Güncelleme Tarihi:
İngiltere’nin önde gelen beslenme uzmanlarından biri olan Profesör Tim Spector, bağırsak kanseri başta olmak üzere birçok ciddi hastalığa karşı koruyucu etkisi olduğu belirtilen ve henüz geniş kitlelerce pek bilinmeyen bir beslenme yaklaşımına dikkat çekti.
Spector, “fibremaxxing” adı verilen bu yöntemle, bireylerin hastalıklara yakalanma riskini önemli ölçüde azaltabileceklerini vurguladı.
Londra merkezli ZOE adlı popüler beslenme uygulamasının kurucusu olan ve aynı zamanda bilim insanı kimliğiyle tanınan Prof. Spector, lif bakımından zengin öğünler tüketmenin, sindirim sisteminin yanı sıra genel sağlık açısından da büyük önem taşıdığını belirtiyor. Fibremaxxing, her öğünde lif oranını artırmayı temel alan bir beslenme yaklaşımı olarak öne çıkıyor.
Lif, bitkilerde doğal olarak bulunan bir karbonhidrat türü. Vücut tarafından doğrudan sindirilememesi nedeniyle bağırsağa ulaştığında adeta temizlik görevi görüyor.
Sindirimi düzenliyor, kabızlığı önlüyor ve zararlı toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı oluyor. Bununla birlikte, lifli gıdaların kalp sağlığını desteklediği, tokluk hissini artırarak kilo kontrolüne katkı sunduğu ve tip 2 diyabet riskini azalttığı da biliniyor.
Profesör Spector’un Instagram üzerinden paylaştığı ve şu ana kadar 150 binden fazla görüntülenen videosunda, lif açısından zengin bir öğle yemeği tarifi yer alıyor. Tarifinde bir fincan fasulye, közlenmiş mısır, yarım avokado, doğranmış kırmızı soğan ve beş adet mısır cipsi bulunuyor.
Bu öğün yaklaşık 25 gram lif içeriyor ki bu miktar, yetişkinler için önerilen günlük 30 gram lif alımının yüzde 80’ine denk geliyor.
Spector, paylaşımında şu ifadeye yer veriyor: “Eğer bu yıl yalnızca bir sağlık trendini takip edecekseniz, fibremaxxing olsun. Bu beslenme biçimi kalp hastalıkları, tip 2 diyabet ve bazı kanser türleri dahil olmak üzere birçok ciddi hastalığın riskini azaltabilir.”
Yeni Zelanda’daki Otago Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre, günde 25-29 gram lif tüketen bireylerin bağırsak kanserine yakalanma riski yüzde 15 ila 30 oranında düşüyor. Araştırmanın sonuç bölümünde şu çarpıcı ifadeye yer veriliyor: “Kolorektal kanser gibi hastalıklardan korunmak için lif içeren besinlerin diyetin ayrılmaz bir parçası olması gerekiyor.”
Bağırsak Kanseri İngiltere adlı kuruluş, ülkedeki vakaların yaklaşık yüzde 28’inin yeterli lif tüketilmemesiyle doğrudan bağlantılı olduğunu tahmin ediyor. Buna rağmen, İngiltere’deki yetişkinlerin yalnızca yüzde 9’u günlük önerilen lif miktarını karşılayabiliyor.
Daha da çarpıcı olan ise, son 30 yılda dünya genelinde genç yaşta bağırsak kanseri teşhislerinde yüzde 80 oranında artış görülmüş olması. İngiltere’de her yıl yaklaşık 17 bin kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor.
Vakaların çoğu hâlâ 50 yaş üstü bireylerde görülse de artık yaklaşık yüzde 5’i 25 ila 49 yaş arasındaki genç yetişkinlerde teşhis ediliyor. Bu durum, hastalığın genç nüfus üzerindeki etkisinin giderek arttığını ve erken önlem alınmasının şart olduğunu gösteriyor.
İngiltere Kanser Araştırmaları Kurumu, ülkedeki bağırsak kanseri vakalarının yüzde 54’ünün aslında önlenebilir olduğunu belirtiyor. Kurum, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve düzenli taramaların önemine dikkat çekiyor.
Bağırsak kanserinin erken belirtileri arasında dışkıda kan görülmesi, ishal veya kabızlık gibi bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler, karında ağrı, şişkinlik, yorgunluk ve açıklanamayan kilo kaybı yer alıyor. Kusma ve sürekli karın şişkinliği gibi belirtiler ise bağırsakta tıkanıklık oluştuğuna işaret ederek acil tıbbi müdahale gerektirebiliyor.
Hastalığın başlıca risk faktörleri arasında düşük lifli beslenme, aşırı kırmızı ve işlenmiş et tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı ve obezite bulunuyor.
Prof. Spector’a göre bağırsak mikrobiyotasının gelişmesi için çeşitlilik en önemli unsur. Bu nedenle günlük diyette; kuruyemişler, tohumlar, baklagiller, meyve-sebzeler ve tam tahıllı ürünler gibi farklı lif kaynaklarına yer verilmesi öneriliyor.
Sonuç olarak, beslenmede yapılacak basit değişiklikler yalnızca sindirim sistemini değil, genel sağlığı da olumlu yönde etkiliyor. Prof. Spector’un çağrısı açık: “Bağırsak mikrobiyotanız lifle beslenmeyi sever. Ona iyi bakın, karşılığını fazlasıyla alırsınız.”