Güncelleme Tarihi:
ABD’deki saygın eğitim kurumlarından Tufts Üniversitesi’nde yapılan kapsamlı bir araştırma, karbonhidratların sanıldığı kadar zararlı olmayabileceğini; hatta doğru seçildiklerinde uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarı olabileceğini öne sürüyor.
Araştırmacılar, düşük karbonhidratlı diyetlerin kısa vadede bazı faydalar sağlayabileceğini kabul etmekle birlikte, özellikle uzun vadede yaşlanma süreci boyunca sağlığı desteklemek için kompleks karbonhidratların önemli bir rol oynadığını vurguluyor.
JAMA Network Open adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada, 47 binden fazla orta yaşlı kadının beslenme alışkanlıkları ve sağlık durumları 30 yılı aşkın bir süre boyunca takip edildi. Elde edilen veriler, şaşırtıcı bir tablo ortaya koydu.
Kadınların büyük çoğunluğu 70 yaşına geldiğinde hem kronik hastalıklardan uzak hem de fiziksel ve zihinsel olarak aktif kaldı. Bu ‘sağlıklı yaş alan’ azınlık grubun ortak noktası ise beslenme düzeninde gizliydi: Daha fazla karbonhidrat tüketimi.
Ancak burada kritik bir ayrım var: Araştırma tüm karbonhidratları aynı kefeye koymuyor. Bilim insanları, özellikle tam tahıllar, baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler ve meyvelerden elde edilen kaliteli karbonhidratların, yaşam süresini ve yaşam kalitesini olumlu yönde etkilediğini belirtiyor.
Aksine, rafine şekerler, hamur işleri ve aşırı işlenmiş gıdalardan gelen karbonhidratlarınsa sağlıklı yaşlanma ihtimalini düşürdüğü kaydediliyor.
Geleneksel düşüncenin aksine, araştırmada protein ağırlıklı beslenmenin sağlıklı yaşlanmaya katkı sağladığına dair güçlü bir bulguya rastlanmadı. Aksine, karbonhidrat alımını yüzde 5 oranında artırmanın (doymuş yağ ya da hayvansal protein yerine) daha uzun ve sağlıklı bir yaşam ihtimalini artırdığı gözlemlendi.
Çalışmanın baş yazarı Dr. Andres Ardisson Korat, “Hepimiz karbonhidratların kilo alımına, enerji seviyelerine veya kan şekerine etkileri üzerine pek çok şey duyduk. Ancak biz bu makro besinlerin uzun vadede 30 yıl sonra bile ne anlama gelebileceğini araştırmak istedik” diyor.
Araştırmada sağlıklı yaşlanma; yalnızca hastalıkların yokluğu değil, aynı zamanda bilişsel işlevlerin korunması, günlük yaşam aktivitelerinin sürdürülebilmesi ve fiziksel hareketliliğin devam ettirilebilmesi şeklinde tanımlandı. Katılımcıların alışveriş poşeti taşıyabilme, ev işi yapabilme ve orta düzey egzersizleri sürdürebilme gibi yetileri değerlendirildi.
Sonuçlar, bu kriterleri karşılayan kadınların yalnızca yüzde 8’lik bir kesimi oluşturduğunu gösterdi. Ancak bu grubun ortak özelliği, beslenme düzenlerinde yüksek kaliteli karbonhidratlara ağırlık vermeleriydi.
Araştırma, patates kızartması, beyaz ekmek, pizza, hamur işi tatlılar gibi rafine ve işlenmiş karbonhidrat kaynaklarının sağlıklı yaşlanma ile negatif yönde ilişkili olduğunu da ortaya koydu. Uzmanlara göre bunun en büyük nedeni, bu tür gıdalarda aşırı miktarda bulunan tuz, şeker ve sağlıksız yağlar.
Çalışma gözlemsel nitelikte olduğundan doğrudan nedensellik iddiasında bulunmuyor. Katılımcıların beslenme alışkanlıkları anketlerle toplandığı için belirli yanılma payları da mevcut. Ancak yine de sağlıklı yaşlanma ile beslenme biçimleri arasında güçlü bir ilişki olduğuna dair önemli ipuçları sunuyor.
Giderek yaşlanan dünya nüfusu için sağlıklı yaş alma, yalnızca bireylerin değil sağlık sistemlerinin de gündeminde. Bu tür araştırmalar, uzun ömür ve yaşam kalitesi üzerine süregelen tartışmalara değerli katkılar sağlıyor.
Son sözü yine çalışmanın baş yazarı Dr. Korat’a bırakmak gerekirse: “Sağlıklı yaşlanma hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, insanlara daha uzun ve kaliteli bir yaşam sunma konusunda o kadar ilerleyebiliriz.”
Business Insider'ın 'Carbs can help you live longer — if you eat the right ones, a new study suggests' başlıklı haberinden derlenmiştir.