kararlıydı.
Norma, doktoruna “İlaçları erteleyebilir miyiz ve bunu başka bir şekilde halletmeyi denememe izin verir misiniz?” diye sorduğunu, doktorunun ikna olmamış bir şekilde ‘Tamam, iyi şanslar’ dediğini hatırlıyor.
Norma, bunu nasıl yapabileceğine dair hiçbir bilgi verilmeden, beslenme tavsiyesi verilmeden ve diyetisyenlere ya da beslenme uzmanlarına yönlendirilmeden yoluna devam etti.
"Sanırım üç ay içinde geri geleceğimi ve ilaç tedavisi göreceğimi düşündüler. Ama üç ay sonra geri geldiğimde şok oldular" diyen Norma, bu 3 aylık süreçte neler yaptığını anlattı:
Norma, eve gidip kendi araştırmasını yaptı ve kendini hızla keto diyetine adadı. “Karbonhidratları tamamen ortadan kaldırmıştım” dedi.
Karbonhidrat yediğimizde, vücudumuz onları glikoza dönüştürerek kan şekerimizi yükseltir. Karbonhidratları sınırlamak bu kan şekeri artışlarını azaltabilir, bu da prediyabeti yönetmeye yardımcı olur.
Norma’nın yeni diyeti; her sabah yumurta, pastırma ve peynir, öğle yemeği için peynirli ve tavuklu marul sarması ve akşam yemeği için bol miktarda et içeriyordu. Atıştırmalıkları ise fındık ve mozzarella peyniri çubuklarıydı.
Arada o güne kadar tükettiği tüm o hayvansal yağları düşünüp “Tanrım, kalp krizi geçirmediğim için çok minnettarım,” diye düşündüğünü itiraf ediyor.
Yeni beslenme düzeni ile üç ay içinde 10 kiloya yakın verdi. Hatta 30 yıl sonra ilk kez bikini giydi. Sonuç olarak toplamda tam Nihayetinde toplam 18 kilo verdi.
Teşhisten üç ay sonra tekrar doktora gittiğinde A1C seviyesinin düştüğünü ve artık prediyabetik olmadığını öğrendi, doktorlar da bu duruma şok olmuşlardı.
Norma, keto diyeti ile sağlığında büyük ilerleme kaydetmiş olsa da, artık et ağırlıklı diyete bağlı kalmıyor ve bunu önermiyor.
Enerji eksikliği gibi bazı hoş olmayan yan etkilerin yanı sıra, bunun sürdürülebilir olmadığını fark etti. Ne de olsa arkadaşları ve ailesiyle birlikte eğlenebilmek istiyordu.
Stanford Medicine tarafından 2022 yılında yapılan bir çalışma da benzer bir sonuca varılmıştı. Akdeniz diyeti ve keto diyetlerinin her ikisinin de kan şekeri, kilo ve diğer bazı sağlık göstergeleri üzerinde benzer etkilere sahip olduğunu ancak ultra kısıtlayıcı keto diyetine bağlı kalmak daha zordu. Ayrıca bu diyette size iyi gelen bazı gıdalar da ortadan kalkıyordu.
Araştırmanın başyazarı Christopher Gardner, “Karbonhidratı ne kadar azaltırsanız, besin değeri yüksek ve sağlıklı olduğu düşünülen tüm gıda gruplarını o kadar yok etmiş olursunuz,” dedi.
“İşlenmiş şekerleri ve rafine tahılları kısıtlamak ve sebzelerin dahil edilmesini vurgulamak odak noktası olmalıdır. Kalp için sağlıklı, kaliteli karbonhidratlı gıdaları kısıtlamanın ötesinde bir neden yok.” diye ekledi.
Sonunda Norma’nın kan şekeri tekrar yükselmeye başladı. Bir beslenme uzmanından bunun sebebinin kan şekerini dengelemek için diyetinde kompleks karbonhidratlara ihtiyaç duyması olduğunu öğrendi.
Bugünlerde şekersiz bir diyet uyguluyor. Ayrıca, kan şekeri seviyeleri hakkında telefonuna bilgi gönderen küçük, giyilebilir bir glikoz biyosensörü kullanıyor.
“
O zamanlar, glikozumun yükselmesinden korktuğum için hiç karbonhidrat yiyemeyeceğimi düşünüyordum, ancak sensör bana artık karbonhidrat yiyebileceğimi gösteriyor” diyen Norma, tüm bunların doğru zamanda yemek ve diğer yiyeceklerle eşleştirmekle ilgili olduğunu belirtti.
Norma, prediyabetle mücadele ederken en önemli şeyin glikoz rakamlarınızı bilmek olduğunu vurguladı.
Ayrıca karbonhidratların protein ile eşleştirilmesini öneriyor. Örneğin, tek başına yulaf ezmesi kan şekerinin yükselmesine neden olabilir ancak buna bir kaşık protein tozu ve bir çorba kaşığı fıstık ezmesi eklediğinde iyi olur.
Lif de bir başka iyi araçtır. Amerikan Diyabet Derneği tarafından sıklıkla teşvik edilen tabak yönteminden bahsetti.
“Tabak yöntemi, tabağınızın yarısına lifli bir sebze, tabağınızın dörtte birine bir protein ve tabağınızın dörtte birine de kompleks bir karbonhidrat koymaktır. Önce lifle başlayın. Yani önce sebzelerinizi yiyin, sonra proteininize ve ardından karbonhidratınıza geçebilirsiniz, böylece kan şekerinde çok daha yavaş bir tepki elde edersiniz.