Güncelleme Tarihi:
Down sendromunun bir hastalık değil, genetik bir farklılık olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Erkan Yasdıman, “Toplum, Down sendromu hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığı için önyargılara kapılabiliyor.
Oysa Down sendromlu bireyler de herkes gibi mutlu bir yaşam sürebilir. Bunun için onlara saygıyla yaklaşmak, toplum içinde eşit fırsatlar sunmak ve destek olmak gerekiyor” diyerek önemli bilgiler verdi.
Down sendromu, hamilelik sırasında rastgele oluşan bir durumdur. Annenin veya babanın yaptığı bir şeyden kaynaklanmaz ve önlenemez. Her yaştan anne baba, Down sendromlu bir çocuk sahibi olabilir; ancak annenin yaşı ilerledikçe bu olasılık daha artar.
35 yaş ve üstü yaşlarda anne olanların down sendromuna sahip çocuklar dünyaya getirme riski fazladır ancak bu durum bir kesinlik yaratmaz.
Down sendromunun beraberinde getirdiği fiziksel özelliklerin yanı sıra hafif veya orta derecede zihinsel geriliğe de yol açan önemli bir durumdur.
Günümüzde anne kanından yapılan testler yardımıyla down sendromunu belirleme oranı yüzde 99,8’e ulaşmıştır. Down sendromlu bir bebek doğduğunda ise genellikle fiziksel özellikler yardımıyla tanınabilir. Ancak kesin tanı için kromozom analizi (karyotip testi) yapılır.
Down sendromu ile doğan bireylerin en belirgin özellikleri gözlerin çekik olmasıdır. Bunun dışında burun köprüsünün düz olması, el, ayak ve kulakların küçüklüğü, boyunda kısalık, avuç içinde kıvrım ve normal olmayan büyüklükte bir dil yapısı da down sendromunun belirtileri arasında yer alır.
Unutulmamalıdır ki Down sendromlu çocuklar hasta değildir. Sadece yaşıtlarından bazı farklılıklar gösterirler. Bununla beraber Down sendromlu bebeklerin çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanın koordine ettiği bir sistem içerisinde nörolog, kardiyolog ve endokrin uzmanlarınca belirli aralıklarla düzenli olarak takip edilmesi gerekebilir.
Down sendromlu bireylerin zihinsel gelişimi yaşıtlarına göre biraz daha yavaş olabilir. Ancak bu, öğrenemeyecekleri anlamına gelmez. Her Down sendromlu birey birbirinden farklıdır.
Hepsinin kendine has özellikleri ve yetenekleri vardır. Doğru eğitim ve destekle birçok şeyi öğrenebilir, bağımsız bir yaşam sürdürebilirler. Bazıları üniversiteye gider, sporla ilgilenir, sanat yapar veya bir iş yerinde çalışabilir.
Down sendromlu bireyler sevgi dolu, neşeli ve arkadaş canlısı olurlar. Erken yaşta verilen eğitim, onların hayata daha iyi uyum sağlamalarını sağlar. Aile desteği, özel eğitim programları ve sosyal etkinlikler sayesinde becerilerini geliştirerek bağımsız bir hayat sürebilirler.
Down sendromu yaşam boyu süren bir durumdur. Önemli olan, onları anlamak, desteklemek ve toplumda hak ettikleri yeri almaları için imkan yaratmaktır. Sevgi ve anlayışla yaklaşıldığında, Down sendromlu bireylerin de hayatı dolu dolu yaşadığı unutulmamalıdır.